Muvazene 190 Report post Posted November 9, 2010 Cahit Zarifoğlu'nun tek sayı olarak kalan 4 sayfalık Açı Dergisi, 1 Ağustos 1962 tarihinde Kahramanmaraş'ta Şeref Basımevi tarafından basılmıştır. Dergi, 7 Haziran 2010 tarihinde Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesinde yapılan Cahit Zarifoğlu anma programına katılanlara hediye edilmişti. Ayrıca geçen haftalarda yapılan Dergi Fuarına katılan dergiler arasındaydı. Aşağıdaki linkten dergi için yazılan bir yazıya ulaşabilir ve aynı linkten 4 sayfalık dergiyi indirerek okuyabilirsiniz.: http://www.zarifce.c...acidergisi.html --- Tıklayınız:En zarif bakış "Açı"sı! Quote Share this post Link to post Share on other sites
BDG 76 Report post Posted November 9, 2010 Teşekkür ederiz efendim. Zaman geçtikçe tarihin ardına daha da çok saklanmaya çalışan parlak numuneleri güne taşımak ve ortaya çıkarmak insana mutluluk veriyor. İnsan sürur içerisinde oluyor... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
forumikra 7 Report post Posted November 9, 2010 Arkadaşlar Cahit Zarifoğlu'nu pek bilmiyorum Üstadla muhabbetini falan. Maveracılarla alaka derecesi ne kadardır. Üstadın son intibası nasıldır. Bilmiyorum. Bilenbirinden bu konunun cevabını istirham ederim Quote Share this post Link to post Share on other sites
Muvazene 190 Report post Posted November 9, 2010 Cahit Zarifoğlu, Mavera Dergisi'nin kurucularından ve yazarlarından biri. Maveracılar sıfatıyla andığımız grubun bir üyesi. Maveracılar'ın 1978 yılında siyasi bir sebepten ötürü Üstad'a gönderdikleri bir mektup ve akabinde Üstad'ın Rapor7'de onlara yazdığı bir tenkid yazısı vardır. Mezkur mektuba Cahit Zarifoğlu imzasını atmamıştır, aşağıdaki linkten ilgili meseleye dair yazıları okuyabilirsiniz. http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?/topic/8818-maveracilarin-ustada-ayibi/ Üstad'ın Cahit Zarifoğlu'na karşı son intibaı nasıldır? Mavera Dergisi'nde Cahit Zarifoğlu'nun kaleme aldığı bir hatırayı okuyunca, Üstad ve Zarifoğlu arasındaki müspet iletişimin son dönemlere kadar devam ettiğini görmek ve bilhassa yazıda geçen bir cümleden Üstad'ın maveracılara karşı affedici bir tutum sergilediğini, onların hâlini, hatrını sorarak onlara da teveccüh buyurduğunu söylemek mümkün. İlgili yeri okuyalım: "12.7.1983 Salı, Ramazan Bayramı. Tam iki yıl önce, 1981 yılında, Ramazan Bayramının ilk günü, bayram namazından sonra, İstanbul'da, Bayram Namazını Erenköy Camiinde kıldıktan sonra, iki araba dolusu insan, topluca, Etem Efendi Caddesine yöneldik, Necip Fazıl'ı ziyaret etmek üzere. Ağaçlar içindeki iki katlı evin üst katına aldı oğlu bizi. Kendisi iç kısma geçti, haber vermek üzere. Oturduk, bekliyoruz. Ben, Muhammed Kasım Arvas, Ahmet Arvas, Erenköy camiinin imamı İbrahim Bey ve diğer tanıdıklar. Az sonra, içerdeki buğulu, yorgun ve biraz tedirgin fısıltılardan sonra Necip Fazıl kapıda belirdi, pijaması ve onun üzerine aldığı oda robuyla. Ayağında terlikler vardı ve çok ağır ilerliyordu. Adımlarını, ayağını yerden kaldırmadan adeta sürüyerek atıyordu. Halının başladığı yerde ona takıldı ve sendeledi. İçim eziliyordu. Yardım etmiyor ve içimizden birine erişmesini bekliyorduk. Hepimiz ayağa kalkmış, hepimiz memnun, mutlu ama hepimiz ona rahatsızlık vermekte olduğumuzu düşünerek üzgün ve endişeli. Yürüdüğü istikamette tam karşısındaydım. Doğru bana geldi. Ben ona ilerledim. Elini öptüm. O da bana sarıldı. Benim başım, diğerleriyle onun başının arasındayken korkunç bir şey oldu : — Sen kimsin, diye sordu bana. Hızlı, emredercesine. Ve fısıltıyla. Ben de aynı tonda adımı fısıldadım. O zaman yüksek sesle : — Cahit, nasılsın bakalım, arkadaşlar nasıl diye sordu. Ben hürmetlerimi arzederken diğerlerine yöneldi. Muhammed Kasım Efendiyi, imam İbrahim beyi seslerinden tanıdı ve onlara hal hatır sordu. Diğerleriyle de bayramlaşmadan sonra oturuldu. Gözlerinin bu kadar zayıfladığını bilmiyordum. Sürekli rahatsızlığının yanında, son aylarda, kısa aralarla, üst-üste iki ağır grip geçirmişti. Yüksek ve bir türlü düşmeyen ateş onu iyice zayıflatmıştı. Bir kaç günlük sakalı, adeta bembeyaz teniyle, alnında ve ellerindeki ince ve soğuk ter tabakasıyla hala hastaydı. Onun yerinde herhangi biri olsa, kendisinden adını hatırlaması, doğru dürüst bir tek kısa cümle yapması bile istenemezdi. Fakat o, bu haliyle bile, bir kaç dakika sonra hepimizi olduğumuz yere mıhlayarak, pırıl pırıl zekası ve idraki ile berrak bir Necip Fazıl olarak ortaya çıktı ve bedensel bütün zaaflarının üstüne çıkıp oturdu. Artık hepimizden daha zinde, daha aktifti. Gözlerindeki zaaf yüzünden kaybeder gibi olduğu kendine güveni yakalamakta gecikmedi. Ahmet Arvas'a hitap ederek : - Sizi çıkaramadım dedi. Ahmet Bey kendini tanıtınca : - Ziyaretler seyrekleşince unutmalar oluyor, dedi. Neler yaptığını sordu. Amir bir sesle : — Sık sık görüşelim dedi ona. Benden neler yaptığımı sordu. Kendisini bir ay kadar Önce Ajanstan bazı arkadaşlarla ziyaretimizi hatırlayarak, o gün konuşulanları sordu. Ankaraya ne zaman dönecektim, arkadaşlar, Akif, Erdem, Rasim nasıllardı. Reşatı görüyor muydum. İşlerimiz iyi miydi. Herkese selamlar söyledi ve bana : — Görüşelim, bekliyorum dedi. Ankaraya da geleceğini söyledi. Herkesle her şey için görüşmek istiyor, onları bekliyor, onlara gideceğini söylüyor, bütün bunların gereğini hissettiriyor, bunları yapmaya en az muktedir olduğu bu zamanda bile, ocağın altında sönmeye yüz tutmuş ateşi şişle karıştırıp canlandırır gibi, pelpellemiş ruhlarda alevler icat ediyor." Üstad'ın vefatından sonra Mavera Dergisi'nin Üstad'a Rahmet ismiyle bir özel sayı çıkarmaları da maveracıların Üstad'a olan sevgi, saygı, gönül bağlarını devam ettirdiklerini görtermiştir diyebiliriz. (Dergi için tıklayınız) Aşağıdaki linklerden Üstad-Zarifoğlu ilişkisine dair bazı yazıları okuyabilirsiniz: http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?/topic/3793-c-zarifoglunun-yasamakta-anlattigi-hatiralari http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?/topic/9120-bir-van-gezisi http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?/topic/2418-beste-bestekar/page__view__findpost__p__58570 http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?/topic/9333-babialinin-son-sayfalari/ http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?/topic/8793-dogru-yolun-sapik-kollari-arinma-caginda-islam Quote Share this post Link to post Share on other sites
Münteha 2 Report post Posted November 9, 2010 Cahit Zarifoğlu'nun evliliğinde de Üstad'ın rolü vardı. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Muvazene 190 Report post Posted November 9, 2010 İz Bırakanlar Programında Cahit Zarifoğlu belgeselinde Erdem Beyazıd'ın mevzuu ile alakalı bir anlatımı: http://www.dailymotion.com/video/xfku0z_erdem-beyazyd-c-zarifoylu-nu-anlatyyor_creatio - Belgeselin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz: http://www.facebook.com/A.Cahit.Zarifoglu#!/A.Cahit.Zarifoglu?v=app_2392950137&sb=8 Quote Share this post Link to post Share on other sites
forumikra 7 Report post Posted November 10, 2010 Teşekkürler.Allah Razı Olsun Quote Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted November 11, 2010 Geçenlerde tuğla kadar (desem teşbihte hata yapmam) şiir kitabını bitirdim. Aslında gerçekten muğlak, anlamak için derin bir temel istiyor. Çok farklı imgeleri işliyor. Net anlamamak/anlatamamakla birlikte insan yine de içinden vay bee! diyor. O hissi insana hissettiriyor yani. Kesinlikle okunulası bir isim, bizim cephe adamlarımızdan. Allah rahmet eylesin. Quote Share this post Link to post Share on other sites
müznib 84 Report post Posted December 31, 2010 Zarifce haykırmıştır Allah'ın varlığını ve birliğini... yeterli bir sebeptir sanırım merhum abimizi okumak için. Quote Share this post Link to post Share on other sites