Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
La_edri

Kendi Köşemizden Serzenişler..!

Recommended Posts

Dizilerdeki karakterlere kafa yordukları kadar kendi sorunlarına kafa yormayan yurdum insanı. Akşam sizi ziyarete gelebilirmiyim diyen birine güya espiri mahiyetinde bugün perşembe misafirim gelecek başka zaman gel demiş evsahibi. Misafirin kim diye sorunca cevap: Fatmagül (dizi). Ne kadar tuhaf, ne kadar korkuç bir manzara. Nereden nereye geldik.. Evet nereye gidiyoruz biz bilen var mı acaba? :unsure:

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Magazin toplumu olduk iyice...

 

Vatandaş fikir üretmesin, müslümanlar düşünceden uzak dursun diye bütün kozlar oynanıyor. Düşünme istadında olanları da madem birileri düşünecek bunlar da bizim kuklalarımız vasıtasıyla bizim istediğimiz gibi düşünsünler diye ayrı çalışmalar da malumunuzdur ki müslümanların en büyük dertlerindendir.

 

Mevzu ile alakalı İspanyayı 30 sene dikdatörlükle yönetmiş General Franco ya soruyorlar "sen bu halkı bu baskıyla nasıl yönettin" diye; benim diyor "3F formulüm var" diyor.Fado(müzik), Fiesta(eğlence) ve Futbol. Ben diyor bunlarla halkı oyaladım diyor. Onları yüzbinlik beşiklerde uyuttum (Santiago Barnebeu, Neu Camp)diye sözlerini noktalıyor.

 

Uyanık olmamız lazım, Allah hakkımızda hayırlısını nasip eylesin...

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Toplum dinini unutursa işte böyle gereksiz şeylere yönelir ve kendini mağrur bilgiler ile meşgul eder.Üstelik bu filmler gençlerin de ahlakını bozmakta.Artık insanlar filmden örnek verir olmuş.Diyelim ki adam öldürmek günah diyecek olsak böyle demeye kalkışırlar : Niye Kanuni Sultan Süleymen oğlunu öldürtmedi mi ? Artık insanlar gerçek yaşamdan uzaklaşmış ve hayal dünyasında yaşıyorlar.Olanlarla yetinip onları araştıracaklarına olmayan şeylerden bahsediyor onları gün yüzüne çıkarıyor, olmuş ve bitmiş tartışması da boş şeylerden bahsediyorlar; vefat etmiş insanların arkasından abuk subuk konuşuyorlar.Ama dinini düşünen olmaz aksine inkar eden pek çok olur...

 

 

Selametle kalın;

 

Saygılarımla...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Camilerimiz Allah Teala' nın bizlere ihsan ve inam buyurduğu manen şarj olduğumuz, ferahladığımız, arındığımız namaz süresince kısmen inzivaya çekildiğimiz, şehrin gürültülü atmosferinden, debdebesinden, alayişinden kaçıp sığındığımız dini vecibelerimizi ifa ettiğimiz teselligahımız mesabesinde olan kutsal mekanlarımızdır..

 

Aynı huzur ve iştiyak ile çeşitli sebeblerden dolayı nadiren uğradığım camiye müezzinin çağrısı üzerine icabet ettim. Alışkanlığımdan ötürü cami duvarlarını, duvarlardaki işlemeleri, desen ve nakışları, iç içe örgülenmişcesine yazılan ayetleri, ahizeleri, mihrap ve minberi vs. inceden inceye gözdengeçirmek adetimdir. Adetimiz veçhike bu camiyide temaşa etmeye koyuldum derken gözüme Efendimiz (s.a.v) ismi şerifinin bulunduğu levhanın sol alt kısmında farkadelicek şekilde konuşlandırılmış ve yardım kasasına doğru mevzilendirilmiş (gizli kamera) ilişiverdi adeta göz bebeğime diken batarcasına irkildim ve rahatsızlık duydum. Pess..

 

Bizim için bu kadar değer atfeden camilerimizde, mescitlerimizde bile gizli kameralara ihtiyaç duyuluyorsa, bu kadar kontrolden çıkmışsak, bu kadar kişiliğimizden insanlığımızdan ödün veriyorsak imanımızı ve değeryargılarımızı tekrar gözden geçirmemiz, geçim gailesinden evvel bu hayati meseleyi yeniden sorgulamamız icap etmez mi?

 

Üstadımız insanın zabıtası imandır buyuruyor. Zabıtada zafiyet sözkonusu olunca kendi ürettiğimiz cihazlarla meseleyi çözümlemeye tedbirler almaya çalışıyoruz. Gaflet içre gaflet.

 

Evet kim bilir daha ne kadar bocalayacağız ve nelere şahit olacağız ..

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yaz aylarının meşhur yakınmalarından sıcak, aşırıcı sıcak, nem var herhalde, bugün ayrı bir sıcak, Allah sadece cehennemde yakmazmış burdada yakarmış gibi sabah akşam bu sayıklamaların bozuk plak gibi tekrar ber tekrar çalındığı bir atmosferin içinde olmaktan en masumane ve en ılımlı ifadesi ile gına geldi desem yeridir a gönüldaşlar.. Ha bu durum kış aylarında da farklılık arz etmiyor. Kışında ayaz var, kar var buz var, donduk adeta buz kestim, bu ne soğuk yahu, zemheri mübarek biraz sıcak olsa olmaz mı, şeklinde bu homurdanmalar uzayıp gidiyor...

 

Acaba bu hastalık neyin tezahürüdür? Tefekkürsüzlüğün mü? yoksa şuur kapalılığının mı?

 

Evet bize sıcak gelen ve bizi bunaltan hava belkide bizim haberdar olmadığımız yüzbinler bitkilerin, nebatatın gelişmesinin muktezası olabilir yada bir buharlaşmanın gerçekleşmesi için bu koşullar elzemdir ve dahi deniz sularının ısınması bazı yavruların, larvaların gelişmesine vesile teşkil eder. Biz meseleyi münferiden ele alıp sıcağa yahut soğuğa rıza göstermezken nice hadiseler hikmetler zuhur ediyor ve kainat kusursuz seyrini ona tevdi edilen vazifesini ifa ediyor.

 

Cenab-ı Allah kendi mülküyetinde dilediği şekilde tasarrufda bulanamayacak mıdır? Kainatı yarattığı gibi onun sevk-i idaresi ve idamesinide üzerine alan, dünyanın pozisyonu ve koordinatlarından tutunda onun güneşe olan uzaklığına kadar milimetrik eğimlerin ve hassasiyetlerin hesaplanması kaydıyla, altın oran esasına kadar herşeyi tespit, tayin ve tanzim eden Hâlik-i Zülcelalilimiz müsade edinde yaz ve kış aylarındaki dereceleride kendisi tayin etsin...

 

Vela havle vela kuvvet...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

İnsanlar zaman geçtikçe daha da kendini kaybetmeye,saçma sapan davranışlarda bulunmaya başladı bu davranışlar bütün komşuluk,akrabalık vb. ilişkileri gün geçtikçe bitiyor.Toplum olarak vahim bir durumdayız kendimize gelmemiz gerekiyor daha geç olmadan. :baris:

Share this post


Link to post
Share on other sites

Zamanımız sistemine sitemim var.. İbda ile şekillenecek Allah'ın hükümleri ile yönetilecek bir devlet zamanıdır.. Bloklaşma zamanında Asyacılık fikrine uymaktır zaman..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Mesela yarın bir gün bir sabah uyansak, Amerika ve Avrupa ülkelerinin sözde bağımsız özerk kürt devletini tanıdığını duysak ne yapardık, ne düşünürdük?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yürüyoruz, zifiri karanlık bir yolda, sonun aydınlığa kkavuşacağını sandığımız katran karası sona doğru yürüyoruz. Maalesef gönüllerimizin karanlığı ile aydınlatacağımızı sandığımız tüm yolların akıbeti ebedi karanlıklara namzed. Madde ile mana, ukba ile dünya arasında cenderede kalmış ruhlarımız can çekişiyor. Sormak lazım bız bu çıkmazlar eşiğinde neredeyiz,bu gitgeller anaforunda ifa ettiğimiz hayat hayatın neresinde?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Enteresan duygular içerisindeyim, tercih hakkı sunulmadığı halde tercih yapmalıymışım gibi geliyor. Yolumu seçmekte, ileriyi bir nebze olsun görmekte cidden zorlanıyorum. Basit bir insan olduğumu da düşünüyorum. En çokta üstadın; ''Kendi altımızda kalmamalıyız ki cemiyetin üstüne çıkabilelim'' sözü ağrıma gidiyor arkadaş. Vallahi ben kendi altımda eziliyorum. Ben bana çok geliyorum çoğu zaman. Yolun yarısı dememişken, daha bir kaç senedir ekmeğimi kazanırken, en güzel dostların yanındayken, hakikatin kapısındayken ve tüm bunları biliyorken adım atıp içeri girememek çok koyuyor arkadaş. Ben resmen kendi altında ezilen modern tipte bir Müslümanım. Haşa umut yitirdiğimi söylemiyorum, fakat umut etmekten bile acizim. Şimdi dönüp soruyorum kendime, bunca varlığın arasında, bunca nimetin kucağında şu yaptığın reva mı? Niye sen gözyaşı dökemiyorsun? Neden devrin dayatmalarına dik duramıyorsun? Kırmızı çizgilerin neden yok Müslüman? Ahiret yurduna intikal edince yanında ne götüreceksin?...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

rahmetli timurtaş hocanın bu konuyla alakalı çok güzel bir sohbet videosu var...kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim...

 

ahir zaman alametleri bunlar...herşey gençlikte bitiyor,gençlerimizi düzelttiğimiz taktirde problemlemlerin ortadan kalkacağı kanatindeyim.üstadın beklediği gençliğin tohumlanma vaktidir artık .

 

''''Gökleri çökertecek ve son moda kurbağa diliyle bütün "dikey"leri "yatay" hale getirecek bir çığlık kopararak "mukaddes emaneti ne yaptınız?" diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik...

Dininin, dilinin beyninin, ilminin, ırzının,evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik...

Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara "siz güneşi ceplerinizde kaybetmiş marka müslümanlarısınız !Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi!" diyecek ve gerçek müslümanlığın "nasıl" ını ve "ne idüğü" nü her haliyle gösterecek bir gençlik...''

 

yapılması gereken çok iş var çok artık elimizi taşın altına sokma vektimiz geldide geçiyor bile ALLAH yardımcımız olsun..

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

rahmetli timurtaş hocanın bu konuyla alakalı çok güzel bir sohbet videosu var...kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim...

 

 

Allah razı olsun kardeşim. Acayip bir sohbet olmuş, hayy Timurtaş hocamm, arslan gibi kükrüyor mübarek..

 

Bunlara kulak vermeli, müslüman duy müslüman!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Beylik bir laf etmek istiyorum müsadenizle; iki insanı bir araya getirmek (gönül bağıyla, bir dava uğruna vs.) iki atomu bir araya getirmekten zor. (Sözün orjinal halini biliyorum, saygılar)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...