Magazindandayız

[penaltiyitacaatanayarsiz 19]

Her sabah kendini magazinde hisseden Tarzan...

 

Efendim malumunuz; neslimizi hamur gibi yoğuran, kek misali fırında pişiren, balıkmış gibi tavada kızartan, kazanda kaynatan bir magazin ahtapotunun, iğrenç kollarını vücudumuza doladığı hayli seviyesiz bir hengamedeyiz. 6 yıl, 14 ay, 29 saatlik bir düşünce maratonunun sonunda düşündüm ki, neden biz, bütünü içine alan bu magazin tenceresinin dışındayız? Neden bizim de magazinel haberlerimiz yok? Diyerek ahtapotun kollarından birini boynumuza dolayarak ilk adımı atalım dedim. En taze haberleri, en flaş gelişmeleri, en mühim olayları gündeme getirip halkın huzur ve refahını; yükselme ve ilerlemesini düşünüyorsak şayet sevgili okuyucu, hata mı ediyoruz? Magazinhar maksadımız yanlış anlaşılmasın. Şuan milyonlarca insanın bu programın adını merak ettiğini biliyor, ve lafı daha fazla uzatmadan bu fevkalade ismi açıklıyorum : Magazindandayız… Gardiyanlarımız, daha doğrusu ekibimiz magazin konusunda birbirinden uzman isimlerden oluşuyor. Yemek bekler ama magazin beklemez diyerek ilk programımızın bomba haberini siz kıymetli halkımıza onurla takdim ediyoruz:

 

Yayınlandığı günden beri dünyanın en fazla takip edilen dizilerinden biri olan Necati’nin burcu ne? dizisinin boşrol oyuncusu Bora Gönlürahat, britney sokağının kuzeybatı yönünde ekibimiz tarafından görülünce, kameralarımıza doğru ne ahlakın ne vicdanın ne de aklın asla kabul etmeyeceği bir harekette bulunup koşar adım kaçmaya başladı ve tarafımızca hızla takibe alındı. Speedy Gonzales’e benzerliğiyle tanınan Gönlürahat, magazindandayız ekibindeki Road Runner’lardan habersiz koşuyordu. Sonunda, yüz metreyi 2 dakikada alan ekibimize yakalanan Gönlürahat, sorularımıza verdiği kaçamak yanıtlarla bizi şüphelendirmeye başlamıştı. Kameramanımız Rıfkı, elindeki kamerayı kafasına vurmak için Gönlürahat’a doğru fırlatırken; Gönlürahat, muhabirimiz Rüstem tarafından son dönemin en merak edilen sorusuna muhatap oluyordu. Acaba Gönlürahat, sevgilisi Tuğçe’nin banka aracılığıyla bebek yapma isteği için ne düşünüyordu? Son bir yıldır yanıtını aradığımız bu sırrı öğrenmek üzereydik. Tam bir yıldır halkımızla ortak bir merakın kıskacında yaşam mücadelesi vermiştik, ki bu hiç de basite indirgenecek bir durum değildi. Yaptığımız araştırmalar bunun en kati deliliydi nitekim. Mesela, kendisini magazincire vurmuş bir gence uzattığımız mikrofona bakın o genç neler söylemiş : “Kesinlikle öyle abi. Ben mesela, özgürlüklerden yana bir vatandaşım. Ülkem insanını hayal ederken önümüzdeki 300 yılı da hesaba katarım. Bizden 200-300 yıl sonra gelecek olan nesiller bizden daha şanslı. Tarih konusunda bize bazı isimler söyleniyor. Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim gibi… Ve daha niceleri… Emin olun haklarında hiçbir fikrim olmadığı gibi hiçbir bilgim de yok. Sadece isimlerini biliyorum. Olsun, buna da karşı değilim; fakat şu haksızlığı düşünün. Birkaç asır sonraki gençlere ülke tarihleriyle ilgili Bora Gönlürahat’ların, Ertan Cumburlop’ların, Çağdaşcan Gehbilibili’lerin ismi öğretilecek. Gidiş bunu gösteriyor. Bu bize bir haksızlık değil mi? Bana ne İstanbul’un fethinden; bize bir şarkıyla, bir sevgili kaçamağıyla, bir bar gecesiyle fethedilen gönüllerin destanları lazım. Eğer eşitlik diyorsak, eğer demokrasi diyorsak; magazin süvarilerini, yani çağımızın geleceğe yön veren gerçek kahramanlarını da tarih konusuna (şeref verirler) ekleyip gençliğe armağan etmeliyiz.” İşte vatan ve millet sevdalısı; taleplerinde kesinlikle haklı bir genç… Neyse efendim, ekibimiz asrın sorusunu sormuştu ki, tam bu sırada Gönlürahat kameraya doğru sırıtarak yeniden kaçmaya başladı. Magazindandayız ekibi 3 metre 20 cm daha peşinden koştuğu Gönlürahat’ı yakalayamayacağını anlayınca, muhabirimiz Rüstem arkasından bağırdı :

 

Rüstem : Doğru mu bunlar?

 

Gönlürahat : Ne doğru mu?

 

Rüstem : Halkı meraktan çatlattığın yeter. Söyle artık, malum konu hakkındaki kararın nedir?

 

Gönlürahat : Halk benim için her şeyden önemlidir. Ülker’den, Eti’den bile. İnanmıyorsan bak. (Gönlürahat, ekibimizin meraklı bakışları altında cebinden çıkardığı yarısı yenmiş halk bisküvisini kameraya gururla gösterdi)

 

Rüstem : Söyle o zaman. Olacak mı bu iş?

 

Gönlürahat : Bunun cevabına henüz Türkiye hazır değil. Fakat gençliği kırmak istemiyorum bu sefer. Evet, olacak, hem de bazı geri kalmışlara inat, gönül rahatlığıyla…

 

Gönlürahat bu son cümleyi söyledikten sonra tam köşeyi dönüp kaçarken muhabirimiz Rüstem arkasından : “Adını ne koyacaksınız? İffetbank mı?” diye bağırdı fakat Gönlürahat çoktan toz olmuştu.

 

Gururla söyleyebiliriz ki, Bora Gönlürahat’la ilgili bu haberi ilk programımızda ilk defa biz açıkladığımız için, Magazindandayız ekibi olarak kendimizle gurur duyuyor, kendimize hayran oluyor, kendimizin imzalı resmini göğsümüzde taşıyoruz.

 

Yeni gelişmelerle karşınızda oluncaya kadar magazindanda kalmaya, kendinizi magazincire vurmaya devam edin efendim.

[suphiruhi 1]

Şu banka iğrençliği… Böylesine hayvanca bir şeyi ancak insanlar yapabilir. Hayvanlardan özür dilerim. Onlar bu kadar alçalamaz. Ne biçim bir dünyada yaşıyoruz. Dileyenin hamile kalacağı ortak bir pazar kuruluyor; babası belli olmayan çocuklar dünyaya geliyor. Hatırladığım kadarıyla birkaç yıl önce bizim ülkemizden de bir manken ya da şarkıcı ya da başka bir şey, bu yolla hamile olmuştu. Bir daha yanımda hayat kadınlarına dil uzatanı görürsem odunla kafasını kıracağım. Ki onlar pisliğe batmış o rezil halleriyle bile daha masumlar. Bu işin insanlığa yararlı bir iş olduğunu çatal dillerine dolayan; beyinsiz, kazma dişli çağdaş geçinenlerin ulumaları yok mu :” Hangi çağda yaşıyoruz, bu tür şeylere karşı çıkan gericidir, bunlarla ilerleme olmaz.” Bu gorillere, ilerleme dedikleri şeyin, sapkınlıkta yol kat etme olduğunu söylemeye bile gerek yok. Çünkü kafaları beyinden; göğüsleri de kalpten mahrum.

 

Bütün kötülükleri öldürecek tek bir kurşunum olmasını isterdim. Sıkardım kafasına pisliklerin. Ama o zaman iyiliğin görkemine gölge düşmez miydi?