Kalemdar 293 Report post Posted July 14, 2011 Beşiktaşlı Yahya Efendi tekkesi, aziz İstanbulumuzun huzur ender-huzur mekanlarından biri. Yolu bu cennet-mekana düşüp de gönlünde dünya gailesi kalan görülmemiş olsa gerek. Gailesine düşkün olup bırakmayacakları yanına çağırmadığı da söylenilegelir halk arasında. 1484 yılında doğmuş. Sultan Süleyman'ın süt Hızır as'ın ahiret kardeşi olduğu cümlenin malumu. 85 yıllık çok vazifeli bir güzel ömür sürmüş. Vefatı, 1569. Gönül almanın dayanılmaz cazibesini düşünürken zarif bir nüktesi geldi hatırıma Hazretimizin: Yahya Efendi mübarek, o devirde İstanbul'un uzağında sayılan Beşiktaş yamaçlarında satın aldığı araziyi işleyerek burada kendi eliyle ekip diktiği bağ ve bahçelerin meyvesiyle, yetiştirdiği hayvanların ürünleriyle hayatını sürdürdü. Onun bu tarzdaki yaşayışı, çevredeki gayr-ı müslimlerin ilgisini çekti, sohbetleriyle bir çoğunun hidayetine vesile oldu. Rivayete göre Balaban adındaki Hiristiyan çoban, koyunlarından bir kaçını kaybeder. Bir hayli arar, sonra tekkeye gelir. Yahya Efendi çobanın yorgun ve aç olduğunu görünce, kendisine ekmek, tereyağı ve bal getirir ve şöyle der: İşte sana tereyağı, Mumlu bal taze nan Diler isen yağa ban Diler isen bala ban Beyitteki "bala ban" ifadesiyle adına telmihte bulunulan genç çoban, bu zarif insandan çok etkilenir ve gördüğü güzel muamelenin vesilesiyle Müslüman olur. Ve tabii bulunan koyunlarını da bu güzel tekkeye bağışlar. Tereyağı da var, mumlu bal da, taze ekmek de ama onu aşkla takdim edecek incelikte yüreklerin 'helva' yapışlarındaki muhabbet ateşine hasret kaldık. En çok da "Balaban"lar mahzun! Elif Bilge Ceylan HaberKültür.Net Quote Share this post Link to post Share on other sites