Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Kalemdar

Manevi Diriliş Ayı: Ramazan

Recommended Posts

319341_3415389588523_1334695958_a.jpg

 

Ramazan-ı Şerif, ağacın meyvesi, yemeğin tuzu, aşın ekmeğin tadıdır. Tesbihin imamesi, yola çıkan üç kişiden birinin imamı, camide cemaatin öncüsüdür. Mahallenin muhtarı, ilçenin kaymakamı, ilin valisi, ülkenin reis-i cumhurudur. Her kesimi bir araya getiren birliğin simgesidir.Toplumun yarasına merhem, acısına ortak, neş’esine neş’e, velhasıl her derde devadır Ramazan-ı Şerif. Açlara ekmek, susuzlara su, çıplaklara elbise, ihtiyaç sahiplerine bir ümit kapısıdır. Kardeşliğin bütün boyutudur. Ev, mescid, cami ve cemaatle yapılan evradla bir nefis terbiyesidir. Zikr-i hafî, kalp zikri, rabıta ve murakabeyle ruhun yücelmesidir. Uzlet, halvet ve itikafla tam bir yoğun bakıma alınmadır Ramazan-ı Şerif.

 

Ramazan-ı Şerif, beynin jimnastiği, kalbin gelişen teknolojiye esir olmamasıdır. Namazı, bedensel bir egzersiz olarak değil, haşyet, azamet-i İlahî’yi tefekkürle eda etmektir. Zekâtı, helal yolla elde edilen nimetin temizliği olarak görmektir. Haccı, İbrahim’in (as) iradesini Allahü Teâlânın iradesine teslim etmesi şeklinde anlamaktır. Bütün taatleri ruhuyla yapmaktır.Ramazan-ı Şerif, uzun günlerde tutulan oruçla, sigara tiryakiliğinden kurtulunduğu gibi, kin, kibir, hasedlik hastalığından da azade olmaktır.

 

Oruç, sadece bir fabrika gibi mideyi dinlendirme değil, tavır ve hareketlerimizi de dinlendirmektir. Bir değişimdir. Ramazan-ı Şerif, ilmi üstaddan alma, ilmin bulunmadığı yerde İslamî hayatın kalmadığını bilerek, cehaletten ilme hicrettir. Dinin temizlik üzerine kurulduğunu bilip, maddî ve manevî arınmaya geçiştir. Sağa sola akan suyun, bağı bahçeyi sulayamadığını görerek, dağınık fikirden vahdeti temin eden fikre dönüştür.

 

Ramazan-ı Şerif, ulvî değerlere saygı, edep, erkân, güzel geçim, sabır, insaf, doğruluk, emanete riayet, üstüne düşmeyen işlere karışmama, ilmiyle amel ve niyetin düzgünlüğüdür. Ramazan-ı Şerif, ibadet maksadıyla, bedenin sağlığı için bir tıbbıye, tıp fakültesidir. Okunan Kur’ân-ı Kerim cüzleri, evrad ve ezkar ve Ramazan-ı Şerif’in son on gününde itikafa girmekle bir dergâhtır. Kürsü ve minberlerde, görsel cihazlar vasıtasıyla yapılan nasihatlerle bir medresedir. Pişen aştan, fakirlere ikramla aşhane, yolcuların konakladığı kervan saraydır. Bereketiyle, muhtacın elinden tutan, “Veren El” dir.

 

Ali Ramazan Dinç (K.S)

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ey Oruç, Tut Beni

Hoş geldin ey suskun sevgilim;

Tut sözünü; sus. Mühürle dudağımı, sesimi tut, lâl eyle çığlıklarımı. Nahoş avazların uçurumlarından çek dilimi. Yalanların kuyularından çekip çıkar nefeslerimi. Göklü söz ağaçlarının bengisuyuna kat hecelerimi.

 

Hoş geldin ey yüzü gamzelim;

 

Bakışının menzilinde tut gözlerimi. Tir-i müjgan dokunuşlarınla delik deşik et kibrimi. Gör(e)meyip de seni, göster(e)meyip de yanımda yöremde, görür gibi huzurunda tut çaresiz yetimliğimi.

 

Hoş geldin ay yüzlüm benim;

 

Tut saçlarımın kakülünden, kaldır yüzümü yerden. Utancımı tebessümünün kıvrımlarına dola, yut. Pişmanlığımı gül yanağının yamaçlarına sar, uyut. Dağıt neşemin saçlarını, hüznün tenine yasla umarsızlığımı.

 

Hoş geldin ey hesapsız sevincim;

 

Tut elimi. Avuçlarında tut uzanamadığım uçurum çiçeklerimi. Geri ver uzak dal uçlarına terk ettiğim huzur meyvelerimi. Tut Ferhad’ımın elinden, şirin vuslatların köyüne taşı yüreğimi. Tut Züleyha’mın elini, önü/ardı yırtık gömleklerin kuyusuna zindanına düşürme nefsimi.

 

Hoş geldin ey ruh ikizim;

 

Tut, ardında tutulduğum aynalara tut yüzümü... Tut ki aynalarda avuntu bulamayan, bakışlarında kendini tanımayan, özlediğinde kendine varamayan, yüzünü yakmış bir hastayım. Gözbebeğinde tut beni. Ayıplamadan, tiksinmeden bakışının ışığından yüz ver bana. Tut ki resimli el ilanları asılmış bir kayıp çocuğum; duvar diplerine asılı umarsız bakışların kovduğu bir lüzumsuzum. Tut kolumdan, ardın sıra sürükle, yuvama götür. Tut ki mürekkebin hiç hatırını sormadığı yırtık bir kâğıt, kalemin hiç içmeyeceği unutulmuş bir sözüm. Aklında tut beni; diline dola, dudağına değdir, cümlede kullan, tut bir şiire kafiye eyle beni. Tut ki üzerindeki rakamları ciddiye alınmayan kalp parayım. Elinde tut, say beni, inci mercana sat beni. Işığa tut yüzümü; sahih kıl beni.

 

Hoş geldin ey son tesellim;

 

Göz yaşımı yanağında tut, taç yapraklarına taşı ağlayışımı. Şehvetin kirinden sıyır, tenin tozundan ayıkla kalbimi.

 

Hoş geldin ey kalbimin göğü;

 

Tut kanatlarımdan, rahmete yapıştır teleklerimi, yücelere yükselt bedenimi. Yağmurları tut sakla hüznümün bulutlarında.

 

Hoş geldin ey bin bahar neşesi;

 

Tut elimden sımsıcak, karanfillerin kûyuna götür beni, güllerin suyuna kat demimi, demkeş eyle gönlünün pervazına kalbimi.

 

Hoş geldin ey ışıltılı libasım;

 

Tut yakamdan, giy beni, giyindir beni, ört bencilliğimi, üşümeye terk etme bendeni. Omuzlarıma sarıl şal gibi, rızana razı eyle beni.

 

Hoş geldin ey kan davalım;

 

Tut (i)ki yakamdan, tutukla beni, yetimlerin yüzüne çalıp pare pare eyle cimriliğimi. Bağla ayağımı yokluklara gitmekten. Bileklerimi kelepçele, yasakla ellerime biriktirmeyi..

 

Hoş geldin ey açlığım;

 

Tut ve at sahte doymuşluklarımı, teni üzerimden sıyırıp ruhun semâsına savur beni. Çıplak bırak cümle duyarsızlıklardan. Yırt at yüreğimdeki yalancı tesellileri.

 

Hoş geldin ey sırdaşım;

 

Tut beni, sobele. Saklandığım yerde bul beni. Şehrayinlere kat. Gizlice kaçır evden. Mahyaların ışığına kat gözlerimi. Kan/dillerin fısıltılarını lerzan gönüllere karıştır. Kanlıyı hunrîz ile barıştır ki ihanetler yatışsın, nefretler sönsün, yalnızlıklar sussun..

 

Hoş geldin ey gam telim;

 

Tut getir o mahur besteleri. Notaların ahengine böl kırgınlıklarımı. Şarkı eyle, ezberinde tut kırık sözlerimi. Mızrabının ucunda titretiver yüreğimi, aşka sürgün et kelimelerimi, göklü salkımından emzir kuşluk vaktimin ümitlerini.

 

Hoş geldin ey güz yağmurum;

 

Sağanağına tut bu çorak gönlü. Seline kat yangınlarımı. Damla damla denize at kanayan yanlarımı. İçimde uyuyan tohumları uyandır, baharlara taşı/r yüreğimi. Hüznümün sarı yapraklarını toprağa kat.

 

Hoş geldin ey orucum;

 

Acıktım sana; sofrana oturt beni.

Acıttım içimi; göğsünde avut beni.

Aktım sana; damla damla yut beni.

Aldandım sahte ışıklara; beşiğinde uyut beni.

Ağular içtim bal kâselerinden; döşeğinde sağalt beni.

Azaldım nisyanlar içinde; gözlerinde çoğalt beni.

Ağına düştüm isyanların; tut elimi, doğrult beni.

Ağzına düştüm yalanların; tut dilimi, doğruda tut beni.

Ayartısına kandım anlık sevdaların; tut gözlerimi, körelt beni.

Arı duru kalamadım, bulandım; el üstünde tut pişmanlıklarımı, durult beni.

Tut beni.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

2 haftasını geçirdik ramazanı şerifin. güzel bir ay, maneviyat dolu. 16 saatlik bir ibadet var içinde,oruç, 1-1,5 saatlik teravih namazı, sahuru, mukabelesi, fitresi, sadakası,... müslüman için ne büyük bir fırsat. manevi bir iklim başından sonuna. Allah hakkıyla idrak edip yaşayabilmeyi cümlemize nasip eylesin...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...