Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
emir abdulkadir

Müslüman Ve Demokrat

Recommended Posts

MÜSLÜMAN VE DEMOKRASİ

Murat TÜRKER

 

Yıllardır önümüze konulup durduğu için “Demokrasi araçtı/değildi” tartışmasından sıdkımız sıyrılmış bulunuyor. Bir yandan da alttan alta yürüyen bir propagandanın varlığını müşahede ediyoruz. Demokrasi söylemini bayraklaştıran ehl-i dinin iki uçlu bir yaklaşım tarzı geliştirdikleri de göze çarpıyor. Bahsini yaptığımız işbu iki uçtan biri, fikir piyasasında ağırlığını hissettiren liberal ve özgürlükçü kesime yöneliktir. Bunlarla muhatap olunduğunda sürekli, “İslâm’da zorlama olmadığı”, “insanların bir tarağın dişleri gibi eşit olduğu”, “demokrasinin mahza İslâmî olduğu” türünden ‘kulağa hoş gelen’ bir diskur benimsenir. Ama öbür uçta da hassasiyetle konuşlandırılmış başka bir söylemle karşılaşırsınız. Liberal muhataplarına bol bol mavi boncuk dağıtan ‘demokrat ehl-i din’, ‘radikal’ olarak isimlendirdiği müslümanları da işbu boncuklardan mahrum etmez. Onlara da her daim “demokrasinin araç olduğu”, “hedefe vasıl olma noktasında hali hazırda istimal edilebilecek tek seçenek olduğu”, “ihtilafın amaçta değil usulde olduğu” tahşidatı yapılır.

Bunun daha iyi anlaşılması için en elverişli ve müşahhas misal, mezkûr muhafazakâr demokratların diline pelesenk ettiği vecizelerden biri olan “Demokrasiden geriye dönüş yok” terkibidir. Bahsettiğimiz iki uçlu söylemi bu sözde rahatlıkla fark edebiliriz.

Bu sözün özgürlükçü-liberal çoğunluğa göz kırpan tarafında “Evet, demokrasiden geriye dönüş yoktur; bu topraklarda daha önce cari olan saltanat-hilafet karışımı tecrübeler tümüyle tarihte kalmıştır. Haddizatında ‘köktenci’ (ne demekse!) olmayan modern müslümanların (ya bu ne demek!?) demokrasiyle bir problemleri olmadığı gibi, yaşanan son hadiseler göstermiştir ki, onlar bu topraklarda demokratik bir yapının en önemli müdafileridirler.” ifadeleri ile hülasa edilebilecek bir anlam çerçevesi mündemiçtir.

Ama bir de demokrasiye ‘hükümde ortaklar ihdas ettiği’ yaklaşımıyla itiraz eden müslümanlar vardır. Onlara ne denecektir? Bunun da bir kolayı vardır. Şu söylenir: “Kardeşim ‘demokrasiden geri dönüş yok’ demek, zımnen ‘ondan ilerisi var; oraya yürüyoruz’ anlamını da muhtevîdir. Sadece halin gereği, üsluba bir ayar çekiyoruz, o kadar. Fark etmiyor musunuz!?”

Her ne ise…

Durum tam da şöyledir: Demokrasinin ‘araç’ olduğu mantığını savunup duranlara son derece basit iki soru sormak önümüze yeni ufuklar açılması için yeterli olacaktır.

Birincisi, istimalinde ısrarcı olduğunuz bu ‘araç’ meşru mudur, değil midir? (‘Meşru’ kelimesini ‘şer’î’ anlamında kullanıyoruz) Meşru olduğu konusunda şüpheniz yoksa neden bu aracı böyle dolambaçlı yollardan gündeme getiriyor ve insanları buna bin dereden su getirerek ikna etmek zorunda kalıyorsunuz? Neden sürekli -has dairede- bu araca kerhen müracaat edildiği tezini savunuyorsunuz? Yoksa meşruiyetinden emin mi değilsiniz? Eğer meşru değilse, ne diye durmadan “Meşru hedefe meşru yollarla varılır”, “Amaç aracı meşrulaştırmaz” türü ‘ağır’ lafları tekrar ediyorsunuz?

İkincisi, meşruiyet konusunda –en azından- içinizin rahat olmadığı, eleştirel yaklaşımları püskürtürken, ‘demokrasiyi araç olarak benimsediğiniz’ savunmasına sarılmanızdan belli oluyor. O zaman da “İslâm’ın nüzul çağına uzanarak, Peygamber (a.s.m) ve arkadaşlarının, kısa vadede çok da sonuç alıcı olmasına rağmen, meşru olmayan bir aracı din adına kullandıklarını örneklendiriniz” talebi karşılıksız kalmakta değil midir?

Tüm bunların ötesinde ben, işbu muhafazakâr demokratlara haksızlık yapıldığını, aslında onların iddia edildiği türden bir ikileme sıkışmadıklarını düşünüyorum. Yani kafalarında, demokrasi konusunun dinden vize alıp alamayacağı hususunda bir açmazın bulunmadığına inanıyorum.

Bilakis onların kahir ekseriyeti; demokrasinin erdemine, İslâmîliğine, ‘son duraklığına’ gayet içten ve samimi bir şekilde bel bağlamış durumdadırlar. Fikir özgürlüğünün tam tesis edildiği, insanların toplumsal statülerinin inançlarına göre belirlenmediği, herhangi bir dinî inancın diğerlerini baskılayamadığı bir ‘batılı toplum modeli’ onların hayaliyle soluk alıp verdikleri kızıl elmalarıdır.

Bürokratik kademelerde müslümanlara da yer açılmasından maada bir talep ve beklentileri yoktur.

Bu meselenin daha etraflıca ve geniş perspektiften masaya yatırılması, zihinlerde cari olan keşmekeşi izale adına ehemmiyet arz ediyor.

Yazımızı somut bir örnekle, muhafazakâr demokratlığın duayenlerinden Ahmet Turan Alkan üstadımızın satırlarıyla bitirelim:

“Hükümete muhafazakâr desteğin zannedildiği gibi ideolojik bir boyutu yok; çok kısaca insanlar, ‘Türkiye sıradan bir batı ülkesinin standartlarına gelsin’ beklentisi içindeler. Bugüne kadar devletin himaye edip desteklediği iktidar seçkinleriyle aynı çizgide yarışa başlayabilmek hakkını savunuyorlar aslında.” (“İkaz!”; A. Turan Alkan; Aksiyon Dergisi; sayı 914)

 

Darul hikme

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...