Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
vecd_

Şiir Yazmak

Recommended Posts

Belki benim gibi bu konuyla ilgilenen dostlarım vardır . İskender pala gibi usta bi kalemin şiir yorumunu gördüm internette paylaşmak istedim .

 

Okuyucularımdan sık sık sorular gelir: Şiir yazıyorum, tavsiyeleriniz neler?!

 

 

Doğrusu şair olamamış benim gibi birisi için çok zor bir soru. Bu babda söyleyeceklerim ancak hariçten gazel okumak kadar esasa taalluk edebilir. İsterseniz paylaşalım:

 

Bence şair olmanın iki temel şartı vardır: a) Şairane bir ruh üzere yaratılmış olmak B) Şiir eğitimi almak.

 

Şairane bir ruh ve eda taşımayanların şiir yazmak için kendilerini zorlamaları boşa emektir; vazgeçsinler. Çünkü bu bir yetenek bahsidir ve herkese verilmemiş olması tabiidir. Sesi güzel olmak veya iyi koşmak gibi... Herkes şarkı söyleyebilir ama ses sanatçısı olmak başkadır. Keza herkes basketbol oynayabilir ama Kerim Abdülcabbar olmak özel bir haldir.

 

Bir şair ayrıcalıklı ve özel yaratılmış bir kuldur bize göre. Çünkü o bizim duymadığımıza, algılayamadığımıza sahiptir ve bu bakımdan bizim de bildiğimiz kelimeler ile hayal edemeyeceğimiz şeyler söyler. Ama yalnızca bu ayrıcalıklı yaratılma şair olmak için yeterli midir? Elbette hayır!.. İşte onun için şairliğin diğer şartı olan eğitim devreye girer.

 

Şiir eğitimi herhangi bir fakültede verilmez ve bunun bir okulu da yoktur aslında. Şiir eğitimi her şairin kendi başına alacağı bir eğitim olup onun öğretmeni diğer usta şairler ve onların biriktirip tarihe bıraktıkları mirastır. Şiir eğitimi; çok şiir okumanın adıdır. Ruhunda şairanelik olan birisi şiir eğitimi almadan elbette eksiktir. Yalnızca şiir eğitimi alarak şair olmak ise muhal ötesi batıldır. Ancak ikisini belli seviyede birleştirendir ki şiir söyler ve söyledikleri tarihe kalır. Bu ikisini birleştirme oranına göre de şairler büyük veya daha büyük olarak kategorilere ayrılabilirler. Çünkü onlar üslup sahibi, söz geleneğinde yeni bir yol açan bahtiyar kullar olurlar. Onlar Mevlana, Yunus, Karacaoğlan, Fuzulî, Galip ve diğerleri olurlar. Onlar, gökkubbede adları hiç unutulmayacak olanlardır.

 

İmdi; genç şair adayları, eğer siz de bu kervana katılmak isterseniz işte bizim tavsiyelerimiz:

 

1. Önce kendinizi tartınız, şairanelik içinizde mi, yoksa siz bir vehim mi taşıyorsunuz?

 

2. Eğer gerçekten şair olacağınıza inanıyorsanız mutlaka şu üçlü gruplardan birinin eserlerini iyiden iyiye okuyunuz; düşünerek, yorumlayarak, anlayarak.

 

a) Yunus-Baki-Karacaoğlan B) Pir Sultan-Fuzuli-Seyranî c) Kendi seçeceğiniz üç şair (saz şiirinden, tekke şiirinden ve divan şiirinden)

 

3. Okuduğunuz eser üzerinde kendinize şu soruları sorunuz: a) Bu adam bunu nasıl böyle söylemiş? B) Hangi şartlar ona bunu söyletmiş? c) Neden bu kelimeleri tercih etmiş? d) Ben nasıl söylerdim? e) Şimdi nasıl söylersem insanlara ulaşabilirim? f) Bunu bir de ben söylemeli miyim? g) Ve sizin ilave edeceğiniz başka sorular…

 

4. Eğer vezinli ve kafiyeli yazıyorsanız mana ile kafiye (veya vezin) ahenk içinde olmalı, biri diğerine feda edilmemelidir.

 

5. Uzun yazmaktan kaçınmalı, maksattan uzaklaşılmamalı ve zevk-i selîme hitap etmelidir.

 

6. İfadenin mümkün olduğu kadar çeşitlendirilmesi üslubu güzelleştirir. Tekdüze mısraların bıktırıcı olması söz konusudur. (Çeşitli nağmelerin bir bestede bütünleşmesi insanı dinlendirir ama tekdüzelik dinleyeni yorar.)

 

7. Sadelikte sanat, sanatta sadelik gözetmeli, derinliği olmayan ağdalı mısralara fazla iltifat etmemeli, herkesin anlayacağı dilde yazmalıdır.

 

8. Şiirdeki her bir kelime seçilmeli, öyle istihdam edilmelidir. Bazan güzel bir şiir bir tek kelime ile çirkinleşebilir. Sözler gibi mânâ da seçilmelidir. Sözler güzel olur da mânâ bayağı olursa gülünç bir şey ortaya çıkar.

 

9. Yazmadan mutlaka düşünmeli ve düşünmeden asla yazmamalıdır.

 

10. Kendi şiiri hakkında en şiddetli tenkitleri yine kendisi getirebilmeli, şiirden anlamayanlara okutup da onların beğenisi ile kendini şair zannetmemelidir.

 

Şair adaylarına bir de dostça tavsiye:

 

Çevrenizdeki insanlar size gelip “Yeni bir şiir yazdıysan okumama müsaade eder misin?” gibi teklifler yapmadığı müddetçe onlara şiir okumayın ve yazdıklarınızı yayınlama gayretine düşmeyin. Hiç üzülmeyin, mısralarınız gerçek şiir olmaya başladığında birileri sizi bulup “Bunları kitaplaştırmak istiyoruz!” diyeceklerdir. Yeter ki siz eğitime devam edin. Şiir her şeyden evvel sabır ister çünkü!..

 

İskender PALA'nın köşe yazısı

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kendi adıma derim ki; üstad gibi güzel koşmalar, şiirler yazabiliyorum. Yalancı şair değilim amma yazıyorum yani. :) Gün geçtikçe daha iyiye gideceğime inanıyorum. Sayın İskender Pala şiir nasıl yazılır gibi şeylerle uğraşacağına, divan şairlerimizin divanlarını şerh etsin... :)

 

Kendimi övmek için demiyorum. Üstada bir şiir dahi ithaf ettim. :) "Buna kim alem-i imkan derler. Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz" diyenler boşuna dememiş güzel dostlar... Şair olmak için, istemek ve inanmak yeter vesselâm....

Share this post


Link to post
Share on other sites

İskender PALA okuyucusunun sorusunu cevaplarmış.Şiir şerhleride yapıyor zaten.

 

istemek ve inanmak gerekli elbbet fakat şiir bilgisi ve duyguda gerekli .

Share this post


Link to post
Share on other sites

İ. Pala şiir şerhleri yapmıyor, sadece günümüz Türkçesine çeviriyor. Şerh başka bir ilimdir...

 

İ. Pala bu zamana kadar divan şiirinin hakkını verememiştir...

 

İ. Pala bu zamana kadar Fuzuli, Baki'yi, Şeyh Galib'i, Naili gibi büyük zevatın divanlarını müstakil olarak şerh etmemiştir.

 

İ. Pala, divan şiiriyle ilgili almış olduğum iki kitabına da şairlerin gazellerini eksik almıştır...

 

Hasılıkelam, ilme yakışmayan bir şeydir bu.

 

Şiir hakkında konuştuğu gibi şerh hakkında da konuşursa, -ve hatta yaparsa- daha iyi olur. Ama bu saatten sonra pek zannetmiyorum, zira beni divan şiirinden soğutmuştur kendisi...

Share this post


Link to post
Share on other sites

kitab-ı aşk ı okudunmu kardeşim iskender pala nın ondakiler şiir şerh i değilde nedir yada ben şerh bilmiyorum demekki.ben divan şiirini iskender pala ile sevdim .şiir şerhleri adında kitaplarıda var i.pala nın .

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben okuyacağımı okudum ve neyin ne olduğunu gözlerimle gördüm güzel kardeşim.

 

İ. Pala'nın iki kitabını okudum. Diğer kitaplarını bedava verseler okumam artık.

 

İbret numunesi olarak; bazı şairlerin bazı gazellerini kitabına eksik almış. Bu ne demek yahu? Açıklasın bakalım, ne yani?

 

Bu vahim durum, cemiyyetin kendisini ilmi manada tanıması için ölçü olarak yeter! Başkalarını bilemem amma beni kendisinden soğutmaya artar bile!

 

Zât-ı alilerine ilmî manada zerre kadar güvenim kalmamıştır, isterse yüz tane roman yazsın.

 

Neden bu kadar üzgün ve asabiyim peki?

 

Çünkü bir şiiri kitaba eksik almak demek, o şiire, o şiirin şairine ve o klasik geleneğe ihanet etmektir. Bu akıllı millete nasıl yutturuyorlar, anlamış değilim.

 

İ. Pala bir şairin divanını baştan sona şerh etsin, ondan sonra konuşalım.

 

Zira, tek tek şiirleri alıp incelemek başka, günümüz Türkçesine çevirip yorum yapmak başka, şerh etmek ise bambaşka!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yorum güzel olmuş fakat şahsi kanaatim şu ki şiir yazmak her baba yiğitin harcı değildir.Emek ve sabır çok lüzumludur bu hususta.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kitabına eksik aldığı gazeller hangileri kardeşim bana özelde atarmısın.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şairin laf olsun torba dolsun diye şiir yazma lüksü yoktur, ya yazacak ya da yazmayacak! ...

 

Velhâsıl; şiiri doğru bilen doğru yazar, bilmeyen yazamaz, yazsa bile hiçbir özellik taşımaz ...

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Özel mesaja gerek yok, açıkça yazalım, herkes görsün...

 

İskender Pala, Kronolojik Divan Şiiri Antolojisi adlı kitabına ( benim okuduğum baskı; 4. Basım, Ekim 2004, Kapı Yayınları)

 

Şeyh Galib Dede'nin;

 

âteş" redifli gazelini -ki bu gazelin orijinali 9. beytten oluşur lakin mevzubahis kitaba 7 beytini almıştır müellif...- eksik almıştır...

 

"varsa sendendir" redifli gazelini -ki işbu gazel Hz. Pîr Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (k.s) Hazretleri için yazılmıştır ve 10 beytten müteşekkildir. Lakin müellif, kitabına bu şiirin 6 beytini almıştır, gerisini çöpe atmış galiba!- gazelini eksik almıştır...

 

"Gizlesem de aşikar etsem de canımsın benim" adlı şarkısının iki dörtlüğünü kitabına almış ve şarkının geri kalan kısmını -ki bu şarkı 5 dörtlükten oluşmaktadır efendim- adamdan saymamıştır!

 

Diğer şairleri incelemedim, zira bilgim yok, Allah ü alem, diğer şairlerin şiirleri de tam alınmamış olabilir.

 

Müellifin kitabına aldığı diğer Klasik şairlerimizin şiirleri konusunda günahını almak istemem lakin Şeyh Galib'in bazı şiirlerini -mesela "düşdü" redifli gazelini- kitaba tam alıp da yukarıda misal verdiklerimizi tam almazsanız, işte böyle sert eleştirilere maruz kalırsınız. Bir insan kitaba bir şiiri ya tam almalı, ya da hiç almamalı...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...