Miralay 81 Report post Posted February 22, 2013 Pers imparatoru Kambis Mısır seferine çıkarken zaferinden emindi. Çünkü bütün kâhinleri ittifak halindeydi."Zühre yıldızı" demişlerdi hep bir ağızdan; "İmparatorun burcuna girdi." Mısırın fethi yakındı. Öylede oldu. Kırk gün kırk gece sürer Nil'in yanı başındaki savaş. Ve Mısır düşer. Ama önceden müjdelenmiş bu fetih acımasız Pers İmparatoruna kâfi gelmez. Merkiz kalesinin önüne bir otağ kurdurur ve mağlup Mısır Kralı Kısamelutu huzuruna çağırtır.Amacı bellidir mağlup kralı daha da aşağılamak. Muzaffer Pers alayları otağın önünden geçer önce. Ardından mağlup Mısır ordusunun Generalleri; başları önde ve yüzlerinde horlanmanın utancı. Generalleri öteki rütbeli askerler izler süngüsü düşmüş mısır ordusunun sefil artıkları... Hangi Kral bu utanç verici manzara karşısında aşağılanmanın ezikliğini duymaz ki.Oysa Mısır kralı yüzünü kırpmamıştı öylesine gururludur öylesine soğukkanlı. Perişan bir halde önünden gecen ordu sanki kendi ordusu değilmiş gibi. Sonra kralın sevgili kızı Mısır prensesi geçer otağın önünden beş paralık bir cariye kılığında. Pers ordusunun çirkin bir aşçı yamağı saçlarından tutup sürükler prensesi. Bunu gören Mısır ahalisinin acı çığlığı yeri göğü inletir. Hangi yürek o güzeller güzeli prensesi böyle bir düşmüşlük içinde görmeye katlanabilir? Fakat Mısır kralının kılı dahi kıpırdamamıştır. Bir aşçı yamağının cariyesi olan kız sanki kendi kızı değilmiş gibi. Az sonra kralın biricik oğlu veliaht prens geçer otağın önünden... Kolları bağlı ayakları prangalı, iki yanında dağ gibi birer Pers askeri darağacına doğru sürüklerler veliaht prensi ve hemen oracıkta idam ederler. Fakat kral kılını bile kıpırdatmaz. Az önce idam edilen oğul sanki kendi oğlu değilmiş gibi... Sonunda hizmetçisi geçer otağın önünden. Mısır kralı yerden yere atar kendisini. Hizmetçisini zincire vurulmuş görünce acımasızca yumruklar göğsünü, dövündükçe dövünür, iki gözü iki çeşme... Pers İmparatoru hem memnundur bu manzaradan hem de hayretler içindedir... Ordusunu, kızını, oğlunu, ülkesini, her şeyini kaybetmiş kral soğukkanlılığını korurda; maiyetinde en değersiz kişinin hizmetçisinin perişanlığını göründüğünde böylesine yıkılmıştır. NEDEN: Çünkü insan en değersiz şeyini kaybedince her şeyi kaybettiğini anlar. Quote Share this post Link to post Share on other sites
HİÇ 542 Report post Posted February 23, 2013 Cemil Meriç:"Türkiye ruhunu kaybetti.Toprak mı? En değersiz şeyimizdir belki de...Belki de en değersiz şeyimizi kaybedince herşeyimizi kaybettiğimizi anladık...Ruhumuzu..." 1000 yıllık bir medeniyet neticesinde şu içinde bulunduğumuzu hali hazmetmek mümkün mü? Everestin zirvesinden Marianna Çukuruna itilmişiz. Acı verici... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Miralay 81 Report post Posted February 23, 2013 Biz hala gelişmeyi ve ilerlemeyi, sadece toprak almak ve vermek şeklinde değerlendiriyoruz. İslam tarihinin geneline baktığımız zaman, Müslümanların Cengiz Han döneminde, şimdikinden daha da zor şartlar altında yaşadıklarını görürüz. Ama o dönemde bile, bu şekilde kendi medeniyetinden kırılma olmamıştır. Cengiz Han Asya'dan başlayıp hemen hemen bütün İslam dünyasını yakıp yıkmıştır. Ama bizim medeniyetimizin temsilcileri o zamanlar dik durdukları için, daha sonra bu dünyayı yakıp yıkan barbarlar, tek tek Müslüman olmaya başlamışlardır. Osmanlı zamanında bakıyoruz Arnavutlar, Boşnaklar Osmanlı İslam potasında Müslüman olmuşlardır. Ama ne zaman ki, biz İslamiyeti terk etmeye başlamışız, baktığın zaman İslamiyetin gelişmesi de durmuştur. Sevgiili kardeşim, şu haber sana ne ifade ediyor? http://www.zaman.com.tr/dunya_turksuz-turk-koyunde-karnaval_2052671.html Quote Share this post Link to post Share on other sites