Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
gardenya

Muhammed İKBAL

Recommended Posts

Muhammed İKBAL

KURTUBA CAMİİ

Gece ile gündüz zinciri, hadiselerin görünüş tablosudur,

Gece ile gündüz zinciri, hayat ile ölümün aslıdır.

 

Gece ile gündüz zinciri iki renkli ipek ipliğidir sanki,

Bunlardan örer zat-ı ilahî kendi sıfatlarının elbisesini.

 

Ezel sazının tellerinden çıkan feryattır gece ile gündüz zinciri,

Bunlarla yapmakta Allah teala tiz ve pes perdelerini.

 

Bu beni de seni de kontrol etmektedir,

Gece ve gündüz zinciri, kâinatın sarrafıdır.

 

Senin ayarın düşük, benim de ayarım bozuksa eğer;

Ölüm senin fermanındır, benim de fermanımdır.

 

Allah’ım, senin gece ile gündüzünün aslı astarı nedir?

Gecesi ve gündüzü olan bir zaman akışı değil midir?..

 

Geçicidir sanatın da tekniğin de bütün harikaları,

Yoktur, yoktur dünya işlerinin kalıcılıkları.

 

Her şeyin önü de sonu da zahiri de batını da fânidir,

Yapılan eski de olsa yeni de olsa son durağı yine fâniliktir.

 

Buna rağmen Allah dostlarının eseri olan eşyada,

Bir ölümsüzlük bir ebedîlik vardır adeta!

 

Allah dostlarının her işinin olgunluğa gidişi aşktandır.

Aşk hayatın ta kendisidir, ölüm ona haramdır.

 

Gerçi zamanın akışı pek hızlıdır her şeyi silip götürmektedir;

Ama aşkın kendisi diğer selleri durduran bir büyük seldir.

 

Aşk takviminde geçip giden asırlardan,

Başka zaman mefhumları da vardır adı olmayan!

 

Aşk Cebrail’in nefesi, aşk Mustafa’nın kalbidir,

Aşk Allah’ın kelâmı, aşk Allah’ın Peygamberidir!..

 

Topraktan olan insan aşkın cezbesinden canlıdır,

Aşk katıksız bir şarap, aşk cömert bir şarap bardağıdır!

 

Aşk Kâbe’nin fakihi, aşk orduların önderidir,

Aşk binlerce uğrak yeri olan bir gezgindir.

 

Hayat sazından gelen nağme aşk mızrabının vuruşundandır,

Hayatın nuru saadeti aşktan, ateşi alemi yine aşktandır.

 

Ey Kurtuba Camii senin varlığın aşktandır,

Aşk büsbütün devamlılıktır, onda fânilik yoktur.

 

Renk ya da taş tuğla, saz ya da kelime ve ses olsun hepsi bir,

Sanatın harikalığı ciğer kanından meydana gelmesidir!.

 

Ciğer kanıyla taş sütunları gönül olur,

Ciğer kanından ses yanış, neşe ve nağme olur.

 

Ey Kurtuba! fezan gönül açıcı, şiirim göğüs yakıcıdır,

Senden gönüllere huzur, benden de heyecan ve yanış vardır.

 

Arş-ı Alâ’dan daha kısa değildir, insanoğlunun göğsü imanla dolarsa;

Her ne kadar bu topraktan yaratık gök kubbe ile bağlanmışsa da!..

 

Melekler daima secdede bulunuyorlarsa ne var sanki?

Onların nasiblerinde secdelerin yanış ve yakılışları yok ki!

 

Hintli bir kâfirim, aşkıma ve cezbeme bak benim,

Salât ve selâma durmuştur kalbim ve dilim!

 

Aşk dilimdedir benim, aşk üflediğim ney’imdedir benim,

«Allah hu» nağmesi kanımda, damarımdadır benim.

 

Ey Kurtuba! Güzelliğin ve azametin kahraman bir insanın âlametidir,

Sen güzel ve azametlisin, seni yapan da güzel ve azametlidir.

 

Senin mimarin ebedî, sütunların sayısızdır,

Sanki Şam yaylasında hurma ormanı gibidir.

 

Senin çatı ve kapına Sina çölünün ışığı vurmuştur sanki,

Yüksek ve güzel minaren Cebrail’in tecelli yeridir sanki.

 

İslâm milleti hiçbir zaman yok olmayacaktır,

Çünkü ezanlarında Musa ile İbrahim’in sırrı tecelli etmektedir.

 

Onun vatanı sınırsız, bütün dünya onun ufku gediksizdir,

Denizin dalgaları Dicle, Nil ve Dinyeper nehirleridir.

 

Ne hayret vericiydi o müslümanların devri;

Medeniyetleri inanılması güç bir efsane gibiydi.

 

Köhne devirlere göç emrini verdiler.

Manevî zevk sahiplerine neşe cezbe vermiştiler.

 

Ve aşkın savaş meydanlarında onlar müthiş süvarilerdi,

Onların şarapları tertemiz, kılıçları çok keskindi.

 

Zırhları da «la ilahe illallah» olan erlerdi.

Kılıçların gölgesinde sığınakları yine tevhid idi.

 

Ey Kurtuba! sırrı seninle aşikâr olmuştu mü’min’in,

Gündüzlerinin vecd, geceleri yanış ve yakılış dolu olduğunu gösterdin!

 

Yüksek olduğunu makamının, ulvî olduğunu hayalini,

Aşkını, neşesini naz ve niyazını sen gösterdin.

 

Allah dostlarının eli, Allah’ın elidir;

İş becerir iş yapar işi halleder ve galip gelir.

 

İlahî sıfatları kuşanan kul, insan görünüşlü melektir,

İki dünyada da kimseye minnet etmez, tok gönüllüdür.

 

Arzuları azdır onun, gayeleri çok yüksektir,

Bakışları gönül okşayıcı, tavırları büyüleyicidir.

 

Onun konuşması sıcak kanlı, hakkı arayışta heyecanlıdır,

Sohbet meclisinde de savaş meydanında da mü’min iyi kalbli ve iffetlidir.

 

Allah ehlinin gerçek imanı, Hakk’ın bu dünyaya aksedişidir,

Yoksa bu dünya bir efsane, vehim ve sahte oluştan ibarettir.

 

Mü’min kul, aklın uğrak yeri aşkın ta kendisidir,

Kâinat dizisinde meclisin ateşi ve hareketidir.

 

Ey Kurtuba Camii! Sanat âşıklarının Kâbe’si, İslâm’ın azâmetisin,

Endülüs toprağı harem mertebesine çıkmıştır varlığınla senin!..

 

Eğer yeryüzünde varsa bir benzerin,

Müslümanın kalbindedir o da bulunamaz başka yerde eşin.

 

Ah! O hak yolcularına; Asil İslâm izindeydiler,

Onun yüce ahlâkının, doğruluğunun ve imanının örneği idiler.

 

Şu sade hakikati ortaya koymuştur onların hükümdarlığı;

Krallık değil fakirliktir, gönül ehlinin saltanatı.

 

Doğuyu ve batıyı onların görüşleri terbiye etmiştir,

Avrupa’nın karanlık çağında onların aklı yol göstermiştir.

 

Bugün bile İspanyalılar onların kanının geliştirdiğindendir,

Hoş gönüllü tatlı hareketli açık ve temiz kimselerdir.

 

Bugün bile o memlekette ahu gözlüler pek çoktur,

Ve gözlerin okları bugün bile tam yüreğe dokunur!..

 

Endülüs’ün havasında hâlâ Yemen’in kokusu var,

Onun şarkılarında hâlâ Hicaz ahengi var!

 

Ey Kurtuba! Yıldızlara göre senin zeminin gök kubbe gibidir,

Binlerce ah! ki asırlardır senin fezan ezansız beklemektedir.

 

İslâm’ı tekrar buraya getirecek aşkın tufan gibi ordusu sert canlı,

Hangi duraklarda, hangi konaktadır, nerede kaldı?..

 

Almanya dinde reform hareketini, inkılâbını gördü,

İnkılâp ki köhne devrin bütün izlerini silip süpürdü...

 

Hıristiyanların papasının günahsız olduğu iddiası çürütüldü;

Bu çok k fikir gemisi aldı yürüdü.

 

Fransa’nın da gözü o müthiş inkılâbı gördü,

O inkılâp ki Avrupa dünyasını başka bir çehreye döndürdü.

 

Gelişen İtalyanlar da köhne fikirlere tapmaktan vazgeçti,

Yenilik lezzetinden o da tekrar gençleşti.

 

Müslüman ruhunda bugün o devrimlerin dalgalanması vardır,

Lisan izah edemez; bu Allah’ın bir sırrıdır.

 

Denizde tufan kopmak üzere derinliklerden ne çıkacak bakalım,

Gök rengini değiştirecek mi, bekleyip anlayalım!

 

Dağ yamaçlarında bulut gurubun kurnazlığına boğulmuş,

Güneş sanki Bedahşan yakutundan bir yığın alev koymuş.

 

Köylü kızın şarkısı sade ve yıkıcıdır,

Gençlik devri gönül gemisi için bir sel gibidir.

 

Ey Kurtuba’nın önünden akıp giden Kebîr Irmağı, kenarında senin,

(İkbal diye) Biri oturmuş rüyasını görmektedir bir başka devrin.

 

İstikbal henüz mukadderat perdesi altında gizlidir,

Gözlerimin önünde onun seheri perdesizdir.

 

Eğer fikirlerimin üzerinden perdeyi kaldırırsam görülecektir,

Avrupa benim kehanetlerime tahammül edemeyecektir.

 

Kendisinde devrim olmayan hayat ölüm demektir,

Milletlerin hayatı devrim çırpınışlarını gerektirir.

 

Kendini kontrol edebilen her millet hayatta kalabilir,

Kaza ve kader elinde keskin bir kılıç gibidir.

 

Ciğer kanı olmadan her iş eksik ve bozuktur,

Ciğer kanı olmadan şairlik de sevdaların en boşudur.

 

 

Cebrailin Kanadı - Çev.Yusuf Salih Karaca

Share this post


Link to post
Share on other sites

Esselamü Aleyküm.

 

İSLAM KADINI

 

Ey örtüsü Namusumuzun perdesi olan İslam kadını,

Yüzünün aydınlığı iman fanusumuzun ışık kaynağıdır.

 

Fıtratındaki safvet, bize Rabbimizden bir rahmet,

Dinimize kuvvet ve ümmetimizin varlık esasıdır.

 

Evladımız sütten kesildiğinde, “Lâilâhe illâllah” demeyi,

Ona ilk evvel sen öğrettin.

 

Ey din emanetinin kendisine tevdi edildiği İslam kadını,

Yüce dinin kor ateşi senin nefeslerinden alev almıştır.

 

Bu asrın mâyesi sahte, dışı süslü, içi kokmuş ve yüzü riyakardır,

Onun fitnesi din yolunda kervanlar vurmadadır.

 

Asrın bâsireti bağlıdır, Rabb tanımaz.

Kulluğa umursamaz olanlar bu zincirle vurulmadadır.

 

Devrân gözü kanlı ve amansız bakar,

Kirpikleri bir pençedir ki, ele geçeni bırakmaz.

 

Onun tuzağına düşen kendini hür sanır,

Onun elinde can veren öldüğüne inanmaz.

 

Cemiyetinin fidanına bengisuyu vererek,

Ümmet emanetini muhafaza eden sensin.

 

Ecdadının aydınlık yolundan asla ayrılma ki,

Sermayenin kar ve zararı seni düşündürmesin.

 

Doğru da, yalan da çok çetin ve çok güçlüdür,

Her dem uyanık ol ve mâhir evlâd yetiştir.

 

Yoksa henüz kanat çırpmayan bu çemen bülbülleri,

Yuvalarından uzak düşecektir.

 

Yaradılışında gizli ulvi imkanları aklınla keşfet,

İslam kadınına örnek Hz. Fâtıma’ya ibretle bak, dikkatin eksilmesin.

 

“Ta ki, Senin dalında bir Hüseyin meyvesi versin;

Gülistana eski mevsimi getirsin”.

 

Muhamdded İKBAL’in İslam Kadınına seslenişi...

 

Selametle

Share this post


Link to post
Share on other sites

Muhammed İkbal

 

Muhammed İkbalMuhammed İkbal, (Urduca: محمد اقبال, - Hintçe: मुहम्मद इक़बाल) (1873 - 1938) Hindistanlı şair, filozof ve politikacı. Şiirleri çağdaş Urdu ve Fars edebiyatının en önemli yapıtlarındadır. Allâme İkbal olarak da bilinir. Hindistan'daki müslümanların bağımsızlık mücadelesine ilk defa dile getiren kişidir.

 

1873'de Pakistan'ın Pencap eyaletine bağlı Siyalkut kentinde doğan Muhammed İkbal mutasavvuf bir anne ve babanın oğlu olarak dünyaya geldi. İlk eğitimini Kur'an üzerine aldı.

 

Kur'an eğitimini medresede tamamladıktan sonra, Arapça ve Farsça hocasının yönlendirmesiyle İslam edebiyatıyla ilgilenmeye başladı. Lahor'da yüksek öğrenimini tamamladıktan sonra Doğu Dilleri Fakültesi'ne hoca olarak tayin edildi. Bu yıllarda Muhammed İkbal'in şiirleri de yayınlanmaya başlandı.

 

1905'de Londra'daki Cambridge Üniversitesi'nin felsefe ve iktisat bölümünden mezun oldu. Londra'da üç sene kadar kalan İkbal, burada Arap Dili ve Edebiyatı Fakültesi'nde hocalık yaparken, bilhassa Londra'da ilgi görmesine sebep olacak çeşitli İslâmi konularda bir dizi konferans verdi. Yine Londra'da kaldığı müddet içinde hukuk üzerine okuyan İkbal, savcılık diplomasını aldıktan sonra Almanya'ya giderek Münih Üniversitesi'nde felsefe dalında doktora yaptı.

 

1908'de Hindistan'a döndüğünde, yazı ve şiirlerine hayranlık duyanlar tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı.

 

Muhammed İkbal ülkesinin siyasetine de katılmış ve halkını bu konularda yönlendirmişti. Onun bu konudaki düşüncesi ise, "Siyaset; çalışmak, izzet ve şerefe davet etmektir" şeklinde idi.

 

Müslüman Hintli mücahitler adıyla yazdığı şiirleri Hindistan'daki müslümanların hareketlenerek İngiliz sömürüsüne başkaldırmalarında ve Pakistan'ın kuruluşunda büyük tesiri olmuştu. Bu yönüyle İkbal M.Akif Ersoy'a da benzetilmiştir.

 

İslam alimi. Kurtuluş savaşı yıllarında zor durumda Pakistan halkını, Türk halkının milli mücadelesine destek vermek için örgütlemiş, milli mücadelede kullanılmak üzere Pakistan halkından 1.5 milyon sterlin toplayıp Ankara hükümetine yollatmıştır.

 

Uzun süren bir hastalıktan sonra 21 Nisan 1938'de vefat etti.

 

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Muhammed_%C4%B0kbal

....

Ruhuna bir Fatiha'yı esirgemeyelim, dostlar.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Muhammed İkbal’den Türk saygısı

 

“Muhammed İkbal, Türkiye’ye gelirken uçağın Türk hava sahasına girmesi ile birlikte ayağa kalkmış, bir müddet öylece beklemişti. Yanındakiler sordu:

 

- “Niçin böyle yaptınız?”

 

O da şu manidar cevabı verir:

 

- “Bu topraklar, Hazret-i Mevlânâ’nın kabrinin bulunduğu mübarek topraklardır ve mukaddes mekanda yaşayan millet de öyle bir millettir ki, yıllarca İslam’ın muhafızlığını yapmıştır. Eğer Türk milleti olmasaydı, İslam, Arap yarımadasında hapsolurdu. Bunun içindir ki, gönlümde Haziret-i Mevlânâ’ya ve onun necip milletine karşı sonsuz bir saygı ve ihtiram vardır. İşte bundan dolayı, yani onlara hürmeten ayağa kalktım.”

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...