Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
gardenya

Nesilsiz Bir Toplum Yetişiyor

Recommended Posts

Nesilsiz bir toplum yetişiyor 16.09.2006

 

 

 

 

 

İsmail Fatih Ceylan, uzun bir araştırma sonucu kaleme aldığı “Evlenemeyen Kızlar ve Evlenmeyen Erkekler” adlı kitapta, son yıllarda Türk aile yapısının yıprandığını Avrupa’da yaşanan sorunların bizde de y

 

Röportaj: Güzin Osmancık

- İsmail Fatih Ceylan, sosyal içerikli romanlardan sonra bu dönemin sorunlarını mercek altına alan dikkat çekici gözlemlerin ve tesbitlerin yer aldığı bir kitapla okuyucularının karşısına çıktı. Ceylan’la Akış Yayınları’nı ve gençlerin içinde bulunduğu sıkıntıları konuştuk.

 

- Yazdığınız kitaplarda okuyucuya, topluma vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

 

Belli bir hedef, belli bir amaç demesem de yine amaç müspet mesajlar vermek oluyor. Mesela aile, toplum, aşk da var tabii içinde. Yaşanan hayatın içinde ne varsa yazdıklarımda onlar var. Mesela örnek vermek gerekirse; “Bir Buket Gül” “Beyaz Zambak” gibi içlerinde 15. baskı olanları var. Ama bazıları, içinde aşk kurgusu taşısa da yine de sosyal içerikli romanlardır.

 

- Yeni bir romana başlamak nasıl bir duygu? Nasıl bir kurgu yapıyorsunuz, nasıl bir heyecan taşıyorsunuz içinizde?

 

Önce her şey kafamda şekilleniyor, her şey hazır oluyor ve sadece yazmak, yazıya dökmek kalıyor bana.. Bazen de yazmaya başlıyorum ama sonunu, gidişini ben de bilmiyorum. Yazı alıp başını gidiyor. Bir bakıyorsunuz hiç düşünmediğiniz bir sonla sonlanıyor. Yani benim hiç düşünmediğim, bilmediğim bir şekilde bitiyor. Siz romana yön veremiyorsunuz, tam tersine roman size yön veriyor.

 

Kitabı sevdiren samimiyettir

 

- Yazdığınız romanların içinde hayatınızdan, yaşadıklarınızdan örnekler, olaylar var mı? Veya yazdıklarınızla kendinizi ifade edebiliyor musunuz?

 

Evet, bu zaman zaman oluyor. Mesela “Unutulmuş Günler” adlı romanımda hem yaşayan kişiler hem de mekân olarak hayatımdan kesitler vardır. Mesela orada olaylar memleketim olan Tavşanlı’da geçer. Benim dönemimde yaşayan insanların hikâyeleri vardır. 1980 dönemi sonrası yaşananlar. Onların sıkıntıları, toplum ile olan ilişkileri anlatılır. Yani sadece aşktan bahsedilmez. Her şey samimi ve gerçekçi olduğu içinde hikâye çok tuttu.

 

- Daha önce çok önemli bir yayın kuruluşu olan “Nesil Yayınları”nda çalışıyordunuz. Sonra Akış Yayınları’nı kurdunuz. Sizi yayınevi kurmaya yönlendiren sebep neydi?

 

Yayıncılarla hep çok iyi ilişkiler içinde oldum. Tam 5 yıl Nesil yayınlarının editörlüğünü yaptım. Benim bir yönüm de yazarlığın yanı sıra işletmeciliktir.

 

Nesil Yayınları çok güzel bir noktaya geldi. Sonra tekrar bir yayıncılık daha yapalım diye düşündük ve Akış yayınlarını kurduk. Çok yeniyiz ama her geçen gün bu yazar sayımız artıyor. Yeni yazarlara burada imkânlar sağlamak istiyoruz.

 

Hedefimiz her ay 10 kitap

 

- Mesela yazarlarınızın arasında kimler var?

 

Mesela, Erol Göksu’nun romanları var. Hüseyin Kartal’ın “Beyoğlu Kabadayısı” var. Bedii Sırrı’nın “Bediü’z zaman’ın Dersleri” diye bir kitabı var. Fatma Gülbahar Mağat’ın “Bir Kadın Ağlıyor” A. Erol Göksu’nun “Şöhretin Bedeli” ile Sahipsizler kitapları, Ahmet Biga’nın “Kesişen Kaderler” Ünal Bolat’ın “Beyaz Gelinlik” romanları, Akış Yayınları’nda bugüne kadar çıkan romanlar. Bu romanların dışında Dostoyevski’nin “Kadın Ruhu” da yer alıyor klasikler dizisinde. Saadet Özkan’ın “Köyden gelen Çocuk”, Mehmet Çetinkaya’nın “Elma Bahçesi” çocuk kitapları. Değişik konularda değişik yazarlarla çalışacağız. Kitap çeşidimiz her geçen gün daha da artacak. Her türden ayda 10 kitap hedefledik.

 

- Şu an yazmakta olduğunuz yine toplumsal yaraları anlatan bir çalışmanız var mı?

 

Var tabii. Yanlış İlişkiler&Yanlış Evlilikler isimli bir kitap hazırlıyorum. Bu eser yakında piyasa çıkacak. Ve yine ses getireceğine inanıyorum.

 

Ailelere rehberlik edecek bir kitap

 

- Toplumun aç olduğu konular sizce nelerdir. İnsanları en çok hangi konular çekiyor?

 

Türk toplumunun aç olduğu konu daha ziyade aile konularıdır. Aile sorunları toplumda çok önemli yer tutuyor. Son yazdığım“ Evlenemeyen Kızlar ve Evlenmeyen Erkekler” kitabı hayli rağbet gören bir kitap oldu. Çünkü bugünün sorununa parmak bastım. Akış Yayınları’nın popüler eserleri de bulunmakta. Özellikle bu kitap gençlere ve ailelere rehber olacak nitelikte. Günümüz gençlerinin evlenememe sorununa değinen kitap, toplumumuzdaki büyük bir sosyal yaraya dikkat çekiyor ve evliliğin önemini anlatıyor. Evlenmeme olayı yaygınlaştığında nesilsiz ve ailesiz bir toplum olabileceğimiz konusunda uyarılarda bulunuyor. Gençler kadar, ailelerin de evliliğe önem vermeleri gerektiğini ısrarla belirtiyor, gençlerin evliliğe teşvik edilmesini tavsiye ediyor.

 

Gençler neden evlenemiyor

 

- Sizce böyle bir kitabın ilgi görmesinin sebebi nedir?

 

İşte sosyal bir meselemiz var. Evlenme yaşının yükselip 30 yaşlarına kadar çıkması. Taraflar seçici davranıyorlar. Eğitimden kaynaklanan yılların kaybı var. Onun için evlenmeye soğuk bakıyorlar. İşte böyle sorunlar ve böyle sonuçlar çıkıyor ortaya. Bakıyorsunuz vasıflı ve çok güzel kızlar evlenmiyorlar. Bazılarının geçerli gerekçeleri olsa da bazıları da özgür kalabilmek için evlenmiyorlar. Bazıları da etraflarındaki örneklere bakıp evliliğe güven hissi duymuyorlar.

 

Yavaş yavaş büyüyen bir evlenmeme dalgası var. Bunun tehlikeli bir yol çizdiğini ve sonunda Avrupa’da yaşanan sıkıntıların Türkiye’de de yaşanabileceğini gözlemliyoruz. Avrupa’da yaş ortalaması 50- 60 civarında. Burada hem evlenememe hem de evlenip ayrılma olayları çok yaygın. Nesilsiz bir toplum oluşuyor. Hiç genç nesil yok 20-30 sene sonra yaşlı, nesilsiz bir toplum olma tehlikesi söz konusu. 5-10 yıldır Türk aile yapısına yönelik bir yıpratma var. Muhafazakâr bir aile yapısına sahip olsak da yıpranma var. Yeni jenerasyon aile konusunda duyarlı değil.

 

Kadın mı haklı, erkek mi?

 

- Aile içinde erkekler ve kızlar diye bir kıstas yapsak ortaya nasıl bir sonuç çıkıyor?

 

Erkekler fıtrat olarak kızlara nazaran biraz daha sorumsuz davranırlar. Sorumluluk hep çocukluktan beri kızlardadır. Erkeğe yön veren, onu giydiren hep kadındır. Aslında hep erkek ve kadını karşı karşıya getiren bir tablo hazırlanır. Erkek mi haklı, yoksa kadın mı haklı diye. Aslında ikisi de birbirini tamamlar, Allah, Âdem’i (AS) yaratırken Havva anamızı da onunla birlikte yaratmış. Ruhsal yönden ve fiziksel yönden birbirini tamamlaması için yaratmış. Aslında Allah’ın yarattığında müthiş bir denge var.

 

- Türkiye bu konuda nasıl bir tablo sergiliyor?

 

Türkiye aslında çok kötümser bir tablo sergilemiyor, ama her şey çok hızlı geliştiği için korkutuyor. Bu gün fazla tehlike gibi görünmeyen şeyler bir 10 sene sonra tehlike olabiliyor. Özellikle genç kuşak, okuyan kesimlerde bu fikirler bayağı yaygınlaşmış durumda. Kızlar okuduktan sonra hemen hayata atılabiliyorlar ama erkeklerde öyle olmuyor. Askerlik falan derken arkasından iş bulma sorunları başlıyor. Kızların iş bulma şansı daha fazla ve kızlar işi daha bir sahipleniyorlar.

 

Okuyucu ihtiyaç duyduğunu okuyor

 

- Türkiye’de kitap okuma oranı çok düşük. Bu kitap satışını, yayıncılığı etkilemiyor mu?

 

Aslında artık kitap okuyan bir toplum yetişiyor. Ancak toplumun anlayacağı, kavrayabileceği, sorunlarına çözüm getirecek bir yayın yapmak lazım. Son çıkan kitaplarda 300, 500 baskıya ulaştılar. Mesela Cemil Tokpınar’ın “Sabah namazına nasıl kalkılır” isimli kitabı neredeyse 100. baskıya ulaşmak üzere. Okuyucu aslında günlük hayat içinde ihtiyaç duyduğu şeyi talep ediyor.

 

Bir üst yapı var, kendini çok üst sevide görüyor ve okuyucunun seviyesini yukarı çıkaracağız diye çalışılıyor. Vatandaş da onunla ilgilenmiyor. Aslında yapımcılar okuyucuların seviyesine uygun şeyler yapabilirse kitap alma potansiyeli çok artar. Kendi okumasa bile etrafı faydalansın diye kitap alanlar var. Bunu kestirmek lazım, bu arz talep meselesidir.

 

Ceylan’ın gözüyle gençliğin sorunları

 

Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde dünyaya gelen İsmail Fatih Ceylan, öğrenimini liseye kadar orada tamamlar ve yazarlığa da o yıllarda başlar. Hatta Lise son yıllarında yazdığı ilk kitabı ile edebiyat dünyasına girmeyi başarır. 1977 yılında ilk yazısı ile gazeteciliğe başlayan Ceylan,Yeni Asya, Yeni Devir, Millî Gazete, Sur, Tohum, Cuma, Yörünge, Gökyüzü, Acun, Tarih ve Düşünce dergilerine yazılar yazar. Uzun bir süre Nesil Yayınları’nda çalışan İsmail Fatih Ceylan şimdi yeni kurduğu AKIŞ yayınları ile yeni yazarlara imkan sunuyor. 20’den fazla romanı yayımlanan yazarın şu an piyasadaki “Evlenemeyen Kızlar ve Evlenmeyen Erkekler” çok okunan kitaplar arasında. Son derece sade bir dille yazılmış olan kitapta hayatın içinden kesitler yer alıyor. Son günlerde evlilik yaşının 30’lara çıkması, gençlerin çevrelerindeki olaylardan etkilenerek evliliğe sıcak bakmamaları, askerlik, işsizlik gibi bütün sorunların dile geldiği kitapta hep çevremizden örneklerle karşılaşıyoruz. Özellikle “Unutulmuş Günler” isimli romanı ise biraz da kendi hayatını ve yaşadığı olayları anlatması açısından önemli.

 

YAYIN DÜNYASINDA YENİ BİR SOLUK: AKIŞ YAYINLARI

 

Akış Yayınları yeni kurulan bir yayınevi. İsmail Fatih Ceylan ve bir grup arkadaşı tarafından kurulan yayınevinin üç aylık kadar yayın geçmişi olmasına rağmen, bu süre içinde 20 kitap çıktı. Yayınevinin aylık 8 ile 10 kitap arası kitap yayını programı var. Kitap dünyasına yeni bir soluk, taze bir kan olarak giren yayınevi, aile, din, edebiyat, çocuk kitapları gibi geniş bir yelpazeye sahip. Bugüne kadar roman, hikaye, aile, araştırma, din ve ilahiyat türlerinde eserler yayınlayan Akış Yayınları, bu çizgisini sürdürmeye devam edecek. Bugüne kadar yayınlanan eserleri şunlar: Beyoğlu Kabadayısı, Hüseyin Kartal’ın romanı. Mevlana’dan Seçme Öyküler, Ömer Seyfettin’den Seçme Öyküler, İbret Veren Öyküler, İnsanı Güldüren Öyküler, Beyza Akkaya tarafından derlenmiş öykü kitapları, Bir solukta okunan ilginç hikayeler yer alıyor. Bu Yıl Hacca Gitmeyeceğim Ünal Bolat’ın sır dolu hikayelerinden oluşuyor. Ahmet Sırrı Arvas ise Senin Bekleyenin Var mı? diyor ilginç hikâyelerinde. Yayınevi sadece tanınmış ve popüler yazarlara değil, yeni yazarlara da kapılarını açmış durumda. Yayınlanan eserlerin bir kısmı yeni isimlere ait. Zaten her kitabın sonunda yazarlara ve yazar adaylarına çağrı var. Eli kalem tutanlara, eser üretenlere rahatlıkla çalışmalarını göndermesi, gönderilen eserlerin mutlaka inceleneceği ve eser sahibine bilgi verileceği belirtiliyor çağrıda.

 

 

 

(Milli Gazete)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...