Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Cile54

5 Katlı İslam Binası

Recommended Posts

İbadetleri dinimizin bildirdiği şekilde yapmak, mesela beş katlı bir İslam binasına sahip olmak için, önce bir iman arsası gerekir. Sonra, sıra ile katları çıkmak gerekir. Bu katlar; Haramlardan kaçma katı, Farzları ifa katı, Vacipleri ifa katı, Mekruhlardan kaçma katı, Sünnetleri [ve nafileleri] ifa katıdır.

 

Arsa: Arsa yoksa bina kurulmaz. Bu arsa, doğru imandır. İman olmadan Müslümanlık olmaz. İslam binasının kurulacağı arsa, bataklıkta, oynak yerlerde olursa, üzerine emniyetli bina kurulamaz, yıkılır. Onun için imanın doğru olması şarttır. Yani küfür pisliklerinden temiz olması gerekir. Ehl-i sünnet olmayanın [bid'at ehli sapıkların] ibadetleri sahih olmaz. İman arsası olmayanın, haramlardan kaçması veya ibadet yapması bir şey ifade etmez. Kâfir içki içmese, kumar oynamasa, cami, çeşme yaptırsa, her ibadeti yapsa bir sevap kazanamaz. Bir bina yaparken ikinci katı yapmak için önce birinci katın yapılması şart olduğu gibi, İslam binasını kurarken de aynı sistem geçerlidir:

 

1- Haramlardan kaçma katı: Avret yerini açmadan necaseti temizlemek mümkün değilse namazı öyle kılar. Çünkü necaseti temizlemek emir, avret yerini açmak yasaktır.

 

2- Farzları ifa katı: Haramlardan kaçmadan farz katı inşa edilemez. Haram işleyerek, farz yapılmaz. Yani farzları sahih olsa da kabul olmaz. Cünüp kimse tenha yer bulamazsa, teyemmüm eder. Çünkü farz olan bir emri yapmak, bir haram işlemesine sebep olursa, haram işlememek için, o emir yapılmaz, tehir edilir. Zengin olan Hanefi bir kadının yanında mahremi olmadan hacca gitmesi haramdır. Farz olan tavafı da, erkeklere sürtünerek, yani haram işleyerek yapamaz. (R.Muhtar)

 

3- Vacipleri ifa katı:Vacipleri de yapabilmek için haramlardan kaçmak gerekir.

 

4- Mekruhlardan kaçma katı:Mekruh işleyerek sünnet yapılmaz. Cemaat ile namaz kılınırken, sünnete başlamak mekruhtur. Mekruh işlememek için, sabahın sünneti bile terk edilir.

 

5- Sünnet ve nafileyi ifa katı: Camiye girince tehıyyat-ül-mescid namazı kılmak sünnettir. Eğer kerahet vakti ise bu sünnet olan namaz kılınmaz, mekruh olur. Vakit daralınca, ilk sünneti kılmak, farzın kazaya kalmasına sebep olursa, bu sünneti kılmak haram olur. Sabah camiye gelen, imam teşehhüdde ise, sünneti kılmadan imama uyar. Daha sonra da sünneti kılmaz. Kamet okunduktan sonra sünnete durulmaz. Resulullah efendimiz, (Kamet okunurken, o farzdan başka namaz kılınmaz) buyurunca, (Sabahın sünneti de mi) dediler. (Evet, sabahın sünneti de kılınmaz) buyurdu. (İ. Adiy)

 

Binanın taşıyıcı kolonları, zemin betonları, duvarları eksikken, beşinci katı yapmaya kalkmak mümkün olmaz. İkinci katı eksik veya yıkık olanın, beşinci katı yapmaya kalkması mümkün olmaz. İman arsası bataklıkta olan veya farzları ifa katı olmayan kimseye, (beşinci katın yıkıktır, sünnet ve nafile ile uğraş) demek, ne kadar çok yanlış olur. Duvar olmadan üstüne sıva yapılmaz. Sıva olmadan süsler yapılmaz. Duvar farzları yapmaktır. Sıva sünnetlerdir. Süsler ise nafile ve müstehap olanlardır.

İşte bu sebeplerden dolayı hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Farz borcu varken, nafile kılan, boş yere zahmet çekmiş olur, kazasını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz.) [Fütuhul gayb]

 

İhlas yoksa hepsi boştur

Her katı inşa için mutlaka İhlas lazımdır. Riyadan uzak, yapılan her iş, Allahü teâlânın rızasına uygun olmalıdır. Rızasına uygun olmayan bütün işler, iyi gibi görünse de makbul değildir. Başkalarının takdirlerini almak için veya dünya menfaati için, makam ve mevki için namaz kılan kimsenin ibadeti makbul olmaz. Mideme zarar veriyor diye içkiden kaçmak sevap olmaz.

 

İhlassız amel içi boş çekirdeğe benzer. Ahirette herkese, bunu niçin yaptın diye sorulacak. Cevabı Allah için olanlar kabul edilecek, diğerleri atılacaktır. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

 

(Allahü teâlâ, ancak ihlasla yapılan ameli kabul eder.) [Dâre Kutni]

(İhlasla namazını kılıp, zekatını verenden Allah razı olur.) [İbni Mace]

 

(Kırk gün ihlasla ibadet edenin, kalbinden diline hikmet pınarı akar.) [Ebuşşeyh]

(Haramlardan kaçıp, ihlasla, La ilahe illallah diyen Cennete girer.) [Hatib, Bezzar]

 

(İhlas ile amel etmek, az da olsa yetişir.) [Hakim]

(Sabırlı ve ihlaslı olanlar, hesaba çekilmeden Cennete girer.) [Taberani]

 

(İhlaslılara müjdeler olsun. Onlar fitne karanlıkları içinde, parlayan ışıklardır.) [E.Nuaym]

 

(Allah rızasından başka maksat için ilim öğrenen veya ilmini dünya menfaatine alet eden, Cehennemdeki yerine hazırlansın!) [Tirmizi]

 

(İbadetine riya karıştırana [ihlası noksan olana] ahirette “git sevabını ondan iste” denir.) [İ. Mace]

(Sabırlı ve ihlaslı olanlar, hesaba çekilmeden Cennete girer.) [Taberani]

 

Not: Alıntıdır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

(Farz borcu varken, nafile kılan, boş yere zahmet çekmiş olur, kazasını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz.) [Fütuhul gayb]

Cile54 ,teşekkür ederiz güzel hazırlamışsın,istifade ettik.Ama yukarıda söylediğin yanlış,hanefiler için böyle bir şey yok.Yani hanefiler kazaları varken nafile namaz kılabilirler mesela.Diğer mezheblerde fark var ama tam bilmiyorum ,bu söylediğim de sadece hanefiler için .

Selamun Aleyküm...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

`Kabul olmaz` biraz agir bir laf olmus fakat kaza borcu olan birisinin nafile kilmasi da zaten basli basina hos bir davranis olmasa gerek. Onem sirasini her daim gozetmekte fayda vardir.

 

Saygi ve selamlarimla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sevgili arkadaşlar,buyrun ispatlar;

 

İmam-ı Gazali hazretlerinin Dürret-ül Fahire kitabındaki hadis-i şerifte (Kazaya kalmış namaz borcu bulunanın, nafile namazı kabul olmaz) buyuruldu.

 

Hz. Ali’nin rivayet ettiği hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Farz borcu olan, kaza etmeden, nafile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur, kazasını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz) [Fütuh-ul Gayb m. 48]

 

Başka bir hadis-i şerifte de (Farzları eda ve muhafaza etmek cihadın en faziletlisidir) buyuruldu. (Taberani)

 

Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyuruyor ki:

(Farz borcu varken nafile ile meşgul olmak ahmaklıktır. Kaza borcu olanın nafile kılması, alacaklıya, borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Mümin, bir tüccara benzer, farzlar sermayesi, nafileler kazancıdır. Sermaye kurtarılmadan kâr olmaz.) [Fütuh-ul Gayb m. 48]

Kitap isimleri ve sayfa numaraları vardır. Bunun haricinde zaten Yukarıdaki Alimler Ehl-i Sünnet alimleridir. Zaten biliyorsunuz.

 

Selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Bu detay mesele hakkında Hanefî kaynaklarını da incelemekte fayda var. Tek taraflı bakınca kesin sonuca ulaşamayız. Kimin delilleri daha makbul, kimin kaynakları daha sahih, bunların karşılaştırılması gerekli. Benim bu konudaki bilgim yetersiz olduğu için konuşmak istemiyorum.

 

Ama kaza borcu olan birisinin nafile ibadetle uğraşmasının gereksizliğini de tekrar yazayım.

 

İşin çözümü önem sırasına riayet etmek kadar basitken, pek büyük bir mesele olmasa gerek bu.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites
(Farz borcu varken, nafile kılan, boş yere zahmet çekmiş olur, kazasını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz.) [Fütuhul gayb]

Cile54 ,teşekkür ederiz güzel hazırlamışsın,istifade ettik.Ama yukarıda söylediğin yanlış,hanefiler için böyle bir şey yok.Yani hanefiler kazaları varken nafile namaz kılabilirler mesela.Diğer mezheblerde fark var ama tam bilmiyorum ,bu söylediğim de sadece hanefiler için .

Selamun Aleyküm...

 

 

s.a...bu mesele çok hassas bence..ben de www.sorularlaislamiyet.com a bu soruyu sordum....verilern cevabı aynen aktarıyorum.....

 

(Farz borcu varken, nafile kılan, boş yere zahmet çekmiş olur, kazasını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz.) [Fütuhul gayb] bu yazınn doğruluk payı nedir?mezheplere göre fark ediyor mU?

 

 

Değerli kardeşim!

 

Bahsi geçen konu şöyledir ve doğrudur. "İlk önce yapılması lazım olan şeyler hususunda:

 

"Müminin, en önce farzları yapması lazımdır. Farzları bitirdikten sonra, vacip ve sünnetleri yapar. Ondan sonra, nafilelerle meşgul olur. Farz borcu varken sünnet ile meşgul olmak, ahmaklıktır. Farz borcu olanın, sünnetleri kabul olmaz. Hz. Ali'nin rivayet ettiği hadis-i şerifte, Resulullah efendimiz buyuruyor ki: "Üzerinde farz borcu olan kimse, kazasını kılmadan nafile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur. Bu kimse, kazasını ödemedikçe, Allahü teâlâ, onun nafile namazlarını kabul etmez." Mümin, bir tüccara benzer. Farzlar onun sermayesi, nafileler de kazancıdır. Sermaye kurtarılmadıkça, kazancı olamaz" buyurdu."

 

Bu görüş şafii mezhebinin görüşüdür. Burada farzların önemine dikkat çekilmiştir. Bu söz doğrudur. Ama mezheb imamlarının naslardan hüküm çıkarmaktaki metodları farklı olduğu için, o metodları bilmeden zahiren birbirine zıtmış gibi görünen konularda tereddüd yaşamamak gerekir. İmam şafii ve bu sözden farz borcu olanın sünnet ve nafilenin kılınamayacağı, bütün boş zamanlarında kaza namazı kılması gerektiği sonucuna varmış. İmam Azam ise vakit sünnetlerinin diğer nafilelerden farklı olduğunu, vakit sünnetleri geçtiği zaman bir daha kılmanın mümkün olnadığı,Kazaların ise herzaman kılınacağını, kaza kılmanın diğer nafile namazları kılmaktan efdal olduğu ve kaza borcu olanın vakit sünnetleri kılabileceği sonucuna varmıştır.Size düşen tabi olduğunuz mezhebin görüşüne göre hareket etmektir. Burada Abdülkadir Geylani Hazretleri İmam Şafiinin görüşüne muvafık beyanda bulunmuştur.

 

KAZASI OLAN KİMSE SÜNNET KILABİLİR Mİ?

 

Namaz Kelime-i Tevhidden sonra İslamın en mühim rüknüdür. Hiçbir surette terk edilmemesi gerekir. Cehalet ve gaflet sebebiyle terk edilirse fırsat bulunduğu anda kazası icab eder, geciktirilmez. Şafii mezhebine göre; kazası olan kimsenin sünnet ve cenaze namazı gibi farzı kifaye olan namazları kılması haram olduğu gibi, farz olmayan Kabe tavafını eda etmesi de haramdır. Çünkü yemek, uyku ticaret ve iş zamanı müstesna bütün zamanını kaza kılmaya vermek mecburiyetindedir.1

Hanefi mezhebinde ise; beş vakit namazın sünneti, duha- kuşlu- tesbih ve teravih gibi hakkında hadis varid olan sünnet, kaza olsa da kılınacaktır. Fakat diğer nafile namazları kılmaktansa kaza ile meşgul olmak daha efdaldir.2 Doğu ve Güneydoğu illerimizde Şafii mezhebinden olan kardeşlerimizin bir kısmı zimmetinde kaza bulunduğu gerekçesi ile haklı olarak sünnet kılmaz. Amma bunun yanında kazasını da eda etmez. Halbuki hazır olan namazı kazaya boırakmak haram olduğu gibi, kazaya kalmış olan namazı, fırsat bulunduğunda kazası için gayret gösterilmemesi de haramdır.

Bazı kimseler, özürlü özürsüz zamanında farz namazını kılmayıp kazaya bırakmış olan kimse sünnet kılamaz diye kaydediyor. Ve bu mesele için epeyce dedikodu yapılıyor. Bu hususta ne diyorsunuz?

Zamanında farz namazını kılmayıp kazaya bırakmış olan kimse şayet özürsüz olarak kazaya bırakmış ise, günahkar olduğu için her şeyden evvel ciddi bir şekilde tevbe edip Allah’a sığınmalı, ve bundan sonra böyle bir şeye meydan vermeyeceğine dair azmedip kaza etmelidir. Şayet uyku veya unutkanlık gibi bir mazeret ile namazını kazaya bırakmış ise, görevi namazını kaza etmektir. Sünnet kılıp kılamayacağı meselesine gelince, mezhepler arasında ihtilaf vardır.

Şafii mezhebine göre zimmetinde kaza bulunan kimse yemek, içmek, uyku ve iş zamanı hariç kazalarını bitirinceye kadar bütün zamanını kazaya vermek zorundadır. Hatta müekked olan vakit namazının sünneti ile duha, teravih, bayram ve vitir sünnetlerini dahi kılamaz. Kıldığı takdirde günahkar olur. ve Zerkeşi’ye göre batıldır. 3

 

1-İanetül el- Talibin c. 1, s.23

2- İbni Abidin c. 1, s. 493

3- Tuhfetul Muhtaç. Şirvaniyle birlikte. C.1 s.440

 

Selam ve dua ile

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmak daha iyi ve daha önemlidir.Fakat farz namazları, namazlar müekked olsun, olmasın,

sünnetleri bundan müstesnadır.Bu sünnetleri terk ederek, bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir. Bu niyetlere niyet edilmesi evladır. Hatta

Kuşluk ve Tesbih namazları gibi, haklarında nakıl bulunan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evladır. Çünkü bu

sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman

yerine getirilmesi mümkündür.

 

Bununla beraber namazları kazaya bırakmak günahtır. Bu günahtan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz. Böyle bir günahı

işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Allah ın bağışlamasına sığınmasına gerekirken hakkında Peygamber şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl olabilir? Hem bir kısım vakit namazlarını,

kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı? Buna aykırı olan bazı nakiller geçerli değildir. Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır. Hem sünnetleri, hem de kaza namazlarını kılmaya elverişli vakit

bulamadıklarını iddia edenler bulunursa, bunlar pek de insaflı bir iddia da bulunmuş sayılmazlar.

Kaynak; Ömer Nasuhi BİLMEN in İslam İlmihali.

 

Ek olarak; Ben iki sene kadar önce Kuduri derslerine devam ettim, biliyorsunuz değerli arkadaşlar Ahmed Ebu’l-Hasan el-Kuduri el-Bağdadi, İmam-ı Azam Efendi nin ilk öğrencilerinin, öğrencisidir. Hanefi Fıkhının ilk yazılı metine döken dir. İmam-ı Azam Efendi nin, Ebu Yusuf ve Ebu Muhammed in içtihat ve görüşlerini toplamış ve tarihe Hanefi Mezhebinin ilk yazılı kitabı olarak geçmiş ve günümüze kadar gelmiştir. Bu eserin Arapça olarak yazılmışı olmakla birlikte Türkçe ye çevrileni de bulmak mümkündür. Bu uzun girişin ardından öze gelmek gerekirse dün bu derslerimde aldığım notlarıma da bir göz attım Ömer Nasuhi Bilmen in görüşlerinin temelini oluşturuyor.

1 -Namaz kesinlikle vakit içinde kılınmalıdır.

2 -Bir şekilde kalınmayan namazların eda edilmesi yani kaza edilmesi,

sadece o ibadeti kusurlu olarak yerine getirmemizi sağlıyor, Zamanında

yerine getirilmediğinden dolayı günah işlemiş oluyoruz.

Bundan dolayı, Ayrıca; Allah Teala nın o sonsuz merhametine sığınıp,

bol bol tövbe, istiğfar edilmelidir.

3- Vakit namazının sünneti terk edilmemelidir, Çünkü;

-Bu sünnetler Farz ları tamamlayıcıdırlar ve Sünnet ve diğer nafile namazlarında vakitleri vardır. Oysa Kaza namazlarını, üç Mekruh vakit hariç her zaman kılabilirsiniz.

Yukarıda yazdığım üç maddelik açıklama tamamen Ahmed Ebu’l-Hasan el-Kuduri el-Bağdadi Hz.lerinin, El Kuduri Şerhinden anlatılan ders notlarıma dayanıyor. Biraz uzun oldu bu kadar vaktinizi aldığım için Hakınızı Helal Edin.

Selametle.....

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmak daha iyi ve daha önemlidir.Fakat farz namazları, namazlar müekked olsun, olmasın,

sünnetleri bundan müstesnadır.Bu sünnetleri terk ederek, bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir. Bu niyetlere niyet edilmesi evladır. Hatta

Kuşluk ve Tesbih namazları gibi, haklarında nakıl bulunan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evladır. Çünkü bu

sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman

yerine getirilmesi mümkündür."

.............................................

 

efendim bahsetttiğiniz yazılar, fetvalar büyük islam alimlerinin fevt olmuş kazalar için buyurduklarıdır...

 

 

Farz veya vacip olan bir namaz, cem ederek kılma imkanı da yoksa, ancak şu özürlerle kazaya bırakılabilir:

Savaşta, düşman karşısında oturarak ve kıbleden başka tarafa dönerek bile namaz kılamazsa, seferde; sel, yırtıcı hayvan, eşkıya, anarşist gibi bir tehlike varsa, namazı oturarak veya hayvan üzerinde ima ile de kılmak mümkün değilse, annenin veya çocuğunun telef olacağı zaman ebenin ve acil ameliyatlarda doktorun müdahalesi esnasında kazaya bırakmak ve uyku, unutmak gibi bir özürle namazı fevt etmek [kaçırmak] günah olmaz. (Dürr-ül Muhtar)

 

Böyle bir özür olmadan namazı kazaya bırakmak haramdır, büyük günahtır.

Bütün fıkıh kitaplarında, faite, yani kaçırılmış namaz deniyor. Çünkü, bir müslüman namazlarını terk etmez. Ancak yukarıda bildirilen bir özür ile kaçırabilir. Bu bakımdan kaçırılan namaz sayısı az olur. Bugün terkedilmiş namaz sayısı çoktur. Bir özür ile kaçırılmış namaz ile özürsüz, kasten terk edilmiş namazın hükmü aynı değildir. Namazları, yukarıda bildirilen bir özürle fevt ederek kazaya bırakmak günah olmadığı için, bunların kazalarını, sünnetleri ve diğer nafileleri kılacak kadar geciktirmek de günah olmaz. Uyumak, unutmak gibi bir özürle kılınamayan yani fevt edilen [kaçırılan] namazların hükmü şöyledir:

Fevt olan namazların kaza etmek, nafile kılmaktan iyi ise de, beş vakit namazın sünnetlerini ve hadis-i şerifte övülen Duha, Tesbih, Tehıyyat-ül-mescid gibi belli namazları kılmak böyle değildir. Vaktin sünnetleri ile bu nafileleri kılmak kaza kılmaktan evladır. (Redd-ül Muhtar, Halebi, Hindiyye)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Terk edilmiş namazın hükmü ise şöyledir:

Büyük âlim İbni Nüceym’e soruldu ki, kaza namazı olan kimse, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olur mu?

Cevabında, (Sünnetleri terk etmiş olmaz. Çünkü sünnetleri kılmaktan maksat, o vakit içinde farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Kaza kılmakla, sünnet de yerine getirilmiş olur.) [Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye s.36](yani kitabın adına dikkat ederseniz fetva hanefi mezhebine aittir!!)

 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(En üstün cihad, farzları edadır.) [Taberani]

(Kaza namazı olanın, kıldığı nafile namaz kabul olmaz.) [Dürret-ül-fâhire]

 

(Herkes nafile ile meşgul iken sen farzları tamamla!) [Miftâh-ün-necât]

(Hak teâlâ, farz ibadetle bana yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz buyurdu.) [buhari]

 

(Farz namaz borcu olanın nafile kılması, doğurmak üzere olan hamileye benzer. Doğumu yaklaşmışken, çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez. Bu kimse de, farz namazlarını ödemedikçe, Allahü teâlâ, nafile namazlarını kabul etmez.) [Fütuh-ul-gayb m.48]

 

Hanefi mezhebi âlimlerinden Abdülhak-ı Dehlevi, (Bu hadis, farz borcu olanların, sünnetlerinin de kabul olmayacağını göstermektedir) buyuruyor.

 

Özürsüz terk edilen namazı kılmakta dört mezhep arasında fark yoktur.

(TERK EDİLMİŞ NAMAZ İÇİN )Bazı kimseler de; (Kuşluk, tehıyyat-ül mescid, evvabin, tesbih namazı gibi nafile namazları kılmak, kaza namazı kılmaktan iyi olduğu için; kaza namazı kılmak yerine, bu nafileleri kılmak gerekir) diyorlar. Halbuki, nafileler hiçbir zaman farzın yerine geçmez. Bir kimse farzları, vacipleri kılsa fakat ömründe hiç nafile kılmasa; nafile kılmadığı için sorumlu bile olmaz. Müslim'deki bir hadis-i şerifte, (Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece [teheccüd] namazıdır) buyuruldu. Bir kimse, ömründe hiç teheccüd kılmasa, ahirette hiçbir ceza verilmez. Çünkü nafile namazdır.

 

Abdülhakim efendi hazretleri buyurdu ki:

Sünnet namaz demek, farzdan başka kılınan namaz demektir. Farzdan evvel veya sonra olan sünnet yerine kaza kılan, bu kaza namazı ile, sünnet namazın tarifine uyduğu için, sünneti de kılmış olmaktadır

 

hanefi mezhebinin büyük fıkıh kitabı İbni Abidinde buyruluyorki: Kaza kılıp büyük günahtan kurtulmak, sünnet kılmaktan önce gelir. Zaten sünnet yerine kaza kılınca sünnet de terk edilmiş olmuyor. Vaktin farzı ile vaktin sünneti için niyet edilmesi caiz olmaz. Ancak sünnet ile geçmiş bir farzın kazasına niyet edilirse bütün imamlara göre sahih olur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

"nedmanün" kardeşimiz güzel bir konuya değindi.

Pekala Vakit namazı içinde sünnet yerine kaza namazlarımıza niyet ederek hem sünneti terk etmiş olmuyor hem de kaza namazı kılmış oluyoruz. Bu da gerçekten ince bir nokta.

 

Bu konuyu sanırım yeterli kaynaklar ile artık açıklığa kavuşturmuş, anlamış duruma geldik.

Allah (c.c) hepimizden razı olsun. Amin.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Esselamü Aleyküm

(-Bir özür olmadan namazı kazaya bırakmak haramdır, büyük günahtır.

-Bazı kimseler de; (Kuşluk, tehıyyat-ül mescid, evvabin, tesbih namazı gibi nafile namazları kılmak, kaza namazı kılmaktan iyi olduğu için; kaza namazı kılmak yerine, bu nafileleri kılmak gerekir) diyorlar. Halbuki, nafileler hiçbir zaman farzın yerine geçmez. Bir kimse farzları, vacipleri kılsa fakat ömründe hiç nafile kılmasa; nafile kılmadığı için sorumlu bile olmaz. Müslim'deki bir hadis-i şerifte, (Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece [teheccüd] namazıdır) buyuruldu. Bir kimse, ömründe hiç teheccüd kılmasa, ahirette hiçbir ceza verilmez. Çünkü nafile namazdır.) Yukarıda verilen cevaplara şaşırdım çünkü ben de bunlardan farklı bir şey yazmadığımı düşünüyorum.Yazdıklarım da gözünüzden kaçmış olabilir. Tekrar baktığım da aynı şeyleri belirttiği mi görüyorum Örneğin;

(2 -Bir şekilde kalınmayan namazların eda edilmesi yani kaza edilmesi,

sadece o ibadeti kusurlu olarak yerine getirmemizi sağlıyor, Zamanında

yerine getirilmediğinden dolayı günah işlemiş oluyoruz.

Bundan dolayı, Ayrıca; Allah Teala nın o sonsuz merhametine sığınıp,

bol bol tövbe, istiğfar edilmelidir.) diyerek bu hususu belirtmiştim.

Yanlış anlaşılabilecek bir şey yazdım ise yok farz edebilirsiniz.

Yoksa 'nedmanün' arkadaşım bir daha dikkatli okuyabilirseniz, Kaza namazını bırakın da Nafile(Sünned-i Müekked’e dahil)kılın diye bir şey yazmadığımı göreceksiniz. Benim için burada dikkat çekilmesi gereken nokta olarak: 1- Kazalar eda edilmeli ve bunun için ayrıca tövbe, istiğfar edilmelidir. 2- Nafile de olsa bu namazların birer vaktinin olduğu oysa Kaza namazlarının (Keraat vakitleri hariç) belli bir vakti olmadığından dolayı ayrıca kılabileceğidir.

Örneğin; İkindi farzından sonra nafile kılmak mekruhdur, oysa kaza namazı kılınabilir gibi…

İyi Birer Mü’min olarak, Amacımız Ecir ve sevap kazanmaksa, şu günahlarla dolu dünyada kılınabilip, kazanılabilecek sevaplar varken ve bunlar belli bir vakitle sınırlıyken neden kılmayalım.

Selamatle kalın

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aleyküm selam

 

"""" Nafile de olsa bu namazların birer vaktinin olduğu oysa Kaza namazlarının (Keraat vakitleri hariç) belli bir vakti olmadığından dolayı ayrıca kılabileceğidir.

Örneğin; İkindi farzından sonra nafile kılmak mekruhdur, oysa kaza namazı kılınabilir gibi…

İyi Birer Mü’min olarak, Amacımız Ecir ve sevap kazanmaksa, şu günahlarla dolu dünyada kılınabilip, kazanılabilecek sevaplar varken ve bunlar belli bir vakitle sınırlıyken neden kılmayalım.

Selamatle kalın"""

 

efendim dediğiniz durumu birinci mesajımda özürle kaçırılmış namazlar için doğru olduğunu belirtmiştim.. elbetteki sevap kazanma fırsatını asla kaçırmamalıyız..

Ancak, üzerinde kaza namazı olan kimse, Tehıyyat-ül-menzil, sübha, kuşluk namazı gibi nafile namazları kılarsa, kabul olmaz. Çünkü hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Kaza namazı borcu olanın nafile namazı kabul olmaz.) [Dürret-ül-fahire, Fütuh-ül-gayb]

 

Kaza namazı olan, bu namazı kılarken, kaza namazına ve yukarıda bildirilen nafile namazlara da niyet ederse, hem kazasını öder, hem de nafile namazların sevabına kavuşur. (İslam Ahlakı)

yazıda belirtilen hiç nafile kılmasa hesaba çekilmez ama kaza kılmasa ceza var ifadesi kaza namazı olupta nafilelerle uğraşanlara söylenmişti..

 

Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Ayda üç gün oruç tutmanızı ve her gün iki rekat kuşluk namazı kılmanızı tavsiye ederim.) [buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]

 

Peygamber efendimizin tavsiyesini emir telakki etmeli, ayda üç gün oruç tutmaya çalışmalı. Farz namaz kazası olan da, kuşluk vakti, iki rekat kaza namazı kılarsa Kuşluk namazı da kılınmış olur. Yeni abdest almışsa, Sübha namazı da kılınmış olur. Sefere çıkarken kılarsa, Tehıyyat-ül menzil namazı da kılınmış olur. Camide kılarsa, Tehıyyat-ül mescid de kılınmış olur. Bunların hepsi için niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınır.

 

 

not: efendim ikinci mesajda "bazı kimseler ...diyor" diye bir ifade geçiyor o ifadeyi size hitaben yazmamıştım, hatta o ifade alıntı yaptığım yazıda bulunuyordu ben bile yazmadım .. sizin yazınızın namazlar özürle kaçırıldığın da doğru olduğunu belirtmiştim alınmanıza sebebiyet vardiğim için özür dilerim, dikkat etmem gerekirdi.

 

selametle

Share this post


Link to post
Share on other sites

Derslerden fırsat bulup açıklayamadım bir türlü bu meseleyi,sağolun güzel açıklamışsınız.Benim de dediğim buydu.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Uzadıya izahları okumadım, ama kazası olan nafile namaz kılabilir. Ahmaklık diye de vasıflandırılamaz. Zaten nafile ibadetler mahşerde eksik olan ibadetleri tamamlamak içindir. Usulen mesela akşam namazı vakit namazını eda ettikten sonra varsa kazasını eder akşamın farzını ama evvabin kılmak istiyorsa da kılabilir. Kazayı etmeden de kılar. Boşa gitmek olarak addetmek kör bir yorum. Allah yapılan hiçbir hayrı boşa çıkarmezken..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...