Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
serhatgokhan

Cumhurbaşkanı Dr. Mahmud Ahmedinejad’ın Abd Cfr Üyeleriyle Yaptığı Görüşmenin Tam Metni

Recommended Posts

Cumhurbaşkanı Dr. Mahmud AhmediNejad’ın ABD CFR üyeleriyle yaptığı görüşmenin tam metni

 

 

 

Ahmedinejad özel Internet sitesinde Amerika CFR üyeleriyle yaptığı görüşmenin tam metnini yayınladı. Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, Amerika dış ilişkiler konseyi CFR’ın sivil ve bağımsız bir kuruluş olarak Amerika politikacılarına ve yetkililerine dış politikayı belirlemede yardımcı olabileceğinin ileri sürüldüğünü kaydedip şunları belirtti; Ben bu toplantıda temel ve stratejik soruların sorulmasını bekliyordum. Fakat sorulan sorular düzeyi, gazetecilerin basın toplantılarında sordukları sorular sedyesini aşmadı. Benim edindiğim intiba’ya göre, Amerika devlet adamlarının iç ve uluslar arası politikalar konusunda uğradıkları yenilgilerin nedeni, toplumsal ve uluslar arası gerçeklerden uzak kalmaları ve yanlış siyasi bilgilerden etkilenmiş olmalarıdır.

 

Ahmedinejad sözlerini besmeleyle başlayarak CFR üyelerine şunları söyledi;

 

Siz bağımsız ve sivil bir kuruluş olduğunuzu belirtiyorsunuz. Değindiğiniz meseleler özel ve değişik konuları içermektedir. Dünyada bir çok gelişim yaşanıyor. Bizlerse çalışmalarımızı bazı güçler ve partilerin istek ve çıkarlarıyla sınırlı tutmamalıyız. Bizler doğrudan dünya gelişmelerini izleyip değerlendirmeliyiz. Sizin açınızdan dünya şartlarının ne olduğunu bilmiyorum. Fakat bana göre 2. dünya savaşı sonrası kurulan düzen ve egemen şartlar değişmiştir ve artık devem ettirilemez. Elbette bazı kimseler kendi çıkarlarını temin etmek için mevcut statükonun devam etmesini isteyebilirler. Fakat bir çok kimse mevcut şartları kabul etmiyorlar. Pek az kimse dünyaya egemen mevcut şartları benimsiyor ve geleceğe ümitle bakabiliyor. Çünkü dünyada ayırımcılık, kriz ve nefret dalgaları yayılmaktadır. Nitekim Afganistan, Filistin ve Irak’ta durum iyiye gitmiyor. Afrika ile güney Amerika’da bir çok sorun yaşanıyor. Bazı güçlerin kullandıkları edebiyat, tehdit ve zorbalık edebiyatıdır. Silahsızlanma pakt ve taahhütleri bulunduğu halde, henüz nükleer silahlanma yarışı devam ediyor. Eğer 2 dünya savaşı sonrası münasebetler ve mevcut yapıyla barış ve huzur sağlanmış olsaydı, artık nükleer silahlanma son bulmuş olacaktı. Fakat görüldüğü gibi, 2. ve 3. kuşak nükleer silah ve bombalar geliştiriliyor. Yani barış iddialarına rağmen endişe verici tehdit politikaları devam ediyor. Nitekim bazı güçlerin dünya ülkelerinin iç işlerine karışmaları tehlikeli boyutlar kazanmıştır. Irak ve Afganistan işgali devam ediyor. Demek ki son 60 yılda ideal bir noktaya doğru ilerleyemedik. Bu yüzden beşeri toplum için acıyanları veya böyle bir iddiada bulunanlar, yaptıklarını yeniden gözden geçirmeli ve yeni çare yollarını aramalıdırlar. Çünkü ahlakın siyasetten ayrı tutulup soyutlanması, milletlerle devletlerarası münasebetlere ağır darbeler indirmiştir. Günümüzde diploması; aldatma, yalan ve adaletsizlik sahnesine dönüşmüştür. Nitekim iki politikacının birbirine açık ve sadakatle davranmasına pek az rastlanıyor. İki diplomat birbirine gülümsedikleri halde, karşı tarafı nasıl aldatıp yağmalayacaklarını düşünüyorlar. Bu (karanlık) yol nereye kadar uzanacak? . Acaba böyle bir süreçle dünya toplumunun barış ve huzura kavuşacağı söylenebilir mi?. Dünya milletlerinin özellikle Orta Doğu halklarının süper güçlere bağımlı hükümetlere karşı duydukları tepki, hayıra alamet değildir. Bu yüzden bizim asıl görevimiz, mevcut çarpık düzeni Islah etmektir. Bir çok insanın inancına göre, bazı güçlerin politikaları sonuçu, dünyaya kriz şartları dayatılmıştır. Söz konusu güçlerin hatta kendi milli menfaatlerine ve kendi milletlerine bile zarar verdikleri söylenebilir. Bazı güçler, milletlerin istek ve ihtiyaçlarına yabancıdırlar ve ne yapacaklarını bile bilemiyorlar. Çünkü bu güçleri milletleri tanımadıkları gibi, çıkarcı hedefler doğrultusunda milletlerin siyasi ve toplumsal sahasına müdahale edip akıl ve mantık kurallarını çiğneyip ortamı gerginleştiriyorlar. Nitekim bu gerginlik ve kırılgan şartların Filistin, Irak, Afganistan ve Lübnan’a dayatıldığına tanık olmaktayız. Bazı güçler, yaptıklarını gözden geçirmelidirler.

 

Özellikle Amerika bu gerçeği anlamalıdır. Çünkü Amerika devleti, hem kendi halkına hem de diğer milletlere ölümcül ve ağır darbeler indiriyor. Amerikanın orta doğuda uyguladığı politika, bölge ülkeleri ve milletlerinin hınç ve öfkesini uyandırmış ve bir milyarı aşkın İnsanın nefretini kazanmıştır. Amerikanın uyguladığı bölgesel politikalar, yanlıştır. Çünkü mevcut şartlar 60 yıl önceki şartlara benzemez. 60 yıl önce yaşanan savaş dönemi artık kapanmıştır. O savaşı kazananlar, özel imtiyazlar elde edip, dünya toplumunu yönetme ayrıcalığına kavuştular. Fakat artık milletler uyanmış, en doğal ve temel haklarını ihya edip aramaya başlamış bulunuyor. Bu yüzden eski politikaları mantıki ilkeler üzerine yeniden gözden geçirme zamanının gelip çattığını söyleyebiliriz.

 

Eğer 60 yıl önceki bakış açılarımızla hareket eder ve sadece uygulanan yöntemleri gözden geçirirsek yinede hiçbir değişiklik meydana gelmez.

 

Günümüz dünyası, adalete ve ahlaki değerlere ihtiyaç duymaktadır. İnsan’ın şeref ve haysiyetini sağlayıp korumaya ihtiyaç duyulmaktadır. Hepimiz bu ilke ve değer ölçülerine inanmalı ve onlara bağlı kalmalıyız.

 

Soru;

 

“ Siz (Ahmedinejat), Holokoast’ı nefy ve inkar edip, bunun Yahudiler lehine türetilmiş bir efsane olarak tanımladınız. Ben bizzat orayı ziyaret edip , Yahudilerin katliam edildiklerine tanık oldum. Amerika milletinin Yahudi soykırımını inkar girişiminden büyük üzüntü duyduklarını anlamanızı ümit ediyorum. Siz defalarca da İsrail’in haritadan silinmesini istediniz. Bu sözleriniz büyük endişelere yol açmıştır. Sizin Yahudi düşmanı olduğunuz söyleniyor. Siz niçin holokoast’ı İnkar ediyorsunuz.?

 

Cevap;

 

Teşekkür ederim. Siz galiba Amerika halkı tarafından konuştuğunuz. Ben bunu ret etmiyorum. Fakat sözlerinizi ispatlayacak bazı bilgi ve belgelerin sunulması gereğine inanıyorum. Mutlaka sözlerinizi ispatlayacak deliller mevcuttur. Fakat onları gösteremediniz. Ben ise Amerika halkından böyle sözleri duymadım.

 

Benim sözlerim apaçık ifadelerdir. Maalesef düşünce özgürlüğünü savunduklarını ileri sürenlerden sorduğum sorulara cevap bulamadım. Ben bir cumhurbaşkanı, bir vatandaş ve üniversitesi öğretim üyesi olarak birkaç soru sordum. Fakat tehditten başka bir şeyle karşılaşmadım. Benim sorularım açıktır. Soruduğum şudur; “İkinci dünya savaşı sırasında 60 milyon İnsan öldürüldü. Bunların yaklaşık iki milyonu asker ve geri kalanı sivil ve sıradan insanlardı. Bu insanların savaşla hiçbir bağlantısı bulunmadığı halde çeşitli olaylar sonuçu öldürüldüler. Bu insanların hepsine saygı duyulmalıydı. Fakat sadece belirli bir kesim (Yahudiler) büyüteç altına alınıyor…Niçin?. Diğer bir sorum tarihi bir olayın araştırılmasına niçin izin verilmediği meselesidir. Niçin tarafsız bilginlerin bu konuda araştırma yapmasına izin verilmiyor. Niçin Avrupalı vatandaşlar, Holokost hakkında fikir yürüttükleri için egemen güçler tarafından tutuklanıp cezalandırılıyorlar.? Halbuki bizler, alemin en kesin hakikatleri hakkında bile araştırma yapılmasına izin veriyoruz. Bizler Allah, peygamberler,İnsan hürriyeti ve demokrasi hakkında bile araştırma yapılmasına izin veriyoruz. Elbette bazı kimseler bu gerçekleri çiğneyip nefy ve reddettikleri halde kimse onlara dokunmuyor. Fakat 60 yıl önce meydana gelen bir olay hakkında araştırma yapılmasına izin verilmiyor. Acaba olay gerçekse yapılacak araştırma sonuçu, olay daha bir açıklığa kavuşmaz mı?. Akla gelen en önemli soru şudur ki; eğer Avrupa’da bir olay vuku bulmuşsa, niçin Filistin halkı onun bedelini ödemelidir?. Filistin halkının suçu nedir?. Filistinlilerin 2. dünya savaşının meydana gelmesinde hiçbir rolü olmadığı halde, niçin 5 milyonu aşkın Filistinli 60 yıldan beri avare hayatı yaşamış olmalıdır. Filistinlilerden iki insan kuşağı, vatan özlemiyle hayatlarını kaybettiler. İşte bunun nedeni sorulmalıdır. Ben tarihi olaylar hakkında kesin bir hüküm verecek değilim. Fakat niçin tarafsız bir uzman grubun Holokost konusunda araştırma yapmasına ve olayı aydınlığa kavuşturmasına izin verilmiyor. Elbette bunun nedeni bellidir. Çünkü bu sorudan dolayı Siyonistler öfkeleniyorlar. Holokost bahanesiyle 5 milyon Filistinliyi ana yurtlarından süren ve ülkelerini işgal eden Siyonistlerin bu sorudan dolayı öfkelendiklerini görünce nasıl bir olayın meydana geldiğini anlayabiliriz. Filistin halkı ne 2. dünya savaşını ne de Holokost olayının failleri olmadıkları halde niçin ülkeleri işgal ediliyor?. Niçin olayın (holokost’un) intikamına maruz bırakılıyor?. Filistinlilerin toprakları 60 yıldan beri işgal edilmiştir. Her gün Filistinlilerin üzerine bomba yağdırılıyor ve evleri başlarına yıkılıyor ve ev kadınlarıyla gençleri öldürülüyor. İşlenen hangi suçtan dolayı Filistin milleti cezalandırılıyor?. Filistinliler (Bu Cinayetlere) itiraz edip seslerini yükselttiklerine,terörist olmakla suçlanıyorlar. Bir kimsede kalkıp yapılanları sorguladığında, bu olaylarla irtibatlı olanlar (Cinayetler ve Katliamları yapanlar) sinirlenip, yapılanları (zulümleri) sorgulayanları terörist ve Yahudi düşmanı olarak nitelendirip suçluyorlar. Bizler Yahudi düşmanı insanlar değiliz. Nitekim Ülkemizde (İran’da) Yahudi cemaati Müslümanlarla birlikte barış ve dayanışma içinde yaşamaktadırlar. Hatta nüfusları oranında hükümet işlerine katkıda bulunma hakkına sahiptirler. Bizim sorduğumuz şey şudur ki, 60 yıl önce (Yahudilere karşı) yapılan cinayetlere karşılık niçin Filistin milleti intikam ve misillemeye maruz bırakılmalıdır. İşte ben bu sorunun mantıklı cevabını bekliyorum. Eğer bir kimse bu konuda açık bir delili varsa, bu soruyu cevaplandırsın.

 

Soru;

 

Ben bir soruyu daha soruyorum. Acaba savaş sahnesinde askerlerin öldürülmesiyle sivil insanların soykırıma uğratılıp öldürülmesi arasında bir fark var mıdır?.

 

Cevap

 

Evet fark vardır. Filistin halkı şimdi sistematik olarak soykırıma uğratılmaktadır. Acaba Filistinlilerin kanıyla Yahudilerin kanı arasında bir fark var mıdır?. Acaba dünyada iki tür İnsan mı vardır. Ben dostların Filistinlilerin öldürülmesi konusunda görüş belirttiklerine tanık olmadım.

 

Soru;

 

Sayın cumhurbaşkanı siz bizim sorumuza cevap vermediniz. Bizzat ben 2. dünya savaşı sırasında o toplama kampındaydım ve neler yapıldığına tanık oldum.

 

Soru;

 

Siz kaç yaşındasınız?

 

Cevap ;

 

Ben 81 yaşındayım.

 

Cevap;

 

Demek ki orada olan siz kurtulduğunuz için sizi tebrik ederim.

 

Soru;

 

Sayın cumhurbaşkanı mutlaka söz konusu olay vuku bulmuştur. Benim sizden sorduğum şey şudur ki Acaba holokost olayını inkar ediyor musunuz?.

 

Cevap ;

 

Benim sorduğum sorular apaçık ortadadır. Size göre eğer holokost olayı gerçekten vuku bulmuşsa, Avrupalı devletlerin bu konuda araştırma yapılmasına izin vermelerini isteyin. Çünkü holokost’u araştıran bazı araştırmacılar, hapis cezasına mahkum edilmiş bulunuyorlar. Tarihçi birinin yaptığı araştırmalardan ötürü hapse mahkum edildiğine daha önce tanık olmadık. Acaba bu meselenin özel bir sorunu bulunduğu sorusu aklınıza gelmiyor mu?

 

Soru;

 

Sayın cumhurbaşkanı sözlerinizden edindiğim intiba’ya göre, siz galiba olaylar hakkında pek bilgi sahibi değilsiniz. Sizin nereden bilgi edindiğinizi ben bilmiyorum. Fakat bu salonun iki katı kadar bir hacimde holokost’u ispatlayacak bilgi ve belge vardır. Bizler o mekanları gezip inceledik ve facianın derinliğini tespit ettik. Acaba Filistin’de olup bitenlerin holokost ile bağlantılı olduğuna mı inanıyorsunuz.? Filistin’de toprak, tarih ve din söz konusudur. Bu yüzden sorunun çözümü çok zordur. Her iki tarafında kendine göre delilleri söz konusudur. Size göre acaba Filistin’deki çatışmaların nedeni, holokost’un intikamını almak mıdır?. Kim size bu konuda bilgiler vermişse sizi kandırmaya çalışmıştır. Niçin ısrarlı bir şekilde bu tarihi olayı inkar ediyorsunuz?. Nerede Holokost’u araştıran tarihçi ve bilginler hapis cezasına mahkum edilmişlerdir.?.

 

Cevap;

 

Duygusal konuşmanızdan dolayı size teşekkür ediyorum. Eğer bir olay vuku bulmuşsa, o olayı araştırmak isteyenler serbest bırakılıp sınırlandırılmamalıdırlar. Sizin inandığınız bir şeye başkalarının da mutlak bir şekilde inanmasını beklemeyin. Eğer birisi sizin sözlerinizi kabul etmezse onu terörist ve Yahudi düşmanı olmakla suçlamayın. Bir olayı araştırıp ikna olduğunuzda, başkalarının da ikna olacağını beklemeyin. Çünkü bu boş bir beklenti sayılır. Acaba böyle bir beklenti bir nevi bencillik sayılmıyor mu?. Eğer batılı ülkelerin İşgalci (İsrail) rejimini destekleme bahanesi, holokost olayı değilse peki niçin bunca holokost olayına vurgu yapılıyor. Holokost’u aşırı derecede savunma, Filistin’de olup bitenlerden başka ne faydası vardır.?

 

Bizler her şeyde şeffaf davranmalı ve bakış açımızı düzeltmeliyiz. Çünkü gerçekleri gizlemek imkansızdır. Gerçek şudur ki;,

 

“Filistin milletine ait bir belde işgal edilip, dünyanın çeşitli noktalarından toplatılan kimselere bu topraklarda bir devlet kurdurulmuştur.”

 

Nitekim 60 yıl önceye ait bir mesele (holokost) hakkında büyük bir hassasiyet gösterildiği halde, bir çok tarihi olay yeniden irdelenip açığa çıkarılıyor ve onlara karşı her hangi bir hassasiyette gösterilmiyor. Bizim holokost ile ilgili olarak aldığımız sonuçlar, günümüzdeki gelişmeleri yakından ilgilendiriyor.

 

Acaba holokost nelerle bağlantılıdır. Niçin bazıları holokost’un sorgulanmasından endişe duyuyor ve öfkeleniyorlar?. Bu yüzden bakış açımızı ıslah etmeliyiz. Çünkü 60 yıl önceye ait olan edebiyat ile dünya toplumunu yönetmek mümkün değildir. Bizler yeni bir bakış açısını geliştirme zorundayız. Niçin Filistinli insanların öldürüldüklerini kendi kendimize sormalıyız.

 

Bay olmert’in babası nereliydi.? Onlar nereden Filistin’e göç ettiler.? Niçin Filistinliler avare hayatı yaşıyorlar? Acaba kaderlerini belirleme hakkına sahip değiller midir.? Acaba dünyanın çeşitli bölgelerinden toplanıp Filistin’e gelenler mi sadece kendi kaderlerini belirleme hakkına sahiptirler.? Acaba Filistin halkının hayat hakkı olduğuna inanmıyor musunuz? Acaba son yıllarda Balkanlarda soykırım yaşanmadı mı? Kimler bu soykırımı gerçekleştirdiler?. Acaba yapılan araştırmaların sonuçları belli oldu mu?. Acaba her kes kendi araştırma sonuçlarını açıklayamaz mı? Ben o toplama kampı hakkında görüş sahibi biriyim .fakat bu konuda tartışmak istemiyorum. Ben bu olayın Filistin’le bağlantısı konusunda bana bilgi vermenizi istiyorum. Niçin CFR üyesi hiç bir kimse Filistin halkı lehine konuşma yapamıyor. Acaba sizce Filistin halkı İnsan sayılmıyor mu?

 

Soru;

 

Sayın cumhurbaşkanı, “hangi ülkede holokost’u araştıran bilginler tutuklanıp cezalandırılıyorlar” sorusuna cevap bekliyorum.

 

Cevap;

 

Avusturya , Almanya ve Fransa’da. Elbette bana göre, holokost hakkında sorulan soru bir çok gerçeği aydınlattı.ve de bir çok kapasiteyi gözler önüne serdi. Bir kimse kalkıp holokost’u sorguladığında bunca hücuma uğrayıp tehdit edildi. İşte bu tehditler, holokost’un sırrının ne olduğunu gündeme getirdi. Niçin ? bu sorular ciddi sorulardır. Biz sizlere yakın ilgi duyuyor ve gerçekleri birlikte tespit etmeyi istiyoruz. Sorduğum sorular ciddi sorulardır. Eğer bir kimse “Ahmedinejat tehdit edilirse artık Holokostla ilgili sorular dünya halkının zihninden ve bilgi dağarcığından silinir” diye düşünüyorsa, büyük bir yanılgı içindedir. Çünkü halı hazırda milyarlarca insan bu soruyu sormaktadırlar. Hatta Amerika halkı bile bu soruların peşindedir. Bizler bir grup bağımsız araştırmacı bilginin Amerika’da holokostla ilgili araştırma yapmalarına destek vermeye hazırız. Niçin 300 milyon Amerikalının Siyonistlerin taraftarı olduğu sanılıyor. Bana göre bu doğru bir yaklaşım değildir.

 

Soru;

 

Sayın cumhur başkanı sizin holokostla ilgili sorunuz nedir.? Acaba bilimsel bir araştırmaya mi yoksa siyasi bir amaca mi yöneliktir?. Eğer bilimsel bir araştırmaya yönelikse, size bolca bilgi ve belgeler sunup sizi aydınlatabiliriz. Siz en iyi bilginlerinizi holokost konusunda araştırma yapmak için görevlendirebilirsiniz. Bizlerde dünyanın çeşitli noktalarında onlara yardımcı olabiliriz. Böylece siz olayın boyutlarıyla tanışmış olursunuz. Buna ilaveten eğer Filistin halkına acıyorsanız, niçin Filistin’de barışın sağlanmasına yardımcı olmuyorsunuz?. Niçin sürekli “Hamas ve Filistin İslami Cihad” gibi terör gruplarını destekliyorsunuz?. Nitekim barış süreci iyi bir mesafe kat etmişti. Fakat yaptıklarınızla barış sürecini boşa çıkardınız. Acaba gerçekten Filistin halkına acıyor musunuz?.

 

Cevap;

 

Teşekkür ederim. Siz galiba bu konuda bana kıyasla daha bilgili olduğunuza inanıyorsunuz. Elbette Ben bu konuda sizlerle tartışmak istemiyorum. Fakat edindiğim bilgilerin sizinkinden fazla olmasa da, daha az olmadığına güvenebilirsiniz. Benim sorduğum soru, apaçık bir sorudur. Oda şudur ki ;” Niçin Holokost hakkında tarafsız ve bilimsel bir araştırma yapılmasına izin verilmiyor”?. Eğer siz yardımcı olsanız ben çeşitli ülkelere mensup “Uluslar arası tarafsız bir bilginler grubunu” oluşturup, holokost hakkında kapsamlı bir araştırma yapmalarını ve araştırma sonuçlarını dünya kamu oy’una sunmalarını sağlayabilirim. Fakat eğer araştırma sonuçlarını açıklarlarsa, hücum ve saldırıya uğramamalarını garanti etmelisiniz.

 

Tabi Filistin ile ilgili söylenecek çok şey var. Acaba Filistin'de başarısızlığın sebebinin İran olduğunu mu düşünüyorsunuz? Bu da sizin ikinci hatanız. Eğer bir krizi çözümlemek istiyorsak bu krizin köklerini çözmeliyiz. Sorunun üzerini kapatmak, sorunu çözmez. Bizim önerimiz gayet açık ve nettir. Biz tüm Filistinlilerin kendi kaderlerini belirleme sürecine katılsın diyoruz. Kim Filistinli ise, ister yahudi, ister hristiyan, ister müslüman, tüm mülteciler kendi vatanlarına geri dönsün ve tüm Filistinliler karar versin. Bence planlarınızın yenilgiye uğramasının sebebi, tek yanlı oluşlarıdır, adaletin göz ardı edilmiş olmasıdır. Eğer sonuca varmama sebebinizi İran olarak görülüyorsanız bu büyük bir hatadır ve asla Filistin'de etkili olamazsınız. Filistin meselesi İran meselesi değil ve bir kaç yıl öncesine kadar bütün müslümanların meselesiydi. Ama size şunu söylemem gerekir ki bu gün artık tüm beşeriyetin meselesidir. Zannetmeyin ki güney Amerika veya Afrika insanları Filistin konusunda hassas değiller, çünkü orada insanlık kerameti yok olmuş ve yerine zorbalık mantığı egemen olmuş, bu da beşeriyeti azarlayan bir konudur. Biz adaletin yerine getirilmesini istiyoruz. Acaba siz adalete karşı mısınız? Acaba siz Filistin milletinin hür referandumuna karşı mısınız? Biz bırakın Filistin milleti kendi karar versin diyoruz.kim Kudüs'ü işgal eden rejimin depolarını lazer bombalarıyla doldurmuş bulunuyor? Eğer birileri tüm gücü ile Filistin'i işgal edenlere yardım edip de bölge ülkelerinin oturup seyredeceğini düşünüyorsa yanılıyor demektir. Siz zannetmeyin ki Arap ülkeleri işgalci rejimin varlığından memnuniyet duyuyor. Biz Filistin ile ilgili sözde barış planlarına karşı sustuk. Acaba siz Filistin halkını temsil edenlerin tutuklanmasının barış için iyi işaret olacağını mı düşünüyorsunuz? Acaba siz Lübnan'a saldırmanın barış için iyi bir işaret olduğunu mu düşünüyorsunuz? Acaba siz bölge halkının Filistin milletinin bastırılmasından barış mesajı aldığını mı düşünüyorsunuz? Yanılıyorsunuz. Ben gerçekten sizi bu yanılgıdan kurtarmak istiyorum. Eğer bu kafaya sahipseniz, tüm planlarınız yenilgi ile sonuçlanacaktır, çünkü gerçekleri göz ardı ediyorsunuz. Filistin meselesi İran'ın meselesi değil, bir milyarı aşkın insanın meselesidir. Kendinizi araştırma ve mutaala ehli olduğunu söyleyen sizler meseleye derin bakmalısınız. Bu dostane bir nasihattir.

 

 

 

Soru: Siz Filistin halkının özgürlüğü için yürek yakarken İran'da özgürlükler ihlal ediliyor. Son yıllarda bir çok gazete kapatıldı ve ağır sansür uygulanıyor.araştırmacılar hapse atılıyor ve Nobel ödülünü kazanan Şirin Ebadi'nin müessesesi kapatılıyor. Siz Filistin'de hür seçimlerin öneminden söz ediyorsunuz, oysa İran'da anayasayı koruma konseyi adayların salahiyetlerini reddediyor. Veya otobüs şoförleri greve gittiğinde elebaşları polis tarafından tutuklanıyor ve bazıları işten atılıyor. Siz bir yandan barıştan söz ederken Hizbullah'a verdiğiniz füzelerle Filistinlilerin ölmesine yardımcı oldunuz. Ben bu çelişkileri sormak istiyorum.

 

 

 

Cevap: İran milleti ve Filistin halkı için yürek yakmanızdan dolayı teşekkür ederim. Biz insanlar nerede öldürülürse öldürülürsün, rahatsız oluruz. İran çok büyük bir ülkedir ve tüm ülkelerde olduğu gibi içinde bir takım olaylar gelişir. Binlerce iyi olay ve bazı kötü olaylar. Bazı kötü olaylar yüzünden sorun çıkacağını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Amerika'da 3 milyon mahkum var, yanı halkın %1'i kadar. Oysa bu rakam İran'da %0.2 Kadardır, yani Amerika'nın beşte biri kadar. Bizim mahkumların %90'ına yakını uyuşturucu kaçakçılarıdır, yani biz Amerika ve Avrupa'ya uyuşturucu gitmesin diye para harcıyoruz. Şimdi siz söyleyin şu sizdeki 3 milyon insan neden hapiste bulunuyor? Acaba sizin devletiniz onları sebepsiz yere mi hapsetmiş?

 

Her ülkede yasalar vardır ve herkes bu yasalara uymak zorundadır. Özgürlük yasaların uygulanması sayesinde elde edilir. Bizim ülkemizde hiç kimse araştırma suçundan hapiste bulunmuyor. Evet, eğer biri bir başkasına hakaret eder ve hakkını ayaklar altına alırsa ve söz konusu kimse şikayette bulunursa yargıç ve avukat huzurunda mahkemede yargılanır ve bu durum çok nettir. Bizim ülkemizde yasaların egemen olduğunu bilmeniz için şunu bilin ki devlete ait olan bir gazete yaptığı yanlış ve aleyhinde gündeme gelen şikayet üzerine yargılandı ve hala kapalı. Yanılmayın... sizin için önemli olan bir çok mesele başkaları için önemli değil. Eğer biri her hangi bir gazeteden şikayet ederse basın jürisi huzurunda mahkemede yargılanması gerekir. Bunun anlamı da kimin gazetesi olursa haklı kimin yoksa haksız demek değil veya medyası olan kimse başkalarının hakkını çiğneyemez. Evet, biz söylediklerimize göre uygulamaya hazırız ve bunu yapıyoruz da.

 

Şimdi ben sizden soruyorum, acaba şimdiye kadar iki egemen partiden başka hiç kimse Amerika başkanı seçilebildi mi? siz benden daha iyi bilirsiniz ki Amerika'da iktidarın bütünü bu iki grubun elinde. Acaba Amerika halkının zevki sadece bu iki kesimde mi özetleniyor? Acaba siz bu iki kesimin dışında hiç kimsenin başkanlık adayı olmasına izin verir misiniz? Acaba ona seçilme fırsatı tanır mısınız? Eğer sizin tarihinizde bir kere böyle olduysa bana söyleyin. Ama bizim ülkemizde özgürlük var. Tabi yasalara göre bizim seçimlerde 8 kişi adaydı. Muhaliflerden tutun ta serbest ekonomiye inananlar ve nizamı yüzde yüz kabul edenler, hepsi seçime katıldı. Eğer siz cumhurbaşkanlığı için bin adayın iyi olacağını düşünüyorsanız lütfen izin verin de bu olay Amerika'da gerçekleşsin. Bu çok iyi olur, biz de öğrenmiş oluruz. Bizim ülkemizde yasalar egemendir. Lütfen izin verin de iç meselelere girmeyelim, çünkü o zaman bir çok konu gündeme gelir ve lütfen İran milleti ile ilgili düşüncelerinizi düzeltin. Eğer birileri bu sözlerle bizim milletimizi etkileyebileceğini düşünüyorsa yanılıyor demektir. Biz en hür seçimleri yaşadık. Ben bir öğretmenim, halkla konuştum ve halk da seçti. İnsanlar bizzat kendiliğinden harekete geçti ve kendi paralarından harcayarak seçim kampanyalarını yürüttü. Bu asil ve öz bir demokrasidir. Buna göz yumamayız, üstelik sizin ülkenizde böyle bir şey imkansızdır, tekrar ediyorum imkansızdır. Şimdi hangi ülke daha hürdür, hangisi daha demokratiktir? Bunu ayrı bir oturumda tartışmaya hazırız ve aynı zamanda söylediklerimizi her yerde uygulamaya da hazırız.

 

Bırakın Filistin milleti kendi karar versin. Filistin milletinin haklarını çiğnememeliyiz. Unutmayın rüzgar ekenler fırtına biçer demişler. Biz böyle olmasını istemiyoruz. Biz Amerika'nın da bölgede halkla dost olmasını istiyoruz, kinlerin artacağı şekilde davranmasını istemiyoruz. Bir grup insanı bizim bölgeye gönderin, insanların sizin devletinize karşı görüşlerini değerlendirsin. Hatta hükümeti sizin dostunuz olan Mısır'da, veya Suudi Arabistan'da, Ürdün'de, Irak'ta, Fars körfezi ülkelerinde, Yemen, Sudan ve tüm ülkelerde bakın halk sizin devletiniz hakkında ne düşünüyor? Bence o zaman çok şey değişecektir.

 

 

 

Soru: Sayın cumhurbaşkanı, sizin gündeme getirdiğiniz hiç bir konu nükleer silahlar meselesi kadar önemli değil. Zenginleştirme hem nükleer silah üretme, hem elektrik enerjisi üretme aracıdır. Sizin ülkeniz Amerika tarafından nükleer silah peşinde olmakla suçlanıyor ve siz barış amaçlı diyorsunuz. Eğer sizin barış amaçlı nükleer faaliyetler peşinde olduğunuzu kabul edersek ve size zenginleştirme izni verilirse, o zaman Mısır ve Suudi Arabistan gibi bölgenin diğer ülkeleri de böyle bir imkan isteyecektir. Acaba o zaman bölge sorunları daha da ağırlaşmaz mı? acaba bu anlayışla nükleer silahsız bir dünya düşünebilir miyiz?

 

 

 

Cevap: Çok teşekkür ederim ki dostane bir tavsiyede bulunmaya çalıştınız. Benim sizden bir sorum olacak. Acaba başka milletlerin nükleer yakıt sirkülasyonundan yararlanmasına inanıyor musunuz? Acaba NPT başka milletlerin nükleer teknolojisi olmasına izin veriyor mu?

 

 

 

Soru: Evet, olabilir ve NPT buna izin veriyor.

 

 

 

Cevap: Nasıl? Amerika'nın izni ile mi? yoksa ajansın kuralları çerçevesinde mi? bakın eğer biz bir hakkı tanıyorsak uygulanmasına izin vermeliyiz. Eğer kaygılanıyorsak o zaman kimyasal ve biyolijik araştırmaları da durdurmalıyız. Acaba hangi akıllı insan böyle bir karar alır? Acaba sırf başkaları da isteyebilir diye bir başka milletin hakkını yok sayabilir miyiz? Acaba hızla yeni bombalar üretenler dünya için tehlike oluşturmuyor mu? acaba bizim bölgemizde başkalarının silahı yok mu? silahları var ama Amerika yönetimi kaygı duymuyor, neden? Acaba gerçekten silaha karşı olduklarından mı? nükleer mesele siyasi bir meseledir, hukuki değil. Acaba diğer ülkelere petrol araştırması yapmamalarını söyleyebilir miyiz? Acaba başkalarının hakkını yok sayabilir miyiz? Asla.

 

Biz ajansın üyesiyiz, NPT'yi imzaladık ve bu anlaşmanın çerçevesinde çalışıyoruz. Tüm üyelerin haklarından yararlanmasında ne sakınca olabilir? Acaba eğer tüm milletler nükleer enerjiden yararlanıyorsa hepsinin bomba ürettiğini mi düşünmemiz gerekir? Bu yanlıştır. Başkalarına bir tavsiyede bulunan her hangi bir kimse ilkin kendi uymalıdır. Bence eğer bu 4 veya 5 ülke kendi bombalarını yok ederse hem kendilerinin gönlü rahatlar, hem de başkalarına kuşku duymaz olurlar. Bizim faaliyetlerimiz barışçıldır. Bundan o kadar eminim ki geçen sene BMT'ında herkesin gelip bizim faaliyetlerimize ortak olsun, dedim.

 

Biz o kadar eminiz ki kapılarımızı açtık ve gazetecileri götürüp tesisleri gezdirdik. Bunların tıp, enerji ve tarım hizmetinde olan teçhizat olduğunu anlattık. Neden bunların gizli ilan ediyorsunuz ki sonra da sapmalar olsun dedik. Herkes işini şeffaflaştırsın, Amerika ve İngiltere de şeffaflaştırsın. Geçen sene ben silahsızlanma komisyonu kurulsun dedim ve BMT genel kurulunda da oy getirdi, ama onlar izin vermedi bu komisyon aktif hale gelsin. Gerçekten de silahı olan herkes gitsin silahlarını yok etsin, dünyayı da rahatlatsın. Biz zenginleştirme yolunun başındayız. Acaba bu kadar çok mu kaygı verici ki bunca gürültü koparıyorlar? Oysa bizim bölgede Amerika'nın nükleer silah ile donattığı kimseler var. Biz nükleer silah döneminin sona erdiğini düşünüyoruz ve kim bu alana yatırım yaparsa yanlış yapmıştır. Amerika da yanlış yapmıştır, çünkü bu silahları kullanma fırsatı yoktur ve etkisi de olamaz zaten.artık milletler bombalara teslim olmuyor ve atom bombası da bir devleti koruyamaz. Eğer yapabilseydi Sovyetler birliğini korurdu. Sovyetlerin nükleer başlık sayısı Amerika'dan fazla idi, ama çöktü. Bu gün artık nükleer silah üstünlük getirmiyor.

 

Ama barış amaçlı nükleer enerjiye gelince bu günümüzün zaruretidir. Sizi petrolün durumunu biliyorsunuz. Rezervler bitmek üzere, ama enerji ihtiyacı her geçen gün artıyor ve temiz enerjilere ihtiyaç var. Hangi enerji nükleer enerjiden daha iyidir? Ben sistemi değiştirmek gerekir diye düşünüyorum. Ajansın tüm üyeleri bu enerjiye sahip olmalı. Ancak teftiş eden gruplar güçlü olmalı ve sapmaları önlemeli. Kimyasal ve biyolijik silahlar için de aynı şey geçerlidir, çünkü onlar da ölümcül. Bilim ve teknolojiden mahrum bırakmakla bir şey elde edemeyiz. Gidip öğrenip doğru kullanmak gerekir ve bu da olacak bir şeydir.

 

 

 

Soru: Siz birinci bölümde bunun hakkınız olduğunu söylediniz. Bu doğru, ama neden bu konu üzerinde bu kadar ısrarla duruyorsunuz, ki dünyayı da bu sorunla karşı karşıya bırakılyorsunuz? Acaba siz zenginleştirmeden nükleer enerjiye sahip olmak istiyor musunuz? Bu imkan şu anda hazır ve zenginleştirmeden nükleer enerji sahibi olabilirsiniz. Siz bizimle açık konuşmuyorsunuz. Neden zenginleştirmekle dünyaya sorun yaratıyorsunuz?

 

 

 

Cevap: Çok teşekkür ederim. Ancak şu soru da gündemde ki neden bazıları bizim bu teknolojiye kavuşmamamızı istiyor, oysa yasal olarak hakkımız olduğunu da söylüyorlar. Eğer bizim hakkımız ise neden bizde olmaması için ısrar ediyorsunuz? Neden?

 

 

 

Soru: biz nükleer silahların yayılmasını istemiyoruz ve mesele sadece İran milleti değil. Biz zenginleştirmenin yaygınlaşmasını istemiyoruz.

 

 

 

Cevap: Ben sizin duygularınızı anlıyorum. Ama ilkin şöyle bir etrafınıza bakmanız gerekir diye düşünüyorum. Yani zenginleştirme yapanları engellemekten önce bomba imal edenlerin önüne geçmeliyiz, o zaman sorun kalmaz. Siz Amerika'da nükleer silah üretilmesini engellemek için ne yaptınız? Biliyorum, yapamıyorsunuz, çünkü sizin elinizde değil. Siz gücünüz güçlü olanlara yetmediği için bize baskı yapıyorsunuz. Bir çokları da sizin gibiler.

 

Ama bir kaç nokta. Siz tüm dünyanın kaygılı olduğunu söylediniz. Oysa böyle değil, Amerika tüm dünya değil, hatta Amerika Avrupa ile birlikte olsa bile tüm dünya değil. Biz geçen hafta bağlantısızlar zirvesindeydik ve 118 ülke İran'ın hakkını savundu. Onlar da ülkeler ve dünya camiasının bir parçasılar. O zaman kaygı Amerika'da, yani Amerika yönetiminde ve bir iki Avrupa devletinde. Neden kaygılanıyorsunuz? Kaygılanmayın. Ama yapmayalım da başkalarından satın alalım demenize gelince, acaba bu önerinin yasal olduğunu mu düşünüyorsunuz, şöyle ki yapmasını bilen birine yapma da başkasından satın al diyorsunuz, neden? Ben kendim üretebiliyorum, buğday veya pirinç ürettiğim gibi. Acaba ben size petrol üretmeyin ben size satarım diyebilir miyim? Biz Avrupalılara zenginleştirmeyin, biz size petrol satalım diyoruz, acaba bunu bizden kabul ederler mi dersiniz? Bu doğru olmaz ki ben petrol üretmeyeyim, ardından başkalarına yalvarayım, olur mu? acaba bu isteğin doğru olduğunu mu düşünüyorsunuz? Milletlerin yasal haklarından yararlanmasına izin vermek lazım. İzin verin de size tarihi deneyimlerimi aktarayım. Biliyorsunuz bizim planlarımızda nükleer yakıt aracılığı ile 20 bin megavatlık elektrik üretimi öngörülüyor. Biz bu güne dek batılılarla bir kaç yakıt üretme anlaşmamız oldu ki hiç biri sonuca ulaşmadı ve onlar anlaşmaları çiğnediler ve yükümlülüklerini yerine getirmediler. Biz Amerika ile 50 yıl önce anlaşmamız vardı ki tek yanlı olarak feshetti. Almanya ile santral inşa etme anlaşmamız vardı ki tek yanlı feshetti, Fransa ile yakıt üretme anlaşmamız vardı, yıllarca bizim kaynaklarımızı bloke etti ve sonunda da sorumluluklarını yerine getirmedi. Kanada ile de aynı durumdu. O zaman nasıl sizlere güvenebiliriz. Biz güvenmiyoruz, çünkü önümüzde duran anlaşmalar yerine getirilmedi. Nükleer meseleyi bırakın, hatta helikopter ve uçakların yedek parçalarının alımı ile ilgili anlaşmalara da uymadılar. 25 yıldır Avrupa ülkeleri bize yolcu uçağı satmıyor. Hangi güvence ile bunların sözlerine uyalım? Oysa kendimiz üretebiliyoruz ve yasalara da uyuyoruz ve ajans da bizi gözetliyor. Biz de en çok işbirliğini yaptık. Dini açıdan da nükleer silah üretmeye yönelmemiz yasak. Biz dini bir devletiz ve bunu yapamayız. Buşehr santralının anlaşması var, kaç yıl uzadı? 30 yıl çünkü siyasi kararlardan etkileniyor ve biz ülkemizin kaderini siyasi kararlara bırakamayız. Biz ülkemizi kalkındırmalıyız ve kendimiz üretmeliyiz. Ben Amerika'nın nükleer yakıt sirkülasyonunu 5 yıllık bir süre içinde kapatmasını öneriyorum. Biz 5 yıl sonra Amerika'ya yakıt vermeye hazırız, %50 de indirim yaparız ve bunu garanti ediyoruz. Biz tüm yükümlülüklerimizi yerine getirmiş bir ülkeyiz ve hatta tek bir yerine getirilmedik sorumluluğumuz yok ve batılı dostlarımızın aksine hesabımız doğrudur.

 

 

 

Soru: geçen gün BMT'de işgalcilerin Irak'ı terketmelerine vurgu yaptınız, oysa Irak güvenli değil. Siz Irak'ın güvenliği için ne yaptınız? Irak'ta güvensizliğin nedeninin siz olduğunuz söyleniyor. Sizin Irak ile ilgili politikanız nedir ve acaba Irak konusunda Amerika ile işbirliği yapmaya hazır mısınız?

 

 

 

Cevap: Amerikalı yöneticiler Irak meselesinin çözümünde şaşkınlık yaşıyor ve ne yapacağını bilemiyor, bu yüzden de başkalarını suçluyor. Bizim Irak'da gücümüz yok. Amerika 160 bin askeri ve üssü bulunuyor. Biz Irak'ta güvenlik istiyoruz ve Irak hükümetini tam olarak destekliyoruz. Irak hükümeti halkın iradesinden bir hükümettir. Irak'ta güvensizlik bütün herkesin zararınadır. Bunun yanısıra Irak halkı bizimle bin yıldır bir arada yaşamış ve duygusal bağları vardır ve bizim halkın bir çoğu ile akrabadırlar. Irak'ta biri yaralandığında bu İran'da da yankılanır.

 

Irak'taki güvensizlik bizim bazı kentlerimizde de güvensizliğe sebep olmuş. Mutlaka Ahvaz bombalamalarını duymuşsunuzdur, bir kaç kişi hayatını kaybetti. Başka kentlerde de güvensizlik yaşadık. Biz Irak'ta güvenlikten yanayız. Amerikalılar Irak'a gelip Saddam'ı devrdiğinde bir çok insan Amerika'nın Saddam'a destek ve bölge halkına inat politikasından vaz geçtiğini düşündü ve 8 yıl dayatılan savaşın anılarını unutmak istedi. Ancak Saddam devrildikten sonra Amerika biz Irak'ta kalacağız dedi. Onlar sağlam ve büyük üssler inşa ediyor.acaba bunlar gitmek için mi, yoksa kalmak için? Gitmek isteyen kimse iktidarı hızlı bir şekilde halkın seçtiği hükümete devreder,meclis veya hükümete baskı yapmaz. Bir kaç ay önce Irak iç işleri bakanı röportaj yaptı ve bir çok terör saldırılarının ardından Amerikalı askerlerin olduğunu açıkladı. Yani Amerikalı askerler Irak'ta halkı öldürüyor, füze atıyor ve bunlar iyi şeyler değil. Irak milleti sağlam bir millettir ve Amerikalıların varlığından memnun değil.

 

Bence Amerikalılar başkalarını suçlayacakları yerde şartları doğru tanımaya çalışmalı. Ben size sadakatle söylüyorum Amerika'nın bölgeye yönelik politikaları Amerika'nın zararınadır. Siz insanları tanımıyorsunuz. Bir çok yerde İngilizler gibi arenaya ayak basıyorsunuz. İngilizler bir zamanlar insanları tanıyordu, ama şimdi şartlar değişti ve neler olup bittiğini bilmiyorlar, yanlış bilgi veriyorlar. Sizin devletiniz de bu bilgilere göre karar veriyor ve şartlar her geçen gün daha da karmaşık hale geliyor. Saddam devrildiği gün herkes sevindi, Amerika düzeldi dediler, ama Amerika'nın sonraki uygulamaları ümitleri ümitsizliğe çevirdi. Ben size söylüyorum hükümetinizin davranışları bölgede kamuoyu duygularını şiddetle size karşı çeviriyor. Biz Irak'ın halkçı hükümetini takviye edecek ve Irak'ın kalkınmasına vesile olacak her türlü planla işbirliği yapmaya hazırız ve bunu defalarca söyledik.

 

 

 

Soru: İran ve Amerika arasında ilişki olmadığı için İran milletinin menfaatlerine bir çok zarar yöneliyor. Dün Bush nükleer elektriğin İran milletinin hakkı olduğunu anladığını söyledi. Ama sizin Amerika ile yüz yüze olmanız sizin sorunlarınızın devam etmesine neden oluyor. Neden Amerika ile ilişkinizi kurmuyorsunuz? Acaba Amerikalı yetkililerle görüşmeye ve Amerika'nın Tahran büyükelçiliğini açmaya hazır mısınız?

 

 

 

Cevap: çok teşekkür ederim İran milleti için bu kadar gönül yaktığınıza. Belki benden daha çok İran milletini düşünüyorsunuz. Dış politikada temel, ilişki sahibi olmaktır. Bizim milletimiz inkılap ettiğinde ve zafere ulaştığında rahmetli imam Humeyni açıkça meşru olmayan İsrail hariç tüm ülkelerle ilişkisi olmaya hazır olduğunu belirtti ve hatta Amerika'nın 1953 darbesinden sonraki düşmanca hareketlerini bir kenara bıraktı. Ancak Amerikalı devlet adamları imamın bu yüceliğinin kıymetini bilmediler ve 27 yıldır ilişkilerini kestiler. Tabi biz de olumlu karşıladık, ama ilişkileri biz kesmedik. Onlar 8 yıl bize karşı savaşta Saddam'ı desteklediler, neden? Biz ne dedik ki onlara? Biz özgür olmak istiyoruz dedik. Biz diktatör istemiyoruz dedik. Biz özgür seçim istiyoruz dedik. Biz İslami yaşamak istiyoruz dedik. Milletimizin %98.2'si İslam cumhuriyetine oy verdi. Maalesef sizin devlet adamlarınız buna saygı göstermedi. Bizim halkımız ve şahsiyetlerimiz suikaste uğradı ve teröristler Amerika kongresinde desteklendi. Bunlar iyi davranışlar değil. Şimdi de nerede Amerika yenilirse İran'ı suçluyor. Bence bu davranışlarını gözden geçirmeli. İyi ilişki kurmak mümkün, ama davranışlar biraz düzeltilmeli. Biz bu durumdan memnun değiliz. Ama onlar hiç bir zaman kendilerini düzeltmiyor. Kim bozduysa kendi düzeltsin, bunu yapabilirler.

 

 

 

Sununcu: Bizim için özel bir oturum düzenlediğiniz için teşekkür ederiz. Eğer son olarak bir şey eklemek istiyorsanız, buyurun.

 

 

 

Cevap: Ben de teşekkür ederim. Oturumun başında bağımsız olduğunuzu söylediniz, ben de kabul ettim. Ama hemen hemen tüm sözlerinizi devlet konumundan gündeme getiridiniz, tabi sorun değil. Bence konuşmaktan öte duymak da mümkün ve uzak mesafeden de duyabilirsiniz. Tabi duymak meselelerin çözümlenmesine yardımcı olur. Hepinize başarılar, İnşaallah.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...