Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Salihbey

Bizim Okullarımızda Öğrenim Kademeleri

Recommended Posts

"Bizim Okullarımız” da Öğrenim Kademeleri

 

Mustafa Saba

 

Eğitimi,mücerret bir mesele olmaktan çıkarıp müşahhas zemine oturtan pratik uygulamalardır. Genel anlamda eğitim denilince akla hemen okullar gelmektedir. Eğitimin gayesi, öğrencilerin şahsi ve sosyal gelişimi kadar akademik ve mesleki becerilerin gelişmesini sağlamaktır. Eğitimin ahlaki boyutu yanında, günlük hayata dönük pratik yanı da vardır. Ne var ki günümüzde eğitim denilince yalnızca “meslek kazanma” anlaşılmaktadır. Okullar, gerek eğitim gerekse öğrenim ihtiyacını karşılayan kurumlardır. Eğitim sayesinde, iyi ve ahlaklı olduğu kadar “faydalı” ferdler de yetiştirilmiş olur.

 

“Mihraksız Tümevarım”ın zafiyetiyle malül kuru insan aklı, ideal bir eğitim sistemi kurmakta aciz kalır. Kiminin merkeze öğrenciyi, kiminin öğretmeni aldığı eğitim görüşlerinin eksikliği ortadadır. ( Şu an Türkiye’de öğrencinin merkez olduğu sistem hakimdir.) Oysa ki eğitime mevzu olan insan, sosyal ve ekonomik vs. şartlar da göz ardı edilmeksizin asıl olarak “ilahi fıtrat”a göre değerlendirilmelidir.

 

Eğitim Sistemi, ilahi fıtratın kabul ettiği “vasat” üzerine olmalıdır. İslam, “üstün muvazene” dini olması hasebiyle, eğitim sahasında da ifrat ve tefritten kaçınılmasını emretmektedir. Herkesin potansiyeli farklı ve sınırlı olduğundan öğrenci, kapasitesinin üzerinde zorlanmamalıdır.. Devletin okullardaki temsilcileri olan öğretmenler, bu istidadın tesbit ve değerlendirilip yönlendirilmesinde öncelikli olarak sorumludurlar. Dolayısıyla eğitimciler, çocuk ve gençlerin iyi yönlerini parlatacak, kötü yönlerini ise köreltecek bir şahsi,zihni ve pedagojik potansiyele sahip olmalıdır.

 

 

 

TC’nin Okuma Seferberliği

 

Yaradılış itibarıyla herkesin okuması imkansız hatta gereksizdir. Önemli olan var olan istidatlar çerçevesinde hayata dahil olmak ve kulluk görevini yerine getirmektir. Verilen emeğin işin verimine uygun olması eğitim noktasında da geçerlidir. Oysa TC okullarında ne istidatları ölçecek fikri ve maddi donanım ne de yönlendirecek kadro vardır. Dolayısıyla güzelim istidatlar, plansız emekler boşa gitmektedir. Okuyan kesimin arttırma çabası sadece TC’nin imajını düzeltmeye yöneliktir. Yoksa gerçek ilim ve irfan öğretme kaygısı yoktur. ( Olsa görürdük!)

 

Ayrıca, okuyan nüfusun artırılması, AB’nin isteklerinin yerine getirilmesi yanında kısa vadede ekonomik faydalar da sağlamaktadır. Bir öğrenci, toplum nezdinde okuduğu müddetçe bir nevi çalışan sayılmaktadır. Böylece devlet, kısa vadede işsizliğe çözüm bulmuş oluyor. Burada göz önüne alınması gereken TC’nin uzun vadeli projelerinin olmaması yanında, böyle bir zihniyetten yoksunluğudur. 10 yaşından itibaren okula devamının hiçbir fayda sağlamayacağı milyonlarca genç, 18 yaşına kadar okuyup liseyi bitirmektedir. “8 Yıllık Kesintisiz Eğitim”in ardından “bari lise mezunu olsun” denilerek gereksiz bir şekilde okutulmaktadır.Bu yüzden gerek “okuma kapasitesi” gerekse “okuma isteği” olmayan gençler, zorunlu olarak liseye gitmektedir. ÖSS’de sıfır puan alan öğrenciler, bu durumun en büyük göstergesidir. Mevcut okullar, insanların ”cehlini alır, ahmaklığını almaz.” bir durumda bile değildir.

 

Lise mezunu bir gencin şahsiyeti, neredeyse tamamen oluşmuştur. Okul bittiğinde gerek zihni gerekse bedeni olarak çoğu işi kendine yakıştıramamaktadır. Yıllardır emek verdiği alanda iş bulamamakta, bir işe girse bile o iş için gerekli melekeyi kazanması daha uzun sürmektedir. Çünkü başka meslek için yetiştirilmiş ve buna inandırılmıştır. Bu hal de bunalıma sürüklemektedir.

 

“Bizim Okullarımız” da Öğrenim Müddeti

 

Eğitim kurumları insan zeka, kabiliyet,yaş ve cinsiyetine göre oluşturulmalıdır. Çünkü eğitilebilirlik bu unsurlara bağlıdır. Bu durum dikkate alınarak istidatlar belirlenmelidir. İstidatları belirlemek için “açıkça” zeka ve yaşı müsait olmayanlar hariç tüm çocuklar ilk mekteblere alınmalıdır.

 

Genel eğitim sürecinde her insanın, belli oranda eğitilebileceği dikkate alındığında geri ve üstün zekalılar için ayrı okullar açılmalıdır.

 

Kız ve erkek talebeler, ayrı okullarda hemcinsi hocalarca eğitilmelidir.

 

“Vasat” bir insan ele alındığında 0-2 yaş arasında şuursuz bir öğrenim yaşar.

 

2-7 yaşları ise öğretime hazırlık dönemidir. Üstün yaradılışlılar müstesna olmak üzere 7 yaşına kadar bir çocuk okul ortamından sıkılan bir psikolojiye sahiptir. Günümüz anaokulu ve kreşlerinde verilen eğitim, aslında çocuğun tabii ortamında alması gereken keyfiyettedir. Hayatın başlı başına bir oyun olduğu dünyamızda,oyunun bir eğitim metodu olduğu unutularak oyun çağındaki çocuklar, boğucu sınıflara tıkılmaktadır. Bu yüzden, sadece çalışma zorunluluğu olan ve bakıcılık yapacak “yakınları” olmayan doktor, hemşire, öğretmen, polis gibi çalışan hanımların çocukları için tahdidi kreşler açılabilir.

 

7-10 yaş arası ilk öğrenimin gerçekleşmesi gereken dönemdir. Namaz kılma bahsinde olduğu üzere öğrenim 7 yaşında sistematik ve zorunlu olarak başlar. İlk Mektebe gitmek devlet tarafından zorunlu tutulmalıdır. Bir insana günlük hayatta lazım olacak maddi ve manevi bilgilerin ( okuma-yazma, matematik hesabı,coğrafya,genel kültür vs.) verildiği bir ocak olmalıdır “ilk mekteb”…Ayrıca istidatların gün yüzünü çıktığı, öğretmenlerce “çıkarıldığı” bir devre olmalıdır. Bu dönemde gerçekleşecek branşlaşmada “hoca” , öğrencinin isteklerinden ziyade istidatlarını dikkate alarak daha etkin olmalıdır. Çünkü herkes en güzeli ister ama genelde bunu gerçekleştirecek durumda olmaz. Elbette, talebe seçilen branş hususunda ikna edilmelidir.

 

10 yaşında biten ilk okulun ardından okula devam kapasitesi olmayanlar ayıklanarak diğerleri istidatları çerçevesinde 3 yıllık ya mesleki orta öğretime veyahut akademik orta öğretime tabi tutulabilir. Bu büluğa dek devam edecek bir süreç olacaktır.“Mesleki Orta Öğretim Okulları”nda okuyan öğrenciler, meslekleriyle ilgili staj yapmaya hemen başlayıp “iş içinde eğitim”e tabi tutularak teorinin havada kalması önlenebilir. Yine de başarısızlık olursa branş değişikliği bu dönemde gerçekleştirilmeli, ileriye bırakılmamalıdır.

 

İlk metafizik kavrayışların gerçekleştiği büluğ çağına rastlayan lise dönemi de 3 yıl sürebilir.

 

Genç adam, sonrasında memleketin ihtiyaçları doğrultusunda açılmış, branşıyla ilgili “külliye”ye devam edebilir…

 

.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tesbitler doğru, öneriler yerli yerinde, amma.. Niteliğe değil, niceliğe önem veren laik bir ülkede bunların uygulanması zor. Şimdiki aileler okula gitmeden evvel çocuğu öyle bir donatmalı ki , çocuk orada göreceği yanlış eğitim karşısında çizgisini koruyabilmeli. Tabi bir çizgisi olan aileler içindir bu lafım..

Share this post


Link to post
Share on other sites

gerçekten kendim yazmış gibi hissettin.sonuna kadar destekliyorum.bana sorarsanız ülkenin eğitim sisteminden çok adalet sistemi gelecegi belirler.ikisi yanyana olamazmı olur hemde çook güzel olur.eline saglık.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...