mavera 2 Report post Posted July 18, 2007 Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden Bebekler hayta hayta yürümeden Geleceğim diyorum, geleceğim sana Ne olur kesin bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Beklesen de olur, beklemesen de Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde Hangi ses yürekten çağırır beni sana Geleceğim diyorum, takvim sorma bana -Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi? Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden Gemileri yaksalar da geleceğim sana On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana -Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız Ey benim alfabemdeki kadîm Elif Ne güzellik, ne de tat var baharsız Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ihlamurlar çiçek açtığı zaman Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan Kimseye uğramam ben sana uğramadan Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana Takvim sorup hudut çizdirme bana Ben sana çiçeklerle geleceğim -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Bahaeddin KARAKOÇ (Uzaklara Türkü) Quote Share this post Link to post Share on other sites
rembo 2 Report post Posted July 18, 2007 Aşk Mektubu XXVI Âşıkım diyorum bir yere girerken Bir yerden çıkarken âşıkım diyorum Cümle âlemin bana bakışı değişiyor Eşyanın nakışı değişiyor Suların akışı değişiyor Ey sevgili; Yüreğim sevgine kelepçeli Aklım senin için çıldırıyor Kokunu alan gönlüm bir düğün evidir Şikâyet etmekten utanırım Ritmin kaynağı sen olunca Yüreğimin yakarışı değişiyor. Âşıkım diyorum adımı soranlara Nerden gelip nereye gittiğimi Merak edenlere, âşıkım diyorum Ne zaman bir cönkte, bir güldestede Sana yaraşır bir güzelleme okusam Sesimin dokusu değişiyor Hasretin, vuslatın kokusu değişiyor Ey sevgili; Yüreğim sana mahkûm olalı Her zora severek katlanıyorum Sevginin ışığı senden olunca Hayatımın seyri değişiyor Âşıkım diyorum bulutlara bakıp Rüzgâra, ırmağa, dağa, ovaya Ben âşıkım diyorum Gözlerime yıldız yağmurlan yağıyor Güneşin içinden bir başka güneş doğuyor Yüreğim kuş oiup kuşlara karışıyor İklimin adı değişiyor Ey sevgili; Yüreğim sana sevdalanalı Ne yalnızlık çeker ne dertlenirim Bağlanmanın merkezi sen olunca Hayatın tadı değişiyor. Quote Share this post Link to post Share on other sites
yusuf ziya karataş 2 Report post Posted December 23, 2007 BİTSİN SENİNLE Seninle başladım, bitsin seninle... Ve gün be gün, ben seni düşünürüm. Sen benim herşeyimsin ey sevgili. Rüzgarlara ezberlettim türkülerimi, Ben hep uzaklara türkü yazarım Sılamsın, sevdamsın, sabır taşımsın Kalemim adından başka ad yazmaz Bu kütükte başka bir ad okunmaz Narına nuruna kurban olduğum Seven sevdiğinden asla yakınmaz Ben sevda bölüğünde kıdemli bir askerim Terhis olsam gidecek bir yerim yok Yüreğimden başka silah taşımam Bütün adresleri iptal ettim Benim senden özge gerçek yarim yok. Sen benim herşeyimsin ey sevgili Ben rol gereği aşık değilim Deme bu garibin benimle işi ne... Aşkım beni teşhir eder, Sesim içime saklanır Aklanırsa adım, seninle aklanır. İstersen durmadan adres değiştir, Gözlerimi bağlasalar da bulurum seni. Ben, türkülerde tanıdım Fizan'ı, Yemen'i Anlasam ki sesim sesine değmiştir, Bütün gemileri yakar gelirim. Bu bir taahhüttür; sına beni.. En deli rüzgarların önüne sür, bulut-bulut, Bir yerde yanlış yaparsam adımı unut. Son kurşunu kendime sıkar gelirim. Bir et kemik torbası değilim ben Bir hasar raporu değil yazdığım Bir aşk mektubudur ey sevgili, Kızıl-kıyametten önce... Ve görmek için bakmaya gerek yok Her dilde güzeldir senin adın Meydanlar sarsılır sen ortaya çıkınca Yeter ki görecek göz, göz olsun. Velhasıl uzun sözlere hiç gerek yok Dil hicâbından lâl olmalı seni anarken Ey benim tabibim, tacidarım Gündönümüdür ben seni bekliyorum ---------------------------------------------- Bahaettin Karakoç Quote Share this post Link to post Share on other sites
gece güneşi 7 Report post Posted June 5, 2008 HER MEVSİM GÜNDEMDESİN Kırmızı bir geyik yanıyor güz ırmaklarında Gözleri bengi bengi bir orman Zamanı kaşıyan parmaklarında Benek benek kan? Ayaklarına keçe bağlanmış bütün atların Silinmiş yazıları kitapların Tohum, merhametine sığınmış bulutların Öylesine üryan? Yeniden yeşeren otların koşturan yeşili Görkemli tabiatın en zengin dili Gönül pırrr diye uçan bir keklik çili Yürek bir yanık harman? Her ağacın arkasına sen saklanmışsın Yerden göklere dek germişsin sessizliği Öteğen bir kuştur bıraktığın ışın Ya da sultanca bir ferman? Sabahtan akşama, akşamdan sabaha Bir kirmen gibi seni eğirir ruhum Dağ, orman, deniz, gökyüzü... aha Her yıldız kılıfını yırtmış bir can? Ey mutluluğumun müziği şiir mayam İksirinin karışmadığı sular sığ, söyleşiler ham Bense gözlerini dinlemek istiyorum bu akşam Bütün sevdalı kuşlardan? Quote Share this post Link to post Share on other sites
rembo 2 Report post Posted June 12, 2008 Kepez Ansızın bir karasu iner Deniz fenerinin gözlerine Fener kör olur Ve ağır ağır uyanmaya başlar Deniz dibinin devleri Koç sürüsü dalgalar toslaşır gerine gerine Ötede yıkkın bir balıkçı köyünün çiçeksiz evleri Evler ki denizlerde olup bitenleri bilmez Bense bu kaderi iyi bilirim Benim adım Kepez Yıldızlar olmadı mı, dolunay olmadı mı Gökyüzü de kördür Yüreğindeki kara bulutlar Durmadan yıldırımlar kusar Yorgun bir gemi oturur kayalara Karışır birbirine dua ve küfür Korkuysa şapkasını her zaman Kapkara bir dala asar Bir yosun tarlasında dinlenirken Gördüm ölümü kaç kez Selam verip geçti gülümseyerek Ben korkusuz Kepez Kaç sünger ve inci avcısının Kanına girdi bu denizler Kaç taze gelin ihtiyarladı Bu ufuklara baka baka Her sabah Neşeli bir ıslık aydınlığına Evden çıkıp gidenler Ya döndüler ya da hiç dönmediler Yaralı akşamlara Yalnız kalmayınca aç kalmayınca Oğlak, kuzu melemez Ben ne dramlar yaşamamışımdır bu kıyıda Ben Kepez Mutlu insanlarda gördüm Gelip kollarımın arasında sevişen Ama uzun sürmedi Şıngır mıngır kristal ömürleri Ne çığlıklar işittim rüzgarlardan Mevsim mevsim değişen Hele de yitik ekmekler gibi ayrılık türküleri Tedirgin martıların Kanatları vururken gez Ben dilsiz bir görgü tanığıyım Benim adım Kepez Gün kısalır, Bir gece de değişir renk renk haritam Gün uzar, Sızlayan süslü bir göğüstür Tarih-i Kadim Sırdır, ayıptır Gördüklerimin hepsini anlatamam Gemiler gelip geçerken Kaç dilden hüzünlü şarkılar dinledim Gül yanaklı, lale dudaklı Ne güzeller gördüm gitti gelmez Ben hep aynı yerde beklerim Benim adım Kepez Bazen denize küserde Gökteki yıldızlarla konuşurum Bazen gidemediğim yerleri okşamak isterim Bulamam ellerimi Ay doğarken başlar En uzun süren sarhoşluğum Asırlar kemirse de Koparamazlar zincirlerimi Kimse kirli ayaklarıyla Üzerimi tepeleyemez Ben beş vakit Sabrın gül suyuyla yıkanırım Benim adım Kepez Quote Share this post Link to post Share on other sites
kurşunkalem 56 Report post Posted June 2, 2009 Beyaz Dilekçe'den... Rahman Ve Rahim Olan Adına Sığınarak, Açtım İki Elimi, Kor Gibi İki Yaprak. Bir Edep Ölçeğinde Umutlu Ve Utangaç, İşte Dünya Önünde, Benim Ruhum Sana Aç. Bu Seyriyen Ellerle, Senden Seni İsterim, Senden Seni İsterken, Canımdan Çıkar Tenim. Sana Âşık Ruhumdur, Merceği Yakan Işık Gözlerim, Cemalini Görmeden De Kamaşık Bir Mirasyediyim Ben, İflasın Eşiğinde, Hep Sabırla Çürüyor, İhlas Bileşiğinde. Kimin Kimlik Ararken, Hem Güler Hem Ağlarım Yükseklerden Dökülen, Sular Gibi Çağlarım. Çok Tuzlu Bir Denizim, Her Anım Med ve cezir, Sana Âşık Olalı, Yüreğim Kutla Esrir. Döşeğim Kara Toprak, Yorganım Kara Bulut, Ben Seninle Doluyken, Vurgun Yapamaz Umut. Her İnsan Günah İşler, Sen’den Saklanır Mı Sır? Tövbe Dilekçesiyle Sırttan Kalkar Bu Nasır. Kainatı Yarattın, Donattın, Rızk Verdin, Kimine Sonsuz Körlük, Kimine Işık Verdin. ”Yanlış Adım Atmayın! ”, Diye İndi Her Kitap, Sana Açılan Eli, Geri Çevirmezsin Rab. Ulu Birsin, Sineden Peygamberler Gönderdin, Gök Yüzüne Yıldızlar, Yere Çiçekler Serdin. Senden Önce Bir Sen Yok, Kâinatta İlk Sen’sin! Bu Kâinat Bir Meta, Hepsine Malik Sen’sin! Rabb’im Seni Tanıyan, Bilir Doluyu – Boşu. Kapına Geldi İşte, Yorgun Bir Aşk Sarhoşu. Garibim, muzdaribim Ama Umutsuz Değil, Seninle Dost Olanlar, Cihanda Mutsuz Değil, Kulunun Kurbanıyım, Rabb’im Senin Mülkünde, Garip Kulun, lütfeyle Gülümse Dilekçeme. Senin İçin Verince, Verenin Feyzi Artar, Gönülden Bir Sadaka, Dağca Bir Ömrü Tartar. Kainatta Ne Varsa, Hepsinin Zikrinde Sen! Hamd Ve Şükür Sanadır, Her Şey Sen’inle Esen! Sen Ki Sana Geleni, Çevirmezsin Eli Boş, Âşık Boşa Dememiş: Lütfûn da Kahrın da Hoş! Bir Beyaz Dilekçedir, Sana Her Yalvarışım, İmanımla Amelim, Hem Perdem, Hem Nakışım. Çalı Bile, Kendine Sığınan Kuşu İtmez, Sen Gafursun, Azizsin, Senin Keremin Bitmez! Geldim İşte Kapına, Kul Senden Irak Olmaz Sana Adanmamışsa, Yürekte Yürek Olmaz! Her Müslüman Bir Kartal, Vurulur Da Pesetmez, Oruçtan Tad Alanlar, Kemik Peşinde Gitmez. Bezm-İ Elest'te Sana, Secde Eden Ruh İçin; Verdiğin Söze Sadık, Doğru Giden Ruh İçin: Hiç Kimseyi Vatansız, Milletini Devletsiz, Gönülleri Sevdasız, Şehirleri Mabetsiz; Bayrakları Rüzgârsız, Ocakları Ateşsiz Bırakma Ulu Rabbim, Asi Kul Değiliz Biz. Benden Önce Esirge, Muhammet Ümmetini, Esen Gitsin Her Kervan, En Sona Ula Beni! Kâinat Bir Mozaik, Her Şeye Sahip Allah! Ey Gizli Ve Aşikâr, Her Derde Tabip Allah! ... Quote Share this post Link to post Share on other sites
nurulhak 22 Report post Posted July 22, 2009 *Gör Ne Hâldeyim Çağırıyor, belli ki çok özlemiş; Gece-gündüz hasretle yol gözlemiş, Uçmak için kanatları sızlamış… Geliyorum, telli turnam, yoldayım Aşktan esrik düştüm, gör ne hâldeyim! Çok direndim en sonunda “pes”dedim, Keseceksen ellerimi kes dedim; Eseceksen yüreğimde es dedim Geliyorum, telli turnam, yoldayım Ben sana gelirken gör ne hâldeyim! Söyle dağlarına bizi saklasın, İlk celsede davâmızı aklasın… Ara-sıra kapımızı tıklasın, Geliyorum, telli turnam, yoldayım Ben seni düşlerken gör ne hâldeyim! Göçmen kuşlar hazırlandı göçmeye Gönlüm razı değil sensiz uçmaya Gün doğarken Elmadağ’ı geçmeye Geliyorum, telli turnam, yoldayım Yollarda terör var, gör ne hâldeyim! Gelişimi toroslardan ünlerim Sustuğumda ufukları dinlerim Senin ile şifrelenmiş genlerim Geliyorum, telli turnam, yoldayım Seni damıtırken gör ne hâldeyim! Son leylek yuvada boynunu büker Bir keklik aşkına ne diller döker Beden acı çeker, ruh acı çeker Geliyorum, telli turnam, yoldayım Pusulam şaşırmış, gör ne hâldeyim! Aşk, gönülde parlar, kana karışır Aşk, en kadim bayram, küsler barışır Karakoç’sa yollar ile yarışır Geliyorum, telli turnam, yoldayım Yolum kısaldıkça gör ne hâldeyim! Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted July 23, 2009 Ihlamurlar Çiçek Açtığı ZamanDilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden Bebekler hayta hayta yürümeden Geleceğim diyorum, geleceğim sana Ne olur kesin bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Beklesen de olur, beklemesen de Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde Hangi ses yürekten çağırır beni sana Geleceğim diyorum, takvim sorma bana -Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi? Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden Gemileri yaksalar da geleceğim sana On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana -Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız Ey benim alfabemdeki kadîm Elif Ne güzellik, ne de tat var baharsız Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ihlamurlar çiçek açtığı zaman Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan Kimseye uğramam ben sana uğramadan Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana Takvim sorup hudut çizdirme bana Ben sana çiçeklerle geleceğim -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Bahaeddin KARAKOÇ (Uzaklara Türkü) 3, 4 ve son mısrasının ezgi/türkü halini Hasan Sağındık ağabeyden dinlemenizi tavsiye ederim. Güzel yorumluyor gerçekten. Quote Share this post Link to post Share on other sites