mürid 20 Report post Posted August 4, 2007 «Peygamber Halkası» deyince, Veda Haccinda Allah Resulünün hitab ettikleri yüz bini aşkın Sahabîden hiç olmazsa yüzlercesini demetlemek gerekirdi. Halbuki bu kitapta, alınlarında Sahabîlik nurunu taşıyan ebediyyet kahramanlarından niceleri, hiçbir tercih Ölçüsüne vurulmaksızın gösterilememiş ve "artık gerisini siz hayâl edin!" gibilerden pek azı örnekleştirilebilmiştir. Eğer bu eserde Sahabı keyfiyetinden bir pırıltı verilebilmişse ne mutlu kalemimize!.. N. F. K. Quote Share this post Link to post Share on other sites
mürid 20 Report post Posted August 4, 2007 SAHABI O NUR ETRAFINDA Peygamber halkası... Yani, O Nur etrafında Sahabîler dizisi... Sahabî kimdir ve nedir? Sahabî, inanmış olarak O'nu bir kerecik gören, yahut O'nun tarafından bir kerecik görülmüş olan... Bu görüş ve görülüş, isterse göz açıp kapayıncaya kadar, isterse O'nun dünya hayatı boyunca olsun... Gözü O'na, yahut O'nun gözü kendisine değmiş olan her mümin Sahabîdir. Gözü O'na, yahut O'nun gözü kendisine bir kerecik değerek nurlananın makamı ne kadar yüksektir, biliyor musunuz? Velîler içinde en büyüğü, Sahabîler içinde en küçüğünün bindiği atın burnuna kaçan tozdan daha küçük... Benim buluşum değil, bu; Peygamber bâtını yolunun en büyüklerinden birine ait şaşmaz ölçü... Allah İzin verse dünyayı bir portakal gibi ikiye şakkedici bir keramet kudretindeki velî, demek istiyor ki: - Ben bu halimle, en küçük Sahabînin bindiği atın burnuna kaçan tozdan daha hakîrim. O'NUN BÜYÜKLÜĞÜ Ve bu söz, en büyük kerametin üstünde... Bu sözde Sahabîden ziyade O'nun büyüklüğünü heykelleştirmek lâzım... İnsanlığın gayesi ve Peygamberliğin ufku olmaya mahsus bir büyüklük ki, kendisini dünya gözüyle bir kerecik göreni, isterse gören dünyanın en aşağı şahsı olsun, görmemiş olan en büyük insana nispetle kıyas kabul etmez dereceye çıkarıyor. "Sahabî" kelimesinin "sohbef'den geldiğini ve Peygamber sohbetine ermiş olanlara sıfat olduğunu kaydetmeye ne hacet!... Bizim tarif ve tespit üslûbumuz, İlim üstü bir vecd dilidir ve lügat paralamalarla alâkasızdır. DERECELER Sahabî, derecede insanoğlunun en üstün tabakası olduğu gibi kendi içinde de derece derece ve tabaka tabaka... İlkler, Muhacirler, Bedir'e katılanlar, Mekke fethinden sonrakiler vesaire vesaire. Bunlar zümre zümre; bir de şahıs şahıs derecelenenler var... Aralarında en büyüğüyle en küçüğünü kesin olarak biliyoruz: Hazret-i Ebu Bekir ve Vahşi... Sahabîliği Kur'ân nassiyle sabit, rütbelerin en yükseği "Sıddıkiyyet" makamında kaim, Peygamber bağlılığının erişilmez hissesine sahip, ilk Müslüman ve halife Hazret-i Ebu Bekir, sade Sahabîlerden değil, Nebilerden sonra insanoğlunun en büyüğü... Ya Vahşi?.. Şu küfürdeyken, Peygamber Amcası Hazret-i Hamza'yı öldürüp ciğerini söken adam? O da Müslüman oldu, affedildi; ve ne denirse denilsin, Sahabîlik makamına erdi. Vahşi radiyallahüanh... Kâinatın Efendisi af ve kabul ettikten sonra, Vahşiyi af ve kabul etmemek bizim haddimiz değil... Böylece Vahşi, küfürdeki hali ve şahsiyle dünyanın en aşağı insanıyken "Allah'tan başka İlâh yok ve Muhammed onun Resulü" deyivermekle, dünyanın en yüksek insanları arasına girmiş, Sahabî olmuş bulunuyor. O KADAR BÜYÜK ŞEY Kİ... O kadar büyük şey ki, Sahabîlik, Allah Resulünün zamanında uzakta müslüman olan ve evliyalıkta "Medar Kutbu" derecesine yükselen Üveys-el Karânî (Veysel Karânî) Hazretleri, sadece annesinin izin vermemesi yüzünden Medine'ye gidip Varlığın Tacını göremiyor; Sahabîlikte belki en yüksek derecelerden birine yükselecekken en aşağı derecenin de altında kalıyor; Vahşi'nin bindiği atın burnuna kaçan tozdan da küçük... Bu da, "anneye itaat" gibi, İslâm ahlâkının bir kanun maddesini yerine getirmek yüzünden oluyor; yani Veysel Karânî, O'ndan öğrendiğiyle sahabîlik şerefinden mahrum kalıyor. İlâhî cilveye bakın! İşte Sahabî ve Sahabîlik!.. Velînin birine, yüksekliğini belirtmek İçin, demişler: - Siz zamanımızda Sahabîlere denksiniz! Velî, bu ölçüsüz medihten son derece incinmiş ve karşılık vermiş: - Siz Sahabîleri görmüş olsaydınız "deli" derdiniz; onlar da sizi görmüş olsalardı "bunlar Müslüman değil!" derlerdi. Ben nasıl onlara denk olabilirim? İşte Sahabî ve Sahabîlik! Allah Resulü buyuruyor: "- Her günaha şefaat ediciyim, fakat Sahabîlerime dil uzatanlara asla!" KORKU SINIRI Bu hadîsin, en büyük günahı bile içine alıp Sahabîlere karşı en küçük dil uzatma hareketini şefaat dışı kılan korku sınırı ortada dururken, kalkarlar, bir Hazret-i Ali ve Muaviye meselesi çıkarırlar ve biz Vahşi'ye "radiyallahüanh" dediğimiz halde koca Muaviye'ye ağız dolusu söverler ve bunu "Ehl-i beyt - Peygamber Evi" aşkına yaptıklarını sanırlar. HÜKÜM Şahıs kıymeti ne olursa olsun, O'na bağlı ve O'nun tarafından benimsenmiş olmanın karşılık bulunmaz imtiyazı... İşte Sahabî ve Sahabîlik! O nurun etrafında halkalananların ışık dairesinden pırıltılar toplamaya savaşacak olan bu eserde yardımcım, Allah'ın inayeti, Resulünün ruhaniyeti ve bağlılarının himmeti olsun... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites