Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
mehmet

Mantık Kabul Eder, Ruh Kusar!

Recommended Posts

..................

 

Bir yaz günü... Sofra kurulmuş, yemek yenilecek... Her şey hazır... Merhum Üstad Necip Fazıl Kısakürek, masanın üzerindeki içi su dolu "viski şişesi"ni görünce sorar:

 

"Bu ne?"

 

Cevap verir, oğlu;

 

"Baba; soğuk su için.... Buzdolabına ancak bu şişeleri koyabiliyoruz da!..."

 

İtiraz eder üstad:

 

"Olmaz!.."

 

İzaha çalışır oğlu...

 

"Baba inan ki çok iyi temizledik, bol sabun ve kaynar sularla yıkadık."

 

Üstad yine "olmaz" der ve şu ibretli sözler dökülür ağzından:

 

" O halde oğlum; yarın lazımlık satan bir dükkana gideceksin ve oradan el değmemiş bir lazımlık alacak, çorbanı da bu lazımlıkla içeceksin!

 

İçebilir misin?...

 

Elbette içebilirsin... Hiçbir mahzuru da yok...

 

Amma velakin; mantığın kabul etse de, ruhun kusar bu çorbayı!"

 

 

........................

 

 

28 aralık 2007/ Hasan Karakaya (Vakit Gazetesi'nden alıntıdır.)

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah onlara layık bir gençlik nasip etsin bu millete. işte müslüman şahsiyeti!

Share this post


Link to post
Share on other sites

harika bi teşbih günümüzde ruhumuz hep kusuyor ama bundan bihaber yaşıyoruz allah cc. anlamayı nasip etsin.

Share this post


Link to post
Share on other sites

OFF....................................

kişi dört duvar arasında kendi kendinede utanabiliyormuş demekki! ANLADIM.

Isır oğlum dilini hatta dişini bile kırabilirsin!!!

Share this post


Link to post
Share on other sites

güzel insandan güzel cevap. :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

cevapki ne cevap o anda parmaklarını ısırır insan

Share this post


Link to post
Share on other sites

üstada olan sevgimi kimse bilemez.. lakin.. bu biraz vesvese olmuyor mu? Allah Resulü, bu tarz konularda hiçte seçici değildi, bir yahudi kadının dahi verdiği keçiyi yiyebilen, sahabelerin kafirlerin verdikleri taslardan su içtikleri, ikram ettikleri yiyeceklerden almaları.....

 

kaynar suda yıkanan, içki bardakları şeriatta temiz sayılırken, bu biraz ifrat değil mi?? iyi niyetle yaklaşanlar cevap yazabilirse sevinirim.. sataşmak için ve laf atmak için klavyesine eli uzananlara hakkımı gözleri önünde bulundurmalarını hatırlatırım!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bize ifrat gibi görünen şey bir başkasına tefrit gibi hatta gibisi fazla, tefrit gelebilir...

Falanca, 5 vakit namaz kılın birisini işitince; "ne o, uçacak mı yoksa" der de, kendisi hakkında söylenenleri işiten kişi, işin yahut uçmanın neresinde olduğu pekala bilir...

Bu, (müslamanlıkta) ileri gitme hususunda en basit, en garip ve zaman itibari ile en çok duyduğumuz laflardan bir laf, misallerden bir misal...

Ve musallinin penceresinden geride kalmanın en acıklı manzarası...

 

İfrat ve tefrit noktasında her müslüman için dengelenmesi, denge olması gereken hususlar hariç bir takım özel durumlarda (misal, bu konu; viski şişesinde muhafaza edilmeye çalışılan su) davranışlar, tepkiler; insanın o an için içinde bulunduğu atmosfer yahut mizacı ile alakadar...

Hatta büsbütün ruhî durumu ile ilgilidir diyebiliriz durduğu yer, söylediği söz...

"... ruh kusar..."

 

Allah Rasulü'nün hayatından bir kaç örnek vermişsiniz ki; doğrudur...

Ne iş, diye sizinle beraber ihtimal ki başkaları da düşünebilir...

Birbirine benzer gibi görünen durumlar ve bir yanda Rasulullah diğer yanda Üstâd!...

Bu noktada hadiselere zamanın şartlarını gözardı etmeyerek bakmakta fayda var diye düşünüyorum...

Yine de tatmin olamadım diyenler için son olarak Tebrizli Şems (ks.) ile Mevlânâ (ks.) arasında geçen şu şaşılası soru ve cevaplı hadiseyi not edelim. Ve bu noktada açılan konuyla ilgili zihnimizdeki vesveseleri def edelim...

 

Hadise:

 

Şems sorar:

 

-Ey Müslümanların imamı!... Bir müşkülüm var. Hz. Muhammed mi büyük, Bayezid-i Bistami mi?

Sorunun heybetinden kendinden geçen Mevlana, bir müddet sonra kendi toparlar ve cevap verir;

-Bu nasıl sual böyle? Tabi ki, Allah"ın elçisi Hz. Muhammed bütün yaratıkların en büyüğüdür.

Zaten beklediği de bu cevaptır Şems'in. Mevlânâ'dan almak istediğini alan, duymak istediğini duyan Şems asıl sorusuna geçer:

-"O halde neden Peygamber bu kadar büyüklüğü ile Ya Rabbi seni tenzih ederim, biz seni layık olduğun vechile bilemedik” buyururken, Bayezid, “Ben kendimi tenzih ederim! Benim şanım çok yücedir. Zira cesedimin her zerresinde Allah"tan başka varlık yok!..” demekte?

 

Bu esas ve esaslı sual karşısında Mevlânâ cevaben, dili ile değil adeta sır dolu göğsü ile şöyle mukabele eder :

-Hz. Muhammed, müthiş bir manevi susuzluk hastalığına tutulmuştu, "biz senin göğsünü açmadık mı?" şerhiyle kalbi genişledi. Bunun için de susuzluktan dem vurdu. O her gün sayısız makamlar geçiyor, her makamı geçtikçe evvelki bilgi ve makamına istiğfar ediyor, daha çok yakınlık istiyordu. Bayezid ise, bir yudum suyla susuzluğu dindi ve suya kandığından dem vurdu. Vardığı ilk makamın sarhoşluğuna kapılarak kendinden geçti ve o makamda kalarak bu sözü söyledi.”

Share this post


Link to post
Share on other sites
Üstad yine "olmaz" der ve şu ibretli sözler dökülür ağzından: "O halde oğlum; yarın bir lazımlık bulacak, bol sabun ve kaynar suyla yıkadıktan sonra çorbanı da bu lazımlıkla içeceksin! İçebilir misin? Hiçbir mahzuru da yok... Amma velakin; mantığın kabul etse de, ruhun kusar bu çorbayı!"

 

Doğru söze ne denirki..!!!!!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...