Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
kılıçkıran

Durum Değerlendirmesi

Recommended Posts

Kıymetli Gönüldaşlarım;

 

Tarih yükseliş-alçalış gibi tabi seyri içinde aynıyla tekerrür ve tekabül etmez,misliyle tekamül eder.Zira tarihte meydana gelen her hadise,bütün kulaklar sağır,gözler âmâ,vicdanlar dumur olsa da o tarihin vücut ikliminin içinde fırtınalardan,nakıslıklardan ve hatalardan arınıp istikbalin kahramanları için bir ip ucu,bir sıçrama tahtası,keskin nazarlara ve dimağlara bir ibret vesikası olarak sunulur;yine tarih kendi zamanını yüceltenlerin madalyasını cilve-i ilahi üzerine ahir ömründe boyunlarına takarken asıl kıymetlerini de fikirlerinin tahakkuku için bir sonraki devire havale eder.

 

Tarih namütenahi,yuvarlak dört kutuplu bir hortum içinde bir su gibi dönen ve bu dairenin tepe- kutup noktasına Allah Resul’ünün devrinde ulaşan,keyfiyette bir daha ulaşılamayacak olan devir-ki bu devir yerle göklerin yaratıldığı devir-ve ondan sonra aşağılara süzülen “zaman”mefhumunun bir serüvenidir.Allah Resulü’nün mübarek vücuduna,nefesine ve kemiyette devrine yakınlığıyla müstesna tuttuğumuz Emeviler ve Abbasiler’in üzerinden su misali aşağılara kıvrılan zaman Yüce Beyan’ın sena ettiği Osmanlı devletini o mücerret tepe-kutbundan sonraki yan-kutbunda yakaladı.Ve sonra ilahi mukadderat ve zamanın devrini yaptığı mücerred dairenin gereği aşağılara,yani tepe-kutbun tam tersine alt-kutba düşüş…20.yüzyıla sarkan 19.yüzyıl…Bu tarih,zulmeti,zulümleri,istibdatı ve dalaletiyle birlikte aynı zamanda dördüncü yan-kutba yükselişin bir delaleti,zemini ve işaretiydi.

Evet 20.yüzyılın ortaları,zamanı düştüğü en dip kutuptan yukarılara taşımanın ve bunun mücadelesinin verildiği bir devir….Zamanı yukarılara çekmenin çetinliği ve zorluğu mücadele kahramanlarına o devre ait metodu da beraberinde getirmişti.Kimi zaman rüzgarı yarıcı aerodinamik bir füzeden daha keskin çıkışlar;kimi zaman da en haşin ve sert polemikler…Bu noktada metod,mücerret daire içindeki “zaman”ın bulunduğu yer,içtimai ve siyasi vaziyet ölçüsüne göre kıymetlendirildiği takdirde haklı ve geçerli,hatta hatalarıyla birlikte mazur görülebilir.

 

Evet şu an, 21.yüzyılın kapı eşiğinde;ilahi hikmete bağlı olarak zamanın tabi seyrinin iktizası ve hüccetiyle dört kutuplu mücerred zaman dairesinin dördüncü yan kutbuna doğru yükselen,ruhta ve maddede güçlü bir Türkiye’nin arifesindeyiz.Müjdeler Olsun!... Amma velakin, bu yükselişten başları dönenlerin;tezgahları başına yıkılanların;yükselişin önüne geçmek isteyenlerin,doğan güneşten rahatsız olan yarasaların ”kaos”tan nemalanmak isterken kendi “kaos”larında çırpınanların,gövdesi burada kökü dışarıda kimi mahfillerin olduğu ve bunların korkuya bağlı insiyakla kaçarken şehirleri yakıp yıkma ameliyesi üzerinde bulundukları ve çeşitli provakatif eylemleri tertiplediği muhakkak...Oyunları ve taktikleri belli:

1-) Laik-anti laik çatışmasını yeniden körükleyip halkı sokağa dökmek…

2-) Suni ve sözde “islami mücadele”örgütleri ortaya atıp,yine güya bunları suçüstü yakalamak ve deşifre etmek…

3-) Bizatihi içinde bulunmalarıyla birlikte “İslamcı” kisvesine bürünüp saf ve masum halkı devletin kimi kurumlarına karşı kışkırtmak veya yine o kisveyle “mütedeyyin halkın karşı kutbunda”olduğunu iddia ettikleri yerlere fiili olarak saldırmak ve suçu yine masum ve mütedeyyin halkın üzerine atmak…

4-) Yine buna bağlı olarak muhafazakar ve hamiyetperver insanlar üzerinde “korkaksınız”,”susma zamanı değil”,”sisteme entegre oldunuz” türünden psikolojik baskılar yapmak...

5-) Türk milletinin yekpare bağlayıcı unsurlarını kopararak etnik ve mezhepsel çatışmalarla “kaos”ortamı oluşturup,bu “kaos”un tozu dumanı arasından menzillerine doğru süzülmek…

Yegane mekanları:

Çarşı,sokak,kahvehane,üniversite ve özellikle çağımızın en tesirli verimlerinden biri olan internet ortamını kullanmak…

Evet saygıdeğer gönüldaşlarım,

Türkiye’miz şu günlerde yakaladığı istikrar ve terakkiyle birlikte hassas bir geçiş döneminin içine girmiş olup,maatteessüf bu geçiş sürecini fırtanaya çevirmek isteyen kimi grup ve şahısların varlığını müşahede etmekteyiz.Ülke olarak bu geçiş sürecinde ortaya koyacağımız tavır ve stratejilerimiz Türkiye’nin yerleşeceği yeri zaman bakımından müspet veya menfi noktada etkileyecektir.Umuma şamil bu ikaz ve istişare mahiyetindeki yazımızın,en derin fikir ve nazari planda aksiyon şuurunun mümessilleri Büyük Doğu nesline bakan cephesiyle deriz ki;

Büyük Doğu salt nazari planda ve toprağa bağlı ölçüler içinde günübirlik siyaset,politika ve etrafı kabaca çevrilmiş herhangi bir devlet sisteminin basit bir siyasi ve ideolojik planı değil;Büyük Doğu MEVCUDA TAKILMADAN sadece iyiyi,güzeli ve doğruyu aramanın bulmanın ve bulduğunu sert ve yıkıcı metodlara asla kullanmadan sadece kalp ve kafa nahiyelerin altına topluluk şuuruyla sızmanın adıdır.Zira Büyük Doğu beş hassenin üstünde ve toprağa bağlı adi,siyasi politik hesapların üstünde bir MÜCERRET FİKİR’dir.Büyük doğuda ise NİZAM kendi iç zuhurunun tabi bir tekamülüdür.Bu hususiyete istinaden Büyük Doğu’nun belli başlı herhangi bir antitezi olmayıp daha açık bir ifadeyle düşman cephesi yoktur.Büyük Doğu en kat’i bedahet ölçüsüyle haklı davasında MUTLAK ve SADECE GÜZEL’i ortaya koyma ameliyesiyle tez’i vardır.Buna bağlı olarak hem içinde bulunduğumuz devrin ve hem de Büyük Doğu’ya münhasır Mücerret fikrin iktizasıyla deriz ki;

“Zaman”Sert ve fevri;yıkıcı ve protest çıkışların zamanı değildir.Zaman korkutmak yerine sevdirmenin;yeis’e düşürmek yerine ümitlendirmenin;inançsızlık ve fikirsizlik elemi altında inleyen gönülleri doldurmanın zamanıdır.

Bu vesileyle,gerek gerçek hayatta gerekse internet ortamında saf,temiz,masum,iyi niyetli ve heyecanlı kardeşlerimizi,kendi sert ve kaba metodlarıyla kışkırtmaya çalışan kişilere,kendi meşreplerine uygun yerlerde hareket etmeleri için kapıyı gösteriyor;itidalini muhafaza eden gönüldaşlarımıza da muhtemel tahrik ve kışkırtmalara alet olmamalarını önemle rica ediyoruz.

 

Allah yar ve yardımcınız olsun.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamün Aleyküm,

 

"Hasbünallâhü ve ni'me'l-vekîl-Allah bize yeter, o ne güzel vekildir."

 

Bu uyarıcı, telkin edici yazı için teşekkür ederim Kılıçkıran kardeşim, Allah razı olsun. Belirttiğiniz gibi o kadar hassas bir dönem içindeyiz ki aynı dünya görüşüne sahip olduğumuz insanlarla bile ters düşmeye başladık. Aksü’l-amel göstermemek için sizin de ifade ettiğiniz gibi itidali elden bırakmamak gerek. Geçmişi inkârla dolu güruhun -şu kısacık hayattaki- dünya metaı için yaptıkları son çırpınışlarıdır belki de (ve inşallah)… Allah-u Azimü’ş-şan’dan onlara da hidayet diliyorum.

Bizler şu dönemde soğukkanlılığımızı korumalıyız. Üzerimizde oynanmak istenen oyunlara alet olmamalıyız. Özellikle üniversitelerde çıkabilecek olaylara karşı daha dikkatli olmalı, tahrik olmamalı ve bu gibi şeylerden uzak durmalıyız. (Maalesef en çok üniversite gençliği galeyana geliyor bu gibi durumlarda.)

Ve daha çok okumalı, okumalı, okumalıyız… Burada da neyi nasıl okumalıyız sorusu akıllara gelebilir. (Fikri sahada bizi geliştirebileceğine inandığımız eserleri okumalıyız)

 

 

Allah(c.c) her daim yar ve yardımcımız olsun, muhabbetle…

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne de güzel yazmışsınız efendim,ellerinize sağlık :D Şimdiden bile zorluk yaşamaya başlamış bir üniversite öğrencisi olarak uyarılarınızı dikkate alacağımdan emin olabilirsiniz :D Allah razı olsun her ikinizden de :D

Share this post


Link to post
Share on other sites

esselam...

 

_ Gözümüz ve gönlümüz Ararat'daır , oraya dikili ve meftundur her daim..Şimdi birileri önümüze bir çakıl taşı atıyor ve işte çözüm , buna razı olun diyor...biz yaptık ve oldu , oh oh abilerimiz çalışıyor...sen de sesini çıkarma , protest olma teslimiyetçi ol , arap atı değil kaplumgağa ol vs..bunlara karnımız tok olmalı..BüyükDoğu fikir-aksiyon-haraket çizgisidir..haraketi olmayan , aksiyonu olmayan fikir de olmaz..

_ YUkarıdaki (kıymetli gönüldaşlar başlığı) karışık salata menüsü temcit pilavi gibi bütün zamanlarda icabettikçe ortaya konur böyle..ne diyeyim yiyenlere afiyet olsun..benim hayvan terli..vesselam..

 

Şimdi şuurlara altarnatif bir haber koyayım da ; bktan , sonu olmayan , ahiri berbat bir fikrin saliklerinin bile davaları için neler yaptıklarını tipik olarak görün..

 

_ İşte çadır ve DTP'liler !

dtp-cudi-etegine-yerlesti_o.jpg DTP, Cudi Eteğine Yerleşti!

 

 

PKK'ya Karşı Yürütülen Sınır Ötesi ve Yurt İçindeki Operasyonlara Tepki Göstermek için Şırnak'a Gelen DTP'liler, Cudi Dağı Eteklerinde Kurulan Çadırlara Yerleşti.

 

Havaların soğuk olması nedeniyle eyleme katılanlar çadır önlerinde yakılan ateşlerin etrafında ısınmaya çalıştı. Çadır eylemine DTP'li bazı milletvekilleri de katıldı. Çadırların önünde biriken gruplar, DTP'li milletvekillerini, PKK ve elebaşı Abdullah Öcalan lehine attıkları sloganlarla karşıladı. Eyleme başta DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, Grup Başkanı Ahmet Türk, milletvekilleri Sırrı Sakık, Fatma Kurtalan, Sevahir Bayındır, Gultan Kışanak, Osman Özçelik, Hasip Kaplan ve belediye başkanları da katıldı. 6-02-2008

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir avuç fındık iyi gelir, eee tabii yersen....Galiba T.Saylan'ın 5 Şubat tarihli beyanını okumadınız, öyleyse aktarması bizden;

 

 

Türkan Saylan türban konusunda çok sert konuştu ve "Menderes'in sonu ne oldu?" diye sordu.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Türkan Saylan, üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılması yönündeki kanun çalışmalarına karşı çıkarak, "Bizim istemediğimiz bir şeyin Türkiye'de olması mümkün değil" dedi ve Menderes örneğini verdi.

 

Harekette bereket vardır. vesselam...

Share this post


Link to post
Share on other sites

sayın kılıçkıran kardeşim,yazının en sonuna eklediğin dua'ya amin diyerek başlıyacam..

 

yaptığın bu son derece kıymetli ve önemli tahlili, okumadan veya okuyupta teşekkür etmeden geçemezdik.(son paragraf bana yazılmış gibi..yoksa bana göndermemi? :D )

seninde dediğin gibi, dört kutup'lu zaman'ın en üst noktasındaki keyfiyete çıkış, birdaha namümkün çarpı milyonkere...amma velakin içinde bulundğumuz zamanın şartlarına göre,bu keyfiyeti en üst plana çıkarmak bizim vazifemiz.evvela uyanık olacak bir müslüman.! öyle anlar ve zamanlar oluyor ki en masum insanların/müslümanların üzerine öyle çirkin iftiralar atılıyor ki..ama malesef ve üzülerek söylüyorum bir çok müslüman bu iftiralara inanıyor.basit bir ''kıyas''yapsa (iftirayı atan kim,iftiraya maruz kalan kim?)iş çözülür.. ama bu kıyası yapmaktan bile aciz dindaşlarımız var..farz-ı misal:andıç'çı medya'nın yalan ve iftiraya dayanan haberlerine bir çok masum ve saf müslüman kanıyor..bu sadece bir misal,buna benzer binlercesi daha var.biz kanmayız demeyin bazen öyle kılıflara sokuyorlarki..velhasıl kelam bu durumda iş bize düşüyor.elimizde medya organı olmadığına göre klavyemizle,söylemlerimizle,konuşmalarımızla,gücümüzün, ve aklımızın yettiği kadar insanları uyaralım bilinçlendirelim..bunun yöntemini (ben ne kadar uymasamda)sevgili kılıçkıran kardeşim bir plan ve çerçeve içinde beyan etmiş olduğu itidal'i elden bırakmamak şartıyla herşey caiz..haa çelikten daha sert olmak gereken yerler var muhakkak..ama davayı anlatma /tebliğ aşamasında ''itidal''çok önemli..

 

uyanık bir müslüman gençliği temennisiyle,Allah hepimizin yardımcısı olsun.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...