sezefinu 2 Report post Posted February 7, 2008 Hazret-i Mevlana'nın Enfes Değerlendirmesi Gönül ustası Hazret-i Mevlânâ, insanı ilâhî huzura ulaştıran tekbir, kıyam, rükû, secde, selam ve dua gibi namaz rükünlerine oldukça düşündürücü mânâlar kazandırır. Namaza tekbirle girmek, “İlâhî, biz Senin huzurunda kurban olduk” demektir. (Tekbir getirerek kurban kesildiği gibi, tekbirle namaza başlamak da ‘Allah’ım, canımız sana feda olsun’ anlamındadır.) Namazda kıyama durmak, Allah’ın huzurunda kıyametteki muhasebeyi hatırlatır. Kul, biraz sonra hakkıyla yerine getiremediği kulluğundan ve işlediği günahlardan dolayı, utancından ayakta durmaya dermanı kalmaz, rükû’a eğilir Başı rükû’da iken “Hakk’ın sualle-rine cevap ver!” diye İlâhî ferman gelir. Kul, rükûdan başını mahcup olarak kaldırır. Ayakta duramaz, yüz üstü secdeye kapanır. Tekrar ona “Secdeden başını kaldır! Yapmış olduklarından haber ver!” diye ferman gelir. O, yine mahcup bir halde başını kaldırırsa da, tekrar yüzüstüne kapanır. O ağır yükün tesirinden dizleri üstüne çöker. Sağa selam verir; peygamberler ve melekler tarafına bakar, onlardan şefaat talep eder. Onlar derler: “Çare ve yardım günü geçti. Çare, ancak dünyada olabilirdi. Orada salih amellerde bulunmadınız, o günler gitti.” Sola selam verir; akraba ve yakınlarının tarafına bakar. Onlardan da bir fayda göremez. Herkesten ümidini kesince, dua için iki elini kaldırır. “Ya Rabbi, herkesten ümidimi kestim. Kuluna melce ancak Sensin. Senin rahmet ve mağfiretine sınır yoktur . Quote Share this post Link to post Share on other sites
tugra 6 Report post Posted February 22, 2008 Mevlâna'nın Namaz Değerlendirmesi, Mesnevî'den... Namaza tekbir getirip başladıklarında, kurban misali bu alemden çıktılar. Çünkü imamın 'Allahü Ekber' demesinin manası şudur: - İlahi! .. biz senin huzurunda kurban olduk!... O sırada beden İsmail, can da İbrahim (sav) gibidir ki can, bedenin heva ve hevesini kesmek için tekbir getirmiştir. İşte o zaman beden, şehvetlerden ve hırslardan ölüp kurtulmuş, kul namaza başladığında : - Bismillâhirrahmânirrahim, diyerek boğazlanmıştır. Namaz kılanlar kıyamet gününde Allahu Teâla'nın huzurunda nasıl ki saflar halinde duracaklar, aynen o şekilde nefislerini hesaba çekerek, Rablerine yalvararak gelirler. Allah'ın huzurunda göz yaşı dökerler. Kıyamet gününde kabirden kalkıp mahşer yerinde dikilir gibi namazda kıyam ederler. Cenab-ı Hak onlara şöyle der : -Sana verdiğim süre içinde ne kazandın, bana ne getirdin ?-Ömrünü hangi amelde bitirdin ?-Rızkını ve kuvvetini hangi işte tükettin ?-Gözünün cevherini nerede eskittin ?-Beş duyu organını nerede kullandın ?-Sana bel ve kazma gibi el, ayak verdim. Ben onları kendi lütfum ile bağışlamıştım. Ne oldular ? Onlar bu halde iken sorular ardı ardına gelir. Soruya muhatap olan utancından iki kat olup rüku halini alır. Zira utandığından ve ayakta duracak hali kalmadığından, Allahu Teâla'yı tesbih eder : -Sübhane Rabbiyel Azim, der. Cenab-ı Hak : -Ey Kulum ! Başını kaldır da sorularıma cevap ver, diye ferman eder. Kul mahcup bir halde başını kaldırır ama ayakta duramaz.Hemen secdeye kapanır. Bu kez ona : -Secdeden başını kaldır, yapmış olduklarını anlat, denir. Fakat kul, mahcup olarak başını secdeden bir ara kaldırsa da duramaz. Hemen yüz üstü kapanır. Cenab-ı Hak tekrar : -Başını kaldır ve açıkla! Yaptıklarından birer birer hesap soracağım , buyurur : İşte bu heybetli hitaplar o kulun ruhuna tesir eder. Artık ayakta duracak hiç hali kalmamıştır. bu ağır yükün tesirinden dolayı ayakları üstüne otura kalır. Cenab-ı Hak bu halde iken ona : -Anlat şu halini! Sana nimet vermiştim. Nasıl şükrettiğini söyle. Sana sermaye vermiştim, nasıl tükettiğini göster !..der. Ve....Kul, bir çıkış yolu bulabilmek için sağ tarafına selam vermek üzere, nebilerin ve meleklerin bulunduğu tarafa yönelir : -Esselâmu Aleyküm Ve Rahmetüllah, der. Bunu yapmakla, 'ey manevî rehberler! ..Şefaat ediniz ki bu kötü kuşun ayağı ve dili çamura batmış, kurtulsun' demek ister. Onun bu sözü üzerine peygamberler ona şöyle der : -Biz dünyada iken sana çare idik. Orada salih amellerde bulunmadın. Şimdi vakitsiz öten kuş gibisin. Ey talihsiz kişi !.. Git, kanımıza girme. Onlardan bir fayda göremeyen kul, bu kez sol tarafa aile ve yakınlarının bulunduğu tarafa, soluna yönelir : -Esselâmu Aleyküm Ve Rahmetüllah, der. Onlar da : -Sus !.. Bizden yardım isteme. Biz kim oluyoruz ki sana yardım edelim.Bizden el çek, derler. Zavallı ne o taraftan ne de bu taraftan bir fayda görür. Ruhu çaresiz kalır: Kalbi parça parça olur. böylece ümitleri tükenmiş bir halde Allahu Teâla'ya yalvarmak için ellerini yukarı kaldırır : -Ya Rabbi!.. Artık ümidim kalmadı. Sığınacak tek kapım sensin. Senin rahmet ve mağfiretinde son yoktur, der." Quote Share this post Link to post Share on other sites