Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Ü.Y.

Bülent Ersoy Için Rtük'e Rekor şikayet

Recommended Posts

Bülent Ersoy için Batman'da referandum sandığı kurulacak

 

Ünlü Sanatçı Bülent Ersoy şimdi de referanduma konu olacak. DTP'li Batman Belediyesi, katıldığı bir TV programında söylediği sözlerden dolayı isminin şehrin en işlek caddesine verilmesi gündeme gelen Sanatçı Bülent Ersoy için referanduma gitmeye hazırlanıyor.

 

Ersoy: Çocuğum Olsa Askere Göndermem Demişti

 

Bir TV programında jüri üyesi olan Bülent Ersoy, Kara Harekatı'nın devam ettiği sırada yaptığı açıklama ile dikkatleri üzerine çekmişti. Ersoy, programda şunları söylemişti: "Eğer doğurganlık özelliğim olsaydı, çocuk doğurmuş olsaydım; birileri masa başında 'Sen bunu yapacaksın, o da bunu yapacak' diyecek, ben de doğurduğum çocuğu toprağa vereceğim. Var mı böyle bir şey ya? Bu normal şartlar altında bir savaş değil. Orası yazıyor, herkes de onu oynamak mecburiyetinde kalıyor. Entrika var bunun ucunda, entrikalarla başa çıkamaz." diye" demişti.

 

Ersoy'a en büyük destek DTP'lilerden geldi

 

DTP'li Türk: Ersoy, Siyasilerden Daha Cesur: Bu sözleri toplumun her kesimi tarafından mercek altına alınan Bülent Ersoy'a en büyük destek DTP'lilerden geldi. DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, Ersoy için, "Siyasetçiler Bülent Ersoy'un gösterdiği cesareti gösteremiyor" demişti.Bu sözlerden sonra Ersoy'un kasetlerinin Doğu ve Güneydoğu'da satışının büyük artış gösterdiği de belirlenmişti.

 

 

CADDELERE İSİM NASIL VERİLİYOR?

 

Şehirlerdeki cadde ve sokaklara verilecek isimlere Belediye Meclis'leri karar veriyor. Bunun için belediyelerdeki beş kişilik "isimlendirme komisyonu" bulunuyor.İsim değişikliği için ise belediye başkanı ve ya komisyonun önerge vermesi gerekiyor. Önerge, komisyon tarafından kabul edilirse karara bağlanarak Belediye Meclisi'ne gönderiliyor. Her ayın ilk haftası toplanan Belediye Meclisleri isimleri karara bağlıyor.

 

Popstar Alaturka programında Irak'ın kuzeyine düzenlenen operasyona ilişkin sözleriyle gündeme gelen Bülent Ersoy hakkında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK) şikayet yağdı. 4 gün içinde RTÜK'e yapılan 2 bin 814 şikayetin bin 240'ı Popstar Alaturka ve Bülent Ersoy'a ilişkin oldu. 24-25-26-27 Şubat tarihlerinde RTÜK'e gelen 2 bin 814 bildirimin bin 240'ını Bülent Ersoy'un sözlerine yönelik tepkiler oluştururken, Popstar Alaturka Programı'na gelen izleyici şikayetleri "kişiye yönelik şikayetler", "milli ve manevi değerlere aykırılık" ve "programın yayından kaldırılması"na yönelik olarak üç kategoride toplandı.

 

 

ŞEHİT YAKININDAN ERSOY'A TEPKİ-

 

RTÜK'e gelen şikayetlerin ortak noktasını Bülent Ersoy'a ekran yasağı konulması oluşturdu. Popstar Alaturka ve Bülent Ersoy'a ilişkin şikayetlerden dikkati çekenler şunlar oldu: "-Ben bir Türk annesiyim ve harekatta yeğenim şehit düştü. Bülent Ersoy gibi cinsiyeti belli olmayan bu insanın nasıl oluyor da bu şekilde konuşmasına izin veriyorsunuz. RTÜK uyuyor mu? Bu insanı ekranlardan uzaklaştırsınlar. TC kimliğinden çıkarsınlar. Bu insanı görmek istemiyoruz. RTÜK'ün gereğini yapmasını istiyorum. -Bülent Ersoy'u kullandığı cümlelerden dolayı protesto ediyorum. Kötü örnek olduğunu düşünüyor, ekranlara çıkarılmasını istemiyorum.

 

-"ROJ TV'DE SLOGAN"-

 

-Bülent Ersoy oğlum olsa askere göndermezdim dedi. Kimse çocuğunu göndermezse ülkeyi kim savunacak? Vatan haini ROJ TV gibi kanallarda slogan olarak kullanıyorlar. -Bülent Ersoy doğurganlık özelliğim olsa oğlumu askere göndermem cümlesinden dolayı Demokrat Toplum Partisi'nin gözdesi olmuştur. Bu nedenle defalarca ROJ TV'de yayınlanıyor. Son derece şikayetçiyim.

 

-"BAŞKA ÜLKEYE GİTSİN"-

 

-Başkalarının savaşı için doğurduğum çocuğu toprağa veremem diyen Bülent Ersoy şayet böyle düşünüyorsa başka bir ülkede yaşamalı ve asla doğuramayacağı çocuğunu hangi ülkede istiyorsa orada askere göndermelidir. RTÜK'den talebim Bülent Ersoy'un derhal ekranlarda yasaklanmasıdır. -Bülent Ersoy ve onun gibi insanları ekranlarda görmek istemiyorum. Programın yayından kaldırılmasını istiyorum. -Askerlerimizin mücadele ettiği bu dönemde Bülent Ersoy'un televizyon kanallarına çıkartılmasından rahatsızım. Bu kişinin askerlerimize dil uzatmasına neden izin veriliyor. RTÜK neden müdahale etmiyor?"

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yazının çoğuna katılıyorum.

 

Fakat kendisi istemeden, "Başka Ülkeye Gitsin" deme hakkımız yoktur. Sürgüne gerek yok. Yada sürekli birilerini bir yerde yaşamaya davet etmeye gerek yok. Bu düpedüz terbiyesizliktir.

Bülent Ersoy'unda yaptığı şerefsizliktir onu biliyoruz.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Başka ülkeye gitsin demeye hacet yok zaten,onlar gibiler ülke zor duruma düştüğü anda,ki böyle bir durum söz konusu bile olmaz inşallah, koşa koşa başka yerlere kaçanlardır :)

Share this post


Link to post
Share on other sites
yahu arkadaşlar herşeyi konuşalım da,bu xxxx nın (sıfat bulamadım) adını da buralarda gezdirmeyelim.

 

Kardeşime katılıyorum, malum şahıs hakkında konuşmak bile sadece vakit kaybından başka bir işe yaramaz.

 

selam ve dua ile

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstadın “Konuşmalar” isimli derleme kitabında, 24 Nisan 1981 günü Türk Edebiyatı Vakfında yaptığı sohbetin metni bulunuyor. Birçok mevzuda fikir beyan eden ve yeri geldikçe hatıraları ile sohbeti süsleyen Üstad, konuşmasının sonuna doğru gençliğin içinde bulunduğu vahim duruma ve gençliğin teşkil ettiği tablonun unsurlarına değiniyor. İşte bu esnada laf Bülent Ersoy’a da geliyor ve onun şahsında bir zihniyetin, gençliğin teşkil ettiği bir kolun örneklemesi yapılıyor. İlgili kısmı ekliyorum:

 

**

 

Dünya kritik durumda... Sol gençlik malum... Bu arada, bir de ne olduğu belli olmayan bir hava-cıva gençliği var... Maalesef ekseriyeti teşkil ediyor... Onun (prototip)i Bülent Ersoy Bey’dir. Kadın oluyor, kadınlık kabul etmiyor. Erkek oluyor, erkelik kabul etmiyor. Ne haldir bu?.. Tıpkı, politikada bizim uğradığımız hal...

 

***

 

 

Yukarıdaki habere gelince... Bülent Ersoy gibi biri, habere bahis mevzuu olan lafı söylemeden önce de vatandaşların şikâyetlerinde kullandığı ifadeler ile "milli ve manevi değerlere aykırılık", “kötü örnek olmak” özelliklerine malik idi. Allah’ın lanetlediği bir işi yaparak, zaten cemiyet gözünde değeri kalmaması gereken, televizyonlara çıksa bile izlenmemesi gereken ve hatta tv kanallarında görülünce bu tepkiler kadar aksülamel gösterilmesi gereken biri idi. (tv'ye hakim olan zihniyeti ve izlettirilenlerin amacını Yahudi stratejilerinden biliyoruz, izleten kadar izleyen de suçlu) Ama cemiyet, onu bu haliyle kabul ediyor ve artık kendisini eğlendirdiği için olsa gerek, güle oynaya izlediği bir programın muhtevasında bulunmasından rahatsızlık duymuyordu. Ve Bülent Ersoy bu lafı söylemeseydi hâlâ ona alkış tutmaya devam edeceklerdi. Bu adam zaten yaptığı melun iş ile bütün bu protestoları hak ediyorken, neden genel olarak toplum çapında daha önce bir ses çıkmamıştı? Gerçekten garabetlik seviyesi yüksek bir durum. Milletin iyiyi kötüden, müspeti menfiden, hakkı bâtıldan ayıramamasına iyi bir örnek teşkil ediyor Bülent Ersoy gibi cinsiyetini değiştiren bir insanın, cinsiyetini değiştirdikten sonra değil, bu lafı zikrettikten sonra tepkilere maruz kalması. Siz yeri geldiğinde tepkinizi gösterseydiniz, lanetlik işi yapan birini hak ettiği çukura atmak yerine başınıza tâc etmeseydiniz, bu lafa da muhatap kalmayacak, hassas değerlerinize dokunan bu tür bir ifadenin ağırlığının yüreğinize taş gibi oturduğuna da şahit olmayacaktınız. Size sesleniyorum ey halkım! Kitabı alınan yazardan, kaseti alınıp dinlenen şarkıcıya kadar, televizyonda reyting patlamalarına sebep olduğun, izlenme rekorları kırdırdığın garabet çapındaki programlara kadar; elinden tutulan, bir şekilde bilerek ya da bilmeyerek destek olunan bu tür insanların sana böyle tavırlar takınmasına izin veren sensin. Kendi duruşunu İslam’dan değil, batıldan yana seçerek, Tanzimattan beri içine düştüğün mukallitlik bataklığının iyice dibine batmış ve boğulmuş olarak, başına her ne geldiyse en büyük sorumlusu evvela sensin, benim, biziz. Bunları görmek istemiyorsak, ne istediğimizi bilecek ve duruşumuzu keskin çizgilerle belirledikten sonra taviz vermeksizin lafı icraata dökeceğiz. Bu ve bu tipten hadiselerin kökü lafla değil ancak icraatle temizlenir.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ama cemiyet, onu bu haliyle kabul ediyor ve artık kendisini eğlendirdiği için olsa gerek, güle oynaya izlediği bir programın muhtevasında bulunmasından rahatsızlık duymuyordu. Ve Bülent Ersoy bu lafı söylemeseydi hâlâ ona alkış tutmaya devam edeceklerdi. Bu adam zaten yaptığı melun iş ile bütün bu protestoları hak ediyorken, neden genel olarak toplum çapında daha önce bir ses çıkmamıştı? Gerçekten garabetlik seviyesi yüksek bir durum.

 

Bu yorumun üstüne yorum yapmaya gerek yoktu ama, üş beş söz edeyim dedim: Öncesi iyi, sonrası kötü. Toplumun genel manzarası. Dine küfreden birine, küfürle karşılık vermek gibi. Yahut Biz Perişan Oluyoruz formatında yayınlara müptela olduktan sonra çıkıp: Televizyona, proğramcılara ve medyaya ver yansın etmek gibi. Şu ruh halinden bir sıyrılsak, kurtuluşa ereceğiz ereceğiz ama?

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...