Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Muvazene

Sen Şehit Olursun!

Recommended Posts

Bir şeriat meselesi konuşuluyordu:

 

Bir mümine, hayatı veya vücudunda bir uzvun kesilmesi pahasına bir küfür kelimesi söyletmeğe kalksalar, mümin, kalbinde imanını saklayarak bu kelimeyi söyliyebilir, izin vardır, fakat söylemez ve imanını zahirde de korursa, öldürülünce şehid olur. İlki «ruhsat» ikincisi «azimet»... Biri müsaade, öbürü müsaadeye rağmen dosdoğru gidiş mânasına gelen bu ölçüler, birçok yerde tatbik şekli bulur.

 

Müthiş coştum ve yine atıldım:

 

- Böyle bir vaziyet karşısında kalsam ben ne olurum?..

 

Şu anda bütün tüylerim ürpererek kaydediyorum ki, efendim, bir anda, yine şimşek gibi o arslan başını bana çevirdı; ve yüz binler arasından parmağiyle beni seçercesine bir ses yükseltti:

 

«Sen şehid olursun!»

 

Üzerinde çok düşündüğüm ve hudutsuz esrarlı bulduğum sözlerinden ve hallerinden biri... Bakalım, ben ne olacağım, ruhumu hangi şartlar için de teslim edeceğim?..

 

(O ve Ben'den)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kısakürek: Yani... Alelâdeliklerden, filanlardan, taklitlerden, şunlardan bunlardan hiçbir zaman doymadım. Hemen keşfettim, hemen yaldızı döküldü... İhlâs, samimiyet, gayrî kabil-i taklittir. Bir hali vardır ki adamın, bellidir. Taklidi kabil olmayan bir yere gelir iş... Bir gün, bir uzvun kesilmesi yahut hayatın tehdidi şekliyle... “Kelime-i küfür”den bahsediliyordu. Bunu söylemeye mecbur olursa adam, ne olur? “Eğer böyle bir ciddî tehlike varsa, kelime-i küfri lisânen söyleyin, kalben mümin kalmaya ruhsat-ı şer’iyye vardır... Ruhsat... İzin vardır. Amam söylemeyen şehid olur” deyince, bendeki şeye bakın ki, edepsizlik derecesine varıyor şımarıklığım, dönüp: “Efendim böyle bir halde ben ne olurum?” dedim. Böyle, Eflatun, Sokrat’ı tarif ederken “Arslan gibi başını çevirdi” der. Öyle bir arslan gibi çevirdi başını bana: “Sen şehid olursun” dedi...

 

Bu lûtfu da bana ihsan etti. Nitekim demin, B. Toprak burda mıydınız demin?... Süleyman burdaydı... Onunla gittiğimiz zaman, B. Toprak’a, “Sende anlıyorsun ki, nasibin yokmuş!” dedi. Doğrudan doğruya yüzüne... Valla... Allah’ın Rızası yolunda gidelim de kalabalık içinde gidelim ziyanı yok... Öncüsü, artçısı yok bu işin... Bir gün İmâm-ı Rabbânî Hazretleri okunuyor huzurlarında... Herkes gûyâ dinliyor. Döndü dedi ki: “Ah, biz de gûyâ İmâm-ı Rabbânî’yi okuyoruz, değil mi?..." "Ne kadar gaflet halî!"

 

(Türk Edebiyatı Dergisi – Necip Fazıl Özel Sayısı- Temmuz 1983 S. 117) Yapılan röportajda Üstad konuyla alakalı bunları söylemiş.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...