Vakıf Ahmet 36 Report post Posted September 19, 2008 88 / ONA NE VERECEKTİN? Abdullah ibni Âmir radıyallahu anh anlatıyor: Birgün Resûl-i Ekrem salallahu aleyhi ve sellem bize gelmişti. O zamanlar henüz çocuktum. Oynamak için sokağa çıkmıştım. Annem, ''Abdullah! Buraya gel! Bak sana ne vereceğim!'' diye beni çağırdı. Peygamber Efendimiz anneme, ''Ona ne verecektin?'' diye sordu. Annem de, ''Bir hurma verecektim'' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber anneme şunu söyledi: ''Eğer çocuğa birşey vermeseydin, senin hakkında 'Bir yalan söyledi' diye yazılacaktı.'' ........ Ebû Dâvûd, Edeb 80; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 447; Elbânî, Silsiletü'l-ehâdîsi's-sahîha, II, 73, nr. 748. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted September 20, 2008 89 / İKİ SORU, İKİ CEVAP Abdullah ibni Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: Birgün Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in yanındaydım. Ensârdan bir adam onun yanına gelip selâm verdi, sonra da, ''Ey Allah'ın Elçisi! Hangi mü'min daha faziletlidir?'' diye sordu. Hz. Peygamber ona ''Ahlâkı iyi olan'' diye cevap verdi. ''Hangi mü'min daha zekidir?'' diye sorunca da, ''Ölümü en çok hatırlayan, ve ölüm sonrası için en iyi şekilde hazırlananlar, işte bunlar en zeki mü'minlerdir'' buyurdu. ............ İbni Mâce, Zühd 31; Elbânî, Silsiletü'l-ehâdîsi's-sahîha, III, 372-373, nr. 1384. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted September 20, 2008 90 / SALÂT Ü SELÂM GETİRENLERİN KAZANCI Ebû Talha el-Ensârî radıyallahu anh anlatıyor: Birgün Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem yanımıza geldi. Sevinçli olduğu mübarek yüzünden okunuyordu. Sahâbiler, ''Ey Allah'ın Elçisi! Sevinçli olduğunuzu yüzünüzden anlıyoruz'' dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, ''Evet, sevinçliyim'' buyurdu, ve sevincinin sebebini şöyle açıkladı: ''Bana bir melek geldi ve 'Muhammed! Aziz ve Celîl olan Rabbin sana şöyle diyor: Ümmetinden sana kim salâvat getirirse, ona on salâvat sevabı vereceğim; Bu seni memnun etmez mi?' diye sordu. Ben de 'Elbette memnun eder' dedim. İşte buna seviniyorum.'' ......... Nesaî, Sehv 47, 55; Dârimî, Rikak 58; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 30; Elbânî, Silsiletü'l-ehâdîsi's-sahîha, II, 481-482, nr. 829. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted September 22, 2008 91 / KALBİ YUMUŞATMANIN YOLU Ebû Hüreyye radıyallahu anh anlatıyor: Bir adam, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in huzuruna gelerek kalbinin katılığından şikayet etti. Peygamber Efendimiz ona şunu söyledi: ''Kalbinin yumuşamasını istiyorsan, fakiri doyur, yetimin başını okşa!'' ......... Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 263, 387. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted September 23, 2008 92 / HAYBER SEYAHETİNDE OLANLAR İrbâz ibni Sâriye radıyallahu anh anlatıyor: Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte Hayber'e gitmiştik.(1) Yanında Ashâbından bazı kimseler vardı. Hayber'in yöneticisi dikkafalı, inatçı bir adamdı. Peygamber Efendimize dönerek, ''Muhammed!'' dedi. ''Eşeklerimizi kesecek, meyvelerimizi yiyecek, kadınlarımızı dövecek misiniz?'' Hz. Peygamber bu söze kızdı. Abdurrahman ibni Avf'a şunları söyledi: ''İbni Avf! Atına bin ve herkese, Cennete sadece mü'minlerin gireceğini ilân et! Ve herkesin namaz kılmak üzere toplanmasını söyle!'' Müslümanlar toplandılar. Peygamber Efendimiz onlara namaz kıldırdıktan sonra ayağa kalktı ve şöyle hitap etti: ''Sizden biri, koltuğuna güzelce kurulup Allah'ın, şu Kur'an'da geçen yasaklardan başka birşeyi yasaklamadığını mı sanıyor? Bakınız! Vallahi ben de bazı şeyleri emrettim, bazı öğütler verdim, ve bazı şeyleri yasakladım. Benim emredip yasakladığım şeylerin sayısı, Kur'an'daki emir ve yasaklar kadar vardır; belki ondan daha fazladır. Ehl-i Kitâb vergilerini ödediği sürece, kendilerinden izin almadan evlerine girmenize, kadınlarına hakaret etmenize, meyvelerini yemenize Allah Teâlâ izin vermemiştir.'' ......... Ebû Dâvûd, Harâc 31, 33; Taberânî, el-Evsat, VII, 184; Elbânî, Silsiletü'l-ehâdîsi's-sahîha, II, 541-542, nr. 882. (1) Olay, Hayber'in fethinden ve orada yaşayan Yahudilerin başına bir Yahudi yönetici bırakıldıktan sonraki bir tarihte meydana gelmiştir. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted September 24, 2008 93 / UKBE'YE VERDİĞİ ÖĞÜTLER Ukbe ibni Âmir radıyallahu anh şöyle diyor: Birgün Resûl-i Ekrem sallalallahu aleyhi ve selllem ile karşılaştım. Söze önce ben başlayıp selâm verdim, ve hemen elini tutarak, ''Ey Allah'ın Elçisi!'' dedim. ''Mü'min için kurtuluş yolu nedir?'' Bana şunları söyledi: ''Ukbe! Diline sahip ol! Evinde rahat etmeye bak! Yaptıklarına pişman olup günahlarına ağla!'' Bir başka gün Allah'ın Elçisi benimle karşılaştı; bu defa söze o başlayıp selâm verdi, ve hemen elimi tutarak, ''Ukbe bin Âmir!'' dedi. ''Sana Tevrat'ta, Zebûr'da, İncil'de, Kur'ân'da bir benzeri indirilmeyen sûreleri öğreteyim mi?'' ''Sana kurban olayım, öğret!'' dedim. Bunun üzerine bana, Kul hüvallahü ahad, Kûl eûzü birabbil felak ve Kul eûzü birabbin nâs sûrelerini öğretti ve ardından şöyle buyurdu: ''Ukbe! Bunları unutma! Bu sûreleri her gece mutlaka oku!'' ''Onları unutma'' buyurduğundan beri sûreleri unutmadım, ve onları her gece mutlaka okudum. Bir zaman sonra yine Peygamber Efendimiz ile karşılaştım. Söze önce ben başlayıp selâm verdim, ve hemen elini tutarak, ''Ey Allah'ın Elçisi!'' dedim. ''Bana en faziletli amelleri söyle!'' ''Ukbe!'' buyurdu: ''Seninle ilgisini kesenle sen ilgisini kesme. Sana vermeyene sen vermeye devam et. Sana haksızlık edeni de bağışla.'' ........... Tirmizî, Zühd 60; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 148, 158, V, 259; Elbânî, Silsiletü'l-ehâdîsi's-sahîha, 551-552. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted September 25, 2008 94 / BUNLARI KİM UYGULAMAK İSTER? Ebû Hüreyye radıyallahu anh anlatıyor: Birgün Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, ''Şu söyleyeceğim sözleri benden kim öğrenip uygulamak ister, veya onları uygulayacak kimseye öğretmek ister?'' diye sordu. ''Ben isterim, Ey Allah'ın Elçisi!'' diye atıldım. Elimi tuttu ve bana şu beş şeyi bir bir saydı: ''Haramlardan uzak dur; böylece insanların en fazla ibadet edeni olursun. Allah'ın sana verdiğine razı ol; işte o zaman insanların en zengini sen olursun. Komşuna iyilik et; o zaman mü'min olursun. Kendin için istediğini başkaları için de iste; böylece iyi Müslüman olursun. Çok gülme; çünkü çok gülmek kalbi öldürür.'' .......... Tirmizî, Zühd 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 310; Elbânî, Silsiletü'l-ehâdîsi's-sahîha, II, 600-603. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 24. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted September 25, 2008 95 / CENNET VE CEHENNEME GÖTÜREN ŞEYLER Ebû Hüreyye radıyallahu anh şöyle diyor: Birgün Müslümanlardan biri Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'e, ''İnsanları Cennete en fazla götürecek şey nedir?'' diye sordu. Allah'ın Elçisi, ''Allah'a karşı gelmekten sakınmak ve güzel ahlâk sahibi olmaktır'' buyurdu. ''İnsanları Cehenneme en fazla götürecek şey nedir?'' diye sorunca da, ''Ağız ve cinsel organdır'' buyurdu. ....... Tirmizî, Birr 63; İbni Mâce, Zühd 29; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 291, 392. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted September 25, 2008 96 / KUL PEYGAMBER Ebû Hüreyye radıyallahu anh şöyle diyor: Birgün Cebrâil aleyhisselâm Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında otururken başını kaldırıp gökyüzüne bakmış. O sırada bir melek yeryüzüne iniyormuş. Cebrâil aleyhisselâm, ''Bu melek, yaratıldığı günden beri yeryüzüne ilk defa şu an iniyor'' demiş. Melek yere inince Hz. Peygamber'in yanına gelerek, ''Muhammed!'' demiş. ''Beni sana Rabbin gönderdi. Hükümdar peygamber mi, yoksa kul peygamber mi olmak istediğini soruyor.'' Cebrâil aleyhisselâm araya girerek, ''Muhammed! Rabbine karşı mütevazi ol!'' deyince, Peygamber Efendimiz, ''Hükümdar peygamber değil, kul peygamber olmak isterim.'' buyurmuş. ....... Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 231; Elbâni, Silsiletü'l-ehâdîsi's-sahîha, III, 3-4, nr. 1002. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted September 25, 2008 97 / ALLAH'IN VE HALKIN SEVGİLİSİ OLMAK Sehl İbni Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: Birgün Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına bir adam geldi ve ''Ey Allah'ın Elçisi!'' dedi. ''Bana bir iş söyle; onu yapınca beni hem Allah, hem de insanlar sevsin.'' Hz. Peygamber ona şunu söyledi: ''Dünyaya değer verme, Allah seni sevsin. Kimseden menfaat bekleme, halk seni sevsin.'' ...... İbni Mâce, Zühd 1, Elbânî, Silsiletü'l-ehâdîsi's-sahîha, II, 624-628. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted September 28, 2008 98 / DİNİN BELLİ BAŞLI ESASLARI Amr ibni Abese (1) radıyallahu anh anlatıyor: Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Mekke'de, Ukâz mevkiindeyken yanına gittim ve ona ''Ey Allah'ın Elçisi! Getirdiğin dine kim inandı?'' diye sordum. ''Biri hür, diğeri köle iki kişi inandı'' dedi. O vakitler yanında Hz. Ebû Bekir ile Bilâl-i Habeşî vardı. ''Müslümanlık nedir?'' diye sordum. ''Tatlı dille konuşmak ve yemek yemektir.'' buyurdu. ''İman nedir?'' ''Sabredip dayanmak, cömert ve anlayışlı olmaktır.'' ''Hangi Müslüman daha üstündür?'' ''Dilinden ve elinden Müslümanların zarar görmediği kimse.'' ''Hangi mü'min daha üstündür?'' ''Ahlâkı güzel olan.'' ''Hangi namaz daha üstündür?'' ''Ayakta uzun süre durarak kılınan namaz.'' ''Hangi hicret (2) daha faziletlidir?'' ''Rabbinin yapmasını uygun görmediği şeyi terk etmek.'' ''Hangi cihad daha değerlidir?'' ''Savaşçının atının öldürüldüğü, kanının döküldüğü cihad.'' ''Hangi saatler daha değerlidir?'' ''Gecenin son kısmı. Tanyeri ağarana kadar sabah namazının farzına melekler de katılır. Tanyeri ağarınca, sabah namazının farzından önce, sabah namazının sünnetinden başka namaz kılınmaz. Sabah namazını kıldıktan sonra, güneş doğuncaya kadar başka namaz kılma. Çünkü güneş şeytanın tepesinden doğar, kâfirler de o vakit güneşe taparlar. Onun için sen de güneş yükselinceye kadar namaz kılma. Güneş yükselince namaz kıl; çünkü namaz kılanın yanında melekler bulunur. Mızrağın gölgesi dimdik durana kadar namaz kılmaya devam et. O andan itibaren güneş batıya meyledene kadar namaza ara ver. Güneş batıya meyledince namaz kıl; çünkü namaz farzdır, namaz kılanın yanında melekler bulunur.'' Güneş batıncaya kadar namaz kılmaya devam et. Ama güneş batarken namaz kılma. Çünkü güneş şeytanın tepesinden batar; (3) kâfirler de o vakit güneşe tapar.'' ............ Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 285; Elbânî, Silsiletü'l-ehâdîsi's-sahîha, II, 91-93. (1) Amr ibni Abese, Câhiliye devrinde puta tapmaz, puta tapmaktan hoşlanmazdı. Mekke'de bir peygamber çıktığını duyunca oraya gitti. İslâmiyeti gizlice yayan Resûl-i Ekrem ile görüştü. Müslüman oldu ve onun yanında kalmak istedi. Fakat Efendimiz (sav) ona Mekkelilerin yapacağı kötülükleri hatırlatarak kabilesine dönmesini, İslâmiyeti açıkça yaydığını duyunca çıkıp gelmesini söyledi. O da Hicretten sonra Medine'ye gitti. (Müslim, Müsâfırîn 294). (2) Hicretin sözlük anlamı terk etmek; terim anlamı, dinini yaşayabilmek için yurdunu bırakıp başka yere göçmektir. (3) ''Güneş şeytanın tepesinden (iki boynuzu arasından) doğar, batar'' ifadesi mecâzî bir anlatımdır. Güneşe tapanlar, güneşin doğduğu ve battığı saatlerde ibadet ederler. Çünkü şeytan onları ''Sizin tanrınız güneştir'' diye kandırıp avucunun içine almıştır. Peygamber Efendimiz, şeytanın güneşe tapanlar üzerinde ki bu güçlü etkisini ''Güneş şeytanın tepesinden doğar, batar'' diye ifade etmiştir. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted September 28, 2008 99 / İHTİLÂFLAR ÇIKINCA İrbâz ibni Sâriye radıyallahu anh anlatıyor: Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem birgün sabah namazından sonra, gözleri yaşartan, kalpleri ürperten bir konuşma yaptı. Bunun üzerine, ''Ey Allah'ın Elçisi!'' dedik. ''Ayrılıp gitmek üzere olan birisi gibi konuştunuz. Bize ne yapmamızı tavsiye edersiniz?'' Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: ''Sizi, gecesi tıpkı gündüz gibi apaydınlık bir yol üzerine bırakıyorum. Benden sonra o yoldan, ancak mahvolanlar sapar. Sizden ömrü uzun olanlar pek çok anlaşmazlık görecektir. O zaman üzerinize gerekli olan, bilip tanıdığımız sünnetime, ve doğru yola ulaştırılmış Hulefâ-yi Râşidîn'in sünnetine yapışmaktır. Bu sünnetlere sımsıkı sarılınız. Allah'a karşı gelmekten sakınınız. Başınıza Habeşli bir köle de geçse, ona itaat ediniz. Mü'min, uysal deve gibidir; nereye çekilse gider. Bir de sonradan dine sokuşturulan bid'atlardan uzak durunuz. Çünkü her bid'at sapıklıktır.'' ....... İbni Mâce, Mukaddime 6; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 126; Elbânî, Silsiletü'l-ehâdîsi's-sahîha, II, 610-611, nr. 937. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 5; Tirmizi, İlim 16. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted September 29, 2008 100 / AMCASININ KIZINA TAVSİYE ETTİĞİ ZİKİR Ebû Tâlib'in kızı Ümmü Hânî radıyallahu anhâ anlatıyor: Birgün Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem yanıma gelmişti. Ona, ''Ey Allah'ın Elçisi!'' dedim. ''Artık iyice yaşlandım; fazla kilo aldım, gücüm kuvvetim de azaldı. Bana orturduğum yerden yapabileceğim bir ibadet söyle.'' ''YÜZ DEFA ''SÜBHÂNALLAH' DE; BU SANA, HZ. İSMÂİL'İN SOYUNDAN GELEN YÜZ KÖLE ÂZÂT ETMİŞ KADAR SEVAP KAZANDIRIR. YÜZ DEFA 'ELHAMDÜLİLLÂH' DE; BU SANA, ALLAH YOLUNDA CİHÂD ETMEK ÜZERE SIRTINA EĞER VURULAN, AĞZINA GEM TAKILAN YÜZ AT HAZIRLAMIŞ GİBİ SEVAP KAZANDIRIR. YÜZ DEFA 'ALLAHÜ EKBER' DE; BU SANA, ALLAH RIZÂSI İÇİN KURBAN ETMEK ÜZERE HAZIRLANAN, KURBANLIK OLDUĞUNU GÖSTERMEK İÇİN BOYNUNA GERDANLIK TAKILAN VE CENÂB-I HAK TARAFINDAN KABUL EDİLEN YÜZ DEVE SEVABI KAZANDIRIR. YÜZ DEFA 'LÂİLÂHE İLLALLAH' DE. BUNUN SEVABI YER İLE GÖK ARASINI DOLDURUR; VE O GÜN ALLAH TEÂLÂ'YA, ANCAK SENİN YAPTIĞININ BENZERİNİ YAPANLARIN İBADETLERİ SUNULUR.'' ........... Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 344; İbni Mâce, Edeb 56; Elbânî, Silsiletü'l-ehâdîsi's-sahîha, II, 302-304. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted September 29, 2008 101 / CENNETLİK ADAM Ebû Hüreyye radıyallahu anh anlatıyor: Bir bedevî Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in huzuruna geldi ve ''Ey Allah'ın Elçisi! Bana bir ibadet söyle, onu yapınca Cennete gireyim'' dedi. Hz. Peygamber ona ''Öyleyse Allah'a ibadet edersin, Allah'tan başkasını tanrı yerine koymazsın, farz namazını kılarsın, farz olan zekâtı verirsin, ve Ramazan orucunu tutarsın'' buyurdu. Bedevî kalkıp giderken, ''Canımı kudretiyle elinde tutan Allah'a yemin ederek söylüyorum; Kesinlikle bundan ne bir fazlasını yaparım, ne de azını'' dedi. Peygamber Efendimiz onun arkasında şöyle buyurdu: ''Cennetlik birini görmek isteyen, işte bu adama baksın!'' ......... Buhârî, Zekât 1; Müslim, İmân 15. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Dervish 47 Report post Posted September 29, 2008 Haydi hayırlı olsun :) Bitti ayların çalışması şu mübarek günde. Ellerine sağlık. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Guest Veli Report post Posted June 3, 2017 59 Duaya Nasıl Başlamalı Fedale İbn Ubeyde ra anlatıyor. Bir gün Resulu ekrem s.a.v mescidde oturuyordu. Bir adam kapıdan içeri girdi namaza durdu. Namazdan sonra, " Allahım beni bağışla bana merhamet et" diye dua etmeye başladı. Hz Peygamber adamı yanına çağırdı ve pek acele ettin dedi. Nasıl dua edeceğini ona şöyle öğretti. Namazını bitirip de yerine oturduğun zaman, Elhamdulillahi rabbil alemin diye başlayıp öne Allah'a hamd et Ardından da vessalatu vesselamu ala Muhammed diyerek bana salatü selam getir. ondan sonra da dilediğin şekilde dua et Daha sonra bir başka adam gelip namaz kıldı Namzzdan sonra Allah'a hamdetti Resulü ekreme salatü selam getirdi. Efendimiz ona Ey namaz kılan adam Duaya devam et, senin duan kabul edilir. Allahdan iste istediğin sana verilir buyurdu. Tirmizi, Daavât 64 - Nesai, Sehv 48 - Ebu Davud, Vitir 23 Quote Share this post Link to post Share on other sites