5 Haziran 2008 Vakit Gazetesi / Üstad Abdurrahim Karakoç

[Gökan Öztürk 29]

Şair-şiir-aşk üçgeni

 

Yazdığım konu bazı okurlarımı tatmin etmese de yazmak zorundayım..

Hep siyaset, hep ironi beni dahi bıktırdı..

Alışılmışın dışına çıkmak istiyorum bugün..

 

Genç şairlerimizden Gökan Öztürk’ün çıkacak ilk kitabına bir önsöz yazacağım..

önsöz, aynı zamanda bir eleştiridir.. Şairin bu eleştiriyi dikkate alması icap eder..

Gökan öztürk’ün sabırsızlandığını biliyorum. Amma her meyve olgunlaşınca tad verir.. Kitaba isim vermek de bana havale edildi..

 

İşte kitabın ismi:

 

KARTAL RüYALARI

 

Kartal adı belki çoğunuzu ürpertir.. Amma her kartalın da yüreğinin var olduğunu unutmayalım..

Genç sevgiler serçeyle, papatyayla ifade edilemez.. Edilse bile hiçbir özellik taşımaz..

Gelelim öbür tarafa..

 

Seyfettin Gelekçi, kendini şiire adamış bir üniversite mezunu genç..

Her şiiri mutlaka beğenilecek seviyede..

Tabii ki gençlikte aşk önde gelir.. Hayalde şekillenen güzellikler, gün olur hakikate inkılab eyler..

Sözü uzatmayalım, çIKANA KADAR isimli şiirini size sunalım:

 

Sabahtan akşama dolanıp durdum

Yüreğimden ahlar çıkana kadar

Gülmeyen bahtıma aldanıp durdum

Gözyaşım bendini yıkana kadar

 

Ne fayda umayım dünya malından

Güya herkes memnun kendi halından

Aslına bakarsan gülü dalından

Koparıyor rüzgar, sökene kadar

 

Gel otur yanıma, gözlerime bak

Bilirsin olmuşum geceye tutsak

Karanlığa inat bir sigara yak

Yıldızlar el-ayak çekene kadar

 

Geride bıraktım tek satır yazı

Tan yeline verip eyledim razı

Keşke aklına bir geleydim bazı

Bakaydım resmine bıkana kadar

 

De ki: Aşığımı ele düşürdüm

Rezil rüsvay edip ele düşürdüm

Dağlardan aşırıp çöle düşürdüm

Mezarına taşlar dikene kadar

 

Seyfettin’im, gülüm, sanma yabancı

Yabancıya dahi olmuşum hancı

Senin ismin bile içimde sancı

Azrail serime çökene kadar

 

Seyfettin Gelekçi

 

 

Umarım siz de beğenmişsinizdir.. çünkü beğenilmeyecek bir şiir değildir..

Gençlerimiz içinde geleceği kucaklayacak pek çok insan vardır.. Amma onların kendilerini ifadeye güçleri kafi gelmiyor.. üç/beş ideoloji zıpırı çıkıyor, yazılı ve görüntülü medyada öyle bir cilalanıyor ki, şaşar kalırsınız..

Ya öbürleri?

Evet öbürleri ne yaparlarsa yapsınlar, ağızlarıyla kuş tutsalar bile maalesef gündeme giremiyorlar..

Ben günlük adamlardan değilim..

Yarın da bizim olmalı, daha sonraları da.. Tabii oraya varmak için genç kuşakların elinden tutmak lazım..

Herkes gücü yettiği kadar..

Yılmadan, yordulmadan, engelleri yıkarak, kendi başarımızı kabul ettirerek Türk edebiyatına, sanatına damgamızı vurmalıyız..

 

Gökan ve Seyfettin bugün ele aldığım iki kıymet..

Türkiye kıymetlerle doludur, fakat karanlıklarda kayboluyorlar..

Ellerinden tutup, ya da iki satır yazıyla tanıtacak insanlara muhtacız..

Şiir ihmal edilmemeli..

Şiirin hasını yazan şairler ise hiç ihmale gelmez..

Yağcı, yalaka, evet efendimci olanlardan uzak durmamız nasıl ki önemli ise, samimi gençlere yakınlığımız da o kadar önemlidir...

[Gökan Öztürk 29]

5 haziran olacak yani bugün. yanlışlıkla 6 haziran yazmışım düzeltme yapamadım bir zahmet yönecitiler düzeltebilirler mi..