Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
kemterani

Soru-?

Recommended Posts

Bir akıl gelecek ki, akıllar delirecek.,

Ve bir devrim, evvela devrimi devirecek....

 

***

 

Biblo şeyh.... Çevresinde balmumundan müritler...

Elinde bir anahtar... Kapı açmaz, kilitler..

 

üstad bu iki şiirinde ne anlatmak istemiş olabilr? anlayamadım. yorum yaparsanız cok sevinirim...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bir akıl gelecek ki, akıllar delirecek.,

Ve bir devrim, evvela devrimi devirecek....

 

Selamlar,

 

Üstad’ın fikir ve aksiyon hayatı, öncelikle insanlara çok önemli bir mevzuunun anlatılması, idrak ettirilmesi eksenine oturtulmuştur. Buna kısaca, insanlığın imansızlık, İslam’sızlık sebebiyle yaşadığı buhran diyebiliriz. Buhranın buudu ülkemizin insanından başlar, Doğu’nun ve Batı’nın kendi içlerindeki mücerret ve müşahhas cephelerine varan marazî raddedeki batışlarını irdelemeye kadar gider. Tahlil ve teşhisten sonra ise bunların çözümüne, tedavisine giden yol anlatılmaya başlanır. Akıl, Üstadın bir çok eserinde irdelediği ve tahlil ettiği gibi, kendisini İslam’a teslim ettikten sonra asıl kıymetine kavuşmakta ve hakiki konumuna yerleşmektedir. İslam’ı kendine rehber edinmeyen akıl, bir noktaya kadar ilerleyebilmekte, lakin sınırları iman ile geçilecek olan mesabelere ulaşamamaktadır. Mesela Batı dünyası, sırf akıl ile gidebileceği yere kadar gitmiş, maddî dünyasını mamur eylemiş, lakin akıl, bağlı olması gereken imandan yoksun olduğu için ruhî gerilikten, hafakanlardan, cemiyetlerini kasıp kavuran manevi boşluk ve bunların sapıklığa, alkolizme, uyuşturucu bağımlılığına ve ruh cephesi beslenmeyen bir insanda görülebilecek bütün neticelere kapı açmaktan kurtulamamışlardır. Bunların sebebi, aklın en büyük rehberinden yani islam’dan mahrum bırakılmasıdır. Üstad, İmam-ı Gazali hazretlerinin yaşadığı bir hâli örnek verir ve bu örnekten çıkarak aklın mahiyetini anlatır. Der ki İmam-ı Gazali: “Aklı gerdim, gerdim, kopacak kadar gerdim, gördüm ki, o, sınırlıdır ve kendi kendisine varabileceği hiçbir nihayet noktası yoktur. Aklımı kaybedecek hale geldim ve Allah Sevgilisinin ruh feyzine sığınıp her şeyi anladım ve kurtuldum. Peygamberlik tavrı aklın verâsıdır. “

 

İnsanoğlu, dünya üzerinde aklını kullanarak inşa ettiğini düşündüğü bütün maddi sahaya yönelik terakkilere karşın, akılla değil, gönülle ulaşılabilecek huzurdan, Allah’a teslim olmanın saadetinden, imanın verdiği iç müsterihlikten İslam’a bağlı olmadığı için yoksundur. Üstadın, ‘bir akıl gelecek’ derken kastettiği, İslam’a kendisini teslim etmiş ve buna mukabil hakikatin özünü anlayabilmiş olan akıldır. Kendini İslam’a teslim etmemiş ve tabi ki kendi içinde boğulan, bir zaman sonra kördüğüm gibi açmazlara düşen akıllar, İslam’ın her şeyin hududunu çizen ölçülerine bağlanan ve bu sayede asıl kıymetine kavuşan akıl karşında delirmekten başka bir şey yapamaz ve bu akıl dünyayı kapladığı vakit, diğer akıllar delirecektir. Burada kullanılan zıt anlamlı kelimeler hemen dikkatimizi çekiyor. Akıl ve delilik. Aklın olduğu yerde delilik, deliliğin olduğu yerde de akıl yoktur haddizatında. Ancak İslam’a uymayan akıl, kendini olması gereken yere devşirmediği için delilik halinden bir farklı kalmamakta ve hakiki manasına kavuşan akıl karşısında bu zavallı akıl delirmekten başka bir şey yapamamaktadır. İslam’a teslim olmamış aklın delilik mefhumundan farkı yoktur.

 

Ve diğer akılları delirtecek olan hakikate bağlı akıl, bağlı olduğu İslam’ın emrettiği şekilde dünyayı mamur etmeye başladığı zaman; insanları Allahtan, imandan uzaklaştırmaktan başka hiçbir işe yaramayan ve yaptıkları bu işlere de devrim diyenlerin devrimini devirecek. Kendi tarihimiz çerçevesinde ele alacak olursak; Tanzimattan beri süregelen batıcılık politikası yani islam’a teslim olmamış biçare akıllardan müteşekkil insanların yaptığı icraatler, en sonunda ilerleye ilerleye devrim adı altında Müslüman halka bir yük gibi bindirilen, Allah’tan, imandan, ahlaktan bahsetmenin yasaklandığı devirler, şapka kanunlarıyla binlerce Allah dostunun ipe çekildiği, aileden okula, devlet politikalarından bir milletin ruhunu ve maddi dünyasını ilgilendiren her şeye kadar devrim adı verilen bir çürütme, yozlaştırma insanın ruhunu devirme ve yok etme politikasının eseridir. İşte bu yalancı devrimi devirecek olan hakiki devrim, İslam’dır. Öncelikle aç bırakılan ferdin ruhunu imar etmekle başlayan ve oradan cemiyete sirayet eden bir yapının teşekkülü, bunlara engel olan, bu hakiki devrimin yolunu tıkayan yalancı devrimin devrilmesi ile hayata geçecektir.

Allah’a, İslam’a bağlı olmayan devrim, insanları devirmekten başka işe yaramamıştır ve gün gelecek beşeriyet devrimin devrilmek olduğunu anlayacak ve bu yalancı devrimin devrilmesi gerektiğini idrak edecektir. Yalancı devrimi devirecek olan hakiki devrim ise tek: Bir ve tek olan yaratıcımızın dünya ve ahiret saadeti için gönderdiği din olan İslam...

 

İki mısrası alınan şiirin tamamını ve diğer yorumları okumak için tıklayınız: Müjde

Share this post


Link to post
Share on other sites
Biblo şeyh.... Çevresinde balmumundan müritler...

Elinde bir anahtar... Kapı açmaz, kilitler..

 

Bu şiir Üstadın Öfke ve Hiciv isimli derleme kitabının muhtevasında mevcuttur. Şiirin adı, Şeyh ve Anahtar'dır. Biblo şeyh tasvirinden, ham yobaz kaba softa diye tabir edilen kişiler aklımıza gelebilir. Biblo denen eşya, sadece süs amaçlı kullanılmaktadır ve hakikatte insana faydası olmayan, zaruri bir ihtiyacı karşılamayan, şekilden ibaret olan bir nesnedir. İnsanlara Allah’ı anlatmak ve kalplere feyz doldurmak memuriyetinde olan bir şeyh, nasıl bir ruh ve tavır içinde olursa ona biblo şeyh denir? İkinci mısrada bunun cevabını bulmak mümkün. Eğer ki o şeyh, kalplerin kapılarını Allaha açamıyorsa, İSlamın nur yoluna geçmek için lazım olan gönül kapısını yanlış ve hatalı işlerle kilitliyorsa, o şeyhin bir biblodan farklı kalmamaktadır. Tabi şu da vardır ki, kalplerin mülkiyeti Yüce Allah’tadır. O hidayet vermeden, ‘ol’ demeden, hiçbir şey olmaz ve inanan kalplerin de mutmain olmaları O’nun nimetidir. Diğer yandan Allah’ın dinini insanlara anlatmak ve amelleri ile de insanlara numune teşkil etmek memuriyetinin altına girenler; konuşmalarından davranışlarına kadar her yönleriyle İslam’ın rikkat ve saffet dolu iklimini gönüllere nakış nakış işlemek zorundadırlar. İmanı boğazdan aşağı inememiş, sardığı sarık giydiği cüppe sadece şekilden ibaret kalmış ve o maddelerin manasını özümseyememiş olan şeyh, elindeki anahtar ile kalplerin kapısını açmak şöyle dursun, kalplerin kapılarını kilitler, Allah’tan uzaklaştırır. . Aşk ve vecd tükendikten yani işin ruhu öldükten sonra geriye sadece kabuk mahiyetindeki ham yobaz kaba softa kalmaktadır, ki bu insanlar İslam zerafetinden, anlayışından, ferasetinden mahrum oldukları için fayda yerine zarar vermektedirler.

 

İslam’ın nur ikliminden mahrum olan bir şeyhin çevresinde de doğal olarak balmumundan müritler olacaktır. Balmumundan yapılan heykeller vardır, bu heykeller sureti tasvir edilmek istenen insanlara çok benzerler, hatta şekil olarak birebir aynısıdırlar. Ama şekilden, suretten öteye geçemezler, yanımızda balmumundan yapılmış kendi heykelimiz olsa, gerçek biz, o heykel değil, ruh ve bedenden müteşekkil olan kendimizizdir. İşte balmumundan müridler de, hakiki şeyhe bağlanamadıkları için, müridlikleri ancak balmumu heykel seviyesinde kalmakta, bir heykel gibi sadece sureti yansıtmakta, işin ruhuna, özüne, künhüne varamamaktadırlar. Biblo şeyh ve çevresindeki balmumundan müridler, bir kısır döngü halinde birbirlerini destekleyerek içinde bulundukları çıkmazdan kurtulamazlar. Biblo şeyh ruhlara nüfuz edemez, ve ruhları nakışlanamayan balmumundan müridler ise gerçek mürşide intisab etmedikleri için bu halden ileriye geçemezler. Tablo böyle olunca da, din adamı sıfatında olan şeyh, elindeki anahtar ile kalpleri açmaz, aksine kilitler.

Share this post


Link to post
Share on other sites

reyhan kardesim cok aydınlatıcı oldu allah razı olsun rabbim kalemine zeval vermesin... duayla...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bir akıl gelecek ki, akıllar delirecek.,

Ve bir devrim, evvela devrimi devirecek....

 

***

 

Biblo şeyh.... Çevresinde balmumundan müritler...

Elinde bir anahtar... Kapı açmaz, kilitler..

 

üstad bu iki şiirinde ne anlatmak istemiş olabilr? anlayamadım. yorum yaparsanız cok sevinirim...

 

 

İlk şiirinde (şahsi kanaatime göre) İslam dan , onun devrimleri geride bırakacak ,tozunu attıracak güzelliklerinden bahsediyor. İkinci şiirde ise, üstadın tabiriyle ham ve kaba softalardan , İslamı ruh düzeyinde anlayamayan, dış görüşüne saplanıp kalan sözde din adamlarından söz eder....diye düşünmekteyim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...