Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Cile54

Gündemin Kırıntıları - Son Olaylar

Recommended Posts

Huzur ve istikrarı hedef alan karanlık güçler bu sefer Ankara’da sahne aldı. Trabzon rahip öldürülmesi olayı ile başlayan, Nevruz’da provokatif amaçlı eylemler düzenleyen karanlık güçler dün de kendisine hedef olarak Danıştay’ı seçti. Provokatör amaçlı alçakça eylemde Danıştay 2. Dairesi’ne toplantı halinde iken yapılan silahlı saldırı sonucu 2. Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybetti. Saldırıda, 2. Daire Başkanı Mustafa Birden, üyeler Ayfer Özdemir ve Ayla Gönenç ile 2. Daire Tetkik Hakimi Ahmet Çobanoğlu yaralandı. Silahlı saldırgan ise olaydan hemen sonra binadan kaçmaya çalışırken yakalandı. Avukat olan saldırgan Alparslan Arslan, İstanbul Barosu’na kayıtlı.

 

Saldırı saat 09.45’te

Olay, dün sabah Danıştay İkinci Dairesi’ndeki Müzakere Salonu’ndaki heyet görüşmeleri sırasında saat 09.45’te meydana geldi. Alınan bilgiye göre, Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Birden, üyeler Ayla Gönenç, Mustafa Yücel Özbilgin, Ayfer Özdemir ve Kamuran Erbuğa’dan oluşan beş kişilik heyet, sabah 09.30 sıralarında gündemindeki dosyaları görüşmek üzere Danıştay ek binasının 5. katında toplandı. Tetkik hakimi Ahmet Çobanoğlu da dosyalarını anlatmak üzere toplantıya katıldı.

Saldırganın saat 09.45 sıralarında müzakere salonuna girerek Glock marka silahla ateş açtığı ve üyelerden Erbuğa’nın kendisini yere atarak saldırıdan kurtulduğu öğrenildi. Erbuğa’nın daha sonra saldırıyı Danıştay Başkanlığı’na bildirdiği belirtildi. Saldırıyla birlikte Müzakere Salonu kan gölüne döndü. Yaralılar acil olarak Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Üye Erbuğa, saldırıdan sonra ‘’Saldırganın ateş ettiğini hatırlıyorum, başka bir şey söylediyse de ben duymadım, kendimi yere attım’’ diye konuştu.

 

Başkan uyarmıştı

Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu geçtiğimiz hafta Danıştay’ın 138’inci kuruluş yıl dönümünü nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, kimi kararlara karşı duyulan memnuniyetsizliğin, eleştiri ve yorum sınırlarını aştığını söylemiş ve karara katılan yargı mensuplarının kişisel bilgi ve fotoğraflarına gazete sayfalarında yer verilmek suretiyle ‘yıpratma, hatta hedef gösterme’ girişimine dönüştürüldüğü uyarısında bulunmuştu.

 

> Hakim Özbilgin kurtarılamadı

Hastaneye kaldırılan 5 Danıştay üyesinden durumu ağır olan Özbilgin tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Yaralıların durumuna ilişkin bilgi veren Hacettepe Hastanesi Genel Direktörü Uğur Erdener, mide ve dalağından yaralanan Başkan Mustafa Birden’in operasyona alındığını, Özbilgin’in ise başına isabet eden kurşun sebebiyle hayati tehlikesinin sürdüğünü açıkladı. Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tunçalp Özgen ise biraz sonra acı haberi verdi ve Özbilgin’in vefat ettiğini bildirdi. Özgen, ‘’Değerli hakim Mustafa Yücel Özbilgin’i kaybettik. Ailesine, Danıştaya, ülkemize başsağlığı diliyorum. Başka söyleyebileceğim maalesef bir şey yok’’ dedi. Özgen, Başkan Mustafa Birden ve üyeler Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ile 2. Daire Tetkik Hakimi Ahmet Çobanoğlu’nun durumlarının ise iyi olduğunu, hayati tehlikelerinin bulunmadığını açıkladı.

 

1999’dan beri Danıştay’da

1942 yılında Akçaabat’ta doğan Özbilgin. Tokat’ın Zile ilçesi nüfusuna kayıtlı. Özbilgin, Yozgat Lisesi’ni bitirdikten sonra öğrenimine devam ettiği Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1965 yılında mezun oldu. Taşova Kaymakam vekilliği, Havsa, Ardahan, Kahta ve Bozova kaymakamlıkları, mülkiye müfettişliği, Adıyaman valiliği görevlerinde bulunan Özbilgin, altı ay süreyle kaldığı İngiltere’de ‘Yerel Yönetimler Denetimi’ konulu ayrıntılı bir rapor hazırlamıştı. Cumhurbaşkanı tarafından 30 Eylül 1999 tarihinde Danıştay üyeliğine seçilen Özbilgin, bir süre Danıştay Genel Sekreteri olarak da görev yaptı. Son olarak Danıştay İkinci Dairesi üyeliği görevinde bulunan Özbilgin, evli ve iki çocuk babasıydı.

 

> Bir gün önce keşif yapmış

Danıştay 2. Daire Bakanı ve üyelerine yönelik silahlı saldırıyı gerçekleştiren avukat Alparslan Arslan’ın üzerinde Glock marka silah bulundu. Olay yerinde 5 adet mermi kovanı bulunduğu öğrenildi. Saldırganın avukatlık kimliğini kullanarak binaya kolayca girdiği ve eylemi gerçekleştirdiği sanılıyor. Arslan’ın bu saldırıyı özel bir şekilde planladığı ve bir gün önceden gelerek keşif yaptığı belirlendi.

Saldırıyı gerçekleştiren avukatın bir gün önceden İkinci Daire Başkanının makamının katına çıkarak başkanı sorduğu, başkanın yerinde olmaması üzerine oradan ayrıldığı belirlendi. Ardından arabasını Kocatepe Kapalı Otoparkı’na getiren avukat Arslan’ın, sabah saatlerinde Danıştay’a tekrar geldiği öğrenildi. Arabasını Necati Bey Caddesi üzerindeki kaldırıma park eden avukatın 5. katta bulunan İkinci Daire’ye gittiği öğrenildi. Avukat olduğu için üstü aranmayan avukatın, düzgün giyimli, tıraşlı, kravatlı ve kahverengi takım elbise giydiği tespit edildi. 5. kata çıkan avukatın müzakere salonunu basarak, başkan ve üyelere rastgele ateş ettiği belirlendi. Olayın duyulması üzerine binanın sivil savunma ekiplerine haber verildiği, avukatın ana çıkışa uzak mesafede bir yerde 2 polis memuru ve bir sivil memur tarafından kıstırılarak yakalandığı öğrenildi. Avukatın, yakalama sırasında, kendisini yakalamaya çalışanlara da bir el ateş ettiği ve slogan attığı öğrenildi. Avukatın arabasında yapılan aramada, gazete kupürleri, içinde avukatlık ve davalar ile ilgili belgelerin bulunduğu bir çanta ve Kocatepe Oto Parkı bileti bulundu.

 

Araçta ikinci bir silah

Araç, burada detaylı bir aramadan geçirildi. Yapılan arama sonucu, araçta 14 milimetre çapında bir silah daha bulundu. Bu arada avukat Arslan’ın üzerinde özel bir televizyon kanalına ait kartvizitin bulunduğu bildirildi. Arslan’ın üzerinden ayrıca Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği’nin üyelik kartı çıktığı ileri sürüldü. Son günlerde sürekli gündemde olan Danıştay İkinci Daire’nin özel korunduğu belirlendi. Daire Başkanı’na özel koruma verildiği de tespit edildi. Ancak müzakere sırasında yanında özel korumasının bulunmadığı öğrenildi.

 

Saldırgan sorguda

Gözaltında tutulduğu Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden Terörle Mücadele Şubesi’ne getirilen saldırganın 1977 Bingöl Kiğı doğumlu olduğu ‘’Alparslan Arslan’’ adına düzenlenmiş avukat kimliği çıktı. Olayla ilgili soruşturmayı Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hamza Keleş, yürütüyor. Arslan, yapılan ilk sorgulama sonrasında, sağlık kontrolü için Ankara Adliyesi’ndeki Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Burada yaklaşık 1 saat süreyle sağlık kontrolünden geçirilen Arslan, daha sonra Numune Hastanesi’ne götürüldü. Burada da sağlık kontrolünden geçirilen Arslan, daha sonra, tekrar Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne getirildi. Burada sorgulanan Arslan’ın ‘’Olayı münferit olarak gerçekleştirdiğini ve herhangi bir örgütle bağlantısı olmadığını ısrarla vurguladığı’’ kaydedildi.

 

> 5 yıllık avukat

Danıştay 2. Dairesi’ne silahlı saldırı düzenleyen Alparslan Arslan’ın, 2001 yılında avukatlığa başladığı öğrenildi. 1998 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra stajını tamamlayan Arslan, 2001 yılında İstanbul Barosu’na kayıtlı olarak Üsküdar ilçesinde avukatlığa başladı. Kayıtlarda Arslan’ın Elazığ Kovancılar Lisesi’nden mezun olduğu bilgisini verdiği öğrenildi.

 

 

Gürüz'den Açıklamalar

 

 

Kemal Gürüz: Başörtülüler Sokakta Bile Dolaşmasın

 

Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) eski Başkanı Kemal Gürüz, başörtülü öğrencilerin sokakta bile gezmesine taraftar olmadığını söyleyerek Arabistan’a gitmelerini istedi. Üniversitelerde başörtülü okunması halinde vahye dayalı bir hukuk sisteminin devreye gireceğini iddia eden Gürüz, bu yüzden hiçbirine fırsat verilmemesi gerektiğini öne sürdü.

 

Kemal Gürüz, "Bunların üniversiteye girmesi ne anlama geliyor biliyor musunuz? İnsanlara vahye dayalı bir hukuk anlayışı ve sistemiyle insan aklı ve pozitif hukuk sistemi arasında bir tercih yaptırmak istiyorlar. Böyle bir tercih hakkı tanımanız olabilir mi? Buna izin verilebilirse cumhuriyete en büyük ihaneti yapmış olursunuz. Onun için bu, cumhuriyetin sonu anlamına geliyor. Hiç kimse bundan geri dönemez, olay bitmiştir. Hiç kimse türban meselesini çözerim diye ortaya çıkmamalıdır, çıkanlara da fırsat verilmemelidir. Bu işin artık bitirilmesi lazım. Ben sokakta dolaşmalarına da taraftar değilim, Arabistan’a gitsinler." dedi.

 

Gürüz, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde (İEÜ) öğrencilere, "Küresel Bilgi Ekonomisinde Yüksek Öğretim ve Yabancı Uyruklu Öğrenciler" konulu bir seminer verdi. YÖK eski Başkanı, Danıştay üyelerine yapılan saldırıları kınarken sorumlu olarak dindar kesimi gösterdi. Türbanın özgürlük olarak algılanmaması gerektiğini iddia eden Gürüz, "Türbanı özgürlük olarak görmek kadar büyük gaflet olamaz. Bu, cumhuriyetin bütünlüğünü bozmak anlamına gelir. Sokakta dahi türbanla dolaşılmasına karşıyım. Bunlar çok ciddi konular." şelinde konuştu.

 

YÖK başkanlığı sırasında kendisine başörtüsü konusunda devamlı saldırıldığını söyleyen Kemal Gürüz, "Görev yaptığım dönemlerde bana, ’Efendim, bu kızlara yazık günah değil mi? Başı bağlı girsin.’ dediler. Kardeşim, ortada devletin hukuk yollarıyla verdiği bir karar var. Sanki başını açsa herkes üstüne saldıracak. Bunların kesinlikle girmemesi lazım." dedi.

 

Danıştay üyelerine yapılan saldırıya karşı sessiz kalınmaması gerektiğini belirten Kemal Gürüz, şunları söyledi: "Danıştay’a yapılan saldırı bir şeyin sebebi değil, sonucudur. Bir bataklığın sonucudur. Çeşitli eylem, söylem ve hareketleriyle bu bataklığı ortaya çıkardılar. Türkiye bunları aşacak. Bunları hoş görünmek için yağcılık yapanlar ve susanlar da en az onlar kadar suçludur."

 

 

 

İşte , son bir kaç haftadır Ülkemizde piyasa dalgalanması ile başlayan fırtına, Danıştay üyelerine saldırı ve gürüz'ün açıklaması ile devam etti. Daha da devam edecek gibi gözüküyor...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Bazı insanlar yine kullanılıyor ve inananlara baskı kurmak için gerekli toplum bilinçaltı oluşturuluyor.

 

Defalarca oldu bu TC tarihinde. Fakat şimdiki çok daha net. Hissediyorsunuz bir provakasyonun yürüyüp gittiğini. Farkındasınız birilerinin ortamı bulandırmak için gayret ettiğinin. Ve biliyorsunuz, bir kısım çevrenin inananları sindirmek için elinden geleni ardına koymadığını. Fark ediyorsunuz, bazı insanlar eylemleriyle masumiyetlerini kaybediyor ve düzene alet oluyor.

 

Süleyman Demirel'in saçmalaması

Danıştayın türban kararı.

Cumhuriyet gazetesine birkaç kere bomba atılması ve kimsenin yakalanamaması, bunun önlenememesi

Ertuğrul Özkök'ün hayvanca düşüncelerini aşikar ettiği yazısı.

Gürüz'ün söyledikleri.

Danıştayın kurşunlanması.

Ardından has ülkücülere ve Vakit Gazetesine yapılanlar...

Daha neler neler.

 

Allah sonumuzu hayreyleye. Kötü bir sona doğru gittiğimiz apaçık, çok net ve biz bunların hepsinin bir düzenin işleyişi olduğunu bilsek de hiçbir şey yapamıyoruz.

 

Allah yardımcımız olsun...

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gürüz vahye dayalı hukuk sistemini katli vacib olduğundan istemiyor olsa gerek.

Sanki başını açsa herkes üstüne saldıracak.

Bu nasıl bir cümledir böyle,zerre miktarı insafı olan insan böyle bir cümleyi kurmaz,düşünceden bu kadar yoksun ,bu kadar kör olunur mu.Hikmet dolu insanlardan dinlediğimiz öyle derin ,ufkumuzu !asırlar ötesinden! öyle açıcı sözler var ki,söyleyecek söz bulamadığım şu anda aklıma gelen bir kıssayı aktarmaktan ve bizleri de büyüklerin ruhaniyetlerinden istifadeye bırakmaktan başka elimden bir şey gelmiyor ,onlar varken gerek de yok zaten...

Bişr-i Hafi hazretleri buyuruyor : Sana ibret almak için kafidir ki;bazı ölmüş insanların anıldığı yerlerde kalpler ihya oluyor,bir de bazı diri insanlar var görüldüğü zaman kalpler kasvetleniyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu sabah gazetede okudum(gazeteyi bu sabah okudum ama eski gazete ),Alparslan Arslan'ın babası oğlunun namazında niyazında bir adam olduğunu ,etraftan tanıyanlar da sürekli içki içen biri olduğunu söylemişler.Hangisine para teklif edildi ya da hangisi tehdit edildi diye düşünmeye sevk etti bu çelişki beni,yani deseler ki bu olayı danıştay sırf almaya çalıştığı kararın imkansızlığını arka plana çekmek için yaptı ve adamı da kendilerini taraması için danıştay tuttu ,hemen inanacağım.Ayrıca Erdoğan taziye için danıştaya gidince kimse onu karşılamamış,ne yapmaya çalışıyor bunlar,ne düşündüğünüzü bilmek istiyorum arkadaşlar,selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Benim de merak ettiğim Emekli Yüzbaşı.

 

Adamın evi zırhlarla çevrilmiş. Evde lüks bir ev yani. Ve adam yakalanınca kalbinden bıçakla yaralı bulunmuş. Şimdi bu adam intihar mı etti. Yoksa birileri susturmaya mı çalıştı?

 

Çok karışık olaylar dönüyor çoook. Maksat Türban , ülkücü, davası değil.

 

Saçmalığa bakın. Danıştayın birkaç gün önce de güvenlik kameraları bozuluyor. Ve oranın elektorniği ile ilgilenenler de OYAK la bağlantılı adamlarmış. Askeriye de girdi işe. Türban hikaye bence.

 

Kafam çorba gibi oldu.

Share this post


Link to post
Share on other sites

24 Mayıs Çarşamba

Muhammed Serdengeçti

 

Danıştay ve Gerilim mühendisleri !!!

Danıştaya yapılan saldırı geride bir takım izler bıraktı. Bıraktı bırakmasına ama bizde ufak bir araştırma ile bazı ilginç bilgilere ulaştık. Bu bilgileri sizlerle paylaşmak istiyoruz.

 

1 - Birileri düğmeye bastı. Taşlar dizildi , Gerilim mühendisleri uygulamaları adım adım uygulamaya başladı bile.

 

2 - Bir süredir bir gazete hedef gösteriliyordu Eğer Vakit Gazetesi diyorsanız acele karar vermeyin , Eğer 28 şubat özlemi çekenler diyorsanız gene acele karar vermeyin gelin gerilim mühendislerinin uygulamaya koydukları senaryonun taşlarını birleştirelim.

 

3 - Bugünlerde Cumhuriyet Gazetesi sürekli Tehlikenin farkında mısınız? diyerek, iktidara çaktırmadan, irticacı, şeriatçı ve yeşil sermayeci diyen gazete. Cumhuriyet gazetesinin bombalanması ? yazdıkları , Cumhur başkanı ile İlhan Selcuk'un görüşmesi , üstelik ülkemizde irticai tehlikeler konusunda en hassas olan Türk Silahlı Kuvvetleri bile ses etmezken. Yetmezmiş gibi peşmeşe patlamayan bombaların Cumhuriyet gazetesine atılması ...

 

4 - Morrison Süleyman Demirel'in tam bugünlere rastgelecek şekilde demeçlere başlaması. Türbanlılar Arabistan'a gitsin. Bu ülke kaosa sürükleniyor. Seçim yapılmalı. Ben olsam eylülde seçime giderim çünkü bu ülkede Tehlike çanları çalıyor. Çok tehlikeli gelişmeler olacak demesi...

 

5 - Patlatılan bombalar yetersiz kalmış ve ses getirmemiş olacakki , Gün bugündür diyen CHP lideri Baykal mikrofonun karşısında dudakları titreyerek, Cumhuriyet'e, laikliğe, rejime ciddi saldırılar olmaktadır. Bu hükümet gitmelidir. Bu hükümetin seçeceği Cumhurbaşkanı Türkiye'yi karanlık bir ortama sürükler diyerek Sezer'e müthiş bir ara pası vermesi ...

 

6 - Doğru dürüst konuşmayan köşkten kafasını hiç çıkarmayan Sezer de bu pası aldığı gibi, bir tabusunu yıkıyor ve Cumhurbaşkanlığı dönemi boyunca ilk kez tehlikelere, irtica ve şeriatçılara dikkat çektiği için bombalanan Cumhuriyet gazetesine özel demeçler vermesi ... hatta O da aynı karanlık tabloya dikkat çekerek gerekirse yetkimi kullanırım demesi ...

 

7 - Tüm bunlara rağmen daha önceleri bu tür konularda hemen dolmuşa binen milletimiz , artık bu tür yaygaralara kulak asmamasi gerilim mühendislerini çileden çıkarmış olmalıki ...

 

8 - Yaklaşık 4 ay önce Danıştay'ın türban kararını eleştiren ve Danıştay üyelerini manşetine çeken Vakit Gazetesi'nin bir haberi, aniden ve de durup dururken bir avukatın kanına dokunuyor.!!! Avukat kaptığı gibi silahı, Danıştay binasına giriyor ve Ben Allah'ın askeriyim !!! diyerek üyelerin üzerine kurşun yağdırıyor.. Tabii bu ifadeyi kim söylemiş oluyor dersiniz. Emin Çölaşan'ın eşi Tansel Çölaşan duymuş nedense ondan başka bu sözü söyledi diyende çıkmamış... Biz devam edelim

 

9 - ilk 5 dakikada Danıştay üyelerine yönelik bu saldırıdan sonra kameralar anında olay yerinde..

 

10 - Saldırıdan 10 dakika sonra saldırganın kimliği anında belirleniyor..

 

11 - Saldırıdan 15 dakika sonra saldırganın, Ben Allah'ın askeriyim, Allah'ın gazabı üzerinize olsun, Siz misiniz türban kararı veren. Al size al size kurşun sözleri medyaya Tansel Çölaşan tarafından yansıtılması..

 

12 - Saldırıdan 20 dakika sonra saldırganın 4 yıl birlikte kaldığı oda arkadaşı İstanbul'da bulunması ve saldırgan hakkındaki bilgi edinilmesi...

 

13 - Saldırıdan yarım saat sonra saldırganın üniversite yıllarında Hizbullah ile bağlantıda olduğu, Vakit Gazetesi'ne abone olduğu, zaman zaman bu gazeteye girip çıktığı belirlenmesi.!!!

 

Burada dikkat edin !!!

Yukarıda saydığımız olayların tek görgü tanığı var..

Kim ? Danıştay Başkan vekili Tansel Çölaşan.

Hükümeti gözü gibi seven (!) Hürriyet yazarı Emin Çölaşan'ın muhterem eşleri.

Önce Hürriyet'e, sonra bütün medyaya saldırı olayını ve sonrasındaki gelişmeleri anlatan tek isim..

 

14 - CHP ve Çankaya direk hükümeti, hatta Başbakan'ı sorumlu tutuyor.. CHP lideri Baykal'ı izledim..yani neredeyse, Tayyip Erdoğan saldırganın kılığına bürünüp Danıştay üyelerini kurşuna dizdi. Sonra kaçıp gitti ve suçu bu avukata yıktı diyecek.. CHP'nin tüm mensupları Erdoğan'ı azmettirmekle suçluyor..

 

15 - Başbakan'ın eleştirdiği Danıştay yine hükümeti suçluyor.. Sezer'in sözleri de aynı tornadan çıkmış gibi...

 

16 - Tam bu esnada Polis, Danıştay'ın arkasına park edilen avukatın arabasını buluyor ve gerekli araştırmayı yaptıktan sonra, Bir silah bulduk açıklaması yapıyor..

 

17 - Ama bu açıklamadan 4 saat sonra bu kez aynı polis bir açıklama daha yapıyor, Söylemeyi unutmuştuk. Bizim o silah bulduğumuz araba var ya.. Orada bir de Vakit Gazetesi'nin Danıştay üyelerini hedef alan o haber kupürünü de bulmuştuk diyor..!!!

 

Fakat ilginçtir nedense bunlar Falan Kur-an Kursu'na gitmiş. İmam Hatip Lisesi mezunu, Milli Gençlik Vakfı ve Fethullah Gülen'le ilişkili olan FEM Dershaneleri’nde de eğitimini sürdürmüş.. sözleri bu sefer fırına sürmediler ...

 

18 - Gerilim mühendisleri bir senaryo çizilmiş ama çizenler her kim ise yüzüne gözüne bulaştırmış göründüğü gibi.. Ortaya bu komik, bu rezil ve bu alçakça pravokasyon çıkmış..

 

19 - Avukatın üzerinde Doğu Perinçek'in Ulasal Kanal'ına ait basın kartı bulunmuş, devlet, Vakit Gazetesi'ne aboneydi, Hizbullah ile bağlantıları vardı diyor..

 

20 - En yakın oda arkadaşı, İkimiz de ülkücüydük ama, başının secdeye gittiğini görmedim diyor. Arkadaşları, Yahu biz her gece içip içip eğlenirdik" diyerek adamın ne mal olduğunu anlatıyor, devlet baba, Danıştay'da 'Ben Allah'ın askeriyim' diye bağırmış diyor..

 

Tüm bunlara ne dersiniz nasıl olsa türk halkı gene sazan gibi bu olayada balıklama atlar

 

Siz tüm bu olanları nasıl değerlendirirsiniz bilmiyorum ama bu tüm bu parçaları birleştirdiğimizde bir sonuc cıkıyor . Yakında Darbe özlemcilerinin beklediği , gerilim mühendislerinin tezgahladığı yeni bir 28 şubat bekleniyor. Yesekte yemesekte...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Artık milletin gözü açılmış. Baykal hala milletin gözüne perde çekmeye çalışıyor.

 

Çok derin bağlantılı olaylar oluyor. Ama Baykal bunların halkın kafasını karıştırmak için sarfedilen sözler olduğunu söylüyor konuşmasında.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Behiç Kılıç

 

Danıştay'daki kurşunlar Tayyip Erdoğan'a

Bu yazı bir durum tespitidir!..

Karanlık (aslında göre çok belli) odaklardan programlanan bir sapık gitti danıştayda cinayet işledi.İkinci Daire Başkanı’nın canını aldı üyeleri yaraladı...Bu sapık bu eylemi “Türban” uğruna yaptığını söyledi ve tekbir getirerek kaçmaya çalışırken yakalandı...

Baştan alalım...

 

Tetikçi robot ne yaptı bakalım...

 

Danıştay’a gitti ,tabancasını çekti...

 

Türbanı kurşunladı...

 

Ardından Hükümeti...

 

Ve tabii Başbakan Erdoğan’ı..!

 

Hiç uzatmayalım ve konuyu irdeleyelim...

 

Saldırı bir serinin devamıdır...

 

Eğer saldırı zincirinin tavanı Danıştay baskını ise(öyle umalım) bir öncesi dövizin durum,öncesi Cumhuriyet bombalanması,öncesi Arabistan’lı demeçler,öncesi ,Rice ziyareti, Ahmedinecad temasları,öncesi,Irak sınırına asker gönderme,öncesi ABD’nin Irak dayatmaları,öncesi para babalarının malum derneği ile kavgalardır.

 

Ve dikkat ediniz..

 

Başbakan’ın söylemlerinde “Tek bayrak,tek devlet” sloganı çerçevesinde bir duruş ortaya çıkmasından beri kendisine “dışarıdan içeriden “ saldırılar hafiften başlamıştır.

 

Ve ABD oyununun “bize kayıtsız şartsız uyacaksın” dayatmasına bir karşı çıkış Washington’da değerlendirilince..!

 

Kısaca anlatıyorum..

 

Tayyip Erdoğan’ı devirmek için 2004 başından beri ,kapalı kapılar ardında toplantılar yapılıyor..Türkiye’yi bloke eden para babaları bir nevi “Tapınak şövalyeleri” vari bir araya geliyorlar.Başbakan ,her dönemin büyük entrikacsı şu malum hacıyatmaz patronun Londra’da kendi aleyhine kimleri bir araya getirdiğini de biliyor..

 

Bu para babaları tabii ki işin içindaki önemli piyonlardır.Onları devreye sokan o malum “Dış odak”lar dır..

 

Yazdıklarım şaşırtmasın,iktidar yağdanlığı gibi algılanmasın...Böyle algılanacak diye bir durum tespitinden geri durmak namussuzluk diye kabul ediyorum..

 

Oynanan oyunu görmek lazımdır..

 

İç çatışmayı kaşıyacak nitelikte bir organizasyona figuran olan siyaset oyuncularını,doymak bilmez acenta sermayenin nasıl süreti haktan maske ile tepemizde yeni oyunlar sergilediğini görmek lazım..

 

Uluslar arası sömürgecilerin kuşatmasını görmek lazım..

 

Şu ortalığın haline bakın...

 

Ünlü 28 Şubat’ın tosunları yeniden “Atatürkçü esvapları” ile ortaya dökülmüş durumdalar...Şehit cenazeleri musalla taşının üzerinde iken,hiç utanmadan PKK çetesini koruma ve kollama görevi çerçevesinde kalem oynatanlar. “Devlet elden gidiyor,Cumhuriyet saldırıya uğruyor” diye yeniden üstlendirildikleri rollerini oynuyorlar. Biunlar o “Şubat” ın ürünleridir ve o dönemde seçilmişler,giydirilmiş kuşandırılmış,zenginleştirilmiş ve sahaya sürülmüşlerdi. Patronları devleti soyarken bunlarda önlerine atılan kırıntılarla sebeplenmişlerdi..Cumhuriyetin bekçisi diye feryatlarla ortalığı yırtarken inrsanların unutkanlığından emindiler ve onlar asla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekçiliği için değil,patronlarının ellerine tutuşturduğu yol haritası gereği oradaydılar...

 

Ve vatandaş rolü oynayanlar...

 

Parti bayraklı cenaze...

 

Bakanlar Cemil Çiçek,Gül ve Şener’e Aksu’ya saldıranlar, Danıştay üyelerini kurşunlayan sapık serseriden daha mı iyi bir gözle değerlendirilebilir?..

 

Demeçler?..

 

Danıştay Başkanı Hanımefendi

Tayip Erdoğan,saldırıdan sonra Danıştay’a “Tayyip Erdoğan” olarak değil,Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakan’ı olarak gitmişti..Danıştay Başkanı hanımefendi’nin Devletin Başbakanı ile “savaş gerginliği” yaratmaya hakkı var mıdır?..Ne demek karşılamamak?!.Nasıl olabilir de böylesine önemli bir görevli,böylesine hassas bir tırmanışta ,olayın daha da işin içinden çıkılmaz bir yola yönlenmesine sebeb olabilecek bir davranışta bulunmak?..

 

Ben diyorum ki aziz okuyucu...

 

Bu olayın içinde 28 Şubat’ın çakalları cirit atıyor..Hani şu sonradan öğreniyoruz da “irtica var” dümeniyle ,o malum generallerle postu memlekete serip hazineyi soyup soğana çeviren irili ufaklı yamyam takımı ortalığa çıkmış durumda..Ülkenin canını okuyan fosiller ellerini oğuştura oğuştura iktidar hesapları yapıyorlar..

 

Bunları yeniden tepemizde göreceğimize...

 

Ve aziz okuyucu bu saldırının fiziki bilgilerini de arz edeceğiz,ipin ucunu görebilmek için...

(İnternethaber)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Derin devleti devirecek bir devrim gerçekleşmediği sürece rahat nefes almak namümkündür!!!...

 

Ecevit'in hastalığı tam da zamanında geldi, olayı soğutması için iyi bir fırsat olabilirdi bu. Ama karaoğlanı pek önemseyen yok galiba artık.

 

Neyse... Allah sonumuzu hayreyleye. Yapay senaryonun aktörleriyiz. Allah bize sabır, dayanma kuvveti ve muvaffakiyet versin.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Dün sabah milletvekillerinden biri (adını hatırlayamadım) haber programında şöyle anltıyor;

Yoldan geçerken simitçinin biri durdurdu beni. "Gel vekilim" dedi. Bir çay söyledikten sonra şöyle dedi: "biz artık herşeyi biliyoruz. siz gönlünüzü rahat tutun. bu olayların altında kımler var kımler yok az çok tahmin edebiliyoruz. bu millet artık uyumuyur. gözünü açtı."

 

Valla eğer ki simitçi N-F-K abimin bahsettiği "derin"lerden değilse, millet yavaş yavaş gözünü açtı. artık kim neresini yırtarsa yırtsın, gündemi soğutmakla, milletin gözüne perde çekmek ile bu iş olmaz. Ben bile Hükümeti desteklemeyen bir insan olarak, iktidarın üstüne bu kadar gidilmesine tahammül edemiyorum artık. inat olsun diye, oy verecem..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...