Üstad Kitap Okur Muydu?

[Gazi 0]

Üstad kitap okur muydu?

 

22 Mayıs 2006 Pazartesi

Kitaptan uzak olduğu ve az kitap okuduğu söylenen Üstad Necip Fazıl Kısakürek (26 Mayıs 1904-25 Mayıs 1983), gerçekten okumaz mıydı?

Bu iftira, Üstad’a düşman olanlarca ortaya atıldı fakat onu iyi tanıdığı halde kıskançlığından adını karalamak isteyen dostları tarafından daha geniş kesimlere yayıldı.

“Yeni bir görüş ve duyuş mimarisinin toprak üstünde sarayını kuracak tek vasıta kitap” diyen bir şairin ve fikir adamının, her dem söyleyecek taze sözü olan bir dehanın kitaptan uzak olduğunu söylemek sadece insafsızlık olur.

Hakan Yaman’ın (İkideniz, Nisan-Mayıs 2006) “Kafası Kütüphane Adam Necip Fazıl Kısakürek” yazısını okuduğum günlerde, bu tartışmalar yeniden alevlenmişti.

O’nu bir ‘arşiv faresi’ olarak görmek isteyenlerle, kafasını kitapların arasına gömüp ordan- burdan aşırdıklarıyla kendi kitabını oluşturan bir yazar olarak bilmek isteyenlerin ortaya attığı bu iddialara, Üstad, yine kendi eserlerinde cevap veriyor. Özellikle gençlik yıllarında, bir insan ömrüne sığamayacak yoğunlukta okuma cehdinin O’nu nasıl Necip Fazıl Kısakürek yaptığını yine kendisi anlatıyor.

***

Burada sözü fazla uzatmaya gerek yok; vefatının 23. yılında rahmetle yâd ettiğimiz Üstad’ın, kitap ve okuma macerasını, kendi kaleminden seçtiğim birkaç cümleyle sunmaya çalışacağım:

* Tam otuz yaşındayım... Yedi yaşından beri, çok defa yatağıma yüzükoyun uzanıp bir mum ışığında okuduğum kitaplar uçsuz bucaksız bir sahife... (Allah Kulundan Dinlediklerim, s. 9)

* Pol ve Virjini’yi, Verter’i, Anna Karenin’i okuyor ve henüz 10 yaşındaki beynimi bunların teknesinde yoğuruyorum. Mişel Zevako ve benzerlerinden vazgeçmiş değilim. (Kafa Kağıdı, s. 118)

* Şeyh Galib’e kadar Divan şiirinin ve Anadolu halk şairlerinin soylu ve köklü hüviyetleri bir tarafa; Abdülhak Hamid’ine ve Tevfik Fikret’ine kadar bütün Tanzimat ve Tanzimat sonrası edebiyatı gözümde her an kuklalaşmakta... (O ve Ben, s. 44)

* İngilizce yolundan Garp edebiyatiyle de temas kurmuş, Şekspir’den Oskar Vayld’a, Fuzuli’den Ahmet Haşim’e kadar köşe bucak, taramaktayım. (O ve Ben, s. 48)

* Meslekten asker değilim. Fakat Harp tarihleriyle tabiye ve stratejya meselelerini okumaya bayılırım. İhtiyat zabitliğimi yaparken, alay kumandanımın hayretini çekecek mikyasta Türkçe ve Fransızca askerlik eserlerine dalmıştım. (Çerçeve, s. 242)

* Hapis odası değil bu, konforlu bir revir... Oku okuyabildiğin, yaz yazabildiğin kadar... (Babıali, s. 121)

* Hastayken Mısır Çarşısından ot seçmek yerine, sahaflardan kitaplar devşirmeye bakmıştım. Henüz bu kitapları iyi, kötü diye ayırt edebilecek bir müdir fikri ölçüsüne de malik değildim. Tasavvufa, İslam mütefekkirlerine, evliya menkıbelerine ait ne varsa... Kafamda tamamiyle posalaşmış; hurdalaşmış hale gelen Batı büyükleri bir tarafa; asıl Doğu ve İslam büyükleri arasında benimkine benzer bir nefs muhasebesinden, fikir çilesinden geçmiş biri var mıdır diye bakıyordum. (O ve Ben, s. 123)

* Doğuyu başta Arab olmak üzere bütün şaheserleriyle dilimize geçirmeğe mecburuz, Garbla Şark arasındaki büyük nefs muhasebesini kavramak ve kendi kaynağımızı tanımak için tek yol bu. (Çerçeve 1, s. 118)

* Bir arkadaşım bir İngiliz’in eserini tercüme etmiş bana gönderdi: Yeni Cemiyette Ruh İnhitatı... Zavallı muharririn hali dikkatimi çekti, adam ıstırabını söylemiyor, süblime edemiyor, edebilse belki teskin olacak, onun için şiire teşbihlere kaçıyor. (Konuşmalar, s. 183)

***

Yukarıda sıraladığım ve daha yüzlercesi elimin altında olan anekdot, Üstad’a ‘okumuyor’ diyenlere verilecek en güzel cevabı oluşturuyor.

Gelecek yazımda, O’nun nasıl bir ‘kitap kurdu’ olduğunu bizzat dostlarının ağzından anlatmaya çalışacağım.

 

Yansımalar

Türkiye Gazetesi

Özcan Ünlü

[teknomen1974 0]

diyecek o ki bre öküz soyundan gelen mahluklar madem okumuyordu bu adam insanın beynini titreten şiir ve düşüncelerini nerden edindi.dahada kıvranacakları bir konu çıktı şimdi karşılarına "adam (cümle alemden özür diliyorum) okumadan bu kadar engin duygu ve bilgileri çıkarmış ortaya siz okudunuzda nerde eserleriniz."

[Salihbey 6]

Üstad "kitaplık çapta" eser vermiştir.Kendi bağlılarına da "kitaplık çapta" olmaları gerektiğini defaten söylemiştir...Ha !.. Şunu diyebilirler, Üstad eserlerinde dipnot kullanmamıştır.Evet, üstad tarih kitabı yazmadı, Din alimi de değildi...Yeni eser yazanlar üstadın orjinal fikirlerinden alıntı yaparken külliyattan dipnot düşebilirler ama...

 

Bizim gibi bir mukallit idi...Ama BD gibi bir ideolocya ortaya koydu...Sürekli kullanır ya : Fransızlar Kültür edinilen bilgi ve tecrübelerin birikimidir der diye...Birikimlerini kitaplık çapta ifade etmiştir.Bilimsellik- ilmilik kaygısı yoktur...Sadece yazar, mücadele eder...Alt katında yangın olan evin üst katında piyano çalmaz... Evliya eserleri-Reşehat-Ehli sünnet kaynakları yerli yerinde duruyor...isteyen onlardan edinir...Ama üstad "had"dini bilen bir savaşçı'dır...

 

Üstad okur muydu? Ne münasebet !...Sadece Doğu'yu değil, BAtıyı da çok iyi okumuş ve tahlil etmiştir.Bodler, Rembo, Verkaine, Superville,Hegel, Russo,Kant ...Zaten zatı muhterem Felsefeyi içmiş...Doğu dan Evliya eserleri, Ehli sünnet kaynakları İbni Arabi, edebiyatta çağdaşlarını tahlil ettiği Edebiyat mahkemeleri...Herkesi şok edecek orjinal ifadeler...Üstad "erdem" i BAtı'dan öğrendi...Ama eksik kalan "mistik" unsuru doğu'da yakaladı ve netice: Derinden bir "Allah" çekmek...

 

Üstad okurdu...

 

Hem de çok...

[NFK-Fan 285]

Selamlar,

 

Salihbey gerçekten harika bir şekilde ifade etmiş durumu. Üstadın, her biri alanında kaynak olabilecek derinlikteki bilgi temelli eserlerini gözden geçirdiğinizde, böyle kakofoni tarzı iddiaların peşinden koşanlara insan yalnızca acıyarak bakabilir vaziyette buluyor kendisini.

 

Okumayan bir insan Çöle İnen Nur'u, Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu'nu, İdeolocya Örgüsü'nü, Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar'ı, Moskof'u ve daha onlarcasını nasıl doğurabilir, Vecdimin Penceresinden'i yazacak birikime, olgunluğa ve ifade yeteneğine nasıl kavuşabilir, ulaşabilir?

 

Üstada atılmış, izi dahi kalmayacak cıvıklıkta bir çamurdur bu. Neresinden tutsanız elinizde kalır, neresine dokunsanız okey taşı dizileri gibi yıkılıverir, dağılıverir.

 

Saygı ve selamlarımla

[hafakan 195]

YA BÖYLE BİR DÜŞÜNCENİN AKLA VE MANTIĞA TERS GELCEĞİ DÜŞÜNCESİNDEYİM

BÖYLE BİRŞEYİ DÜŞÜNMEK BİRYANA DURSUN, ULU ORTA SORMAKTAN HAYA EDERİM

 

kitaplar dahi üstadı okurken bu nedemekya!!!

 

sevgiyle kalın.

[mudejar. 0]

merhabalar.

 

bu,"acaba ateş yakıcı mı?" gibisinden mantığa aykırı bir soru olmuş.

 

abimizin örneklerinde olduğu gibi,n.f.k sadece durgun bir okuyucu değil,aynı zamanda kendini güncellemeyi bilen hakiki bir münevver olmuştur.

 

 

savaş yazıları-1 okuduğum son kitaptı.

 

abilerim,

cümle yazarlar "savaş olmaz!" derken,necip fazıl herkese rağmen hitlerin eğilimlerini ve demokrasyanın-üstad böyle yazıyor:)-hamlelerini daha 6 ay önceden kestirebiliyor.

 

bunu,kahinliğine değil,sadece hadiseleri sağlam bir hesab ile elekten geçirerek yaptığını belirtiyor.

 

yani,birkaç gün önceden cephe tahminleri doğru çıkan bir insanın az okumakla ne alakası olur?

 

kendi yorumumu katmam gerekirse,üstad saniyeleri bile bir mürekkebin mahsülü olduğuna inanıyordu,sanırım.

 

saygılarımla.

[leyli 0]

Üstadın değil kitapları iki satırlık şiirleri bile ifade üstü kanımı dondururken böyle bir başlık komiğime gitti desem yalan olmaz ...

[duru 2]

bi anlık bu iddiayı kabul ettiğimizi varsayalım!!!!....o şaheserleri nasıl ortaya çıkardığını düşünelim sonra...???...eeee noldu ne cevap aldık?? bu sözlerle gafletin dibine çökenler, siz şimdi zekasını da kabul etmez" ebeledik kaçtık dersiniz..."zavallılar...