Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
mitajanı

Davul Tokmağı Ve Araba Alarmı Sorunsalı

Recommended Posts

Davul Tokmağı Ve Araba Alarmı Sorunsalı

 

‘Vira Bismillah’ diyerek ilk mesajımı yazayım dedim. Aklıma, bugün sahur vakti yaşadığım hadise ve hadisenin meydana getirdiği depresif etkinin izlenimlerini yazmak geldi.Diyeceksiniz ki kardeşim: ‘Nedir bu davul tokmağı ve araba alarmı sorunsalı?’…Ve ekleyebilirsiniz yine haklı olarak: ‘Keyfiyetin üst perdeden terennüm edildiği böyle güzide bir sitede, bu tip bir sorunsal üzerine kalem oynatmak ta ne iştir’, bre mitajanı? Valla artık işin o

kısmına, yazımın geri kalanını okuduktan sonra siz karar verin derim.

 

Ben vakit kaybetmeden esas meseleye döneyim ve sizlere hadisenin iç yüzünü anlatayım. Malumunuz mübarek ay Ramazan’dayız. Sahura kalkmakta sünnet... E bizde sahura kalkmaya azami ölçüde -herkes gibi- dikkat ediyoruz. Tabii sahur denince akla bir de meşhur Ramazan davulcusu geliyor. Hepimiz biliriz ki bu iki mefhum ( sahur ve Ramazan davulcusu) birlikte anılır, birlikte yâd edilir. Ama artık ne o eski Ramazanlar ne de o eskinin Ramazan davulcuları var maalesef. Mazi edebiyatı yapmıyorum inanın, aile efradının bu husustan mütevellit yakınmalarını söylüyorum sadece. Eskinin meşhur Ramazan davulcuları varmış hani… Belli bir ahenk içinde tokmağını davuluna vuran, bir yandan da o bize has Ramazan manilerini -kendilerine has üsluplarıyla- terennüm eden davulcular…

 

İşte mevzuumuzda diyebilirim ki tam bu noktada başlıyor. Şöyle ki; ya bizim sokağa gelen davulcu abi eskinin ustalarından hiç nasiplenmemiş, işinin şuuruna varamamış ya da yeni yetme davulcu ekolüne mensup birisi? İki ihtimal de kuvvetle muhtemel aslında. Neyse diyeceğim sahur vakti bizim davulcu abi ‘dum tika dum tika dum tika vari’ bir melodiyle, her gün sahur vakti sokağımıza teşrif edip bizleri sahura kaldırıyor. Allah razı olsun. Mevzuunun patlak verdiği ve sorunsalıma temel teşkil eden kısmı ise şu benim açımdan. Davulcu abi sahur vakti sokağımıza teşrif edip davuluna tokmağını vurduğu an da, sokağımızdaki arabalar da sanki ona nispet edercesine, alarmlarını var ‘beygirleriyle’ öttürmeye başlıyor afedersiniz. Mahallemiz de bir anda o rutin hâlinden sıyrılıp adeta sulukulevari bir hâle bürünüyor. Bir yanda davul sesi bir yanda araba alarmı… İşte bu ahval ve şerait altında sahura kalkıyoruz. Biraz ayılıp ta aklım başıma gelince, şu suali sormadım değil hani: ‘Davul sesine duyarlı arabalar çıktı da benim mi haberim yok? Yoksa davulcu abi gecenin mayhoşluğuyla tokmağı bir yandan davuluna, diğer yandan da sokağımızdaki arabalara mı dokunduruyor? Yoksa neden bu arabalar böyle şanzımanı sökülmüşçesine ötüyor?’ İşte efendim bu hususlar tam bir muamma… Bilen-eden yok işin hakikatini. Sorunsalımız bu.

 

Birde işin sosyo-ekonomik boyutu var tabii. Metropol yaşantısı, dolayısıyla trafik sıkıntısı ve bunlara paralel büyüyen araba talebi gibi… Hani düşünün bir köyde ya da kasabada yaşıyorsunuz. Elbette orda da at var, araba var, traktör var, jip var... Yok, jip yok, durun biraz abarttım galiba. Ama olabilir de, gözünü sevdiğimin Anadolu sermayesi kendine bakıyor, köy-kent ayrımı bitti artık, di mi ama? Bakıyorsunuz (çiftçi) bey amcama jipe biniyor, bir yandan da ‘kıroyum emme para bende’ diyerek kapitalist kapitalist gülüyor. Neyse latife bir yana, demek istediğim köyde, kasabada her kapının önünde bir tane araç varsa metropolde bu rakam katlanarak artıyor. Metropolle, köy ya da kasaba bu anlamda mukayese edilemez. Dolayısıyla benim sorunsalımın metropolde ve büyük şehirlerde daha yaygın olduğu açık ve net. Ama metropol ya da büyük şehirlerin varoşlarında da durum farklı değil sanki. Her kapı önünde bir araç. Ki yaşadığım yerin iktisadi göstergelerine baktığımda da aynı sorunu görüyorum. Maşaallah her kapıda bir araba… Yemiyoruz, içmiyoruz ve fakat araba alıyoruz. Artık küreselleşmenin bir cilvesi mi dersiniz buna, kapitalist tüketim çılgınlığının insanımıza sirayet etmesi mi, bunlar tartılışır.

 

Şimdi aranızdan çıkıp ‘kardeş sen idelar dünyasında mı yaşıyorsun?’ deyip espiri yapan, bir yandan da ‘Platon’a selam çakanlar’ olabilir’, ya da ‘lan adama bak -mitajanı- rumuzuyla siteye üye olmuş, bir de utanmadan ilk yazısında ‘Davul Tokmağı ve Araba Alarmı Sorunsalı’ gibi müphem, tuhaf, acayip bir sorunsalı işliyor diyerek aklı sıra dalga geçen (!), akabinde de –zuhahah, muhahah, ehueheh- gibi sözüm ona gülme efektleri çıkartanlar da olabilir. Bu benim sorunum mu? Bence değil. Sosyal bir tespit yapmışız kadrü kıymet bilene/bilenlere... Daha aşırıya kaçmayın hepinizi ‘fişlerim’ haaa…*

 

 

 

*yazının son paragrafı okuduğunuz, istifade ettiğiniz ve güldüğünüz üzere tamamen site sakinlerinin pazartesi stresini almak için yazılmıştır. Diğer kısmıysa ayniyle vakiidir. Bu kısımda stres alma gibi bir misyondan bahsedilemez. Yok, efendim diyorsanız ki; ‘stresim de yok, gülmekte istemiyorum!’Eyvallah kızmayın derim size, tespitlerden istifade edin hiç yoksa. Tüm bu emeklerim karşılığında abd-i acize dua etseniz kâfi…

 

İlaveten; olay örgüsündeki kopukluklar gibi tüm edebi hataların müsebbibi davulcu abi ve alarmları durmadan öten arabalardır. Bu kafayla ancak bu kadar yazabildim. Binaenaleyh yazım herhangi bir ima, kinaye vb. edebi san’at unsuru barındırmamaktadır. İma, kinaye vb. edebi sanat var diyenler lütfen su-i zan etmeyin abd-i acize.İnadına tashih etmeye yeltenmesi muhtemel güruha ise şimdiden tek cümle: Ayıp oluyor!.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Etrafın sükut içinde bulunduğu o sahur vakti davulun içimizi gümbürdeten sesiyle münasebetsiz arabaların aksedişleri... Henüz böyle bir olaya tanıklık etmedim ama, heralde gürültü ve zımbırtıdan aşağı bişey değildir. İşin bi de desibel boyutu var ki, tahmin etmek bile kulağımı zonklatıyor. Şu sıralar menfi esbablardan ötürü sahura kadar uyuyamadığımdan malesef ki davulun o nahoş sesini dinlemek mecburiyetindeyim. Değilse ben, nam-ı diğer koala olarak o ses kulağıma bile işlemez uyurken. "Başında davul çalsa uyanmaz" tabirini bizzat yaşamış biri olarak :)

Ne gerek duyduysam bu laf kalabalığından oluşan cümleleri aktarmakta?..

Neyse, oldu bi kere.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aynen tarif ettiğiniz gibi vukuu bulan olayı, Cenab-ı Hak kimselere yaşatmasın. Davulun sesine bir de -araba aksedişi demek nazik kalır-, ‘araba höykürmesi’ ekleniverince, gürültü ve zımbırtıdan öte bir cümbüş çıkıyor ortaya. Yani Beşiktaş kapalısının ‘kartal gol gol gol’ deyu bağırması ile oluşan desibelle kıyaslanmasada, insan kulağına eziyet veren bir desibel miktarı... Tahammül etmesi zor bir durum anlayacağınız.

 

Gerçi daha farkında değil ‘güzel sokağımın güzel insanı’, bir gece ansızın arabalarını lastikleri fıslamış, şanzımanları sökülmüş, kapı tarafından hafiften çizilmiş olarak bulmaları muhtemeldir. Belki araçların tozlu olanlarından bir tanesinin üstünde de ‘alarmlar susana kadar, eyleme devam’ gibi son derece tırstırıcı ve tehditvari bir yazı görebilirler. Haa şimdilik beklemedeyim. Akıllarını devşirip işi çözüme kavuşturmazlarsa eylem planını 'eyleme' geçireceğim.Beni ajanlık tekniklerimi kullanmaya mecbur bıraktılar, yapacak bir şey yok artık.

 

*Bizim sokakta oturan ve arabası olanlardan bu sitede kullanıcı kimse yoktur umarım.Varsa bu tehdit dolu mesajı okuduktan sonra hemen arabasını bizim sokaktan çeksin.Son kez uyarıyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eee elbette Beşiktaş'ın o heybetli , coşkulu tezahüratına erişebilecek güce muktedir değil zavallı davul. Sadece davul mu? Hıh! Henüz hiç bir takım erişemedi o desibele ki, ihtimal de yok!

Davul gümbürtüsüne inat ben burdan bağırıyorum; KARTAL GOL! GOL! GOL!

Karşı taraf ses veeer!!!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Öncelikle şunu belirtmek isterim ; yazınız stres alma işlevini benim üzerimde hakkıyla yerine getirdi :D...Gün içinde otobüslerde sıcak ve kalabalığın etkisiyle buhar olup , atmosfere doğru yolculuğa çıkmak üzere olan ben denize o korkunç anları az da olsa unutturdu...Bu sebepten ötürü teşekkürü bir borç bilirim sayın Ajan :)...Bu arada isminizi öyle karıştırdım ki , duysanız gülme krizine girer ,3 gün şok tedavisi görür, ancak bir hafta sonunda kendinize gelebilirsiniz (neyse çok abarttım :D )...Uzun lafın kısası siz böyle seviye ve mizah açısından iyi yazılar yazmaya devam edin, hiç kimse okumazsa ben okurum :D...

Share this post


Link to post
Share on other sites

adles sana harfiyen katılıyorum..mitajanı arkadaşımızın yazıları bende de terapi etkisi yaptı..Yazmaya devam edin lütfen, 2. takipçinizde benim :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şimdi bir kere sorunsalıma binaen yorum yapan arkadaşlara müteşekkirim, sağolsunlar. Kadrü kıymet biliyorlar demek ki… Yorum yapmayan arkadaşlara ise müteşekkir filan değilim, hiç kusura bakmasınlar. Hatta bizim meslek terminolojisinde ‘fişlemek’ diye nitelendirilen mefhumu yorum yapmayanlara karşı kullanmaya başladım bile. Fişleniyorsunuz anlayacağınız…

 

İnsan böyle bir yazıya yorum yapmaz mı arkadaş? Yapmaz ama… Doğruya doğru herkes yapamaz. Tabi ben biliyorum sizi, başlığa baktınız ve dediniz ki: ‘Eften-püften, kıldan-tüyden bir konu, neyine yorum yapayım?’ Geyik sandınız yazıyı, su-i zan işte asrımızın sorunu… Yoksa benim gibi ajan bir adam bilmiyor mu böyle bir sitede geyik yapılmayacağını? Yazının bütününe bakıldığında mevzunun esasen nageyik olduğu ayan beyan ortadadır. Hâlbuki azcık zahmet edip okusaydınız, yazının içerisinde ne denli yoğun sosyolojik, psikolojik, iktisadi ve siyasi analizlerin olduğunu görürdünüz. Ve hayretler içerisinde: ‘Şu mitajanı ne klâs bir adam, ben niye böyle değilim!’ diye iç geçirirdiniz. Boşuna demeyin ama öyle herkes ajan olamaz. Hele benim gibi hiç olamaz.

 

Ah şu anlaşılamamak mevzuu varya… Bu mevzu benim gibilerin en büyük belası. Zaten -yorum yapan arkadaşlar müstesna- aranızda şöyle kafası ‘zehir’ gibi çalışan biri olaydı, şimdiye kadar megabyte’larca cevap yazardı sorunsalıma. Ne yaparsınız takdir böyleymiş, üzülmeye değmez…

 

Hâsılı kelam ve yola devam… Kırdınız beni dostlar, siz kaybettiniz. Hâlbuki bugün ‘Cern’ üzerine bir yazı kaleme alacaktım. ‘Cern’ ne mi? Yapmayın nerde yaşıyorsunuz arkadaşlar? Hani büyük deney, patlama, çarpışma, 100 milyar civarında proton … Bunlar da mı bişey uyandırmadı zihninizde? Neyse tamam tamam yine de birşeyler karalarım.Sırf şu sitede yeniyim diye bana uygulanan tecride inat yazacağım, merak etmeyin.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Siz yazın sayın Ajan...Şimdiden iki sıkı okuyucu kazandınız :)...Daha yeni olmanız sebebiyle, sizdeki cevherin henüz fark edilmemesi normal...Zamanla inşallah katlanacak okuyucularınızın sayısı :D...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Lütfen Cern üzerine de bişeyler yazın..O konu bende de merak uyandırıyor..

Bu arada bende şu davulcuları öldürmek isteyenlerdenim..Hakikaten nedir bu davul ve alarm arasındaki yakınlaşma..Ya davulcu sussun ya alarmlar demi ama :) İkisi bir arada gürültü kirliliği yapıyor..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hakikat namına seviniyorum doğrusu.Bir ajanın bilgisinden ve tecrübesinden istifade etmeniz sizin için büyük kazanç.Zeki insanın hali bir başka oluyor değil mi?

 

Bilvesile;

 

tuğra-'Karşı taraf ses ver' diyorsun, eyvallah.Yalnız Ramazan'dayız malum, ses-soluk çıkmıyor.Kolay değil desibel rekoru kırmak, di mi ama?Yoksa İngilizlerin sözümona efsane KOP tribünün 'You will never walk alone!' tezahüratının revaç gördüğü ve af buyurun bir halt sanıldığı bir dünyada; kapalının 'Gündoğdusu', 'Kartal gol gol gol'ü her zaman ses getirir, desibel rekoru kırar.Hem de kat be kat daha manidardır.Aksini iddia eden biidrak kimse çıkmaz herhalde?

 

adles-Evvela sadece 'ajan' değil 'mitajanı' diye hitap ederseniz makbule geçer.Malum ajan var ajan var.'Bana hangi serviste olduğunu söyle sana kim olduğunu söyleyim' diye bir laf vardır bizim camiada.Diğer bir husussa yazılarımdaki cevheri görmek için okuyan kişide de bir cevher olması lazım.Demek ki bu sizlerde var.Okuyucu sayısı mühim değil benim açımdan.Meselem kemiyet simsarlığı değil takdir edersiniz ki.

 

postmortem-Aynı hususlar sizin içinde geçerli bir bakıma.Ayrıca Cern üzerine yazmayı düşünüyorum, bakalım ne zaman olur.Malum işler yoğun.Bu arada davulcuları öldürmek sizin için feci sonuçlar doğurur söyliyim.Başka teknikler deneyin diyeceğim ama bendeki ajanlık tekniklerine haiz olmadığınız için bu sizin açınızdan çetrefil bir durum, anlıyorum sizi.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Hakikat namına seviniyorum doğrusu.Bir ajanın bilgisinden ve tecrübesinden istifade etmeniz sizin için büyük kazanç.Zeki insanın hali bir başka oluyor değil mi?

 

mitajanı kardeş sayın KLAS insan cevap yazmayacağım yazmayacağım ..... diye diye yenik düştüm tüm yazılarını okudum espiriyi seven biri olduğun aşikar ama kardeş bi insan bu kadar da kendini beğenmiş olmaz ki :)

SELAM VE DUAYLA.............

Share this post


Link to post
Share on other sites

Enaniyet zirve noktasında :D :D , enaniyet enaniyet olalı hiç bu kadar yükselmemişti :D :) ...Tamam ajan, özür dilerim Mitajanı, dikkat ederim bundan sonraki yazılarımda isminizi doğru yazmaya.Sürç-i lisan ettik, affınıza sığınıyoruz...Bu arada Dervish adlı üyeyle bir yakınlığınız var mı? Merak ettim doğrusu ...Benzer taraflar görüyorum sizlerde :D...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Mitajanı kardeşim. Walla yeri değilde söyliyim diyorum yazılarına bayıldım :)

Siteye hoşgeldin sefalar getirdin. Cidden sefalar getirdin yani öyle böyle değil laf olsun diye demiyorum :D ALLAH böyle güzel sohbetlerini daim etsin inş. :D

Share this post


Link to post
Share on other sites
Mitajanı kardeşim. Walla yeri değilde söyliyim diyorum yazılarına bayıldım :)

Siteye hoşgeldin sefalar getirdin. Cidden sefalar getirdin yani öyle böyle değil laf olsun diye demiyorum :D ALLAH böyle güzel sohbetlerini daim etsin inş. :D

 

Tabi efendim tabi ....BaLaBaN kardeşime katılıyorum ama işin içinde biraz fazla bilmişlik mi var ne? :D siteye gelişin gibi, siteye renk katacağına inanıyorum......... sayın mitajanı tecrübelerinizden faydalanmak isterim :D

SELAM VE DUAYLA............

Share this post


Link to post
Share on other sites

Oyy oyy oyy...Oruçluyuz hepimiz, Allah kabul etsin.Cevaplarınıza şöyle bir değineyim.

 

İlk olarak kevser-Eyvallah kardeş, klas biri olduğum konusunda şüphem yok.Yoksa nasıl ajan olurdum?Bizim camianın en kıytırık adamı bile, piyasada klasım diye geçinenlere yüz basar.Klas var klas var şimdi...Biz A klasız, diğerleriyse bizi beş kademe geriden takip eden kıytırık klasçıklar...Bakın ne kadar kendizi tutsanızda, bu güzelim sorunsal karşısında kayıtsız kalamamışsınız.Kendini beğenme meselesine gelirsek.Bu da benim tarzım, yoksa kimseyi küçük görmek gibi bir 'küçüklük' yapacak adam değilim.Ajansak haddimizi de biliriz hani.Hergün bin türlü keşmekeş içinde sıkılan, bunalan sizlerin az da olsa yüzünü güldürmek maksadımız.Yoksa bunca önemli görevin arasında zaman ayırıpta bu sitede yazmak benim için aslında büyük külfettir.Yani demek istediğim kıymetimi bilin.Soruyorum bundan önce bu sitede hiç ajan gördünüz mü?Elbette hayır diyeceksiniz.Bakın ben bide onca riske girip sitede yazıyorum.Şu an belki beni sitede takip eden düşman servis elemanları da olabilir.Hatta sizden hafiften şüphelenmeye başladım.Şaka şaka, o kadar değil.Bir siteye iki ajan çok.

 

adles-Enaniyet mi?Yapmayın, benim gibi onca istidadı olan bir insan için enaniyette ne kelime?Ajanım ajan...Siz de benim üstlendiğim gizli görevleri üstlenseniz, google translator kadar dil bilseniz, her türlü yakın doğu, uzak doğu, ortadoğu dövüş tekniğini bilseniz, daha bunlara ilave pek çok kıymete haiz olsanız benim gibi olurdunuz.Bu arada estağfurullah, ne affı..Hiç mühim değil.Zamanla benim ne kadar mütevazi bir insan olduğum(onca meziyete rağmen) ortaya çıkacaktır zaten.Dervish denen üyeyi sizden duydum.Malum sitede yeniyim kim Dervish, kim Ermish bilmiyorum.Ama nasip olursa tanışırız.

 

BaLaBaN-Eyvallah kardeşim, çok sağol.Hoş buldum sefa buldum, seni gördüm şad oldum.Yazılarıma bayılmışsın...Acaba iftardan az önce mi okudun yazılarımı?Olurya yazıları okurken kan şekerin düşmüş ya da tansiyonun tavan yapmış olabilir.Belki de bu sebebten bayılmışsındır?Ajanlığın gözünü seveyim, tababet hususunda da elime kimse su dökemez.

 

son olarak yine kevser-kardeşim site zaten gökkuşağı gibi maşaallah.Her renk var.Ben olsam olsam gökkuşağını hayretler içinde seyreden bir ajan olurum.Zaten bakarsınız görev icabı yoğunluktan bir daha yazmakta nasip olmayabilir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hafiye'lik zor iş; kah sıcak simite gel, kah parlatayım mı abi, bazen Allah rızası için bir sandviç parası, bazen mayışmış adam numarası. Bundan zahir, mitajanı kardeşimiz, mit ajanlığı yapamaz. Yapsada böyle enigma kod çözücüler gibi, kendini yeni kurbağa diliyle deşifre, eskimez yeni dille aşikare etmez.

 

İki gıdım A.Turan Alkan ağabey, hücum hattından Osman Tanburacı beyefendi, ortanın solundan Engin Ardıç (gerçek Atatürkçü'dür kendileri), baskı yapan mahalle gazetesinden Tamer Korkmaz, baskı gören mahalleden Hasan Karakaya, ana caddeden Nedim Hazar muhtevalı bir üslubun var doğrusu, vesselam.

 

Sözü çomçayla verip, kevgirle dağıtmak gibi lokantacı Ökkeş'in yaptığı teşebbüste bulunmak istemem; sürç-i lisan ettimse affola, laf ola kese savaşı, laf ola kestire başı gibi Yunus'lukta yapamam.

 

Sözde değil, özde söylem, özde olan söylemin en kısa zamanda eylemle sonlanması temennimdir.

 

Bende bağımlılık yapma, alkolik vaziyete düşme, kafamı duvarlara vurma gibi belirtiler yok, inşallah-ü Teala'da olmaz diyelim ve sözü fazla uzatıp, kısalara gıcıklık yapmadan:

 

Hoşgeldin deyip, davulun tokmağı ve alarmın sesiyle seni başbaşa bırakıyorum.

(İnan böyle ilk defa son defa yazıyorum)

Share this post


Link to post
Share on other sites

kardeşim kork benden belkide ben senin için özel görevlendirilmiş

özel ajan olabilirim :D

kardeşim inan merkımdan soruyorum biraz tedirgin görüyorumda

sen şuan kaçamak yazılar yazacak kadar bi durumdaysan ne işle meşgulsün (affına sığınarak soruyorum :)

her defasında değinince merak ettim :D

Share this post


Link to post
Share on other sites
Hoşgeldin deyip, davulun tokmağı ve alarmın sesiyle seni başbaşa bırakıyorum.

(İnan böyle ilk defa son defa yazıyorum)

...

 

 

Hoş buldum deyip, davulun tokmağı ve alarmın sesinden uzak, nezih ve bir o kadar sakin sokağıma geri dönüyorum.(Zaten ilklerin ve sonların adamıyım diye hep kendi kendime yakınırım, piyango yine bana çıkmış, can sağlığı olsun.)

 

kardeşim kork benden belkide ben senin için özel görevlendirilmiş

özel ajan olabilirim biggrin.gif

kardeşim inan merkımdan soruyorum biraz tedirgin görüyorumda

sen şuan kaçamak yazılar yazacak kadar bi durumdaysan ne işle meşgulsün (affına sığınarak soruyorum smile.gif

 

her defasında değinince merak ettim biggrin.gif

 

kevser bak kendini ele vermeye başladın.Yakında hangi serviste olduğunu da öğrenirim merak etme!Tarzın MI6, CIA karışımı bişey.

 

Tedirgin olmam tabiidir, bizi ayakta tutan hissi yaşamadan kendimi işime nasıl veririm?..Ayrıca bizim meslekte ser verilir, sır verilmez!..Bunu bilmen lazım.Ajanım işte gerisi mühim değil.

 

...............

 

Çok ehem ve mühim not:Bu başlık dikkat çektiği için artık burada yazmayacağım, yeter kardeşim!..Deşifre olmaya hiç niyetim yok, ömrümün baharındayım.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Davul olayı deyince aklıma neyzenin şı şiiri geldi netten bulup yazıyorum:

Yakub Kadri karaosmanoğlu, Mardin milletvekili iken Ramazan ayında İstanbul’a gitmiş.

Tepebaşı otellerinin birisinde yatarken, gece yarısı Ramazan Davulu sesiyle uyanmış, küplere binmiş bağırıp çağırmış ve tâlimatlar yağdırıp :

“Bu çağdışı âdeti kaldırın artık!” demiş.

Hızını alamayıp İkdam Gazetesinde zehir zemberek bir de yazı yazmış..

 

Bu yazıyı okuyan Meşhur Melâmî NEYZEN TEVFİK Hazretleri şu cevabı vermiş:

 

ÜÇÜNCÜ ARZ-I HÂL’den :

 

Makale yazdı İkdam’e bir alçak küfre daldıkça

Hudud-u Din’e saldırdı, şeriatten bunaldıkça

Cehâlet artar eksilmez denîler böyle kaldıkça

Sahur vakti davul gümbürtüsünden bekçi çaldıkça

Olurmuş muzdarip bazı esâfil Yâ Resûl-Allah!..

 

*

 

Niçin etmez bu Dürzi, çan sesinden iştikâ bilmem

Bu câmi avlusunda Türk’e salyangoz satan âdem

Teres Bâb-ı âli’de fıtraten bir zâde-i Mülcem

Ezan gülbenk-i tevhidin senin yâ mefhar-ı âlem

Esir-i aşkın en vahşi kabâil Yâ Resûl-Allah!..

 

*

 

Davuldan ürken eşekle bu gün fahreylesin Mardin

Bu meb’us ibn-i deyyusu ederler ins ü cin tel’in

Şeb-i Kadri’de doğmuş bir kazâ-yı hâcet-i tekvin

Ederdim âşikâr-ı sırr-ı irfan ben ana lâkin

Tutulamaz küfre mir’at-ı şemâil Yâ Resûl-Allah!..

 

Ankara 1923 (Azâb-ı Mukaddes : 1949)

 

 

AÇIKLAMA :

 

Bir alçak küfre daldıkça, İkdam Gazetesine makale yazdı

Şeraitten bunaldıkça-sıkıldıkça dinin hududuna saldırdı

Bu alçaklar böyle kaldıkça cehâlet artar da eksilmez

Sahur vakti bekçi davul çaldıkça gümbürtüsünden

Bazı sefiller muzdarip Olurmuş Yâ Resûl-Allah!..

 

*

 

Çan sesinden niçin hiç şikayet etmez bilmem

Câmi avlusunda Türk’e salyangoz satan bu adam

Bu p..., zaten doğuştan devlet kapısına dadanmış-zikkeli birinin oğlu.

Oysa ezan, Müslümanların Senin tevhidinin çağrısıdır ey herkesin övünç kaynağı,

Bencileyin Aşkının esiri olan Hakk erenler bu gibiler karşısında şaha kalkar Yâ Resûl-Allah!..

 

*

 

Mardin, bu gün davuldan ürken eşeğiyle övünsün!

Bu deyyus oğlu milletvekiline insan ve cinler lânet etmekteler.

Kadir Gecesinde anası büyük abdest bozarken var etmiş birisi

Ben ona irfan sırını açar anlatırdım fakat şu da var ki,

Küfre karşı güzel ahlâk aynası Tutulamaz Yâ Resûl-Allah!..

 

NEYZEN TEVFİK

 

 

KELİMELER :

 

Denî : (C.: Deniyyât) Soysuz, alçak, ahlâksız. * Dünyaya âit, fâni ve geçici. * Yakın, karib.

Şeriat : Doğru yol. Hak din yolu. * Büyük ve geniş cadde. * Nur, aydınlık, ışık. * Kur'an-ı Kerim ve Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın târif ettiği ve bildirdiği yol. Allah (C.C.) tarafından Peygamber Aleyhisselâm vâsıtasiyle vaz' ve tebliğ olunan hükümleri hâvi İlâhî kanunların hey'et-i mecmuası. Şeriat, aynı zamanda din mânâsına müsta'meldir ki, ahkâm-ı asliye denen itikadiyâtı ve ahkâm-ı fer'iye denen ibadet, ahlâk ve muâmelât yâni, İslâm Hukukunu ihtivâ etmektedir...

Muzdarip : (Muzdarib) (Darb. dan) Sıkıntılı. Iztırab çeken. Hasta. Bir tarafı sızlayan. Ağrıyan. Ağlayan.

Esâfil : (Esfel. C.) Esfeller. Sefâlet çekenler. Pek adi ve bayağı kimseler. Çok alçak olanlar.

İştikâ : (Şekva. dan) Şikâyet etme, şekvada bulunma.

Dürzi : (C.: Düruz) Suriye'nin güneyi ile Ürdün ve İsrâil'de yaşayan ve sonradan Araplaşmış olan bir kavimdir. Arapça konuşurlar. Dalâlet fırkalarından en bâtıl yolda olan bir fırkadır.

Bâb-ı âli : Yüksek kapı. * Tanzimattan önce sadrazam kapılarının, daha sonra da hükümet dairelerinin çoğunun içinde toplandığı bina. * Mc: Osmanlı Hükümeti.

Fıtraten : Yaradılıştan, fıtrî olarak.

Zâde : elime sonuna getirilerek birleşik kelimeler de yapılır. Meselâ: Şah-zade (Şehzade) : Padişah evlâdı.

Mülcem : Gemli. Yularlı.

Gülbenk : (Gülbang) f. Bir cemaat tarafından birlikte söylenen duâ, ilâhi, tekbir.

Mefhar : İftihara, övünmeğe, sevinmeğe sebeb olan. İftihara vesile olan şey.

Kabâil : (Kabile. C.) Kabileler. Bir soydan türemiş cemaatler, silsileler.

Fahr : Övünme. Yaptığını sayarak övünme. Övülmeye sebeb olacak kimse. Fazilet. Büyüklük. Şeref.

Meb’us : Halk arasından seçilerek Millet Meclisine âzâ edilen.

Deyyus : Derare. Karısının kötü hâllerine göz yuman ve ses çıkarmayan adam.

Tel’in : Lânetlemek. Lânet etmek.

Şeb : f. Gece, karanlık.

Kazâ-yı hâcet : İhtiyacını gidermek. * Büyük abdest bozmak.

Tekvin : Var etmek. Meydana getirmek.

Âşikâr : f. Belli, meydanda, açık. Bedihi.

İrfan : Bilmek, anlayış, tecrübe ve zekâdan ileri gelen zihnî kemal. * İkrar. * Mücazat.

Lâkin : Amma. Fakat. Ancak. şu kadar var ki.

Mir’at : Ayine. Ayna. * Meşhur bir cins lâle.

Şemâil : (Şimal. C.) Huylar, ahlâklar, tabiatlar.

Share this post


Link to post
Share on other sites

-nihaivebiroakadargizlimesaj-

 

Azcık ortadan kaybolduk, başlık ana ekseninden çıkmış sanki. Sorunsal üzerine bir sorgusal yapmak boynumun borcu oldu.Daha ziyade bir tashih diyelim… Yoksa daha bu başlıkta yazmayacağım demiştim. Lakin ne yaparsınız ‘değişken’ bir değil ki kardeşim. Hani millet ‘ehl-i kalender’in yazıyı okuyupta beni sahur davulcularına muhalif biri zannedebilir. Hâlbuki yazımda muzdarip olduğum taraf, sokaktaki arabaların alarmlarıdır. Yoksa davul işin tuzu-biberi, başımızın tacı, Ramazan-ı Şerif’in alamet-i farikalarındandır. Sahur davulsuz, manisiz olmaz.

 

 

Ezcümle, ‘anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az’ kabilinden bir sorunsaldı, burada nihayete erdi…Alakadar olanlara alakam sürecektir.

 

mitajanı’ndan saygı, selam ve esenlikler…

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...