Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Kalem ve Onur

Irkçı Yaklaşımlar.

Recommended Posts

Irkçılığı, İslam'ın yasakladığı belalı bir zehir olarak telakki ediyor muazzam bir gayret sarfederek uzak durmaya çalışıyoruz. Dinimizin yarısı akıl, yarısı nakildir diyor Akaid alimleri. Bu sözü dini emir, yasak ve gerekliliklerin mantıkî bir izahının mutlaka bulunduğu şeklinde değerlendirebiliriz.

 

"Arabın arap olmayana hiçbir üstünlüğü" yoktur diyen Efendimiz herhalde bu ikaz ile müminler arasına nifak sokmak isteyecek zihniyetlerin geçersizliğini ifşa etmeyi murad etmekteydi. Irkçılık insanlari nesebe dayanan lüzumsuz ayrışmaya itiyor ve İslam'ın yegane gayesi olan ümmet olarak toplanma, ki bu farzdır, emrinin önüne geçiyor. Irkçılık dünyadaki hemen tüm kötülüklerin müsebbibi oluşunu, merhamet ve hoşgörü mefhumlarıyla düşmanlığına borçlu olsa gerek.

 

Almanların çingeneleri, Yahudilerin Filistinli müslümanları, sırpların boşnak ve hırvatları katletmesi, osmanlı'nın dağılıp varislerinin yüzyıldır bir gün yüzü görmemesi bu zehirli saplantının zihinlere çöreklenmesinden kaynaklanıyor.

 

Alparslan Türkeş'in sahte bir milliyetçilik yaftası altında ırkçılık yapan ve kendisi bir yana toplumumuza da bu zehri enjekte eden bir insan (?) olduğunu biliyoruz. Millet, osmanlıca lügatinde, aynı dinden olan insanların oluşturduğu topluluk olarak açıklanmış. Ulkemizde A. türkeş'in propagandasını yaptığı şey ise nesebe dayanan bozguncu bir meseledir. Diyebiliriz ki, 20 yılı aşkın süredir hem türk hem de kürt kökenli ailelerin gözyaşları bu adamın eseridir.

 

N. Fazıl'ın bu darbeci kişi hakkında söylediği övgü, iftihar ve destek karışımı sözler acaba onun hakkında yeterli bilgi sahibi olmaması ve karanlık yönlerini görememesinden dolayı mıdır? Ya da N. Fazıl'ın kendisi de ırkçı mıdır?

 

Ülkemiz gençlerinin şuurlanmasında kimsenin olmadığı kadar pay sahibi olan Üstad'ın ümmetin diğer alimleri, ki bunlar ümmetçiliği esas addeden muteber ve mücahid kimselerdi, (misal; Mevdudi) için söylediği ağır karalayıcı ifadeler kınanması için ciddi gerekçeler sunuyor bize.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Arkadaşım. Üstadın inandığı milliyetçilik "türkçülük" değil adı üstünde "milliyetçilik" tir. ikisi arasında fark vardır.Alparslan türkeş hakkındaki övgülerinden haberim yok, bir yorum yapamicağım çünkü Türkeş hakkında bilgim zayıftır. Şuanki" biz ülkücüyüz" diyen çoğu gençle pek iyi uyuşmadığım bir gerçek. Bilmiyorum Türkeş ile şuanki ülkücüler aynı görüşlerimi paylaşıyolar. Lakin şunu demek istiyorum milliyetçilik ile Türkçülük farklı şeydir. Türkçülük ırkçılık olarak tasvir edilebilir.Lakin milliyetçilik ve özellikle üstadın inandığı milliyetçilik tamamen ırkçılıktan apayrı bir kavramdır. Üstadın Milliyetçilik hakkındaki görüşlerini "Büyük Doğu ve İdeolocya Örgüsü" Bölümünde bulabilirsin. Link

 

Lakin Alparslan Türkeş hakkındaki bilgileri Diğer arkadaşlar verirse daha makbule geçer. Çünkü yeterli miktarda bilgim olmadığu için nedesem yalan olur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Evet biliyorum :)

 

Ben de söylemediğini idda etmemiştim zaten:)

 

Sadece birkez daha vurguladım.Anlatmak istediğim temel konu şu ;Türkeş belki şuanki ülkücülerden(çoğu diyelim hepsini aynı kefeye koymak olmaz) farklı görüşler içerisindeydi. Onu söylemek istemiştim. Türkeşin görüşü hakkında bir bilginiz varsa paylaşın lütfen çünkü pek kimse online gözükmüyor şuanda:)

 

Yardım edebilcek bir ülkücü arıyoruz arkadaşlar ALOOOOO :D yok mu kimse ?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Evvela Üstad'ı tanıyanlar, onun kendisinde bir ışık gördüğü her siyasetçinin destekçisi olduğunu, fakat bu umudun boş çıktığını gördüğünde desteklediği kişiden yüz çevirdiğini iyi bilir. Bu, umut bağlanacak insan kıtlığı yaşanan siyasetimiz için mecburi bir tavırdı. Siz sadece bir ideolog değil, aynı zamanda bir kanaat önderiyseniz ve siyasete yön verebilecek, siyaseti entellektüel bakımdan belirleyebilecek bir kapasitedeyseniz; fikirlerinize en yakın durumda bulunan kişiyi kendi fikirlerinizi temele alarak desteklemelisiniz. Burada destekleme sebeplerini irdelemeden yargıya varmak insanı yanıltacaktır. Üstad orijinal bir milliyetçilik telakkisine sahiptir ve bu telakkiyi kendi eserlerinden takip etmek, desteklediği kişilere bakıp hüküm biçmekten biraz daha emek isteyen bir iş olsa da çok çok daha güvenilir ve geçerli bir yöntemdir elbette. Destek verilen şahıs hangi noktaları sebebiyle desteğe layık görülmüş; destek verenin fikirlerini anlayabilmek için bunları irdelemekte yarar var. Alparslan Türkeş Üstad'ın kendisine destek verdiği 1970'li yılların son yarısında umut vaadeden yegane siyasetçiydi, Müslümanlık şarkıları söyleyen CHP çanakçısı Erbakan ya da malumumuz Demirel'den çok daha dik duruşlu bir mizaca sahipti. Ayrıca dönemin şartları altında, sevsek de sevmesek de şunu kabul etmeliyiz ki ülkücüler çok büyük bir fonksiyonu yerine getirmiş ve komünist telakkilerin karşısında duran yegane grup olmuştu (Ayak oyunları yok değildi fakat olayı sadece perde arkasından ipleri oynatan kuklacılara bağlamak da onca çetrefil yanı olan meseleyi basite indirgemektir). Üstad'ın Türkeş'i desteklemesindeki sebep yalnızca bu değildi; İslami hassasiyet yönünden Türkeş'i bu dönemde kendisi hayli etkilemiştir. Üstad'ın ömrü boyunca uğrunda çaba sarfettiği mücadele ruhuna sahip mukaddesatçı gençliği, bu dönemin bir kısım ülkücü gençliği remzlendiriyordu ve Türkeş, Üstad tarafından İslamiyet'e yaklaşım tarzıyla takdir ediliyordu. Üstad'ın kendisi ırkçı değildi ki, bir kişiyi ırkçı olduğu için takdir etsin. Nitekim Türkeş hakkında yazdıklarını bir bütün olarak okursanız (mesela daha fazla bilgi için Çerçeve 4 ve Çerçeve 5'e de bakabilirsiniz) Türkeş'e destek verilirken hangi zaviyenin önplana çıktığını müşahede edebilirsiniz.

 

Vurgulanması gereken bir diğer husus ise bir insanı destek verdiği insanların kimliğiyle yargılamanın yanlışlığıdır.. Türkeş'i desteklediği için ırkçı, bir dönem Erbakan'ı desteklediği için gerici, Menderes'i desteklediği için fikirsiz, kısa bir dönem Demirel'e destek verdiği için derin devletçi, şucu, bucu... Bunları sıraladığımızda cidden enteresan ve güldüren bir tablo çıkıyor karşımıza. Milliyetçilik, hatta İslamiyet gibi; bir fikrin, bir bütünün, hayat tarzının, fikir sisteminin doğru yanları olduğu gibi yanlış yanları ve istikamet üzre olan kolları olduğu gibi sapık kolları mevcuttur ve siz "milliyetçiyim" diyen birisini destekleyip "Müslümanım" diyen birisini desteklemediğinizde bu sizin yanlış yolda olduğunuzu göstermez. Savunduğunuz şeyin keyfiyeti doğru yol üzerinde olup olmadığınızı belirleyen faktördür.

 

Alparslan Türkeş ırkçı mıydı? Ben şahsen kendisini tam bir Büyük Doğu milliyetçisi olarak görmesem de yine de bu kadarına katılmıyorum. Hatta kendisi Atsızcılar tarafından, Necip Fazıl'la el ele verip MHP'yi bozkurt savunuculuğundan üç hilal tarafına yaklaştırmakla "suçlanmış"tır. Kitaplarının 1970'li yılların ilk yarısında yaptığı baskılarda sapıkça olarak nitelenebilecek sözler de yok değildir, fakat daha sonra takındığı tutum ve konjönktürün gerektirdikleri kendisini haklı olarak umut bağlanabilecek bir kişilik şeklinde ortaya çıkarmıştır. Darbeci olmaya darbecidir fakat komitada problemler çıkarmış ve neticede de hata yaptığını kabul etmiştir. Bir kişiyi son haliyle değerlendirip, varsa düzelttiği yanlışlarına karşı temkinli davranmak en olgun tavırdır.

 

Ayrıca her dini hükmün mutlaka mantıki bir izahının bulunması gerektiği mülahazasına katılmak mümkün değil. Böyle bir genellemeyle böyle bir mecburiyet çerçevesini din hükümlerinin üzerine fırlatıp, farklı farklı işleyen zihinleri kısıtlayıcı, belirleyici mevkiye oturtmak ve herşeyi mantık izahına bağlamak ne denli kabul edilebilir, takdir size kalmış; mevzu farklı olduğu için detaya giremiyorum. Ayrıca Kürt problemini Türkeş'e mal etmek en hafif tabirle peşin hükümcülüktür. Bu hususta en fazla "pay sahibidir" diyebilirsiniz ki ben buna dahi katılmıyorum. Belki de en küçük pay Türkeş'e aittir. Mevzuun en azından 85 yıllık tarihi var, öncesindeki gelişmelerin tesiri var, iç ve dıştaki çıkar hesapları var. "Irkçılığını biliyoruz" diyerek peşinen hükmünü biçtiğiniz kişiyi tenkit etmek için hadiseleri bu kadar dar bir perspektife hapsetmek makul olmasa gerek.

 

Meselenin Üstad boyutu kısaca bu şekilde. Türkeş'le ilgili kısmın detayına ben girmiyorum. Umarım izah edebilmişimdir. Son olarak Üstad'ı başka kişilerin üzerinden değil, kendi eserleriyle değerlendirmenin daha evla olacağını tekrar vurgulamak istiyorum.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nfk-fan üstadın siyasilere yaklaşımını çok güzel izah etmiş. Onları tabi olucu değildir, olumlu taraflarını takdir ederek hakimiyeti altına almaya çabalamıştır kanaatimce. Ülkücü gençliğe verdiği değer de ocaktaki aksiyon potansiyelinden kaynaklanmaktadır. Üstad yumruğun hakkını yumruğa verir ama tabi ki bu ona bir beyin kıymeti izafe ettiğini göstermez.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Konu başlatılırken fikirsiz hüküm sahibi olmanın nasıl olduğu gösterilmiş. Önyargı ile yaklaşarak sadece bir kişi değil, o kişiyi öven ve destekleyen şahsa bile şüphe ile bakmaya kadar varılmış. Üstada dair açıklamalar genel olarak belirtilmişken milliyetçilik-ırkçılık ve Alparslan Türkeş üzerine de biz şunları söyleyelim. En öncelikli olarak millet mevhumunun İslam milletlerini kapsadığı ve hepsini barındırdığı bir gerçek. Fakat millet ve milleyet kavramı artık eski manasıyla bugün eş tutulmadığı da gerçek. Bu eş tutulmama, millet kavramının tahrif edildiği şeklinde anlaşılmamalı. Anlam zayıflatılmış veya içine başka manalar da yüklenmiş olabilir. Bu ise anlamın çarpıtıldığı demek değildir. Dolayısı ile ilk başta milletten milliyet kavramına geçme sorununu yaşayanların çözmesi gereken ilk düğüm burasıdır. Milletten milliyetçiliğe sıçrayan anlam bütününde ise bizlerin bakışının Necip Fazıl'ın bakışları çerçevesinde olduğunu, onun bakışının ise İslam bakışıyla eş olduğunu belirttikten sonra Alparslan Türkeş'e geçelim. Onu sahte milliyetçilikle suçlayıp ırkçı ilan etmek, tavuğu horoz diye elaleme yutturmak kadar abes ve komiktir. Bu, ya Alparslan

Türkeş'in hayatını veya eserlerini hiç okumayanlar tarafından veya ona kast edenlerce atılan martavallar derekesindedir. Alparslan Türkeş'in üstadla olan münasebetini genel hatlarıyla yukarıda okuduktan sonra tekrarlamakta fayda vardır diyerek söyleyelim: Üstad, Alp Arslan Türkeş'i "sahib -üs-seyf vel'kalem" (kılıçlı fikir adamı) olarak görmüş, yani onda bir cehd, aksiyon, fikir ve anlayış kaabiliyeti sezmiştir. Ki bu seziş de çok doğrudur. Alparslan Türkeş'in fikir penceresini Üstad'ın ideolocyası yanında yetersiz kalsa da üstad, kendi fikri ile zıt olmayan ve örtüşen birçok noktanın bulunduğu Alparslan Türkeş'te umut ve gelecek görmüştür. Alparslan Türkeş'in hayat bakışı ise, milliyetçilik eksenli bir bakış olup hayata dair herşeyde milliyetçilik bakışının ruhunu üflemek gayesindeydi. Kendisi üstadın milliyetçilik görüşüne bire bir uymuyordu, zaten beklenemezdi de. Bu uyuşmama durumunun aksiliğe sebebiyet vermeyeceğini de şöyle belirtebiliriz: Üstadın milliyetçilik anlayışında en net haliyle İslam sınırlarındaki sınırsız milliyetçilik vardır. İslam hududunu geçmemek(geçmek ırkçılığa kaçan bir yoldur) şartıyla milliyetçilik bakışını ilahi nizama bağladıktan sonra o nizam içerisinde serbest bırakmıştır. Alparslan Türkeş de, işin fikir boyutuna bu kadar derine inememiş olsa da, milliyetçilik kavramını İslam denizinde yüzdürmenin kaptan-ı deryalığını yapmış bir şahsiyet olarak yaşamının her deminde, sonuna doğru yaklaştıkça milliyetçiliği asli rengine ve doğru minvaline sığdırmayı bilmiştir. Fakat, Alparslan Türkeş'i, partiden yola çıkarak eleştirmeye kalkarsanız o zaman "yanlış dağı"na çarparsınız. Çünkü Alparslan Türkeş partisinde inkar edilemez çapta Atsız tayfası vardır ve göze çarpan ne kadar ırkçı yaklaşım varsa o tayfayı, içme suyu borusuna sızdırmaya çalıştığı kanalizasyon olarak kabul etmelisiniz. Yoksa iş, hakikatinden çıkarılmış ve çarptırılmış olur...

 

Genel hatlarıyla çizmeya çalıştığımız bu yaklaşımımızda üstadı şüpheli konumuna sokmanın ve Alparslan Türkeş'i de sanık koltuğuna oturtmanın yanlış olduğunu ve bu iki kişinin de güneş kadar açık ve balçıkla sıvanmayacak kadar da büyük olduğunu belirtmeye gayret ettik.

 

Hakikati hikmetle kavramamız duasıyla...

 

Saygılarımızla...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan arkadaş var galiba; kısa cümleler kurarak bir yere varmak istiyorlar;

milliyetçilikle ırkçılığı "kardeş"miş!!!! konuşuyorlar esefle izlemekteyim..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah, Allah Türkeş madem ırkçıydı niye Atsızın Bozkurt dergisini okumayı ülkücülere yasak etti?Madem ırkçıydı bunca şeyhle dini şahsiyetle niye görüştü?Bakın youtube'a ben sevmesem bile F.G.'e dahi övgüleri var.Allah-u Teala böyle bir insana ırkçı dmekten hepimizi korusun.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu konuda çok hoşuma giden bir yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum.

 

Irkçılığın temeli var mı?

 

Irkçılığın temelinde kavimlerin her birinin bir "ata"dan geldiğini sanmak yanlışı vardır.

Gerçekte ise kavimler, tarihin bir noktasında, yeryüzünün bir yerlerinde belli bir uygarlık düzeyine gelmiş ve o uygarlık teknesinde kaynaşmış halklardan oluşur.

Dil veya din veya siyasi birlik veya yaşama biçimi veya tarihi ortak hatıralar veya bir başka sebep veya hepsi birden kabileler topluluğunu kavim haline getirir.

Kavimleri denizlere benzetirim... Belli yeryüzü hareketleri denizleri var etmiştir. Denizlerin suyu sürekli birbirine karışır. Buharlaşmalar, akıntılar, boğazlar... Karadeniz´de sular Akdenizli olur. Akdenizli de Karadenizli... Ama Karadeniz hep vardır... Akdeniz de... Sularının yapısı da birbirinden farklıdır.

Yani?...

Yani yakın ve uzak ataları Rus, Yunanlı, Polonyalı, Arnavut, Kafkas kavimlerinden, Avrupa kavimlerinden olan birisi Türk olabilir... Ya da ataları Türk olan birisi de o kavimlerin bir mensubu olabilir. O kadar çok olmuştur ki... Ve olmaktadır ki...

Söz gelimi?

Söz gelimi Türkiye Türklüğü içinde ataları başka kavimlerden olan Türkler milyonlarla ifade edilebilir... Buna karşılık Doğu Anadolu’nun Gregoryan Türklerinden bir kısmının Ermenileştiği; Ortodoks Kıpçakların çok önemli bir kısmının Gürcüleştiği ve Rumlaştığı bilinen bir konudur. Hatta Gürcistan’da yüzlerce yıldan beri dillerini koruyarak yaşayan Urum Türklerinin, bugünlerde Yunan hükümeti ile Gürcistan’ın işbirliği sonucu Grekleştirilmekte olduğunu da bildirelim.

Yeryüzüne yayılmış Türkler arasında ataları Mongol veya Soğd olanların azımsanmayacak oranlarda olduğu da tarihçilerin bildiği gerçeklerdir.

Ama bütün bu gerçeklerle birlikte yeryüzü Türklüğü, hem de Türkiye Türklüğü vardır.

Çünkü kavimler soy birliği ile değil, ruh birliği ile var olurlar. Medeniyet deyin isterseniz; isterseniz kültür... İsterseniz bağlılık bilinci...

Bir yerlerde Nuh’tan bahsedildiğini duyarsınız. Nuh’u insanlığın ikinci atası sananlara rastlarsınız. Oğulları Ham’dan, Sam’dan, Yasef’ten söz ederler. "Yasef’in bir oğlunun adı Türk idi" derler. Türk kavmi ondan türemiştir diyerek masalı sürdürürler...

Masal’dır!...

Hayır masal olan Nuh ve tufanı değil...

O, Müslümanların, Hıristiyanların ve Musevilerin ortak inancından gelen bilgiye dayanır.

Ama Müslümanlığın bilgileri ötekilerden ayrıdır. Nuh ve tufanı sadece kavmi ile ilgilidir. Nuh’un kavmi tufanla yok olmuştur, ama yeryüzünün başka yerlerinde insanlar yaşamayı sürdürmüşlerdir. Gemiye alınanlar ise, sanıldığı gibi yeryüzündeki hayvanlardan birer çift değil; gemidekiler için gerekli evcil hayvanlardır.

Ve Yasef’in Türk adlı bir oğlu yoktur.

Ve ne Türkler, ne de başka kavimler Nuh’un oğullarının çocuklarıdırlar...

"Bütün bunların ne ilgisi var gündemimizle?" diyor musunuz?

Diyorum ki: "İnsanlara ırkçı yaklaşımın, tarihi bilgilerle ve akılla ve vicdanla bağdaşan yanı yoktur."

İnsanlarla ilgili karar verecekseniz, bırakın soyunu-sopunu araştırmayı da ne yaptığına, ne yapmadığına bakın...

Söz gelimi İsrail vahşeti konusunda ne yanda yer aldığına bakın... Gazzeli mazlumların yanında mı? Terörist İsrail’e destekle mi meşgul?.. İşte size ölçü!..

Namık Kemal ZEYBEK

 

http://www.aygazete.com/?50125

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Hiç kimsenin başkaları üzerinde soy sop üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük, ancak takvâ iledir. "

 

Veda Hutbesi' nden...

Share this post


Link to post
Share on other sites
"Hiç kimsenin başkaları üzerinde soy sop üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük, ancak takvâ iledir. "

 

Veda Hutbesi' nden...

Bunu yazmanız bana abes geldi, kimse ırkçılığı kavimyyetçiliği savunmuyor ki! Bizim burada maksadımız Türk-İslam ülküsüne hakareti engellemek.....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ehli kalendar;

 

Bana Türk-İslam ülküsünü açıklar mısın? Oradan buradan duyduğun, okuduğun, alıntıladığın cümlelerle değil. Kendi kafandakilerini...

Share this post


Link to post
Share on other sites

selamun aleykum,

 

Kürt problemini Türkeş'e mal etmek bence de dogru bir yaklasim degildir.kaldi ki benim hatirladigim ABDULHAMIT han doneminde dahi kurt problemleri patlak vermistir,hatta biraz daha ileri giderek sunuda soyleyebilirimki,istiklal mahkemelerinin kurulmasi sarikli,cubbelilerle birlikte kurt agalarinin basinin vurdurulmasida kurt sorununun butunuyle alparslan TURKES'e maledilemeyeceginin bir beyanidir.acikcasi ben yukarda ki yazida da TURKES'in kurt sorununa nasil mal oldugunu da gormek isterdim.(bu konuda bilgim yok,ogrenmek acisindan)

 

selametle

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ehli kalendar;

 

Bana Türk-İslam ülküsünü açıklar mısın? Oradan buradan duyduğun, okuduğun, alıntıladığın cümlelerle değil. Kendi kafandakilerini...

 

 

İki üç cümle ile anlatılmaz o Seyyid Ahmet Arvasî'nin Türk İslam ÜLküsünü okumanı tavsiye ederim.

 

Türkeş ABD ajanıdır, önce dost görünmüş sonra arkadan hançerlemiştir, Karayalçın ile laiklik mitingleri yapmış(şimdiki cumhuriyet mitingleriyle aşşağı yukarı aynı ki şimdiki cumhuriyet mitinglerini finanse edenlerde belli Türk Metal) , Nazım Hikmetten şiirler okumuştur parti kongrelerinde. Bu yüzden parti içinde ayrışma yaşandı zaten.

Türk İslam ülküsünden İslam bölümünün çıkarılmasında büyük etken soğuk savaşın sona ermesi Komünizm tehlikesinin dağılması İslam tehlikesinin(!) belirginleşmesidir, bu durumda ABD de Türkeş aracılığıyla emellerini gerçekleştirmeye çalıştı.Zaten Erbakan ve partisi ile İslamcılık konusunda yarışamayacağını düşünmeye başlamışlardı.

 

 

Kısacası özü güzel olandır Türk İslam ülküsü lâkin, başdaki şahıs, adam gibi adam olmadığı için yazık oldu...

 

Ülkücü Şehidler'in ruhuna el fatiha...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Meselenin 1940'lı, 60'lı, 70'li ve 80'li yıllarla ilişikli olduğunuda unutmamak gerek. II. Dünya Savaşı sonrası oluşan bloklar, yayılmacı ideolojiler ve buna karşı geliştirilen savunma cepheleri. Her dönemin kendine has dinamikleri, değişkenleri, unsurları vs.

 

Ben Üstad'ın, merhum Türkeş'e ihtarlarından daha fazla bir tepki içinde olabileceğini/olduğunu düşünüyorum. Tabi bu herkesin şahıs, zaman ve fikir algısına göre değişir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstünlük takvadadır.

Türkler Elhamdülillah takvalı bir millettir.

Türkler, Yarışı Allahın yardımı ve Peygamberimizin (a.s) şefaatiyle inşeallah hiç bırakmayacaktır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

İmam-ı Ali Radıyallahu Teala ANh soyundan gelen bir zat Türk-İslam ülküsünü övecek, bu ülkünün asla Naislami olmadıgını diyecek, biz bu ülkü dinen tehlikelidir dine uygun değildir diyeceğiz! Olacak iş değildir bu!Türkeş laikçi diyorsunuz, madem laikçi açın youtube'a videolara bakın benim bile haz etmediğim F.G. Efendiyi öven konuşmaları var.Türkeşle şuanki ülkücüler bir değildir Vesselâm, ha ayriyetten laikçiliği ve ATAizmi savunur gibi görünmesinin sebebi bence daha halkın o zamanlar Hakikati tam kabullenemeyeceği savunmamasınında Devlet çapında Ülkü'yü yayamayacağıdır.Eğer şuanda yaşayasaydı çok ama çok farklı olarak asıl görüşlerini âyân edeceğini zan ediyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Irkçılığı, İslam'ın yasakladığı belalı bir zehir olarak telakki ediyor muazzam bir gayret sarfederek uzak durmaya çalışıyoruz. Dinimizin yarısı akıl, yarısı nakildir diyor Akaid alimleri. Bu sözü dini emir, yasak ve gerekliliklerin mantıkî bir izahının mutlaka bulunduğu şeklinde değerlendirebiliriz.

 

"Arabın arap olmayana hiçbir üstünlüğü" yoktur diyen Efendimiz herhalde bu ikaz ile müminler arasına nifak sokmak isteyecek zihniyetlerin geçersizliğini ifşa etmeyi murad etmekteydi. Irkçılık insanlari nesebe dayanan lüzumsuz ayrışmaya itiyor ve İslam'ın yegane gayesi olan ümmet olarak toplanma, ki bu farzdır, emrinin önüne geçiyor. Irkçılık dünyadaki hemen tüm kötülüklerin müsebbibi oluşunu, merhamet ve hoşgörü mefhumlarıyla düşmanlığına borçlu olsa gerek.

 

Almanların çingeneleri, Yahudilerin Filistinli müslümanları, sırpların boşnak ve hırvatları katletmesi, osmanlı'nın dağılıp varislerinin yüzyıldır bir gün yüzü görmemesi bu zehirli saplantının zihinlere çöreklenmesinden kaynaklanıyor.

 

Alparslan Türkeş'in sahte bir milliyetçilik yaftası altında ırkçılık yapan ve kendisi bir yana toplumumuza da bu zehri enjekte eden bir insan (?) olduğunu biliyoruz. Millet, osmanlıca lügatinde, aynı dinden olan insanların oluşturduğu topluluk olarak açıklanmış. Ulkemizde A. türkeş'in propagandasını yaptığı şey ise nesebe dayanan bozguncu bir meseledir. Diyebiliriz ki, 20 yılı aşkın süredir hem türk hem de kürt kökenli ailelerin gözyaşları bu adamın eseridir.

 

N. Fazıl'ın bu darbeci kişi hakkında söylediği övgü, iftihar ve destek karışımı sözler acaba onun hakkında yeterli bilgi sahibi olmaması ve karanlık yönlerini görememesinden dolayı mıdır? Ya da N. Fazıl'ın kendisi de ırkçı mıdır?

 

Ülkemiz gençlerinin şuurlanmasında kimsenin olmadığı kadar pay sahibi olan Üstad'ın ümmetin diğer alimleri, ki bunlar ümmetçiliği esas addeden muteber ve mücahid kimselerdi, (misal; Mevdudi) için söylediği ağır karalayıcı ifadeler kınanması için ciddi gerekçeler sunuyor bize.

 

Şimdide Üstad Necip Fazıl cahillikle suçlanıyor..!

Alparslan Türkeş Hakında çok cahilce ithamlarda bulunmuşsunuz., bu yazıyı okumanızı ve Seyyid Ahmed Arvasi(rahmetullahi aleyh) in Doğu Anadolu Gerçeği Kitabını ve Türk-İslam Ülküsü Külliyatını incelemenizi tavsiye ederim.

 

Alparslan Türkeş Hakkında:

İhtimal âleminde, nefsini böyle bir beyannamenin bağı ile sımsıkı sarıp da sonra onu çözebilmenin özür ve çaresini tedarik etmek diye bir şey mevcut olmadığına, beyannamenin her harfinden ihlâs ve samimiyet aktığına, esasen Türkeş her haliyle böyle bir şüpheden münezzeh ve herhangi bir menfaat hesabından müstağni bulunduğuna göre...

Bütün bu gayretler,

Meğer neymiş?

Neye imiş?

Niçin imiş?

El-cevab:

Sadece Allah ile Resûlünün, en ince, en nâzik ve en halis mânada yolunu açmak içinmiş!

 

http://www.necipfazil.com/turkes.htm

 

Selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Şimdide Üstad Necip Fazıl cahillikle suçlanıyor..!

Alparslan Türkeş Hakında çok cahilce ithamlarda bulunmuşsunuz., bu yazıyı okumanızı ve Seyyid Ahmed Arvasi(rahmetullahi aleyh) in Doğu Anadolu Gerçeği Kitabını ve Türk-İslam Ülküsü Külliyatını incelemenizi tavsiye ederim.

 

Alparslan Türkeş Hakkında:

İhtimal âleminde, nefsini böyle bir beyannamenin bağı ile sımsıkı sarıp da sonra onu çözebilmenin özür ve çaresini tedarik etmek diye bir şey mevcut olmadığına, beyannamenin her harfinden ihlâs ve samimiyet aktığına, esasen Türkeş her haliyle böyle bir şüpheden münezzeh ve herhangi bir menfaat hesabından müstağni bulunduğuna göre...

Bütün bu gayretler,

Meğer neymiş?

Neye imiş?

Niçin imiş?

El-cevab:

Sadece Allah ile Resûlünün, en ince, en nâzik ve en halis mânada yolunu açmak içinmiş!

 

http://www.necipfazil.com/turkes.htm

 

Selametle...

 

adam mevdudiyi savunuyormuş bende nelerle uğraşıyorum

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Alparslan Türkeş'in sahte bir milliyetçilik yaftası altında ırkçılık yapan ve kendisi bir yana toplumumuza da bu zehri enjekte eden bir insan (?) olduğunu biliyoruz. Millet, osmanlıca lügatinde, aynı dinden olan insanların oluşturduğu topluluk olarak açıklanmış. Ulkemizde A. türkeş'in propagandasını yaptığı şey ise nesebe dayanan bozguncu bir meseledir. Diyebiliriz ki, 20 yılı aşkın süredir hem türk hem de kürt kökenli ailelerin gözyaşları bu adamın eseridir." diyen arkadaş!

 

İstersen bu işlere bulaşma. Biz her iki merhumu da sağlığında görebildik. Ama uzaktan, ama yakından.

 

Üstad, Türkeş'i senin kadar tanımıyor muydu? Neden 1977 yılında yapılan seçimlerde Türkeş'in kürsüsünden halka hitap etti.

 

Eğer istersen bu konularda ayrınrılı bilgi verelim ama bu forumdakileri boş laflarla meşgul etmemek lazım.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ya bilinen anlamda milliyetçilik ve ırkçılık efendimiz Aleyhisselam zamanı var mıydı? Bu kavmiyyetçilik aşiretçilik-baliecilik olmasın?Hani doğuda oluyor ya.Araplarla Kürtler benzer.Belki öyle birşeydir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...