NFK-Fan 285 Report post Posted June 3, 2006 Süleymannâmeden Ecevitnâmeye.. Dünyamızdan ayrılışının 23. yıldönümü vesilesiyle bugünlerde tekrar andığımız rahmetli Necîb Fâzılın 70li yılların başında Demirel için yazdığı Süleymannâme isimli hicviye (yergi)si, Demirelin 40 yıldır sergilediği tutarsızlıkları, siyasî manevraları ve laf canbazlıkları dolayısıyla tekrar hatırlandı.. Demirel, inancının gereği olarak örtünen müslüman kızların üniversitelerde okuyamayışı hakkındaki görüşleri sorulduğunda, henüz 1 ay önce, Okuyabilecekleri yerlere, Arabistana vs.ye gitsinler.. gibi laflar etmişken; şimdilerde, Benim öyle söylediğimi iddia etmek namussuzluktur.. gibi, mantıkî ve ahlâkî açıdan hangi noktaya ulaştığını gösteren ölçüsüz laflar edebiliyor.. Ülkeye ve halka verebileceği hayırlı bir hizmeti kalmamışken, kendisini umut gibi göstermeye kalkışanların pohpohlamasıyla muhalefet liderliğine heveslenen ve bu entrikacı lider tipinin en tipiklerinden olan Demirelin de, ondan çare umanların da düştüğü durum gerçekte, komikliğin çok ötesinde, İsmail Dümbüllülük bir durum.. * Benzer bir çaba, Ecevit için de sergilenmeye çalışılıyordu.. Hele, üzerinde etkisini ve mührünü hep hissettirmiş olan eşi Rahşanın Eceviti bir idol haline getirip, laik siyasete yön vermeye çalışmaktan el çekmemesi; Danıştay Saldırısından sonraki cenaze törenine, onun adetâ sürüklenerek getirilmesi bunun içindi.. Milliyetten F. Bila, onu henüz hayattayken, devrim şehidi ilan etmişti.. ..Çünkü, o cenaze törenine, demokratik, laik Cumhuriyet için, onu korumak için, halkı uyarmak için gitti. Görev bildiği için gitti. İstediği gibi uykuya daldı.. diyordu, Bila.. Ecevit şimdi, Gülhane Askerî Tıb Akademesi GATAda 10 günü aşan bir zamandır süren koma halinde.. Ama, hakkında söylenip yazılanlara bakınca; nasıl da şehlâ (süzgün) bakışlı olduğunu hatırlamak elde olmuyor.. Hele, Türkiye Ecevitsiz olamaz! gibi pankartları tv.lerden gösterenlerin, gerçekleri kavramamakta, Ecevit gibi hayâl âleminde olduklarını ve hâlâ nerelerde dolaştıklarını görmek ilginç.. Ve şimdi Ecevit, belki de -Ariel Sharoonunki gibi- uzuuuun sürebilecek bir son derin uyku dönemini geçiriyor, bu dünyada.. Ölümün eşiğinde olan bir kişi için, bir şeyler yazmak zor.. (Kaldı ki, ölümün eşiğinde olmayan kim vardır?) Ama, ona genelde anlaşılan mânasıyla şifâ dilemek de komik olabilir.. Çünkü, onun için şifâ, geldiği son tören sırasındaki hâli de değildir.. Onun ve herkesin daima muhtaç olduğu manevî şifâ bahsine gelirsek.. Öyle bir şifâ dileğimiz herkes için de geçerlidir. Ama, Ecevitler o sahaya çok uzak idiler.. İnsanlar uykudadırlar, öldüklerinde uyanırlar.. meâlindeki hadîs rivayeti onun hakkında da geçerli olacağına göre, uyandığında, şifâlı bir noktada olacak mıdır? Ecevit, fiilî siyasetten ayrıldığında, F. Gülenin yayınladığı mesajı ve onu örnek alınacak siyaset adamı olarak göstermesine bakılarak, hadîste işaret olunan şekildeki uyanması halinde kimlerin neler söyleyeceği tahmin edilebilir.. 1957de Meclise giren Ecevitin 50 yıla yaklaşan siyasî hayatına şöyle bir bakılacak olunursa, ortaya Süleymannâmeden sonra bir Ecevitnâme de çıkabilir: 27 Mayıs Askerî Darbesi sonrasında, ihtilalcileri alkışlayan, devrilenleri en hırçın ifadelerle suçlayan yazıları../ 1965-71 arası, en hırçın ideolojik tartışma ve çatışmaları tahrik edenlerin başında yer alması,/ 12 Mart 1971 Askerî Darbesinin kendisinin iktidara gelmesi ihtimalini önlemek için yapıldığını söylemesi.. /İsmet İnönüyü bertaraf edip, CHP Gn. Başk. olması.. / 1973 sonunda, Erbakanla anlaşıp, CHP+MSP koalisyonunu kurması.. / Ancaaak, 1974-Kıbrıs Çıkarması sonrasında, hemen erken seçim gitmek niyetiyle, koalisyonu 9 ay sonra bozması; ama, erken seçimi de gerçekleştirememesi üzerine kapıldığı hırçınlıklar.. / 1975-80 arasında, ülkeyi adetâ bir iç-savaşa sürükleyen ve binlerce insanın birbirini öldürmesiyle sonuçlanan sağ-sol çatışmalarının içinde sol cebhenin lideri olarak, akıtılan her damla kanda, karşıtları olan Demirel ve Türkeş kadar olan sorumluluğu../ 1978 başında, ünlü Güneş Motel pazarlıklarıyla Adâlet Partisinden 11 milletvekilini çalıp, onların herbirine Bakanlık vererek yeniden hükûmet olmasındaki çirkinlikler ve sonunda o hükûmetini de yitirmesi.. / Ve 1980 Askerî Darbesi, ve uzuuun bir yasaklılık dönemi.. /Sonra, bütün ömrünce içinde olduğu CHPyi, halkın değil egemen güçlerin partisi olarak niteleyip redd-i mirâs eyliyerek terketmesi ve DSPyi kurması../ 1998 sonunda, en küçük partinin lideri olduğu halde, Demirel tarafından Başbakanlığa getirilmesi.. / İslamî eğilimli Fazîlet Partisinin seçimi kazanmasının engellenmesi için, Öcalanın Amerika eliyle Türkiyeye teslim edilmesiyle, nasyonalist duyguların galeyana getirilmesi ve Nisan-1999 seçimlerinde yüzde 22 ile, birinci parti olması.. / Seçimlerde 3. parti durumuna geriletilen Fazîletin hanım milletvekili Merve Kavakçının Meclise İslamî örtüyle gelmesi üzerine, kürsüye fırlayıp, Bu kadına haddini bildirin!.. Burası devlete meydan okuma yeri değildir!. diye haykırması../ Ve sonra, DSP, MHP ve ANAP arasında kurulan koalisyon döneminde, Demirel beni başbakan yaptı, ben de onu tekrar C. Başkanı seçtireceğim.. diye çırpınmaları../ Başarılı olamayınca, Anayasa Mah. Bşk. A. Necdet Sezeri seçtirtmesi../ Ama, kısa süre sonra, Sezerle arasında birbirleri üzerine anayasa broşürünün fırlatıldığı ünlü kavgayla patlak veren ve Türkiyenin tarihinde yaşadığı belki de en büyük sosyo-ekonomik buhran../ Haklarını koruduğunu iddia ettiği işçi kesimi dahil, bütün bir milletin çaresizliği../ 3 Kasım 2002 seçiminde, yüzde 1 oy alarak dibe vurması.. /Ve son dönemlerde en ilginci, Bizim haberimiz bile yokken, Öcalanı bize vermeyi Amerika kendiliğinden teklif etti.. Çünkü, ben Amerikalılara hiç yalan söylemedim.. ve önceleri kürd yok! derken, sonra, kendisinin de kürd olduğunu açıklaması gibi yığınla şaşırtıcı açıklamaları.. Ecevitnâme, onun şairliği ve devlet adamlığı iddiası gibi, işte böyle tadsız-tuzsuz!. S. Çakırgil / HaberVakti Quote Share this post Link to post Share on other sites
nedmanün 13 Report post Posted June 3, 2006 bir iki yıl öncesinde iktibastan ecevit fıkraları toplamıştık en sevdiklerimden birisi : Muhteşem Cerrahlar Uluslararası Cerrahlar Konferansı bittikten sonra bir Amerikalı, bir İngiliz, bir de Türk cerrah birlikte birşeyler içmeye giderler. İngiliz başlar anlatmaya: -Geçen gün bir iş kazası geçirmiş birini getirdiler. Adam presin içine sıkışmıştı. Sadece sol küçük parmağı vardı. Bizim elemanlarımız öyle iyi çalıştılar ki önce parmağa bir el, sonra kol, sonra da vücut yaptılar. Adam taburcu olunca o kadar verimli bir işçi oldu ki onun yüzünden 5 işçi işsiz kaldı. Amerikalı söz alır: -Bana ise geçen gün saç getirdiler. Adam nükleer reaktörün içinde kalmış. Sadece saçı vardı. Oldukça iyi bir çalışma ile önce saça bir baş, sonra vücut vs yaptık. Adam taburcu olduğunda o kadar verimli oldu ki onun yüzünden 20 kişi işsiz kaldı. Türk söz alır: -Geçen yolda gidiyordum. Bir de baktım, yerde bir tik kendi kendine atıyor. Hemen yerden alıp çantama koydum. Laboratuvara gidip önce o tike uygun bir göz sonra o göze uygun da bir baş, o başa uygun da bir vücut yaptık. Ortaya bir adam çıktı. Adamın adını Ecevit koyduk. O kadar verimli oldu, o kadar verimli oldu ki bütün ülke onun yüzünden şimdi işsiz... Quote Share this post Link to post Share on other sites