Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Vakıf Ahmet

Osmanlılarda Ekonomik Kriz Olur Muydu?

Recommended Posts

Osmanlılarda ekonomik kriz olur muydu?

 

 

Ankara’dan Hatice Baydil soruyor: Osmanlılarda ekonomik krizler olur muydu?

Yıkılış sürecine kadar Osmanlılarda ekonomik krizler olmadı. Bunun en önemli sebeplerinden biri “kulluk şuuru”dur. Bu şuur insanı yaradılış hikmetine en uygun boyuta taşır ve orada “Mü’minler kardeştir” hükmü çerçevesinde bütünleştirip toplumsallaştırdığı kütleyi büyük bir aileye dönüştürür.

“İnfak”, yani yardımlaşma ahlâki, hasedi, kini, kıskançlığı en asgari düzeye indirir… Zekât, fitre, sadaka ve vakıf müesseseler dediğimiz yürek köprüleri bu büyük aileyi bir birine bağlar.

Yardımlaşma belli bir sistem içinde toplumun tüm katmanlarını kuşatıp kucaklar. “Vermek”, toplumda büyük ve önemli bir yarışa dönüşür. Bu çerçevede dara düşenler kayrılır, sıkıntıya düşenlere el verilir. Ve toplum, “dilencisi olmayan” bir refah toplumuna dönüşür.

“Dilencisi olmayan toplum” ifadesi, Osmanlı Devleti’ni gezmeye gelen Fransız gezgin Du Loir’ındır. Du Loir 1654’de Paris’te yayınladığı değerli seyahatnamesinin 191. sayfasında şöyle diyor:

“Türkiye’de dilenci nadir görülür. Fransa’da herkesi bunaltan tembel dilencilerin Türkiye’de kimseyi taciz etmesine imkân yoktur.”

Bu yapının dayanağını, Du Loir’ın Corneille Le Bruyn isimli yurttaşı açıklıyor:

“Türklerin hayrat ve hasenata çok düşkün olduklarını ve hatta Hıristiyanlardan çok fazla hayrat vücuda getirdiklerini inkâra imkân yoktur. Türkiye’de pek az dilenciye tesadüf edilmesinin başlıca sebeplerinden biri de işte budur.” (İ. H. Danişmend, Garb Menbalarına Göre Eski Türk Seciye ve Ahlâki, İstanbul Kitabevi, 1961).

Du Loir’a göre, “Türk hayrâtı, cemiyetle ferde ve ölülerle dirilere şâmildir… Bütün Türkiye'de imâret denilen misâfirhâneler vardır: Buralarda hangi dine mensup olursa olsun bütün fakirlere ihtiyaçları nispetinde yardım edilir… Şehirlerle yol boylarında imâretlerden başka her türlü şahsa kapıları dâimâ açık duran Kervansaraylar mevcuttur…” diyerek hayır ve hasenata yönelik Türk ahlâkının özelliğine parmak basmıştır.

Du Luar devam ediyor: “Zenginler, hapishânelere gidip borç yüzünden hapsedilmiş olanları kurtarırlar. Türklerin felâketzedelerle alâkaları yalnız teselli sözlerine münhasır kalmaz, imkân buldukça, fiiliyâta da dökerler. Vebâlılar dâhil (aynı tarihlerde Avrupa’da vebalılar ıssız adalarda ölüme terk edilirdi) bütün hastaları büyük bir şefkatle ziyaret edip muhtaç oldukları ilaçları gönderirler. Zarûretlerini söylemekten utanan fakirlerin ihtiyaçlarını misli görülmemiş bir ilgi ve gizlilik içinde araştırıp hemen yardım ederler.”

Söyler misiniz lütfen; Söyler misiniz lütfen: Böyle bir toplum ekonomik krizlere sürüklenir mi?

Sürüklenmez. Çünkü bu yapının merkezi insandır. Devlet düzenine, “Her şey insan için” anlayışı hâkimdir. Bu yüzden kimi zaman devletten devlete, kimi zaman devletten millete, ama mutlaka insandan insana yardımlaşma esastır.

Bir de çok önemli bir hususun altını çizmemiz gerekiyor: Devlet ve millet içinde “haram” yemeyi alışkanlık haline getirmiş kimseler nadirdir. Hayat “helal-haram” arasında parçalanmamış, “helâl” etrafında bütünlenmiştir.

Bunun ne anlama geldiğini kavramak açısından (zira o dünyanın çok uzağına düştük) tanınmış tarihçimiz Âşık Paşazade’den naklen bir örnek sunmak istiyorum…

Sultan İkinci Murad’a, artan savaş masraflarını karşılamak üzere, para lâzım olmuştur. Zengin bir aileye mensup bulunan veziri Çandarlı Halil Paşa’yı çağırtır ve münasip bir miktar borç ister.

Bunu duyan Fazlullah Paşa, hışımla Padişah’ın huzuruna dalar: “Şevketlü Hünkârım, padişahlar kul kısmından borç almazlar.”

Sultan İkinci Murad sakin sakin sorar: “Peki akçe lazım oldukta ne yapacağız?”

“Hazine toplayacağız Hünkârım, padişahlara hazine gerektür.”

“Hazineyi nasıl toplayacaksun ey benum vezirum?”

“Ahali sayenüzde zengincedur, malları-mülkleri çokçadur. Bir yolunu bulup ellerunden almak münasiptur. Böylece hazine tedariki yapmış oluruz. Leşger gazadan geru kalmaz.” (Halk iyi yönetiminiz sayesinde zenginleşti, bir şekilde servetlerini ellerinden alıp devlete geçirelim).

Sultan İkinci Murad öfkeyle yerinden fırlar: “Bre Fazlullah! Bu nasıl söz söylemektur? Bilmez misun kim bizum mülkümüzde üç helâl lokma var: Bunlardan birincisi madenlerumuzdur, ikincisi vergilerdur, üçüncüsü harp ganimetleridur. Bizum leşgerumuz gaziler leşgeridur kim kursaklaruna haram lokma girmez. Şol padişah kim leşgerine haram lokma yedurur, ol leşger harami olur. Haraminin sebati yoktur. Bir küçük zorluk gördükte firara kadem basar. Biz leşgerumuze haram lokma yedurmezuz. Söyledüklerun duymaz olam.” (Öyle şey olmaz! Devletin helal geliri madenler, vergiler, bir de fethedilen bölgelerden elde edilen zenginliklerdir. Bunların dışındaki gelir helal olmaz. Bizim ordumuz gaziler ordusudur, ordumuza asla haram lokma yedirmeyiz. Çünkü haram yiyen ordu haramî, yani eşkıya olur. Eşkıya yüreksizdir. Zorluk görür görmez kaçar. Sözlerini duymamış olayım).

İşte böyle: Osmanlı Padişahı ile vatandaşı, aynı duyarlılık içinde hayatın “helal” ile çerçevelenmesine dikkat ederlerdi. “Haram yiyen haramî olur” anlayışıyla “Haram”a yaklaşmazlardı. Belki bu yüzden hayatlarında kriz olmaz, darlık olmaz, geçim sıkıntısı olmazdı.

Bugün ise ne yöneten, ne yönetilen, “helâl” ve “haram” konusunda hassas değiliz: Bu yüzden kriz ve darlık içinde yaşıyoruz.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yigitligin son basamagi dusmanini da kendine hayran birakmaktir. Bir Fransiz'dan bunlari duymak cok guzel ama neden simdi boyle olamiyoruz. Yeri gelince hepimiz sikayet ediyoruz ama neden hic bir faaliyette bulunmuyoruz.

Ne diyelim insallah artik aslimiza doneriz. Yuzyillar boyunca herkese ogrettigimiz seyleri biz de yapmaya baslariz yeniden. insallah...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu güzel ve bazı fikirleri oturtucu yazı için gönüldaşıma teşekkür ediyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

ekonomik kriz başlığını görünce aklıma geçenlerde yeni öğrendiğim bi fıkra geldi...:D

 

Temel her zaman gittiği bir benzinciye gider.benzinci durmadan hayıflanmaktadır...türkiye şöyle sarsıldı, kriz ülkeyi böyle sarstı, bilmem kaç euroluk zarar ettim diye hayıflanıp durmaktadır.....sonra Temel e döner benzinci peki Temel bu kriz seni nasıl etkiledi ..sen nasıl zarar ettin der

Temel alaycı bi bakışla, daha öncede 10 ytl lik benzin alıyordum şimdide............benim için değişen bi durum yok der.................. :)

Share this post


Link to post
Share on other sites
ekonomik kriz başlığını görünce aklıma geçenlerde yeni öğrendiğim bi fıkra geldi...:P

 

Temel her zaman gittiği bir benzinciye gider.benzinci durmadan hayıflanmaktadır...türkiye şöyle sarsıldı, kriz ülkeyi böyle sarstı, bilmem kaç euroluk zarar ettim diye hayıflanıp durmaktadır.....sonra Temel e döner benzinci peki Temel bu kriz seni nasıl etkiledi ..sen nasıl zarar ettin der

Temel alaycı bi bakışla, daha öncede 10 ytl lik benzin alıyordum şimdide............benim için değişen bi durum yok der.................. :)

:D ben de sevdiğim bi programda dinlemistm bu fıkrayı..güldk bu sefer ama inş.. bu kriz yüzünden Türkiyeye bir zarar dokunmaz

Share this post


Link to post
Share on other sites

Osmanlılarda ekonomik kriz olur muydu?

 

İşin iktisadi/teknik/tarihi analizni geçtim, bir ajan olarak maziye hasretim ben azizim maziye...

 

Osmanlı'da kriz...Olsa bile 'o kriz' bizim krizimizdi be kardeşim.Bugün dünyada ABD öksürse, Avrupa nezle oluyor, geri kalan devletler ise zatürre (Bu teşbihi yapan Türk büyüğünü de buradan saygıyla anıyorum).Evet, büyük devlet olmanın verdiği bu karizmaya bir zamanlar bizler sahiptik.Bugün herkes ABD'de neler oluyor diye aklını kaçıracak bir vaziyette düşünedursun, bir zamanlar Devlet-i Aliyye vardı be...Koca çınar vardı.Bugün millet nasıl ki 'aman ABD ekonomisine bişey olmasın, Wall Street'e nazar değmesin , Dow Jones'e helal gelmesin, FED harekete geçsin' gibi cümleleri tekrar ededursun, bir zamanlar Devlet-i Aliyye ekonomisinde herhangi bir kriz zuhur ettiğinde bizim dışımızdakiler aynı bizim bugün verdiğimiz tepkiyi veriyordu.Gel de özleme o güzel günleri.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...