NFK-Fan 285 Report post Posted June 5, 2006 Abdülhamid kitabı Zülfi Livaneli-VATAN-03.06.2006 Dostumuz François Georgeon'un on iki yıl emek vererek hazırladığı ve Fransa'da yayınlandığı zaman büyük ilgi gören "Sultan Abdülhamid" kitabının Türkçesi elimizde.(Homer Yayınları, Ali Berktay çevirisi.) Bu titiz ve ayrıntılı çalışma, yalnızca tarihimizin en çok tartışılan sultanını yakından tanımamızı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda dünümüzü ve bugünümüzü daha iyi kavramamızı da mümkün kılıyor. Abdülhamid'in tahta çıktığı 1876 yılında Osmanlı İmparatorluğu, yazarın deyimiyle, her yanından su alan bir gemi gibidir. (Bugüne benziyor mu dersiniz!) Dünyadaki bütün büyük güçler iştahla Osmanlı'yı yutmayı beklemektedir. Balkanlar'da isyan üstüne isyan patlamaktadır. Devletin maliyesi iflas etmiştir. Avrupa düşmanlık dozunu her gün artırmaktadır. Abdülhamid tahta çıktıktan dokuz ay sonra patlayan Rus harbi, imparatorluğun belini bükmüş, büyük felaketlerin başlangıcı olmuştur. Bütün bu olumsuz koşullara rağmen Abdülhamid, 33 yıl hüküm sürdüğü devlette çeşitli dengeleri kollayarak, kendisinden sonra iktidarı ele geçiren İttihatçılar kadar büyük bir felakete ve mahva sebep olmadı. Ermeni isyanları onun zamanında şiddetini artırmış olmasına rağmen, İttihatçıların imzaladığı ve bugün Türkiye'nin başını feci şekilde ağrıtan tehcir ve "Anadolu'dan Ermeni varlığını silme" politikasına başvurmayı düşünmedi. Onun zamanında aydınlar üzerinde baskı vardır, sürgün vardır ama katliam yoktur. Mithat Paşa'nın Taif'te boğdurulmasının sorumluluğunu da hiçbir zaman kabul etmemektedir. Daha önce Paşa hakkında çıkan idam kararını affa çevirdiğini belirterek, "Bunu yapacak olsam o zaman yapardım" demektedir. Abdülhamid'in trajedisinde imparatorluklar çağının bittiği bir dönemde tahta çıkarak çok uzun bir süre hüküm sürmesinin rolü büyüktür. Bu yüzden bütün olumsuzluklar Abdülhamid'in varlığına yüklenmiş ve o giderse her sorunun çözüleceği gibi hayaller ortalığı kaplamıştır. Gittiği zaman ne olduğunu ise hep birlikte gördük. *** Yıllar boyunca Abdülhamid'in kişiliğini merak etmiş, Selanik'te sürgünde tutulduğu Alatini Köşkü'nü ziyaret ederek onun hayatına ait ipuçları bulmayı umut etmişimdir. Bu tiyatro, polisiye roman ve müzik düşkünü padişahın iç dünyasını anlamaya çalışmış, beş yaşındayken yanan kızının acısıyla yüreği dağlanan "baba"yı tanımaya çalışmışımdır. Daha sonra Hüsrev Hatemi'nin büyük bir nezaket göstererek hediye ettiği bir kitapta, onun özel doktorunun günlük notlarını okuduğumda bu kişiliğe bir parça daha yakından bakma olanağını bulduğumu hissettim. Ama Georgeon'un kitabı yalnız bu padişahın değil, çöken bir imparatorluğun da hikâyesi oluşu bakımından eşsiz bir eser. Ne diyor Georgeon: "Abdülhamid kişiliğinin, dönemin karikatüristlerinin kalemlerinden dökülen kanlı canavar veya paranoyak hükümdar çizgilerine indirgenemeyeceğinden kuşku yoktur." Doğru ama bugün tarihsel isimler üzerinden yürütülen ideolojik mücadele, soğukkanlı ve objektif değerlendirmeleri geçersiz kılıyor. Acaba tarihimize, suçlamalardan ve övgülerden uzak bir biçimde bakmayı ne zaman öğreneceğiz. Quote Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted June 5, 2006 Selamlar, Yazılanlardan ziyade, yazanın önemli olduğu bir eleştiri... Üstadın 1943'te bir çığır açarak resmi tarihi karşısına alma pahasına giriştiği mücadelenin bu çevreden insanlarca da öyle veya böyle desteklenmesi, üstadın bu konuda başarıya ulaştığını göstermekte bizlere. Saygı ve selamlarımla Quote Share this post Link to post Share on other sites