Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Selahaddin

Metin Yüksel

Recommended Posts

Şehid Metin Yüksel

 

Müslüman gençliğin teşkilatlanması ve bilinçlenmesinde büyük rol oynayan Metin Yüksel genç yaşına rağmen İslamî hareket içerisinde kendini hissettiriyordu. Birçoklarının lafta kalan söylemlerinin gerçekleşmesi için çabalıyordu. O dönemde davaları uğrunda bir araya gelmiş birçok genç eylemden eyleme koşuyordu oysa Metin organize olmadan bir şey yapılamayacağının bilincindeydi. Bu amaçla İslamcı akımın en hareketli teşkilatı olan Akıncılar'ın Fatih temsilciliğini kurdu. O sırada henüz 19 yaşındaydı. Kendinden yaşça büyük arkadaşları onun teşkilatına girmeye tereddüt bile etmedi. Metin Yüksel tarafından kurulan Fatih Akıncıları kısa sürede yaptığı işlerle tüm İstanbul'da adından söz ettirmeye başladı.

 

 

Akıncı Gençler düzenledikleri mitinglerde haksızlıkları haykırırken diğer taraftan yardıma muhtaç ailelere yakacak ve giyecek yardımında bulunma gibi hayır işleri tertipliyorlardı. Muhtaç ailelerin sağlık ihtiyaçlarıyla da ilgilenen Fatih Akıncıları sadece bir eylem teşkilatı değil, zorda kalanlara yardım elini uzatan bir dernek haline gelmişti. Metin Yüksel diğer arkadaşlarından farklı olarak dış dünyada ki İslami akımlarla yakından ilgileniyor bu konuda çeşitli toplantılar düzenliyordu. Filipinli Müslümanlar için yaptığı dayanışma gecesi bunun örneklerinden sadece birisidir. Metin Yüksel düzenledikleri eylemler için kendi eliyle çizdiği afişler de hazırlıyordu.

 

70'li yıllar karışık olduğu kadar da şiddetin yoğun yaşandığı dönemdi bütün insani yönlerine rağmen Fatih Akıncıları da o dönemin şiddetini hissediyordu. 80 öncesinin ruhunda vardı bir hareketlilik, bir eylem severlik gençler hiç boş durmuyor bir gün mitinglerin afişlerini yapıştırıyor, bir diğer gün duvarlara yazı yazıyorlardı. Okullarda doğru dürüst ders yapılmıyordu. Bilinmeyen nedenlerle her gün bir kahvehane taranıyor herkes bir taraf olmaya zorlanıyordu. Fatih Akıncıları tüm bu kargaşanın ortasında buluverdiler kendilerini ruhlarında yatan şey kavgaydı ama bunu kendileri istemedi birileri itti onları bu karmaşanın içine onlarda ses çıkarmadı. Daha 17'sinde 18'inde buldular kendilerini bu kavganın içinde...

 

Akıncılar Fatih'i kurtarılmış bölge ilan ettiler. Oysa Metin kurtarılmış bölge diye ilan edilen bu bölgede komünistler tarafından pusuya düşürülüp yaralanacaktı. Yıl 1977'di ve Metin o sırada sadece 19 yaşındaydı. Kısa sürede iyileşen Metin Yüksel tekrar hareketli ortamın içine attı kendini...

 

22 Şubat 1979 günü Metin Yüksel ve arkadaşları İzmir'de komünist işgali altındaki İran konsolosluğunu basıp konsolosluğu Müslümanlara teslim etmişti. İzmir'den dönen Metin Yüksel ve arkadaşları sabah vakti İstanbul'a ulaştılar. Tarih 23 Şubat 1979 günlerden Cumaydı. Derneklerinde bir müddet dinlenen Akıncılar Cuma Namazına gitmek için hazırlandılar. Ancak bir önceki gün Fatih'te yaşananlardan haberleri yoktu. Metin Yüksel'in şehadetinden bir gün önce Fatih'te hareketli saatler yaşanmıştı. Fatih Ülkücüleri adı verilen bir grup Akıncılardan bir genci ağır yaralamış birçok kişiyi de dövmüşlerdi.

 

Ülkücü-Akıncı kavgasından dolayı o gün Fatih çok gergindi. Buna rağmen Metin ve arkadaşları silahsız olarak camiye gittiler. O sırada 40 kişilik Ülkücü bir grup silahlı olarak camiye geldiler. Durumu fark eden arkadaşları Metin'i camiye girmeme hususunda uyardılar. Ancak Metin bu uyarılara aldırmayarak camiye girdi ve Cuma Namazı için cemaate katıldı. Namaz bittiğinde Metin ve arkadaşları caminin arka kapısından çıktılar. O sırada avlunun ortasında pusu kurmuş felaket beklemekteydi. Bu felaketten habersiz olarak avlu çıkışına doğru yürüyen Metin'in arkasından birinin seslendiği duyuldu. Metin'in karşısında eli silahlı caniler durmaktaydı ve Metin gayet başı dik bir şekilde onların karşısında duruyordu. Biraz sonra Ali Bilir ve İhsan Bal isimli Ülkü Ocaklarına üye şahıslar tarafından Metin'e ateş edilmeye başlandı. Bu arada diğer ülkücülerde Metin'in arkadaşlarına doğru ateş etmeye başladılar. Metin ikinci kurşundan sonra yere uzanıyor ve kelime-i şehadet getiriyordu. Bunu gören ülkücüler Metin Yüksel'in kafasına bir kurşun daha sıkıp Metin'i orada şehid ediyorlardı. Metin'in oluk gibi akan kanları, Fatih Camii'nin avlu taşlarını kıpkırmızı yapmıştı.

 

Görgü şahitleri, hadiseden sonra Cuma'dan çıkan cemaati yanıltmak için, katillerin ALLAH-u Ekber diyerek kaçtıklarını belirtiyor.

 

Ne var ki al kanlara bulanan gencin Metin Yüksel olduğunu cami cemaat'i anlayıncaya kadar katiller çoktan kaçıyorlar.

 

Maddileşen günümüz dünyasında, yüce idealler uğruna en aziz varlığını hiç çekinmeden veren Metin Yüksel günümüz Müslüman gençliğine verilecek en iyi örneklerden birisidir...

 

Rabbimiz Şehid Metin Yüksel' i ve onun yolunda giden tüm mü'minleri Firdevs'inde buluştursun inşALLAH.

 

Ey iman edenler! Düşman bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat gösterin, kaçmayın. ALLAH?ı çok anınız ki kurtuluşa eresiniz. ALLAH ve Resulüne itaat ediniz. Birbirinizle çekişmeyiniz. Yoksa korkuya kapılırsınız ve kuvvetiniz gider. Sabrediniz; şüphesiz ALLAH sabredenlerle beraberdir. (Enfal, 45 ' 46)

Share this post


Link to post
Share on other sites

23 subat 1979 yilinda, ulkucu isciler dernegi baskani Ahmet Bilir ve vefa lisesi ulkuculerinin lideri İhsan Barutcu basta olmak uzere bir grup fasist tarafindan cuma namazindan ciktiktan sonra fatih camisinin avlusunda yuzlerce kisinin onunde silahsiz iken kursunlandi Metin.

 

Katil zanlilarindan İhsan Barutcu hali hazirda MHP İstanbul il baskanidir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ey siddetli eşşeklik. İşte asabiye davası güdenler!!!

Ruhu şad olsun.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şehid hakkında söylediklerinin hesabını Rab'be verirken yanında olmak isterim Berat!

 

Atsızcı ırkçılar Metin'i şehid ettiler, ve belirttiğim üzre katillerden biri hala MHP İstanbul il başkanlığını yapıyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben ülkücüyüm diyen birisinin, işlemiş olduğu suç/hata ülkücüleri töhmet altında bırakmaz. Keza; ben müslümanım diyen birisinin yaptığı suç/hata, müslümanları töhmet altında bırakmaz.

 

Bunun en yakın ve sıcak örneğini H. Üzmez meselesinde yaşamadık mı? Müslüman kimliğiyle/söylemiyle ön plana çıkan birisinin yapmış olduğu/bir şekilde alakadar olduğu (ki kesin yapmıştır da demiyoruz) eylemi;

 

Bütün müslümanlara reva gören zihniyeti görmüyor muyuz? Sanki malum şahıs veya her hangi bir şahıs o suçu müslümanlar adına işliyor, gerçekleştiriyor.

 

Peygamberler haricinde kimse hatasız, günahsız değildir (hatta bazı Peygamber bile hata yapmıştır). Herkes suç işler, günaha girer, harama batar. Tüm mesele benim adamım, senin adamın anlayışından uzak durmaktır.

 

Bilmiyorum, benim görüşlerim bu doğrultadır.

 

(Fakat ne olursa olsun, Metin Yüksel'in şehadeti gölgelenemez/inkar edilemez)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstadın bu hadiseye ve o devrin Ülkücü-Akıncı husumetine yönelik olarak Rapor 5'te neşrettiği önem arzeden bir yazısı var. O yazıyı aşağıya iktibas ediyorum:

 

"Genç Adam!..

 

Hangi dernekten, hangi çevreden, hangi demetten, hangi markadan olursan ol, en doğrusu ve en güzeli, bütün bu dar köşe ve bucakların senin susuz ruhunu doyuramadığı şuuru içinde zevkin ve meşrebin seni nereye itmiş olursa olsun... Sen yalnız şunu bildir: Bütün saffet, asliyet, kefalet ve hakikatiyle İslamda mısın?.. "Evet!"cevabının yüzüne tükürecek kadar "evet!" değil mi?

 

Böyleysen, eskimez yeniyi, pörsümez güzeli, eğrilmez doğruyu İslamda bulanların safındaysan "ben de böyleyim!" diyenlere nasıl kılıç çekebilir, surat çevirebilir, hatta yüzüne tükürseler bile nasıl olur da kollarını ve bağrını açmazsın?..

 

İslamda, kâfirin tepesine kaldırılan kılıç "Allah bir ve Resulü hak" sesi gelir gelmez havada donar, elden bırakılır, yere düşer ve bağırlar açılır. İsterse bu bir tuzak olsun... Ne mutlu böyle tuzaklara düşenlere!...

 

Sen ne yapıyorsun, "müslümanım ve ondan başka gaye tanımıyorum!" diye göğüslerini yaftalayanlara nasıl şüphe gözüyle bakabiliyorsun, üstelik onları küfürde kabul edercesine nasıl çiğneyebiliyorsun ve bu vesileyle küfre, küfrün de beceremeyeceği yardımı yapabiliyorsun?

 

Cuma namazından çıkan Akıncı’yı, Ülkücü nasıl vurabilir veya vurduğu hayâl edilebiliyor, Ülkücünün, kurbanlarına mevlit okuttuğu camiden de Akıncı, bilmeden kiliseye girmişçesine nasıl fırlayıp gidebiliyor?

 

Hitabım ne Ülkücü'ye, ne Akıncı'ya, ne şu'cuya, ne bu'cuya!. Müslümanlık iddiasında bulunup da kardeş, hem de din kardeşi etini yemekte engel tanımayanlara...

 

Eğer hepinize birden süt anneliği etmiş bir insan sayıyorsanız beni, biliniz ki, topunuzu birden bir havanda dövüp İslâmın beklediği kuvvet ve hayat macununu elde edinceye kadar son nefesime dek çalışacağım.

 

Tabutumu, şu veya bu dar çerçeve markaları değil, alınlarında gerçek İslâm tuğrasını ışıldatanlar taşısın!"

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ben ülkücüyüm diyen birisinin, işlemiş olduğu suç/hata ülkücüleri töhmet altında bırakmaz. Keza; ben müslümanım diyen birisinin yaptığı suç/hata, müslümanları töhmet altında bırakmaz.

 

Bunun en yakın ve sıcak örneğini H. Üzmez meselesinde yaşamadık mı? Müslüman kimliğiyle/söylemiyle ön plana çıkan birisinin yapmış olduğu/bir şekilde alakadar olduğu (ki kesin yapmıştır da demiyoruz) eylemi;

 

Bütün müslümanlara reva gören zihniyeti görmüyor muyuz? Sanki malum şahıs veya her hangi bir şahıs o suçu müslümanlar adına işliyor, gerçekleştiriyor.

 

Peygamberler haricinde kimse hatasız, günahsız değildir (hatta bazı Peygamber bile hata yapmıştır). Herkes suç işler, günaha girer, harama batar. Tüm mesele benim adamım, senin adamın anlayışından uzak durmaktır.

 

Bilmiyorum, benim görüşlerim bu doğrultadır.

 

(Fakat ne olursa olsun, Metin Yüksel'in şehadeti gölgelenemez/inkar edilemez)

...

 

 

Allah razı olsun abi, duygularıma tercuman olmuşsun.

 

Üslubuna hayranım...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstad'ın açıklaması fevkalade güzel.

Anadolu Gençlikte bir gönüldaşla yaptığım sohbette bu mesele açıldı. Ülkü ocaklarına da gitmiştim Nur evlerine de. Herkes birbirini yiyiyor. Bu ne hal yahu!

Gittiğim heryerde söylüyorum ben sizden değilim siz bizdensiniz. Biz müslümanız çünkü.

Benim çeşitli gruplardan arkadaşlarım da var. Kavga etsete sınırı aşmamaya çalışıyoruz ve biliyoruz ki bizler kardeşiz. Ne olursak olalım.

Reyhan Ablama teşekkür ederim bu güzel paylaşım için.

Allah tüm müminlerden razı olsun.

Selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Allah razı olsun abi, duygularıma tercuman olmuşsun.

 

Üslubuna hayranım...

 

Senden de kardeşim, sağolasın. Bazı konuların bencesi, sencesi, oncası olmaz. Doğruyu doğru görmeli ve doğru söylemeliyiz.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sübhanallah, şehadeti şimdi mi gölgelenmiş oldu yani?

 

Mesele şehadeti yahut şehadetinin inkarı değildir. Ben yanlızca, Metin Yüksel ile, onu vuran şahsın arasında şahsi bir husumet bulunduğu, bu olayın bu yüzden gerçekleştiğini ve meselenin farklı yöne çekildiğini işittiğimi söyledim.

 

Ben Humeyni Posterlerini oraya buraya asanı görsem benimde sinirlerim ayağa kalkar.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Yanılmışım.

Metin Yüksel'in itikadi sorunları varmış.Şia hayranıymış.

Durumunu Allah(c.c.) bilir.

şia bizim anamıza sövüyor bunun aksini kimse idda edemez. kaldiki böyle bir durumda kim olursa olsun kim o görüşü savunursa savunsun, güme gitmiştir YALAN OLMUŞTUR! ama inşallah metin şehid olmuştur

Share this post


Link to post
Share on other sites

Metin Yüksel'in bir hayranlığı olabilirdi, bunda mahzur ne?

 

Yenilmişliğin, hezimetin, ezilmişliğin, Batı'ya karşı hep mahkum olmuş bir coğrafyada, Amerika'ya ve emperyalizme karşı kazanılmış ve öyle ya da böyle adına İslami devrim denilmiş olan bir eylemin/hereketin sonucunda bu hayranlık bence yadırganmamalıdır.

 

Sonuçta bir devrim olmuş ve bu devrim bizim düşmanlarımızın, bizi ezenlerin, bize böcek muamelesi yapan bir ittifakın (şer ve küfr neyse artık) bütün tehditlerine, baskılarına ve ambargolarına rağmen başarıya ulaşmış.

 

Elbette ne Şia'yız, ne de Şia'ya hayran. Fakat, bu onların hakkının teslim edileceği yerleri görmezden gelmemize mani değildir.

 

Yine demiş olayım:

 

Metin Yüksel'in şehadeti hiç bir sebeble gölgelenemez ve tekrar tekrar tartışma konusu yapılamaz.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Es-Selamun Aleyküm.

 

büyükdoğu demiş ki;

Yenilmişliğin, hezimetin, ezilmişliğin, Batı'ya karşı hep mahkum olmuş bir coğrafyada, Amerika'ya ve emperyalizme karşı kazanılmış ve öyle ya da böyle adına İslami devrim denilmiş olan bir eylemin/hereketin sonucunda bu hayranlık bence yadırganmamalıdır.

 

Bu yorum tamamlığında süphe duymadığımız Büyük Doğu davasınca kabul edilebilir bir yorum değildir. Biraz Üstadın eserlerini düşünelim... Mesela yukarıda zikredilen psikolocyalarını tüm hücrelerinde, iliklerine kadar yaşamış bir Tanzimat... Tanzimatın farbrika ürünü seri malları... Bizim, Büyük Doğu olarak, tarih muhasebemizi yaparken en büyük kavgamaz böyle çıfıta fikirleri, ezik fikirlerin getirdiği yarı oluşumları ve satıh çığırtkanlığını teşhis etmek, adını koymak, tiksinmek, terk etmek ve ezmektir. Üstad Necip Fazıl Hazretleri de bunu bir güzel yapmıştır. Bizim davamızda, böyle ucuz psikolocyalar yerine, tırnaklarımızla başımızı kesip iki diz kapağına koymak ve halimizin muhasebesini yapmak var. Bundan sonra yukarıdaki psikolocya devam ettiği taktirde adi bir mahluk, bu muhasebeye girişilmediği takdirde ise basit bir mahluk... Üstadın, Seyyid Kutub hakkındaki görüşlerini hatırlayalım:

Seyyid Kutup takınmış olduğu sosyalizma tavrı ve büyük sahabî Hazret-i Osman'a dil uzatmış olma felâketinden istiğfar ederek can verdiyse büyük şehittir.

Şu muazzam dava tamalığına bakınız da ders alınız efendim. Demek ki yukarıda da zikrettiği iki mahluk tipinden birincisine ''ne yapsın canım'' ikincisine ''vah yazık'' denilemez. Boynuna yine yukarıda zikrettiğim makamları levhalaştırıp asarız. Tıpkı Kutub'a yapılan gibi... Demekki bizim, Büyük Doğu Gönüldaşlarının, meseleler karşısında yegane tavrı budur. Eğer bu özümsenemiyorsa Üstad iyi anlaşılamıyor demektir ve bu benim gözümde nasip işidir.

 

büyükdoğu demiş ki:

Elbette ne Şia'yız, ne de Şia'ya hayran. Fakat, bu onların hakkının teslim edileceği yerleri görmezden gelmemize mani değildir.

 

Şayet her yarım oluşum ve cemaatin yaftalarını çekinmeden üzerimize giydiğimiz gibi en ufak bir tereddüt yaşamadan Büyük Doğu hırkamızı üzerimize çekseydik hak teslim etmenin böyle olmayacağını anlar hemen Tarih Boyunca Büyük Mazlumları açıp okurduk. İşte Üstadımın dediği gibi PÜF NOKTASI!.. Bütün mesele kimsenin olup olmamasına alaka göstermeden Büyük Doğu olabilmekte... Yoksa bu sitede olmak hiçbirşey ifade etmez...

 

büyükdoğu demiş ki:

Metin Yüksel'in şehadeti hiç bir sebeble gölgelenemez ve tekrar tekrar tartışma konusu yapılamaz.

 

Gölgelenecek bir şey yok zira iki mahluk tipi de kabulümüz değildir. Metin Yüksel olayına yorumum Seyyid Kutub'unkiyle aynıdır.

 

Vesselam...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selmanbey demiş ki:

 

Üstad şunu dedi, üstad bunu dedi, üstad onu dedi...

 

Hem üslub, hem de muhteva olarak Üstad demiş diyeceğini. Yani sen birşey dememişsin Selman kardeş.

 

Neyse, herkes diyeceğini dedi, bizde dedik, demiş olduk. Vesselam.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Metin Yüksel i duyardık hep bazı çevrelerden. Ülkücü olanlar eleştirirdi, Milli Görüşçüler de savunur kendisini. Ama Şia hayranlığı hakkında birkaç söz söyleyeyim. Humeyni o dönem devrim yaptığında siyasi açıdan desteklediler diye duyduk o dönemi yaşayanlardan. Ayrıca Aişe annemize söven Şii ler gulat fırkadır diye biliyorum. Humeyni ve İran Şii lerinin yüzde 80 e yakını CAFERİ-12 İMAM mezhebindendir. Ülkemizdeki Caferilerle aynı mezheptir Humeyni ve İran'ın resmi mezhebi. Bu durumda Caferilerin Hz.Aişeyi sevmeselerde sövmediklerini biliyorum. Hele hele iftira olayını asla atmazlar. Kuranla masumiyeti sabit olan ayeti inkar etmezler.

 

METİN YÜKSEL'İN HUMEYNİ HAYRANLIĞINA gelirsek, bu hayranlığını eleştiren bazı milliyetçi ülkücülere rastlanabilir. Ancak onlar bu konuda eleştirme hakkına sahip olamaz ki? Ülkücü hareketin takip ettiği şahsiyetler arasında Nihal Atsız yok mu? Atsız'ın Kuran-peygamber-İslam hakkındaki görüşlerini bilmiyor mu Ülkücüler? Yani Atsız a hayran olanların Humeyni ye hayran diye "hem de dini kaygıyla" Metin Yükseli eleştirmesi ya da herhangi bir Humeyni hayranını eleştirmesi açık bir çelişkidir. Eğer dini kaygı ile eleştiriyorsa.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...