Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
luchesse

Kaldırımlar

Recommended Posts

şiiri anlayabilmek noktasında paylaşılan güzel mesajları okumak güzeldi...

teşekkürler...

Üstâd'ın rûhu şâd olsun...

Sırrı da artsın...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstad bu şiire o kadar derin duygular yüklemişki her okuyuşta daha da derinleşiyor insan. Kelimelerin anlatmaya yetmediği bu duğguları bu kadar öz anlatabilmek her insana nasip olmaz sanırım. Yine diyorum; Büyük Doğu Gençliği seninle gurur duyuyor ve izinden geliyor üstadım, dostum, hocam...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstâd'ın ruhu şad olsun. Şiiri, Aykut Kuşkaya ağabeyimizin yorumu ile dinlemenin tadı da bir başka. En sevdiğim, dinlemekten usanmadığım satırlardan.

Share this post


Link to post
Share on other sites

O kadar güzel bi şiir ki bu..ßenim fikrime göre,bu şiirde tek bir duygu aramak mantıksız olur..

ßence herkes kendinden birşeyler bulur,kendi ruh halini yansıttığını düşünür ve öyle görür bu şiiri..

Çok harika..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu Şiiri Aykut Kuşkaya'nın dilinden dinlemek çok hoşuma gidiyor ilk dinlediğimde yanlış hatırlamıyorsam 99 yılları idi beni çok etkilemişti ne zaman bunu dinlesem içimi birden hüzün kaplıyor derinlere dalıyorum bazen herşeyi bırakıp sessizce çekip gitmek geçer içimden yağmurlu havalarda şemşiyemi alıp çıkardım dışarıya bu şiiri Aykut Kuşkaya'nın dilinden dinleyerek bulutlarla beraber ağlardım buraya kayıt olmamınında nedeni devamlı youtube'de dinlediğim Aykut Kuşkaya'nın Kaldırımlar şarkısı oldu burdan bi arkadaş eklemiş slaytda şahane olmuş evde çoğu cd'de o klip var devamlı kaldırımları dinliyorum beni çok etkiliyor her dinleyişimdede ilk dinlediğim ki gibi etkileniyorum sanki şiirde ki sözler benim hayatımı anlatıyor sanki üstad bu şiiri bana yazmış her kelimesinde kendimde parçalar buluyorum

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne hikmetse; üstadın 34 öncesi şiirlerini hiç ama hiç okumadım. Çile'yi bile, bitirmek için; her elime aldığımda; 34 öncesini atlarım...

 

Sebep sormayın, bende bilmiyorum.. : )

Share this post


Link to post
Share on other sites

Burak'çığım BEN ÜSTADIMI ÇİLE KİTABIYLA LİSE YILARIMDA TANIDIM O YÜZDEN BENDE AYRI BİR ÖNEMİ VAR....

 

HELE ZİNDANDAN MEHMED'E MEKTUP

 

KALDIRIMLAR VE BİRDE MUHASEBE...EN SEVDİĞİM ŞİİRİDİR...ALLAH ÜSTADIMIZDAN EBEDEN RAZI OLSUN MEVLAM...

Share this post


Link to post
Share on other sites

bu şiiiri bir derginin arka kapağında görmüştüm ve yanında eşim neslihan hanıma yazıyordu.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstadın 'Babıali' isimli kitabından iktibas:

 

Atlas Okyanusunu uçakla ilk defa geçen Amerikalı (Lindbergh)in marifetine destanlar yazıldığı çığır... Köprülü zadeleri, Mehmet Eminleri, Mustafa Şekip'leriyle birçok profesör, asrın, makineyi harikalaştıran bu adamını büyük bir kahraman saymakta, övmekte, yüceltmekte...

O sıralarda Babıâli'nin kendi öz sınırları içinde de, bir sanat hadisesi sayılan, övülen, yüceltilen bir iş var... Bir şiir... Evet, bir şiir: "Kaldırımlar"...

İsviçrede tedavide bulunan Yakup Kadri "Alp Dağlarından" baş harfleriyle yazdığı yazılarda Genç Şairi kahramanlaştırır, Şekip Hoca onun için "yalnız bu şiir büyük bir sanatkâra yeter" diye hüküm verir, Peyami Safa da "Yeni Türk şiirinin şairi" yazısına hazırlanır.

Bir de Nurullah Atâ dedikleri sinir kumkuması bir zat vardır ki, işi gücü, derdi meramı bu şairi övmekten ibaret... O da, yazıda olsun sözde olsun, yalnız, fikir bağından yoksun kelimelerle... Cümlelerle bile değil... Parlak, güzel, yeni, keskin, diri, derin... Prens Hamlet'in Ofelya'ya dediği gibi, kelimeler, kelimeler... İncisi düşmüş istiridye kabukları halinde bomboş sıfatlar...

Bunlar Genç Sairin hoşuna gitmiyor. O izah istiyor; taşları fikir gücüyle yükseğe kalkan ve yerine oturan bir fikir ve tenkit binası... Ve boyuna tekrarlıyor:

Şu Babıâli'de ne gün gerçek bir tenkitçi peydahlanacak, bir fikir ve edebiyat jandarması kurulacak?.. Bir (Lesing), bir (Rasin), bir (Fage), bir (Jül Lömetr)den ne gün göklerimizde çalıntılar görülecek?.. Şu benim herkese parmak ısırtan şiirim "Kaldırımlar"ı göklere çıkarıyorlar. Bense yerin dibine indirdikleri fikrindeyim. Zannediyorlar ki, o şiir, kaldırımlarda geceleyen evsiz barksız, sefil bir sınıfın destanı... Halbuki o, belki şato sahibi, en nadide ağaçtan yontulu karyolasında gözü uyku tutmaz, mustarip fikir prensinin, çilekeş (entellektüel)in şiiri... Yirminci asır (entellektüel)ine bağlı, ruhunu ve gayesini yitirmiş bir cemiyette bunalımlar yaşayan öncü kişiliğin şiiri... Bu kadarını bile anlayan yok... İnsan, çürümez, pörsümez, lif lif dağılmaz da ne olur bu cemiyette?..(s.18)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstad, (Kanaryanın Ölümü) adlı enfes hikayesinde, kaldırımların, ruhunda beliren manasını şu şekilde özetliyor : "Her taşı, misilsiz bir ıstırap destanının kelimesi halinde örgüleşen kaldırımlar…"

 

Gümüşmühür arkadaşımızın da yazdığı gibi, (Babıali) adlı eserinde : Göklere çıkarılan bu şiirin, aslında yerin dibine indirildiğini; şiirin muhteva bakımından aksettirmeye çalıştığı duygu kavranmadan, hiç alakası olmayan ve basit hislerle anlaşıldığını; Şiirde geçen şahsiyetin, gözü uyku tutmaz, mustarip bir fikir prensi, gayesini yitirmiş bir cemiyetin, bunalımlar yaşayan öncü kişiliği olduğunu söyleyerek, anlaşılmayan şiirinin tahlilini yapıyor Üstad. Daha ilk satır, bu tahlilin de izahı niteliğinde : "Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında…" Üstad, bu şiiri yazdığı tarihlerde, sonsuz yalnızlığının ihtar edicisi, kalabalık bir çevreyle iç içedir. Etrafını saran yarım adamların; ve marazi bir gafletin merkezine koşan cemiyetin ortasında; kendisi gibi uyanık olan, bir tek Kaldırımları gösterir; ve onu bir yoldaş olarak takdim eder. Uyku… Üstad ve uyku… (Babıali)de; ömrü boyunca, uykuyu, sonsuz bir ormanda ele geçmez bir av avlarcasına büyük zahmetlerle elde edebildiğini söylüyor.

 

Üstadın "Kaldırımlar" şiiri ile, 46 yıl sonra yazdığı "Uyumak İstiyorum" şiirini, sahip oldukları anlam bakımından; biri, dünyası kanayan; etrafındaki her şeyin boşluğa kayarken, onu da ayaklarından tutup çekmeye çalıştıklarını fark eden ve ayakta kalmak için mücadele etmeye çalışan; boş kalabalıklardan kurtulmak için kendini bir yola atan ve bu yolda henüz kimsesiz ve kılavuzsuz olsa da yürüyen; kurtuluşu bu yolda arayan; diğeri; hakikate çağırdığı cemiyetin vurdumduymaz halini gören; başını kaldırıp göğe bakmayan topluluklara, göklerin sır dolu manasını izaha çalışmanın ne derece güç olduğunu müşahede eden; kaybettiği güneşin, cebinde olduğundan habersiz boş kalabalıklardan kaçmak için, bu sefer çareyi yollarda değil de, her gün yalnız namazdan namaza uyanmak kaydıyla uykuda arayan; iki sevgili gibi düşünebiliriz.

 

Ağrıyan; ve bir cenk meydanına dönen başı, ancak secde yerinde rahat eder…

 

Kaldırımlar… Temeli Paris’te atılıp; İstanbul’da yükselen bir bina…

 

Ne kadar enteresan değil mi? Her şiiri, tek başına bir derya olan Üstad; sadece şair değil. Tek başına bir derya olan, 100’den fazla eseri var. “Üstad…” diyerek, saygıyla eğilip, sözlerimizi noktalamadan önce, Kaldırımlar şiirine biraz da olsa yakın bulduğumuz; ve bu sebeple hoşumuza giden bir şiiri aşağıya yazıyoruz…

 

O yoksul bir şövalyeydi,

Sessiz, yalın yürekli,

Asık yüzlü ve solgundu,

Cesur, hakkaniyetli

Unutulmaz

Bir rüya gördü,

Onulmaz bir anı,

Yüreğine yerleşti

Dopdoluydu yüreği,

Yer yoktu hiçbir kadına,

Yüzündeki çelik siperliği,

Çıkarmazdı

Hiç kimsenin önünde

Temiz bir aşktı onunki,

İnanmıştı tatlı düşüne,

"Lümen Coeli, Sançta Rosa!"

Bağırırdı heyecanla,

Şatosuna geri döndü,

Yaşadı hep tek başına,

Çılgın, suskun, hüzünlü,

Öylece ölüp gitti.

 

Puşkin…

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest esmerr

arkadaşlar bu şiiirin kafiyesi,kafiye şemasıı,söz sanatlarını arsaştırdım bulamadım yardımcı olur musuunuz ?

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest Murat Caylon

SEVGİLİ ARKADAŞLAR ŞİİR YANLIŞ NAKLEDİLMİŞ! ( FUNDA ARAR HARİKA OKUMUŞTU BUNU . AYNI CÜMLELER) BAZI İNTERNET SİTELERİNDE MALESEFKİ ŞİİRLERDE MISRA DEĞİŞİKLİKLERİ OLUYOR! DİKKAT EDELİM LÜTFEN.

 

KALDIRIMLAR 1 ( NOKSANSIZ VE DOGRUSU)

 

 

1

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında

Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum

Yolumun karanlığa saplanan noktasında

Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

 

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;

Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.

İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık:

Biri benim, biri de serseri kaldırımlar

 

İçimde damla damla bir korku birikiyor;

Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler,

Üstüme camlarını, hep simsiyah dikiyor

Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler

 

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;

Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.

Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi;

Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

 

Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta,

Ben bu kaldırımların emzirdiği cocuğum.

Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta,

Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum

 

Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin;

İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler.

Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;

Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.

 

 

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;

Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları.

Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim,

Örtün, üstüme örtün serin karanlıkları.

 

 

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;

Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.

Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya;

Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...

*********************************

 

Yolumun karanlığa saplanan noktasında -1

*

İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık: -2

*

Üstüme camlarını, hep simsiyah dikiyor -3

Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler

*

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi -4

*

Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta, -5

*

Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler-6

*

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;-7

*

Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim, -8

*

Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi. -9

****************************************

 

luchesse arkadaşımın paylaştığı nadide şiirin yanlışlıkları bu 9 mısra

 

sevgilerle.

Paylaşılan şiir ilk versiyonudur sonra üzerinde değişikliğe gidilmiştir

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...