Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
tarık026

İsrail Basını Türkiye'den Rahatsız

Recommended Posts

Esselamü Aleyküm.

 

KUDÜS(ANKA)

 

Ankara'nın İsrail'in Gazze saldırısına yönelik sert eleştirilerine, İsrail'de artan bir tepki gösteriliyor. Jerusalem Post gazetesi, Türk hükümetini Hamas lehinde “taraf” tutmakla suçlarken Türkiye'nin aynı tür söylemlerde ısrar etmesi halinde sonraki İsrail hükümetinin Türkiye'yi barış görüşmelerinde “aracı” olarak kabul etmemesini, Ankara'daki İsrail Büyükelçisinin istişareler için merkeze çağrılmasını istedi.

 

Jerusalem Post gazetesi, başyazısında İsrail'in kurucularının, Yahudi devletin, Araplarla görüş ayrılıkları olan İran ve Türkiye ile gayri resmi bir ittifak içinde olabileceği konusunda çok umutlu olduklarını belirterek, İsrail'in yıllarca petrolünün çoğunun İran'dan sağladığını, Türkiye'nin de 1949 yılında İsrail'i tanıyan ilk Müslüman devleti olduğunu kaydetti.

 

Gazete ayrıca Türkiye'nin Arap Birliği'ne “meydan okuyarak” 1996 yılında İsrail ile askeri işbirliği anlaşmasına imzaladığına dikkat çekti.

 

 

“AK PARTİ DÖNEMİNDE İSRAİL'E YAKLAŞIM ILIKLAŞTI”

 

 

AK Parti'nin iktidara geldiğinde İsrail ile bağları koruyacağını bildirdiğini de anımsatan gazete, “Bunu yaptı ancak AK Parti dönemindeki yaklaşım, kesinlikle ılıklaştı. Örneğin, 2003-2005 dönemindeki Filistinli intifada sırasında Erdoğan, önerilen su anlaşmasına engel oldu ve geçici olarak İsrail'deki büyükelçiyi geri çağırdı” yorumunu yaptı.

 

İsrailli gazete, Hamas'ın 2006 seçimlerini kazanmasının ardından Türkiye'nin Batı'nın politikasından ayrılarak Hamas lideri Halit Meşal'ı Ankara'da kabul ettiğini belirtirken, Şam ile ilişkilerini onarmış olan Türkiye'nin de 2007 yılında Suriye nükleer tesisinin bombalanmasını ve İsrail'in “iddia edilen” Türk hava sahasında uçuşlarını protesto ettiğini kaydetti.

 

Geçen yılda da İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad'ın, İstanbul'da ağırlandığını, Türkiye ile İran arasında halen “yakın siyasi ve ekonomik” bağlarının bulunduğunu belirten gazete, “Türkiye'nin net bir biçimde Batı alandan kaymasına karşın Olmert hükümeti, Ankara'nın Şam ile barış görüşmelerinde aracılık yapma önerisini kabul etti” diye yazdı.

 

 

“İSRAİL'İ ZİYARET ETMEKTEN KAÇINDI”

 

 

İsrail'in Hamas'a karşı Gazze'de operasyon başlattığı günden bu yana Türkiye'nin hem hükümetinin, hem de halkının “İslamcılar”a destek çıktığını savunan gazete, Türkiye'de yapılan protesto gösterilerine dikkat çekti.

 

Yazıda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, “operasyonları, başlar başlamaz, durdurmaya çalıştığı” belirtilirken Erdoğan'ın Ortadoğu'ya yaptığı gezi sırasında İsrail'i ziyaret etmekten “kaçındığı”nı da öne sürdü. Erdoğan'ın İsrail'e yönelik son sert eleştirilerine de dikkat çeken gazete, ”Erdoğan, Hamas'ın Gazze'de iktidarı eline geçirmesinden bu yana yaptıklarında hiçbir yanlışlık görmüyor” yorumunu yaptı.

 

 

“ANKARA, BMGK'NDE HAMAS'IN KANALI OLMAYA SÖZ VERİYOR”

 

 

Jerusalem Post, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde geçici bir üyeliği yeni üstlendiğine işaret ettikten sonra şöyle devam etti:

 

“Ankara, Hamas'ın BM'deki kanalını olmaya söz veriyor. Hamas'ın ateş kes koşullarını Konsey'e iletmeyi önerdi. Erdoğan ayrıca, El Fetih ile Hamas'ı biraraya getirmek için çaba gösteriyor, böyle bir barışma ile daha az uzlaşmaz veya İsrail ile birlikte yaşamaya bağlılığı da içeren bir politika üretilmesi pek olası olmasa da.

 

Her şeyi göz önünde tutulursa Türkiye'nin insan hakları konusunda İsraillilere ders verme hakkını kazandığına pek ikna olmadık. Dünyada dikkatler Gazze'ye odaklanırken Türk jetleri Kuzey Irak'ı bombalıyordu. Yıllar içinde radikal PKK'nın Türkiye'den özerklik kampanyasını sürdürürken on binlerce sivil öldürüldü. Irak'taki Kürt sivilleri, Ankara'nın hava gücünün PKK aktivitesinin olmadığı, sivil bölgeleri vurduğu şikayetinde bulunuyor.”

 

Jerusalem Post, Türkiye'nin gelecekteki aracılık çabalarına ilişkin olarak da “Sonraki İsrail hükümeti, dolaylı olsa da bizim yok edilmemizden söz eden bir ülkeyi arabulucu olarak kabul edebileceğini tartmalıdır. Bu arada eğer Türkiye tek taraflı İsrail karşıtı söylemde ısrar ederse, Dışişleri Bakanlığı, Ankara'daki büyükelçimizi istişareler için geri çağırmayı düşünmelidir” diye yazdı.

 

Gazete, başyazısına son verirken de “Türkiye, Doğu ile Batı arasındaki bir köprü olmak ile İran, Hizbullah ve Hamas'ın öncülük yaptığı, çıkış yolu olmayan tarzdaki İslamcı politikalar için sözcülük yapmak arasında bir seçim yapmalıdır” ifadesi kullandı.

 

NOT: İsrailin rahatsızlığı şahsımı ekstra mutlu ediyor...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Esselamü Aleyküm

 

İsrail Terörü

 

Gazze sokakları ceset dolu: Son kara saldırısında hayatını kaybeden sivillerin sayısı 100'ü geçti. İsrail'in vahşeti tüm hızıyla sürüyor…

 

İsrail Dışişleri Bakanı Livni, dünkü basın toplantısında "Hamas, uluslararası hukuka uymadığı sürece operasyonların devam edeceğinden" söz ediyordu.

 

İsrail ve Uluslararası Hukuk?

 

-Zıt anlamlı sözcüklerdir…

 

Filistinli kanından, Müslüman Avı'ndan beslenen, terör yöntemlerinden fal tutan İsrail'in Dışişleri Bakanı hiç utanmadan uluslararası hukuktan bahsedebiliyor…

 

İsrail, yıllardır uluslararası hukuk falan dinledi mi?

 

Savaşta sivillerin korunmasını öngören Cenevre Sözleşmesi'ni taktı mı?

 

Filistinli masum insanları taammüden öldüren İsrail uluslararası hukuku her ihlal ettiğinde, hamisi ABD "devlet terörü"ne kol kanat gerdi.

 

ABD, 1972'den bu yana BM Güvenlik Konseyi'nde İsrail aleyhindeki 44 tasarıyı veto etti…

 

2004'ten beri İsrail'in Gazze operasyonlarını bitirmesini talep eden 5 tasarıyı engelleyen de İsrail'in Sam Amcası idi.

 

İsrail'in Dışişleri Bakanı "Sivillerin zarar görmemesi için gerekli adımları atıyoruz" diyerek kuyruklu yalanlarından birini daha ateşledi.

 

Attıkları adımlar, "Bombalar"dır!

 

Katliam başladığından beri 80 çocuk can verdi…

 

Ölen 600'ye yakın Filistinli'nin çoğu sivil…

 

Camileri özellikle namaz vaktinde bombalayan İsrail'in Dışyalanlar Bakanı muazzam bir pişkinlikle "Savaşta böyle şeyler olur" diyor…

 

"Hamas sivillerin arasına saklanıyor. Siviller o yüzden ölüyor" hikayesiyle de; İsrail'in çocukları, kadınları, masumları kasıtlı olarak öldürdüğü gerçeğini örtbas etmeye yelteniyor.

 

Ambulansla hastaneye gitmek bile çok tehlikeli Gazze'de:

 

İsrail, Gazze'ye giren ambulansları vuruyor…

 

Üç sağlık görevlisi daha hayatını kaybetmiş…

 

Sağlık görevlileri, Ez Zehra bölgesinde İsrail hücumbotlarından açılan ateş esnasında vurulan bir evdeki yaralı kadınla dört çocuğunu almaya giderken öldürülmüşler!

 

Önceki akşam Cebaliye'de 8 ev, 2 cami daha vuruldu; bir kadın ve iki kızı, diğer aileden de bir erkek hayatını kaybetti:

 

-İsrail tanklarının ateş açmasından dolayı ambulanslar bu evlere gidemedi…

 

Ambulansları da "sivillerin zarar görmemesi" için vuruyor, İsrail!

 

Zalim Livni'nin "Sivillerin zarar görmemesi için gerekli adımları atıyoruz" dediği aslında nedir?

 

-İsrail Vahşeti'nin adımlarıdır.

 

Livni "Savaşlarının terörizme karşı olduğunu" iddia ediyor.

 

"Terörizmle Mücadele" adlı kabus masalı, yıllardır İsrail ve ABD'nin dilinde…

 

Gazze Katliamı, terör yöntemlerinin gerçek kaynağını bir kere daha bütün dünyaya göstermiştir.

 

"İsrail" ve "Terör" eş anlamlı iki sözcüktür.

 

İsrail Terörü'nün hamisi de ABD'dir.

 

Tamer KORKMAZ...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Esselamü Aleyküm.

 

Başınıza taş yağacak, taş!

2009'un ilk beş gününde, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinlilerin yüzde 57'si çocuktu. 2008'in son gününde hayatını kaybeden 28 kişiden 16'sı çocuk, 9'u kadındı. Gazze'de günlerdir ölüme terk edilen 1,5 milyon kişinin neredeyse yüzde ellisi 15 yaşın altında.

 

Gün boyu Gazze kentini seyrediyorum ekrandan. Tam anlamıyla ölü bir kent. Kuşlar bile gitmiş. Sokaklarda tek bir insan yok. Günlerdir evlerinin bodrum katlarında bekleyenler ne yapar, ne yer, hangi korkuyu yaşar, kimden medet umar! On gündür elektrik yok, su yok, yiyecek yok, ilaç yok. Aralık ayında, bir ay boyunca Gazze'ye sadece 137 kamyon girebildi. 1,5 milyon insanın bir aylık ihtiyacı ve sadece 137 kamyon!

 

Çıldırtıcı bir sessizlik, umursamazlık, duygusuzluk, utanmazlık! Bütün dünya, Arap kardeşler ölümcül bir sessizliğe bürünmüş, kurbanların boğazlanmasını bekliyor. Ambulanslar çalışmıyor, yandaki eve bomba düşüyor, çığlık sesleri geliyor kurtarmaya gidemiyorlar! Kanserli hastaları olan doktor; “Artık onlar Allaha emanet” diyor. “Durum korkunç” diyor biri, “hiç olmadığı kadar..” diyor. “Artık tarif edemiyorum ama hayattayız biz, tabi buna hayat denirse…” İzlemeye devam ediyorum..

 

24 saat bomba yağıyor tepelerine. Bazen tek tük, bazen birkaç füze birden düşüyor. Düştükleri yerden dev dumanlar ve ateş topları yükseliyor. Hangi bombanın hangi eve düşeceğini bilemeden, sıranın kimde olduğunu bilemeden yaşamak ne zor! Aynı görüntüleri bütün dünya izliyor, Arap başkentleri izliyor, sokakları izliyor...

 

Adeta dondurulmuş; uyuşturulmuş, öldürülmüş bir kent. O kentin neresinde insan var, hangi evin bodrumunda korunurlar tahmin etmek mümkün mü... Uzaktan bakıldığında insansız bir kent. Çünkü biz sadece uzaktan bakıyoruz, siyah ve beyaz dumanların alabildiğine yükselişini görüyoruz. Kimi, ne kadar yakar, kimleri boğar, anlayamıyoruz.. Güneş bir kez daha batıyor bunları yazarken, bir bomba daha patlıyor, kimin üstüne?

 

Misket bombaları kullanıyorlarmış, kimin umurunda! Fosfor bombaları kullanıyorlarmış, kimin umurunda! ABD'nin günlerce dünyaya kapatıp yakıp yıktığı, her türlü yasak silahı kullandığı Felluce'de kullanılmıştı bu bombalar. 2006'da Lübnan'da kullanılmıştı, Bağdat'ta kullanılmıştı. Şimdi Gazze'de kullanıyorlar. Beyaz kalın dumanlar çıkaran bu bombalar, dokunduğu yerde üçüncü derece yanık yapıyor, temizlenemediği sürece yakmaya devam ediyor. Hangi bomba ile ne kadar geniş bir alanı yıkabiliyorlarsa, ne kadar da çok insan öldürebiliyorlarsa onu kullanıyorlar!

 

Bunlara rağmen Gazze kaybetmiyor. Biz kaybediyoruz, biz! Hepimiz, bütün insanlık. Onurumuzu, yüreğimizi, insanlığımızı…

 

Böyle bir yıkımı, böyle bir imhayı sessizce izleyenler, bundan medet umanlar, kendileri için bir tehlikenin başkası eliyle ortadan kaldırılmasına için için sevinenler… Rejimleriniz, küçücük iktidar hesaplarınız o çocukların çığlıklarıyla yerle bir olacak. Hiç bilmez misiniz, tarih okumaz mısınız, insan ırkının yaşadıklarından ders almaz mısınız?

 

Hamasın roketleri varmış! Tehditmiş! Tabi olacak… Keşke tankları, daha güçlü füzeleri olsaydı. Olsaydı da kendi halkını savunsaydı. Dünyanın savunmadığı, Arap dünyasının savunmadığı, Filistin yönetiminin savunmadığı insanları savunsaydı.

 

Ne yani, siz en ileri savaş araçlarını kullanacaksınız, füzeleri tankları kullanacaksınız, evleri-camileri yerle bir edeceksiniz, bir kenti toprağa gömmek için en yıkıcı silahları kullanacaksınız… Onlar ne yapacak? Ellerini bile kaldırmayıp kurbanlık koyun gibi öldürmenizi mi bekleyecekti?.. Bu ne biçim mantık, bu ne yüzkarası anlayış!

 

Ateşkesi Hamas bozmuş! Biz, yalanlarla nasıl bir ülkenin işgal edildiğini, nasıl bir milyondan fazla insan öldürüldüğünü, nasıl bir coğrafyanın harabeye çevrildiğini, nasıl bir milletin aşağılandığını çok iyi biliriz. Bu yalanları da. İsrail istihbaratı Şhin-Bet; 23 Aralık'ta İsrail kabinesine şu bilgiyi veriyor: “Hamas ateşkesin uzatılmasını istiyor ama birkaç şey daha istiyor.” Neymiş onlar? Ateşkes anlaşmasında olmasına rağmen İsrail'in uymadığı “ambargonun kaldırılması. Ateşkesin Batı Şeria'da da etkili olması.” Bu öneri kesin bir dille reddediliyor.

 

İsrail saldırılarıyla ilgili gerekçelerin hepsi yalan. Gerçek şu: İsrail Hamas'ın ve Filistin halkının güç kazanmasının önüne geçmeye çalışıyor. Çünkü bu süre birkaç yıl daha böyle giderse 1967 sınırlarına çekilmek için yoğun baskı altına alınacak. Bölgede ve dünyada yalnızlaşan, son yıllarda etkinliğini kaybetmeye başlayan İsrail, Lübnan yenilgisinin ezikliğini de tamir ederek nüfuzunu güçlendirmek ve 1967 sınırlarına çekilmenin önünü kapatmak için bu krizi tırmandırdı.

 

Bu haldeyken hangi ülkenin hangi politikasını tartışacaksın? Hangi güvenlik stratejisini sorgulayacaksın? Terör ve meşruiyet arasına nasıl bir çizgi çekeceksin? Bu haldeyken, “Kudüs, İsrail'in bölünmemiş başkenti olacaktır" diyen ABD'nin yeni Başkanı Barack Obama'dan mucize bekleyen beyinsizlerden mi medet umacaksın?!

 

Ama bir şeyi başardılar: Arap-İsrail barışını gerçekleştirdiler. 1948 yılından beri ilk kez Arap-İsrail barışı sağlandı. Küçük hesaplara hapsolan yöneticiler eliyle başardılar bunu. Tehdit gördüklerini ezeli düşmanları eliyle bertaraf etme yoluna gittiler. Bu “yüksek strateji” bakalım onları daha ne kadar koruyacak!

 

Sen! Gazze'ye destek yürüyüşlerini “kaosa davetiye” olarak niteleyip karşıt fetva veren adam, o insanların feryatları son nefesine kadar kulaklarında çınlasın, olur mu! İsrail Lübnan'ı harabeye çevirirken de aynı fetvayı vermiştiniz! O zaman “yuh olsun” demiştik size. Hadi onlar Şii'ydi, Hizbullah'tı. Bunlar ne? Arap ve Sünni değil mi?

 

Statüko sapkınları! Bu sapkınlıkları için dini kullananlar! Sizin kutsalınız ne Allah aşkına! Başınıza taş yağacak, taş!

 

İbrahim Karagül

Share this post


Link to post
Share on other sites

Esselamü Aleyküm.

 

Halid Meşal TBMM'de konuşsun!

 

“Yenilmez ordu" denilen aşağılık Siyonist katil sürüsü 2005 yılında HAMAS'ın İzzeddin Kassam Tugayı'na yenilip Gazze'den çekilmek zorunda kalmıştı.

 

Gazze'yi iyi bilir bu alçaklar; HAMAS'ı iyi bilir, İzzeddin Kassam'ı iyi bilir.

 

Onlarla uzun soluklu bir çatışmanın altından kalkamayacağını en acı bir şekilde (bizim için en tatlı bir şekilde) tecrübe etmiştir.

 

Onun için "Gazze'de kalıcı değiliz" deyip duruyor Siyonist İşgal Rejimi'nin sözcüleri; sanki kalıcı olmak ellerindeymiş gibi!

 

60 yılda başaramadıklarını birkaç gün içinde başarmak gibi bir fantezileri var.

 

Olabildiğince çok kan dökmek…

 

Olabildiğince büyük acılar çektirmek…

 

Olabildiğince korkunç bir kâbus yaşatmak…

 

Ve "Kanımızla canımızla HAMAS'ın yanındayız" diyen kahraman Gazze ahalisini davadan döndürmek!

 

HAMAS'ın arkasındaki halk desteğini kesmek!

 

Gazze'yi şeref, haysiyet, namus, izzet mücadelesinden vazgeçirmek!

 

Mümkün mü bu?

 

Şehitlerin cenazelerinde "La İlahe İllallah Veşşehid Habibullah" diye haykıran, şehadeti şerbet olarak gören Gazzelileri ölümle korkutmak, sindirmek, 'yola getirmek' mümkün mü?

 

Değil tabii.

 

HAMAS'ın seçim zaferi nedeniyle üç yıldır açlık, ilaçsızlık, karanlık, soğuk ve ölümle 'terbiye' edilmeye çalışılan Gazze'de ve dahî Batı Şeria'da halkın HAMAS'a verdiği destek sürekli artıyor.

 

Füzeyle vurulmuş yerde yatarken acıyla inlemek yerine şehadet parmağını kaldırıp "Eşhedu En Lailahe İllallah…" diyen o delikanlı var ya; Gazze işte odur!

 

"Ben her şeye kadirim" diyen sahte ilahları buruşturup çöpe atmanın adıdır Gazze!

 

Allah'a –yalnızca Allah'a- secde etmenin adıdır!

 

Allah'tan başka herkesten ve her şeyden korkanlar Gazze'yi anlayamazlar.

 

Ve Allah'a değil emperyalistlerin 'göz kamaştırıcı' maddi gücüne inananlar Gazze bilmecesini çözemezler.

 

Birçok defa yanıp kül olan Gazze her defasında küllerinden dirilmiştir.

 

Yine dirilecektir inşaallah.

 

Kanlar içinde yerde yatarken işaret parmağını kaldıran o delikanlı, buna işaret ediyor.

 

Calut'u bir taşla deviren Davut'a işaret ediyor…

 

Bedr'in aslanlarına işaret ediyor…

 

Sayıca küçük olan nice imanlı topluluğun sayıca büyük olan nice kâfir topluluğu yendiğine işaret ediyor…

 

O Kur'anî hakikatin Gazze'de inşaallah bir kere daha tecelli edeceğine işaret ediyor…

 

Gazze'ye acımak ne haddimize?

 

Gazze bize acısın.

 

Biz de kendimize acıyalım.

 

Gazze'den önce kendimiz için; Gazze'nin şerefinden, haysiyetinden, namusundan, izzetinden nasiplenmek için Gazze'nin yanında duralım.

 

Millet bu duruşu Gazze'yle dayanışma mitingleri ve Gazze'ye yardım kampanyaları ile sergilerken, hükümet de HAMAS liderlerini baş tacı ederek sergilesin.

 

'Dengeli', 'itidalli', 'mahcup' inisiyatiflere tahammülümüz yok; HAMAS lideri Halid Meşal'in Türkiye'de layıkıyla ağırlanmasını (ilk ziyaretinde maruz kaldığı saygısızlığın misliyle telafi edilmesini) istiyoruz.

 

Başbakan, "HAMAS'ın mesajını iletmeye hazırız" diyor…

 

Meşal gelsin, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden kendisi iletsin HAMAS'ın mesajını.

 

Meclis o meşaleyle aydınlansın.

 

Türkiye o meşaleyle şeref kazansın.

 

Mazlumların kahramanlarını açıkça, delikanlıca, yiğitçe sahiplenerek İsrail'e ve bütün zalimlere doğru dürüst bir mesaj versin Türkiye.

 

Siyonist Başı Şimon Peres'i mecliste konuşturarak verdiği o çirkin mesajı uınuttursun.

 

Hakan Albayrak

Share this post


Link to post
Share on other sites

Esselamü Aleyküm.

 

Hesabisrail

 

Dağ gibi yıkılacak başına bir gün

 

Ellerinle ördüğün utanç yüklü duvar

 

Sapan taşıyla Ebabilce alacak öcünü

 

Üstüne tank sürdüğün çocuklar

 

Mermi, bomba, füze gönder hepsini

 

Gelir ödeşme günü gökten belâ yağar

 

Senin kırk bin türlü kirli dümenin varsa

 

Unutma ki Mevlâ'nın da bir hesabı var

 

Mehmet Şeker

Share this post


Link to post
Share on other sites

Esselamü Aleyküm.

 

Ey Yahudi! Unuttun mu?!.

 

Ey Yahudi! Unuttun mu? Siz bu günkü gibi yine insanlara zulmetmiştiniz de, sizi yeryüzünün her tarafına dağıtmışlardı.

 

Hem de kaç defa!

 

Hani dedelerinden çok azı kalmıştı, senin Jarussalem diye andığın Kudüs ü Şerif'te!

 

Hatırla, tarihler Miladi 637 yi gösteriyordu.

 

Halife Ömer Efendimiz sizi Haçlıların zulmünden kurtarmış ve ibadet özgürlüğüne kavuşturmuştu. Kimsenin burnu kanamamıştı. Unutmuş olamazsın!

 

Hatırla, 1099 yılı ile başlayan zulümleri!

 

Tam 88 yıl barbar haçlı, hem Müslümanlara, hem size, hem de mezhepdaşı olmayan Hıristiyanlara karşı ne zulümler yapmıştı! Akıttıkları kandan atlarının, dizlerine kadar kıpkırmızı kana bulandığını kendi tarihçileri yazıyordu.

 

Atam Selahaddin Eyyübi gelip sizi 1177 de bu zulümden kurtarmadı mı? Yeniden hürriyetinizi vermedi mi? Hem de kimsenin bir damla kanını akıtmadan...Unutmuş olamazsın!

 

Dedem Fatih'i unuttun mu?

 

Hani sizi 1453 de din özgürlüğüne kavuşturmuştu. Kılınıza zarar vermeden!

 

Hatırla!

 

16.Yüzyıl'ın başlarını!

 

Avrupa'da, özellikle İspanya ve Portekiz'de engizisyon zulümleri had safhaya çıkmıştı. Hani Müslümanlara zulmediyorlar, katlediyorlar, kan döküyorlardı. Siz de bu arada zulme ve soykırıma uğruyordunuz. Oradan kaçmak istiyordunuz. Ama hiçbir ülke sizi kabul etmiyordu. Hatırla dedem Osmanlı Sultanı 2.Bayezid Han'ı! Hani imdadınıza yetişmişti. Kemal Reis'i görevlendirmişti. Sizi oradan kurtarıp yüzbinlercenizi Adana civarına getirip yerleştirmişti.

 

Hatırla ey Yahudi!

 

1880-1881 yıllarını hatırla.

 

Hani Rus Çarı 2. Aleksandr'ın ölümünden sizi sorumlu tutan Ruslar! Sizi ülke dışına sürmüştü...

 

Aç, sefil, perişan bir duruma düşmüştünüz!

 

Yine imdadınıza dedem 2.Abdülhamid Han yetişmişti.

 

Sizi aylarca İstanbul'da paşalar gibi ağırlayarak misafir etmedi mi?

 

Sizin tam 135000 kişinizi bir selamıyla ABD ne yarleştirmedi mi? Bugün ABD de varsanız, dedem sayesinde varsınız.

 

Unuttun mu?

 

1915 yılını!..

 

Hani Çanakkale'de istila ordusuna gönüllü yazılıp bize karşı savaştığınızı. Hatırla Siyon Katır Birliği olayını! Çanakkale sırtlarında Mehmetçiğin oluk gibi kanını akıtan ve sizin taşıdığınız cephaneleri.

 

Ama biz onu bile unutmuş gözüktük de, kurduğunuz İsrail Devleti'ni 1948 yılında ilk tanıyan devlet olduk!

 

Unuttun mu ey Yahudi?!.

 

Daha sayayım mı?

 

Ey Yahudi!

 

Vefa bu mu?

 

İnsanlık bu mu?

 

İnsan kasabı kesildin!

 

Sen ne vicdansızmışsın?

 

Yetmez mi akıttığın Müslüman kanı?

 

Ey Yahudi!

 

Kendine gel!..

 

Ekrem Şama

Share this post


Link to post
Share on other sites

Esselamü Aleyküm.

 

Yazıklar olsun

 

Gazze'den gelen görüntüler yakın zamanlarda Bosna'da yaşanan ve televizyon kameralarından günü birlik seyretmek zorunda kaldığımız vahşetle tam anlamıyla benzeşiyor. Hatta İsrail'in silahlı gücü, imkan ve yetenekleri dikkate alınırsa, şimdiki vahşetin günlük ortalamasının daha da yıkıcı olduğu anlaşılıyor.

 

İsrail yetkililerinin bütün dünyanın gözünün içine baka baka ve büyük bir küstahlık içerisinde 'operasyonlar devam edecek, biz Gazze'ye okul gezisine gitmiyoruz' demeleri sanki insanları çıldırtmak için kullanılan özel bir yöntem gibi.

 

Bu, İsrail'in Filistin halkına karşı giriştiği ne ilk vahşet ne de muhtemelen sonuncusu olacak. Aslında İsrail tamamen bu vahşet dediğimiz eylemler üzerine kuruldu. 1947 yılında BM kararıyla Filistin toprakları ikiye bölünüp, yarısında İsrail devleti kurulmasından itibaren, İsrail devleti sürekli olarak etnik temizlik yaptı.

 

Filistinlileri topraklarından, yurtlarından söküp attı. Daha sonraki savaşlarda - 1948, 1956, 1967 ve 1973 - işgal ettiği topraklarda yaşayan Filistinlileri ya sürdü ya da şu anda yapmakta olduğu gibi Gazze ve Batı Şeria'ya sıkıştırdı. Lübnan'a kaçan ve oradaki mülteci kamplarında onlarca yıl yaşamaya zorlanan Filistinlileri de Lübnan işgali sırasında (1982) çoluk-çocuk ve bebek demeden toplu katliamlara tabi tuttu.

 

İsrail'in şimdilerde Hamas'tan şikayetçi olması yeterince inandırıcı olamaz. Çünkü neticede Hamas gizli olarak 1980'li yılların sonlarında kuruldu ve açığa çıkması 1990'lı senelerde oldu. Hamas yok iken İsrail'in Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ)'nün ana gövdesini oluşturan El Fetih ile adil ve kalıcı bir barış anlaşmasını müzakere etmeye niyetli olduğunu görmedik.

 

Oslo Barış Süreci'ni Ariel Şaron'un tahrikleri üzerine başlayan İkinci İntifada'yı bahane ederek ortadan kaldıran ve ardından El Fetih'in efsanevi lideri Arafat'a her türlü aşağılamayı yapan da İsrail değil miydi? Kuşatma altına alınan Arafat'ın çalışma ofisinin duvarlarına pisleyen İsrail askerlerinin manzaraları hala hafızalarımızda canlı duruyor. Arafat'ın muhtemelen zehirlenerek öldürülmesi vs...

 

İsrail'in Hıristiyan Araplara da aynı sertlikte karşılık vermekte olması, meselenin, Batılı gazetecilik dilinde suçlamayı ve İsrail'i aklamayı kolaylaştıran 'İslami köktendincilik' ile de bir alakası olmadığını gösteriyor. Bush döneminde Amerikan yönetiminde görev alan ve Ortadoğu'yu ateşe atan Yeni Muhafazakar (Neo-Conlar)'ların yazdıkları raporlar ve kitaplardan öğrendiğimiz kadarıyla, barış girişimlerini birbiri ardına çöp sepetine atma işlerini İsrail kendi başına yapmamış. Yeni Muhafazakar çetesi ile birlikte kotarmış.

 

İsrail sadece Filistinlilerle adil ve kalıcı bir barış yapmamakla kalmıyor; ayrıca bütün Ortadoğu bölgesini kendi arzu ettiği şekilde yeniden yapılandırmak istiyor. Öyle olmasa ABD'nin Irak'ı işgalini ve bütün bölgeyi kontrolü altında tutmak için gösterdiği faaliyet ve gayreti ne ile izah edebiliriz?

 

Bir yandan ABD öte yandan da Avrupa ülkelerinin pek çoğunun ısrarla İsrail'in kendini savunma hakkından bahsetmeleri; buna karşılık Filistinlilerin haklarından ya bahsedilmemesi veya laf olsun tarzında söz edilmesi bu bölgedeki İsrail aşırılıklarının muhtemelen artarak devam edeceğine işaret ediyor.

 

Bu aşırılıklar yapılırken Türkiye ve Mısır gibi ülkelerin sivil kayıplardan dolayı dile getirdikleri endişelerin İsrail'in bir kulağından girip ötekinden çıktığı açık. Bu arada Türkiye'ye 'sen sus, belki savaştan sonra barış gücü gönderirsin' tarzında bir elma şekeri uzatılıyor. Bütün geleceğini ABD'ye bağlamış bir iktidarın dile getirdiği endişeleri İsrail neden dikkate alsın? ABD'nin uzak karakolu durumundaki Arap ülkelerini de taktığı yok.

 

Ancak İsrail bilmelidir ki, bütün dünyada ve özellikle Avrupa'da İsrail imajı ciddi bir yara almaktadır. Ayrıca Amerikan piyasaları trilyonlarca dolar üretirken ve Bush'un başında olduğu yönetim azgın İsrail yanlısı iken bile, İsrail-Amerika ikilisinin politikaları Irak sokaklarından ve Afganistan dağlarından geri döndü. Mali olarak içi boşalan bir Amerika döneminde İsrail Ortadoğu'yu kan çanağına çevirebilir; ama başarılı olamaz.

 

Hasan Ünal

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bende Türkiye'den rahatsızım. Başbakanından özellikle. Gazze'ye saldırıdan 2 gün önce Olmert efendi gelecek Erdoğan ile görüşecek...Sonrasında bunlar olacak? Burada iki ihtimal vardır. İlk ihtimal: Bak Erdoğan, ben Gazze'ye saldıracam, taş üstünde taş koymayacam, sende git Arap ülkelerinin gazını al. İkinci ihtimal: Ben Gazze'ye saldıracam sıkıyosa birşey yap. Üçüncü ihtimal ise: herşey çok iyi çok güzel havası. İlk ihtimalin gerçekleşme olasılığı ne kadar düşük olursa olsun yinede bir ihtimaldir. İkinci ihtimalin yaşandığını düşünmek istiyorum. Yine ortada sıkıntı var. Demeç vereceğine yediğin kazığı çıkart kardeşim. Erdoğan'a böyle kızabileceğim hiç aklıma gelmezdi. İnşallah yanlış düşünüyorumdur.

 

El Fetih ve Hamas'tan da rahatsızım. Siyasi rant için, baş olma kavgası için birbirine girmeye aram vermediler hala. Bunların baş olma kavgaları yüzünden nice Filistin'linin başı gitti, gitmeyede devam ediyor. Yere girsin sizin gibi iktidar sevdalıları. Yav hele bir birleşin düşmanın hakkından gelin sonra kendi içinizde kim baş kim gövde onun derdine düşersiniz. Düşmana karşı tek vücut saldıramazsan işte adamı böyle döverler!

 

Yav tek sorun, tek ayrılıkçılar onlar değil ki. Şerefsiz hüseyin (tanımayanlar için şerif hüseyin) gibi baş sevdalıların yüzünden tek din, tek dil, tek kan, tek millet olan toplum masa başında paramparçalar. Suudi'ler Irak'lılarla konuşmazlar, Irak'lılar Suriye'lileri sevmezler, Suriyeli'ler Mısırlıları dışlar, Mısırlı'lar Libya'lıları sevmez, Libyalılar Hiçkimseyi sevmez... Şii Sunni'ye girmiyorum.

 

Ama en büyük sorun Halifeliğin kaldırılmış olması değil mi? Düşün yav bugün halifemiz var ve çıkıp israile diyor: "ya hemen ateşkes ilan edersin yada 24 saat içerisinde Cihad çağrısı yaparım." Saklanın ulan hadi ağaçların arkasına. Yav iki kelam kötü söz yazacaz sonra adımız ağzı bozuğa çıkacak.

 

İsrail basını Türkiye'den rahatsızmış. Alsana gazını Tayyip...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...