Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Muvazene

Ehl-i Beyt'in Fazileti

Recommended Posts

Ehl-i Beyt'in Fazileti

 

Ehl-i beyt, Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselamın bütün aile fertlerine denir. Mübarek hanımları, kızı Hazret-i Fatıma ile Hazret-i Ali ve bunların evlatları olan Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin, onların çocukları ve kıyamete kadar gelecek torunlarının hepsine de Ehl-i beyt denir. Hatta Peygamberimizin temiz soyunun bağlı olduğu Haşimoğullarına da Ehl-i beyt denir. Eshab-ı kiramdan Selman-ı Farisi de Ehl-i beytten sayıldı. Fakat özellikle Ehl-i beyt denilince, Hazret-i Ali, Hazret-i Fatıma ve mübarek iki oğlu Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin anlaşılır. (radıyallahü teâlâ anhüm)

 

Resulullah efendimizin soyu, Hazret-i Fatıma’dan devam etti. Hazret-i Hasan’ın çocuklarına ve torunlarına Şerif, Hazret-i Hüseyin’in nesline de Seyyid denir. Peygamber efendimizin temiz ve mübarek kanını taşıyan seyyidler ve şerifler, çeşitli ülkelerde yaşamaktadır. Her birisi güzel ahlak numunesi olup, yurdumuzda da sayıları pek çoktur.

 

Doğru yoldaki İslam âlimleri, Ehl-i beyt sevgisini, son nefeste iman ile gitmek için şart görmüşlerdir. Ehl-i Beyti sevmek her mümine farzdır. Bunlarda Resulullah efendimizin zerreleri vardır. Onlara kıymet vermek, saygı göstermek her müslümanın vazifesidir. Çünkü imanın temeli ve en kuvvetli alameti, Allahü teâlâyı sevmek ve Allahü teâlânın sevmediklerini sevmemektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(İmanın temeli ve en kuvvetli alameti, Allah dostlarını sevmek ve Onun düşmanlarına düşmanlık etmektir.) [İ. Gazali]

 

Hak teâlâ, Hazret-i İsa’ya da buyurdu ki:

(Yer ve gökteki bütün mahlukların ibadetini yapsan, dostlarımı sevmedikçe ve düşmanlarıma düşmanlık etmedikçe, hiç faydası olmaz.) [İ. Gazali]

 

Allahü teâlâ, Ehl-i beyte buyuruyor ki:

(Allah sizlerden ricsi [her kusur ve kirleri] gidermek istiyor ve sizi tam bir taharet ile temizlemek irade ediyor.) [Ahzab 33]

 

Peygamber efendimiz, Hazret-i Ali’yi, Hazret-i Fatıma’yı, Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin’i mübarek abâları ile örterek şöyle dua etti:

(İşte benim ehl-i beytim bunlardır. Ya Rabbi, bunlardan kötülüğü kaldır ve hepsini temiz eyle!) [Mesabih]

 

Her namazda, Âl-i Muhammed diye dua ettiğimiz Ehl-i beyt bunlardır. Allahü teâlânın en çok sevdiği resulü Muhammed aleyhisselamdır. Onun da en çok sevdiği Ehl-i beyti ve Eshabıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Şu üç hürmeti gözetenin, dini ve dünyası muhafaza edilir, yoksa hiç bir şeyi korunmaz. İslam’a, Peygambere ve Onun nesline hürmet.) [Taberani]

 

[İslam’a hürmet, Dinin emirlerine riayet etmektir, Peygambere hürmet, sünnetine uymaktır, nesline hürmet seyyidlere, şeriflere hürmettir.]

 

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri, (Ehl-i beyt, asi [günahkâr] olsalar da, bunları sevmek lazımdır. Bunları sevmek, kalb ile, beden ile ve mal ile yardım yapmakla olup, bunlara riayet ve hürmet etmek iman ile ölmeye sebep olur) buyurdu.

 

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Ehl-i beyti seveni Hak teâlâ sever, buğz edene de buğz eder.) [İbni Asakir]

 

(İslam’ın esası, bana ve Ehl-i beytime sevgidir.) [İbni Asakir]

(Her şeyin temeli vardır. Müslümanlığın temeli eshab ve ehl-i beytimi sevmektir.) [İ. Neccar]

 

(Allah’ın kitabı ve Ehl-i beytime uyan, hidayette olur, uymayan sapıtır.) [İ. Hibban]

(Ehl-i beytim, Nuh’un gemisi gibidir. Tutunan kurtulur, tutunmayan, boğulur.) [Taberani]

 

(Tutunduğunuz vakit, asla dalalete düşmeyeceğiniz iki şeyi bıraktım: Allah'ın kitabı Kur’an ve Ehl-i beytim.) [Hatib]

(Ehl-i beytime buğzeden, yüzüstü Cehenneme atılır.) [İ. Ahmed]

 

(Ehl-i beytime, Cehennemlikten başkası buğzetmez.) [İ. Ahmed]

(Fatıma, Cennet hatunlarının üstünü, Hasan ve Hüseyin de Cennet gençlerinin yüksekleridir.) [Tirmizi]

 

(Ya Fatıma, Allahü teâlâ senin gazabın için gazap eder, senin rızan için razı olur.) [Hakim]

(Allahü teâlâ, Fatıma ve nesline Cehennemi haram kıldı.) [Hakim, Taberani]

 

(En iyiniz, Ehl-i beytime iyilik edendir.) [Hakim]

(Ehl-i beytimi sevmeyen, ihtilafa düşer ve şeytana yoldaş olur.) [Hakim]

 

(Vallahi Ehl-i beytimi sevmeyenin kalbine iman girmez.) [İ. Ahmed]

(Benim soyuma dil uzatarak, beni incitenlere, Allahü teâlâ çok azap yapar.) [Deylemi]

 

(Allahü teâlâ, oğlum Hasan’la iki Müslüman ordunun arasını barıştırır.) [buhari]

(Ya Rabbi, Hasan ile Hüseyin’i seviyorum. Sen de sev. Bunları sevenleri de sev!) [Tirmizi]

 

(Fatıma benden bir parçadır. Onu inciten beni incitmiş olur.) [Hakim]

(Fatıma’yı Ali’den daha çok severim, Ali, bana, Fatıma’dan daha çok kıymetlidir.) [Hakim]

 

(Kızım Fatıma’nın adı, “Allah onu ve sevenlerini Cehennemden korur” manasındadır.) [Deylemi]

(Ali’yi ancak mümin olan sever ve ona ancak münafık olan buğzeder.) [Nesai]

 

(Ali’yi sevmek, ateşin odunu yaktığı gibi, Müslümanların günahını yok eder.) [İ. Asakir]

(Ali’ye düşman olanın düşmanı Allah’tır.) [Ramuz]

 

(Ben ilmin şehriyim, Ali ise kapısıdır.) [Deylemi]

(İlim on kısım. Dokuzu Ali’de, biri diğer halktadır. O, bu biri de onlardan iyi bilir.) [Ebu Nuaym]

 

(Ali’yi seven, beni sevmiştir. Ona düşmanlık, bana düşmanlıktır. Onu inciten beni incitmiştir. Beni inciten de Allahü teâlâyı incitmiş olur.) [Taberani]

(İmanın birinci alameti Ali’yi sevmektir.) [M. Ç. Güzin]

 

(Ensara ancak münafık buğz eder. Ehli beytime, Ebu Bekir ve Ömer’e buğz eden de münafıktır.) [İ.Asakir]

(Ehl-i beytimi ve Eshabımı çok sevenin, Sırat köprüsünde ayağı kaymaz.) [Deylemi, İ. Adiy]

 

(Eshabımı, ezvacımı ve Ehl-i beytimi seven, Cennette benimle beraber olur.) [Ramuz]

(Allah'ı seven beni sever, beni seven de, Ehl-i beytimi sever.) [Tirmizi]

 

(Benden sonra Ehl-i Beytimle imtihan olunacaksınız.) [Taberani]

 

(Bana ve Ehl-i beytime salevat getirilmedikçe, dua ile Allah arasında perde vardır.) [Ebuşşeyh]

 

Eshab-ı kiramla ilgili 4 ayet-i kerime meali:

(Mekke’nin fethinden önce Allah için mal veren ve savaşan eshabın derecesi, fetihten sonra veren ve savaşanlardan daha yüksektir. Hepsi için hüsnayı [Cenneti] söz veriyorum.) [Hadid 10]

 

(Eshabın hepsi, kâfirlere şiddetli ve birbirlerine merhametlidir.) [Feth 29]

 

(Sizler en iyi bir ümmetsiniz.) [Âl-i İmran 110]

 

(Muhacir ve Ensar ile iyilikte onların izinden gidenlerden, Allah razıdır.) [Tevbe 100]

 

Demek ki, kurtuluş için Ehl-i beytin ve Eshab-ı kiramın yoluna sarılmak lazımdır. Ehl-i beyt, Ehl-i sünnetin gözbebeğidir. Ehl-i beytin fazilet ve kemalatı pek çoktur. Saymakla bitmez. Onları anlatmaya, methetmeye, insan gücü yetişmez.

İmam-ı Ali’yi çok sevmek, Ehl-i sünnet alametidir. Onu sevmek için, bir veya birkaç sahabiyi sevmemek, doğru yoldan ayrılmak olur.

 

Ehl-i beyti sevmek, her mümine farzdır. Son nefeste iman ile gitmeye sebep olur. Aklı az olan, iyi düşünemeyen bazı kimseler, burada yanılıyor. Sevmek için sevgilinin düşmanlarını sevmemek lazımdır diyorlar. İctihadları icabı olarak Hazret-i Ali ile muharebe etmiş olan Hazret-i Âişe’yi ve Hazret-i Muaviye’yi ve Hazret-i Talha’yı ve Hazret-i Zübeyr’i, Ehl-i beyte düşman sanarak, bu büyük insanlara düşmanlık ediyorlar. Böylece doğru yoldan ayrılıyorlar. Halbuki, âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden anlaşılıyor ki, o muharebeler, dünya hırsından, mevki ve şöhret sevgisinden değil idi. İctihad ayrılığından idi. Muharebe etmek için değil, anlaşmak için karşı karşıya gelmişlerdi. Abdullah bin Sebe yahudisinin ve arkadaşlarının hilesi ile harbe yol açılmıştı. Eshab-ı kiramın hepsi, Ehl-i beyti seviyordu. Buna inanmayanlar, yani Eshab-ı kiramı Ehl-i beyte düşman zan edenler, âyet-i kerimelere ve hadis-i şeriflere inanmamış olur. Âyet-i kerime ve hadis-i şerifler gösteriyor ki, Eshab-ı kiram, Ehl-i beytin sevgisini, imanlarının sermayesi edinmişlerdi. (Eshab-ı Kiram kitabı)

 

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:

(Babam zahir ve bâtın ilimlerinde yani kalb ilimlerinde çok âlim idi. Her zaman ehl-i beyti sevmeyi tavsiye ve teşvik buyururdu. Bu sevgi insanın son nefeste imanla gitmesine çok yardım eder, derdi. Vefat edeceklerinde baş ucunda idim. Son anlarında şuuru azaldığında kendisine bu nasihatini hatırlattım ve o sevginin nasıl tesir ettiğini sordum. O haldeyken bile, (Ehl-i beytin sevgisinin deryasında yüzüyorum) buyurdu. Hemen Allahü teâlâya hamd ve sena ettim.

 

Ehl-i beyti sevmemek, Harici olmaktır. Eshab-ı kiramı sevmemek sapık olmaktır. Ehl-i beyti de, Eshab-ı kiramın hepsini de sevmek ve hürmet etmek Ehl-i sünnet olmaktır.

 

Ehl-i beytin sevgisi, Ehl-i sünnetin sermayesidir. Ahiret kazançlarını, hep bu sermaye getirecektir. Ehl-i sünneti tanımayanlar, bu büyüklerin orta, adil, halis sevgilerini bilmeyerek, ifratı seçerek, sevgide taşkınlık yaparak, orta ve adil sevgiyi sevmemek sanıyor. Ehl-i sünnete harici damgasını basıyorlar. Bu zavallılar bilemiyorlar ki, aşırı ve taşkınca sevmek ile hiç sevmemek arasında, bir de doğru, insaflı, orta derecede sevgi vardır. Hakkın yeri de, her şeyde ortada, merkezdedir. Bu hak ve adalet merkezi, Ehl-i sünnete nasip olmuştur.

 

Sevmenin aşırı ve tehlikeli olması şöyledir ki, Hazret-i Ali’yi sevmiş olmak için, diğer üç Halifeye düşman olmak lazımdır diyorlar. İnsaf etmeli, iyi düşünmeli, bu nasıl sevgidir ki, bu sevgiyi elde etmek için, Resulullahın Halifelerine, yani vekillerine düşmanlık şart oluyor? Bu nasıl sevgidir ki, insanların en iyisinin, Allah’ın habibinin, Allah’ın resulünün eshabına sövmeyi, lanet etmeyi icap ettiriyor? Bu nasıl sevgidir ki, Allah resulünün mübarek hanımına, damadına, kayınbirader, kayınvalide ve kayınpederlerine sövmeyi, lanet etmeyi icap ettiriyor? Bunlar, nasıl fena bilinir, nasıl kötülenir, nasıl temiz bilinmez ki, Allahü teâlâ, hepsinden razı olduğunu, hepsine Cenneti vaad ettiğini Kur’an-ı kerimde bildiriyor. Onun resulü Muhammed aleyhisselam da eshabı hakkında kötü konuşmayı yasak ediyor. Buna rağmen onlara kötü, pis, kâfir denilebilir mi? Bu nasıl iman, bu nasıl müslümanlıktır? (Eshab-ı Kiram kitabı)

 

Hepsini sevmek ehl-i sünnete nasip oldu

Resulullah, Eshab-ı kiramdan hiçbirinin sonradan kâfir olmayacağını, hepsinin Cennete gideceklerini haber verdi. Herhangi birisine dil uzatmamızı yasak etti. Allahü teâlâ, Eshab-ı kiramdan razı olduğunu, Onları sevdiğini bildiriyor. Allahü teâlânın sıfatları ebedidir, sonsuzdur. Onlardan razı olması sonsuzdur. Eshabdan hiçbiri mürted, münafık olmaz. Allahü teâlânın bunlardan razı olması değişmez. Münafıklar, Eshabdan değildir. Münafıklardan birkaçının, imansızlıklarını sonradan açıklamaları, Eshab-ı kiramın sonradan mürted olması demek değildir.

 

Abdülaziz Dehlevi hazretleri, Tuhfe-i isna aşeriyye kitabında diyor ki:

(Eshab-ı kiram arasında münafıklar vardı. Bunlar önceleri belli değildi. Fakat, Peygamber efendimizin son senelerinde, müminler münafıklardan ayrıldı. Resulullah vefat ettikten az sonra, bu münafıklardan kimse hayatta kalmadı. Âl-i İmran suresinin, (Ey münafıklar! Allah, sizi kendi halinize bırakmaz. Halis müminleri münafıklardan ayırır) mealindeki 179. âyeti ve Buhari’deki (Medine şehri, münafıkları müminlerden ayırır. Demirci ocağı, demiri pasından ayırdığı gibi ayırır) mealindeki hadis-i şerif, münafıklarla kâfirlerin ayrıldığını göstermektedir.

 

Yine (Tuhfe) kitabında diyor ki:

(Hurufiler, Ehl-i sünnet, Ehl-i beyte düşmandır, diyorlar. Bu sözlerine herkesi inandırmak için, acıklı hikayeler de söylüyorlar. Çirkin hikayelerin hepsi yalan ve iftiradır. Ehl-i sünnet âlimleri sözbirliği ile bildiriyorlar ki, Ehl-i beytin hepsini sevmek, kadın erkek her müslümana farz ve lazımdır. Onları sevmek imanın şartıdır. Ehl-i sünnet âlimleri, Ehl-i beytin üstünlüklerini bildiren çok sayıda kitap yazmışlardır. Ehl-i sünnetin hepsi, her namazlarında, Ehl-i beyte hayır dua etmektedir.

(Benden sonra, size iki rehber bırakıyorum: Allah’ın kitabını ve Ehl-i beytimi bırakıyorum) hadis-i şerifi gösteriyor ki, Kur’an-ı kerimin bir kısmına inanıp, başka yerlerine inanmamak fayda vermediği gibi, Ehl-i beytin bir kısmına inanıp sevmek, ötekilere lanet edip kötülemek de, ahirette fayda vermez. Kur’an-ı kerimin hepsine iman etmek lazım olduğu gibi, Ehl-i beytin de hepsini sevmek lazımdır. Ehl-i beytin hepsini sevmek de, (Ehl-i sünnet)ten başka hiç kimseye nasip olmamıştır. Çünkü Hariciler, Hazret-i Ali’ye ve Onun temiz evlatlarına düşman olmak alçaklığına sürüklendiler. Sebeiyye fırkası, müslümanların mübarek anneleri olan Hazret-i Âişe-i Sıddıka’ya ve Hazret-i Hafsa’ya ve Resulullahın halasının oğlu Zübeyr bin Avvam’a düşman olmak felaketine yuvarlandılar. Kiramiyye fırkası, Hazret-i Hasan’ın ve Hazret-i Hüseyin’in imamlığına inanmadılar. Muhtariyye fırkası da, imam-ı Zeynelabidin’e inanmadılar. İmamiyye fırkası, Zeyd-i şehide inanmadı. İsmailiyye de, imam-ı Musa Kazım’a inanmadı. Bunlar gibi, daha nice fırkalar, Ehl-i beyti sevmekten ve yukarıdaki hadis-i şerife uymaktan mahrum kaldılar. Hiç birini ayırmadan hepsini sevmek Ehl-i sünnete nasip oldu. (Hak Sözün Vesikaları)

 

Resulullahın yakınları

Sual: Suriye’ye gittiğimde birisi ile tanıştım. Şiadan olduğunu söyleyen ve aslında İbni Sebeci olan birisi, Resulullahın hanımları olmak üzere bütün eshaba sövüyor, namaz kılmıyor. Sonra da, “Biz Şura suresinin 23. âyetine göre hareket ediyoruz. Bizim ehli beyti sevmemiz her şeye yeter” diyor. “Şia Kur’anda da geçiyor” dedi. Bu konularda bilgi verebilir misiniz?

CEVAP

Önce şia kelimesini izah edelim. Şia, fırka, kol, din, yol, fraksiyon gibi anlamlara gelir. Bugünkü tabirle taraftar demektir. Kur’an-ı kerimde iki âyette geçmektedir.

1- Min şiatihi: Onun taraftarı (Kasas 15) Buradaki O, Musa aleyhisselamdır.

2- İbrahim de, onun taraftarıdır. (Saffat 83) Yani İbrahim aleyhisselam da Nuh aleyhisselamın dininden idi demektir.

 

Kelime olarak, Nuh aleyhisselamın şiası olur, İbrahim aleyhisselamın ve Musa aleyhisselamın şiası olur. Çünkü onlar bir din getirmişlerdir. Muhammed aleyhisselamın şiası da olabilir. Buna âlimlerimiz, Ehl-i sünnet demiştir. Yani Resulullahın sünnetine uyanlar demektir. Ama Ebu Bekrin şiası, Ömer’in şiası, Ali’nin şiası olmaz. Böyle söylemek bölücülük olur. Hazret-i Ali, Peygamber efendimizden ayrı yol tutmadı ki, onun İslamiyet’ten ayrı bir dini olsun. Müslüman olan herkesin Resulullahın yoluna uyduğunu bildirmesi gerekir. Resulullahın yolunda olanlara da Ehl-i sünnet denir. Resulullahın sünnetine sarılan demektir. Birisi biz Ömer’in şiasıyız dese bölücülük olur. Ehl-i sünnet sahabenin hepsini sever. Çünkü Kur’an-ı kerimde hepsinin Cennetlik olduğu bildiriliyor. (Hadid 10)

 

Ehl-i beytle ilgili olan âyetin meali de şöyledir:

(Ben bununla [İslam dinini getirmekle] akrabalık sevgisinden başka hiçbir karşılık istemiyorum.) [Şura 23]

 

Müfessirler, buradaki “Bana yakın olanlar” kelimesinin farklı şekilde tefsir edildiğini bildirmişlerdir. Beydavi ve Medarik’te bildirildiğine göre, şu üç şekilde tefsir edilmiştir:

1- Âyette geçen (Kurbâ = yakınlık) kelimesi, Ehl-i beyt demektir.

2- Resulullaha akraba olan bütün Kureyşlilerdir.

3- Allah’a yakınlık demektir. O zaman âyetin manası şöyle olur:

(De ki: Ben bu dini getirmekle sizin iyi amellerle Allah’a yakın olmanızdan, Onu ve Resulünü sevmenizden başka hiçbir karşılık istemiyorum.) [beydavi, Medarik]

 

Elbette her Müslümanın Resulullahı, arkadaşlarını, hanımlarını, kayınpeder ve damatlarını sevmesi gerekir. Bunlardan bazıları sevilmezse Resulullahı sevmek yalan olur. Hıristiyanların İsa’yı seviyoruz diyerek Resulullahı inkâr etmeleri nasıl bâtıl ise, Hazret-i Ali’yi seviyoruz diyerek sahabeye kin beslemek de bâtıl bir yoldur. İbni Sebecilerin Hazret-i Ali’yi seviyoruz demeleri, Hıristiyanların Hazret-i İsa’yı seviyoruz demelerine benzer. İsa, ilah diyorlar. Halbuki, Hazret-i İsa böyle sevgi istemiyor. Hariciler Hazret-i Ali’ye düşmanlık etti, Rafıziler de onu aşırı sevdi. Hazret-i Ali şu hadis-i şerifi haber veriyor:

(Ya Ali, sen İsa gibisin! Yahudiler, Ona düşman oldu. Mübarek annesine iftira ettiler. Hıristiyanlar da, Onu aşırı yükselttiler. Ona yakışan dereceden daha yukarı çıkardılar. Allah’ın oğlu dediler.) [İ. Ahmed]

 

Sonra, Hazret-i Ali, (Benim yüzümden iki türlü insanlar helak oldu. Birisi, beni aşırı severek, bende olmayan şeyleri bana takarlar. Ötekiler de, bana düşman olup, birçok iftira yaparlar) buyurdu.

 

Bu hadis-i şerif, haricileri Yahudilere, Rafızileri de Hıristiyanlara benzetmektedir.

 

*Kaynak

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah u teala razı olsun. Çok güzel bir yazıyı paylaşmışsınız.

 

Bugün, Ehl-i Beyt'e, Eshab-ı Kiram'a, (rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmain) laf söyleyenler, hangi akla hizmet ederler acaba? Bu kadar Hadis-i Şerif, Ayet-i Kerime'yi nasıl inkar ederler anlamış değilim... Allah u teala hidayet versin.

 

Hadi akılları basmıyor, hiç mi düşünmüyorlar ya hu, Bu mübarekler, Peygamber Efendimiz'i (S.A.V) görmek ile şereflenmiş, onun nurlu kalbinden feyz almış, Peygamber Efendimizin (S.A.V)'ın sohbetinde bulunmuş, aynı evde oturmuş, onunla beraber cihad etmiş, sen kalkıp, bu mübarek insanları eleştireceksin. Sen kim, bu büyükleri eleştirmek kim? Böyle yapanların bir gram aklı varsa adam değilim...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Reyhan hanım kaynak gösterme konusunda sizi çok yetersiz buldum. Kaynak göstermek demek alıntı yaptığınız kitabı, kitabın yazarını, kitabın cildini, cildin sayfasını göstermektir. Kaynak olacak olan bir şahsiyet ise kişinin sözünün bildirilmesidir. Siz konuyu tamamen www.dinimizislam.com sitesinden kopyala yapıştır yapmışsınız. Bu konu çok eksik. Belliki sizin emek harcayarak yaptığınız bir çalışma değil. Belliki siz başkalarının yazıp çizdikleri ile fikir sahibi oluyor başkalarınında bu yönde kanalize olmasını ümit ediyorsunuz. Şimdi size kopyala yapıştır yaptığınız paragraflardaki eksik ve yanlış bilgileri bildireyim sizde yanlış bir fikre kapılıp insanlarıda farklı fikirlere sürüklemeyin.

Destur.Ehl-i Beyt tanımınızı düzeltmekle işe başlayalım. Ehl-i Beyt Peygamber efendimizin o dönemki mevcut akrabaları, eşleri ve ashabları değildir. Abasının altına aldıklarıdır.(Hz. Fatma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin)

 

İlgili ayet ve hadis aşağıdaki gibidir:

Müslim, Sünnilerce en sağlam hadis kaynakları arasında sayılandan Sahih-i Müslim'de, Peygamber’in eşi Ayşe’den (Ayşe bint Ebu Bekir) şöyle nakleder:

 

"Bir gün ResulAllah sırtında yünlü bir aba ile evden çıktı. Onu gören Hasan bin Ali yanına geldi, ResulAllah ona abasının altına girmesini söyledi. Sonra Hüseyin geldi. ResulAllah onu da abasının altına aldı. Sonra Fatıma geldi, ResulAllah onu da abasının altına aldı. Daha sonra da Ali geldi, ResulAllah onu da abasının altına aldı. Sonra ResulAllah r“Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor."(Ahzab, 33) mealindeki ayeti okudu."(1)

 

1 Sahih-i Müslim, c.4, s.1883, hadis.2424 (Kitab-ı Fezâili’l-Sahabe, bab-ı fezâil-i Ehl-i Beyt, 44500).

Share this post


Link to post
Share on other sites
Belliki siz başkalarının yazıp çizdikleri ile fikir sahibi oluyor (..)

Arkadaşa katılıyorum. Lütfen başkalarının yazıp çizdikleri ile fikir sahibi olmayın. Mesela Üstad'ın yazıp çizdikleri ile de fikir sahibi olmayın, yazılıp çizilenlere bakmadan kendi fikrinizi kendiniz doğurun. Fikir sahibi olmak için başkalarının yazıp çizdiklerine ihtiyacımız yok !

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ehli sünnet ehli sünnet diyoruz eyvallah. Peki hiç şunu düşünüyormuyuz? Ehli sünnet Ehli sünnet olgunluğuna gelene kadar Ehli sünnet önderlerinin kaç tanesi Ehl-i Beyt’e muhalif olmuşlar ve zulum etmişlerdir, haberiniz var mı? Eğer bunlarda bihaberseniz sizleri haberdar etmek benim zorunluluğumdur.

“(Ahzap 56-57)Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin. - Şüphesiz Allah ve Resülünü incitenlere, Allah dünya ve ahirette lanet etmiş ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır”. Bu Kuran’ın değişmez bir kelamıdır. Kim Kuran’ın bu ayetini inkar edebilir. O zaman Kuran’a iman etmişsek Peygamberi incitenleride öğrenmemiz ve ona göre amel etmemiz lazım değilmidir? Sizlere yukarıda ayeti verdim şimdi bu aye tile ilgili br kaçta hadis paylaşayım.

 

Eveddet’ul- Kurba’da, İbn-i Hacer Savaik’da (Tirmizi, Hakim ve benzerlerinden naklen) çok az bir tabir ve lafız farklılıklarıyla Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in defalarca şöyle buyurduğunu rivayet etmektedirler:

“Fatıma benim bir parçamdır, gözümün nurudur, kalbimin meyvesidir ve ruhumdur; onu inciten beni incitmiştir, beni inciten Allah’ı incitmiştir; Onu gazaplandıran beni gazaplandırmıştır, ona eziyet den bana eziyet etmiştir.”

Muhammed bin Talha eş-Şafii Metalib’us- Süul, s. 6’da, Hafız Ebu Naim İsfahani Hilyet’ul- Evliya, c. 2, s. 40’da ve imam Nesai Hesais’ul- Alevi’de Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedirler:

“Fatıma benim kızım ve bir parçamdır; onu rahatsız eden beni rahatsız etmiştir, ona eziyet eden bana eziyet etmiştir.”

Hafız Ebu Musa bin el Müsenna Basri (Ö. H. 252) Mucem’inde, İbn-i Hacer Askalani İsabe c. 4, s. 375’de, Ebu Ya’la Musuli Sünen’inde, Taberani Mu’cem’inde, Hakim Nişaburi Müstedrek c. 3, s. 154’de, Hafız Ebu Naim İsfahani, Fezail’us- Sahabe’de, Hafız bin Asakir Tarih’uş- Şam’da, Sibt bin Cevzi Tezkire s. 175’de, Taberi Zahair s. 39’da, İbn-i Hacer-i Mekki Savaik, s. 105’de ve Ebu’l- İrfan es-Sebban İs’af’ur- Rağibin, s. 171’de, Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in Hz. Fatıma’ya şöyle buyurduğunu rivayet etmektedirler:

“Ya Fatıma, Allah-u Teala senin gazabın için gazap eder, senin hoşnutluğun için hoşnut olur.”

Yukardaki ayet ve hadislerden anlaşılacağı üzere Peygamberi ve Ailesini incitmenin ne kötü bir iş olduğu herhalde çok açık anlaşılmıştır. Buna açıklık getirdikten sonra size şunu sormak isterim. Prygamberi ve ailesini kimler incitti? Peygamberin ümmetinden ve ashablarından kalbinde hastalık olanlar bu lanet işe soyundular. Bu hatalar birkaç kişinin yaptığı münferit olaylarmıdır? Hayır. Bu yanlış işler bir siyasetin sonucudur.Size nesiller boyu süren siyaseti şöyle açıklayabilirim. Reyhan hanımın paylaştığı bilgide şu yorum kullanılıyor; Hazret-i Ali ile muharebe etmiş olan Âişe’yi vei Muaviye’yi ve Talha’yı ve Zübeyr’i, Ehl-i beyte düşman sanarak, bu büyük insanlara düşmanlık ediyorlar o muharebeler, dünya hırsından, mevki ve şöhret sevgisinden değil idi. İctihad ayrılığından idi. Muharebe etmek için değil, anlaşmak için karşı karşıya gelmişlerdi.Peygamber efendimiz hadislerinde Allah c.c. Ayetlerinde savaşarakmı anlaşın demiştir. Bu ne tezat bi durumdur. Anlamak mümkün değil akıl sahipleri herhalde bu işden bir sonuç çıkarır. Kuran’ın bir çok ayetindede yazar. “(Ey Muhammed!) De ki: "Pis ile temiz bir olmaz. Pisin çokluğu hoşuna gitse bile." Ey akıl sahipleri Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.(Maide-100)” “ Biz ona tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir o kadarını bahşettik (Sad-43)”. (bakara-269, Ali İmran 7,190, Maide-100, Yusuf-111, Rad -19, İbrahim-52, Taha-54,128, Sad-29,43, Zümer- 9,18,21, Mümin-54, Talak-10)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ehli sünnet ehli sünnet diyoruz eyvallah. Peki hiç şunu düşünüyormuyuz? Ehli sünnet Ehli sünnet olgunluğuna gelene kadar Ehli sünnet önderlerinin kaç tanesi Ehl-i Beyte muhalif olmuşlar ve zulum etmişlerdir, haberiniz var mı? Eğer bunlarda bihaberseniz sizleri haberdar etmek benim zorunluluğumdur.

(Ahzap 56-57)Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin. - Şüphesiz Allah ve Resülünü incitenlere, Allah dünya ve ahirette lanet etmiş ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır. Bu Kuranın değişmez bir kelamıdır. Kim Kuranın bu ayetini inkar edebilir. O zaman Kurana iman etmişsek Peygamberi incitenleride öğrenmemiz ve ona göre amel etmemiz lazım değilmidir? Sizlere yukarıda ayeti verdim şimdi bu aye tile ilgili br kaçta hadis paylaşayım.

 

Eveddetul- Kurbada, İbn-i Hacer Savaikda (Tirmizi, Hakim ve benzerlerinden naklen) çok az bir tabir ve lafız farklılıklarıyla Peygamber-i Ekrem (s.a.a)in defalarca şöyle buyurduğunu rivayet etmektedirler:

Fatıma benim bir parçamdır, gözümün nurudur, kalbimin meyvesidir ve ruhumdur; onu inciten beni incitmiştir, beni inciten Allahı incitmiştir; Onu gazaplandıran beni gazaplandırmıştır, ona eziyet den bana eziyet etmiştir.

Muhammed bin Talha eş-Şafii Metalibus- Süul, s. 6da, Hafız Ebu Naim İsfahani Hilyetul- Evliya, c. 2, s. 40da ve imam Nesai Hesaisul- Alevide Resulullah (s.a.a)in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedirler:

Fatıma benim kızım ve bir parçamdır; onu rahatsız eden beni rahatsız etmiştir, ona eziyet eden bana eziyet etmiştir.

Hafız Ebu Musa bin el Müsenna Basri (Ö. H. 252) Muceminde, İbn-i Hacer Askalani İsabe c. 4, s. 375de, Ebu Yala Musuli Süneninde, Taberani Muceminde, Hakim Nişaburi Müstedrek c. 3, s. 154de, Hafız Ebu Naim İsfahani, Fezailus- Sahabede, Hafız bin Asakir Tarihuş- Şamda, Sibt bin Cevzi Tezkire s. 175de, Taberi Zahair s. 39da, İbn-i Hacer-i Mekki Savaik, s. 105de ve Ebul- İrfan es-Sebban İsafur- Rağibin, s. 171de, Peygamber-i Ekrem (s.a.a)in Hz. Fatımaya şöyle buyurduğunu rivayet etmektedirler:

Ya Fatıma, Allah-u Teala senin gazabın için gazap eder, senin hoşnutluğun için hoşnut olur.

Yukardaki ayet ve hadislerden anlaşılacağı üzere Peygamberi ve Ailesini incitmenin ne kötü bir iş olduğu herhalde çok açık anlaşılmıştır. Buna açıklık getirdikten sonra size şunu sormak isterim. Prygamberi ve ailesini kimler incitti? Peygamberin ümmetinden ve ashablarından kalbinde hastalık olanlar bu lanet işe soyundular. Bu hatalar birkaç kişinin yaptığı münferit olaylarmıdır? Hayır. Bu yanlış işler bir siyasetin sonucudur.Size nesiller boyu süren siyaseti şöyle açıklayabilirim. Reyhan hanımın paylaştığı bilgide şu yorum kullanılıyor; Hazret-i Ali ile muharebe etmiş olan Âişeyi vei Muaviyeyi ve Talhayı ve Zübeyri, Ehl-i beyte düşman sanarak, bu büyük insanlara düşmanlık ediyorlar o muharebeler, dünya hırsından, mevki ve şöhret sevgisinden değil idi. İctihad ayrılığından idi. Muharebe etmek için değil, anlaşmak için karşı karşıya gelmişlerdi.Peygamber efendimiz hadislerinde Allah c.c. Ayetlerinde savaşarakmı anlaşın demiştir. Bu ne tezat bi durumdur. Anlamak mümkün değil akıl sahipleri herhalde bu işden bir sonuç çıkarır. Kuranın bir çok ayetindede yazar. (Ey Muhammed!) De ki: "Pis ile temiz bir olmaz. Pisin çokluğu hoşuna gitse bile." Ey akıl sahipleri Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.(Maide-100) Biz ona tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir o kadarını bahşettik (Sad-43). (bakara-269, Ali İmran 7,190, Maide-100, Yusuf-111, Rad -19, İbrahim-52, Taha-54,128, Sad-29,43, Zümer- 9,18,21, Mümin-54, Talak-10)

 

Biz başkalarının yazdıklarıyla fikir sahibi oluyoruz... Yukarıda nakledilen Ehl-i Sünnet Alimlerinin(rahmetullahi teala aleyhim) yazdıklarıyla fikirleniyoruz! Ne yani?! sizin yorumlarınızla, yazıp çizdiklerinizle mi fikirlenelim? :) Adama gülerler. Üstadın deyişiyle; fezadaki herhangi bir yıldızda sizin gibileri sürecek bir tımarhane olsa, sizi oraya sürerler...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Siz de Hz.Muhammed(S.A.V)'in soyundan bir mürşid-i kamil ile tanışmak istermisiniz ?

 

Lütfen aşağıdaki konuya bakınız işte Ehl-i Beytden o insan(Onların soyundan):

 

http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?/topic/13071-seyyid-abdulhakim-arvasi-ve-onun-soyu/page__pid__65252#entry65252

 

Yardımcı olduysam ne mutlu...

 

Saygılarımla...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...