ayvaz 2 Report post Posted January 31, 2009 Sevginin üç türü vardır Bil ki sevginin üç türü vardır; İlâhi Sevgi; Ruhanî Sevgi ve Tabii Sevgi. Bunlardan başka bir çeşidi yoktur. İlâhî sevgi: Allah'ın bize duyduğu sevgidir. Ayrıca bizim Allah'a duyduğumuz sevginin de ilâhî sevgi olduğu kabul edilir. Ruhani sevgi: sevenin sevgilisini razı ve hoşnut etmeye çalıştığı sevgidir. Sevgilisine karşıt olabilecek hiçbir şey kalmaz onda, ne garaz ne de irade. Dahası, seven, bütünüyle sevgilisinin iradesine bağlı kalır. Tabiî sevgi ise; tamamen, bütün arzularını tatmin etme yolunu araştıranların sevgisidir. Onun bu çabası, sevgilisinin hoşuna gitsin ya da gitmesin, hiç önemli değildir. Bugün insanların çoğu bu sevgi üzerinedir. (s.38) Kaynak: http://ibnarabi.blogcu.com/ilah-ask_319778.html Share this post Link to post Share on other sites
ehl-i_ kalender 4 Report post Posted February 2, 2009 Ahi Mevlana hazretleride Aşk'ı üçe ayırmış,sonra meşreb lere ayırmış, internette türkçe tercemesini bulmuştum bir ara sonra kaybettim, şuan bulamıyorum.Sana zahmet bulabilir misin? Share this post Link to post Share on other sites
ayvaz 2 Report post Posted February 2, 2009 Dediğini bulamadım ama şunlar gözüme çarptı olur mu? Eğer âşığın sevgisinde herhangi bir akıl kırıntısı kalmışsa o akıl, aşığı Sevgilisinden alıkoyar, başkasını düşünmeye fırsat verir. Bu sevgi saf ve gerçek değil ancak nefsindendir. Bir sûfi şöyle demiştir: Akıl ile irade edilen sevgide hayır yoktur. (Fütuhat II 325.25) Hiç kimse kendi Yaratıcısından başkasını sevmez. Fakat Zeyneb’in, Suad'ın. Hind'in ve Leylâ'nın sevgisiyle, ya da bu dünya sevgisiyle, ya da para ve makam hırsıyla ya da bu âlemde sevilen şeylerin sevgisiyle Allah gizlenmiştir. Şairler bütün sözlerini yaratıklar üzerine harcadılar ve O'nun hakikatini tam anlamıyla bilemediler. Arifler ise, duydukları her şiirde, her bilmecede (lügaz), her methiyede ve her gazelde (tegazzül), şekillerin ve suretlerin perdesi arkasından sadece O'nu görürler. Bütün bunların sebebi, Yaradan'ın Kendinden başkasının sevilmesini kabul etmediği, ilâhî kıskançlıktır. (s.34) Share this post Link to post Share on other sites
ayvaz 2 Report post Posted February 2, 2009 Hiç kimse kendi Yaratıcısından başkasını sevmez. Fakat Zeyneb’in, Suad'ın. Hind'in ve Leylâ'nın sevgisiyle, ya da bu dünya sevgisiyle, ya da para ve makam hırsıyla ya da bu âlemde sevilen şeylerin sevgisiyle Allah gizlenmiştir. Şairler bütün sözlerini yaratıklar üzerine harcadılar ve O'nun hakikatini tam anlamıyla bilemediler. Arifler ise, duydukları her şiirde, her bilmecede (lügaz), her methiyede ve her gazelde (tegazzül), şekillerin ve suretlerin perdesi arkasından sadece O'nu görürler. Bütün bunların sebebi, Tanrı'nın Kendinden başkasının sevilmesini kabul etmediği, ilâhî kıskançlıktır. (s.34) İbn Arabî, İlahî Aşk, Çev: Mahmut Kanık, İnsan Yayınları Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted February 3, 2009 Ateştir sevgi, ve ateşte yanmaktır ötesi. Yanmaktır, tabi olmaktır, karışmaktır sevgi. ... ALİ Share this post Link to post Share on other sites
ayvaz 2 Report post Posted February 3, 2009 Eyvallah kardeşim... Bugün bu şiir ve malum mısra beni pek derinden vurdu. Gel oku paylaşalım ... Ey birader derd-i aşka mübtelâ olmak da güç Sûret-i insanide hayvan-sıfat kalmak da güç Bağrımın kanı kurudu ciğerim oldu kebâb Hasret-i hicran oduna her zaman yanmak da güç Derd nedir derman nedir yâ ben beni bilmem neyin Nâr u nurun berzahında sararıp solmak da güç Nûr-ı Ahmed'dir özüm dürr-ı yetîmî bendedir Bu beşer nefsin elinden anı kurtarmak da güç Gevher-i nefsimi yutmuş bir amansız ejdehâ Bî-basar mârın elinden şeb-çerâğ almak da güç Müttakîler kisvetine müddetler girdiler Muhtefî oldu erenler arayıp bulmak da güç Bahriler ummana daldı pek çoğaldı dehrîler Öyle mülhidler ile bahs-i dîne dalmak da güç Hep hatîâtın büyüğü hubb-ı dünyâ bilirem Ânı terk etmek de güç pek kipçe sarılmak da güç Öyle bir derde giriftar olmuşum âlemde kim ittisale çâre yokdur dahi ayrılmak da güç Hâne-i dil cennet-i irfana dâhil olmadan Âr u namus şişesini taşlara çalmak da güç Pîr-i Sâmî gibi sultâna kılalım iktidâ Keştibânsız fülkümüzü engine salmak da güç Derdimi defter edip sultânıma arz eylesem Ol bilirken cümle hâlim arz-ı hâl sunmak da güç Hamdulillah böyle bir sultâna hadim olmuşam Sâlihem sıdk ile şahım hizmetin kılmak da güç Erzincanlı Tüfekçizade Salih Baba Divanı Aşk = Sevgi, şiddetli muhabbet, candan sevme. Mübtelâ = Düşkün, tutkun, tutulmuş. Hasret-i hicran = Ayrılık hasreti. Od = Ateş. Nâr = Ateş. Berzah = Belâ, güçlük, manevi ceza. Dürr-iyetimi = Tek ve büyük inci. Gevher = Mücevher, inci. Bî-basar = Gözsüz, anlayışsız Mâr = Yılan. Şebçerag = Gece lambası, nur. Muttaki = Sağlam amelli, istikamet sahibi. Kisvet = Elbise, örtü. Müddeî = İddia eden, rakip, ağyar. Muhtefi = Saklanan, gizlenen. Bahri = Denize mensup olanlar, âlimler. Dehri = Tabiata, ahirete inanmayıp, hadiseleri tabiat yapar diyenler. Mülhid = Dinden çıkmış, sapık. Bahs-ı din = Din bahsi. Hatiât = Hatalar, yanılma. Hubb-ı dünya = Dünya sevgisi. Giriftar olmak = Düşmek, duçar olmak. İttisal = Uyma, o halle hallenme. Hane-i dil: Gönül evi, kalp. Iktida = Uyma, peşinden gitme. Keşfibân = Kaptan. Fülk = Gemi. Hadim = Hizmet eden, hizmetçi. Share this post Link to post Share on other sites
tugra 6 Report post Posted February 3, 2009 "Onu sevdiğim için kimse ayıplamasın beni, kınamasın. Çünkü o hep sevgilidir, hep güzeldir, nerede olursa olsun." Arzuların Tercümesi'nden. Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted February 4, 2009 Sen bizi sevgisiz bırakma Allah'ım (!) ... ALİ Share this post Link to post Share on other sites
BaLaBaN 6 Report post Posted February 26, 2009 Amin... Share this post Link to post Share on other sites