Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Muvazene

Ninni

Recommended Posts

NİNNİ

 

Melekler dolanır bu kuytu yerde,

Ey gün kadar güzel çocuğum, uyu!

Bir gün hasretiyle için titrer de,

Anarsın, bu derin, tatlı uykuyu.

 

Uyu da gündüzler su gibi dinsin,

Menekşe gözüne kirpikler insin;

Yarın, şafak vakti, içine sinsin,

Güneşle uyanan kuşların huyu.

 

Uyu yavrum, akşam seni üzüyor,

Artık gözlerini uyku süzüyor,

Uykunun gölünde başın yüzüyor,

Dalgalandırmadan o durgun suyu...

 

(1925)

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hasan Çebi'nin 'Bütün Yönleriyle Necip Fazıl Kısakürek'in Şiiri' isimli kitabından öğreniyoruz ki; bu şiiri Üstad, üniversiteden hocası, aynı zamanda ilerleyen yıllarda Üstadın arkadaşı ve Büyük Doğu Dergisinin yazarlarından olan ruhiyat profesörü Mustafa Şekip Tunç'un minik oğlu için yazmıştır.

Üstad ve Mustafa Şekip arasında geçen bir hatıra için tıklayınız: İlim Adamı Ve Cesaret

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstad, O ve Ben kitabında, bu şiiri ithaf ettiği Mustafa Şekip Tunç'un oğluyla ilgili şu hatırayı paylaşıyor:

 

"Mustafa Şekip'in ben talebesiyken doğan ve Güzel San'atlar Akademisi Mimarî şubesinde benim talebemken ölen erkek çocuğu için bebekliğinde bir ninni yazmıştım. Galiba bu çocuk beni, hele ölüm döşeğindeki son ânına doğru, babasından daha iyi anladı. Babasının putperest adı «Şaman» ismini taktığı çocuk, son anlardaki telkinimle Müslüman öldü."

Share this post


Link to post
Share on other sites
Üstad, O ve Ben kitabında, bu şiiri ithaf ettiği Mustafa Şekip Tunç'un oğluyla ilgili şu hatırayı paylaşıyor:

 

" benim talebemken ölen erkek çocuğu için bebekliğinde bir ninni yazmıştım.

bir bakıma üstad bu noktada keramet göstermiş oluyor :D :D

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

NİNNİ

 

Melekler dolanır bu kuytu yerde,

Ey gün kadar güzel çocuğum, uyu!

Bir gün hasretiyle için titrer de,

Anarsın, bu derin, tatlı uykuyu.

 

Uyu da gündüzler su gibi dinsin,

Menekşe gözüne kirpikler insin;

Yarın, şafak vakti, içine sinsin,

Güneşle uyanan kuşların huyu.

 

Uyu yavrum, akşam seni üzüyor,

Artık gözlerini uyku süzüyor,

Uykunun gölünde başın yüzüyor,

Dalgalandırmadan o durgun suyu...

 

(1925)

 

Ah bu şiir, bu şiir… Şimdi okuyunca bir tuhaf oldum. Bu mısraların rüzgarı beni eskiye götürdü birden. Anahtarı da üç yıl önce bir yaz gecesinin kapısını usulca açtı. Şimdi girdim kapıdan ve içerdeyim. Görüyorum, iki ranzanın sığacağı genişlikteki o küçük oda işte karşımda. Üstünde kitaplar, boş sayfalar, kalemler bulunan; boyası dökülmüş, tahtası çürümüş eski bir masa… Duvarlar boş, halı sakin, lamba neşeli ve, ve bir kahkaha sesi… Bu ses iki minik kızın uyumak için uzandıkları ranzadan geliyor. İki minik kız… Tatlı, pürüzsüz, günahsız, sevimli, küçücük, güzel, heyecanlı, neşeli iki minik kız… İşte, yanı başlarında duran kuzenlerinin onları eğlendiren tuhaf hareketlerine, enteresan sözlerine gülüyorlar. Bu adam, yani kuzenleri dünyada yalnızca çocuklarla anlaşabilen bir insan olduğundan mıdır nedir kızların neşesine, kuzenlerinin de gevezeliğine durak yok. “Hadi bize bir hikaye anlat!” Kolaysa anlat… Yüzüne zor durumda kalmış bir ifade yükleyen genç, gözlerini hafiften kısıp kızlara baktı ve : “Aslında çok hikaye okudum, dinledim, duydum. Tabi böyle güzel, böyle hoş iki hanımefendi birdenbire benden hikaye dinlemek isteyince, ne yalan söyleyeyim heyecanlandım ve bu heyecan bildiğim tüm öyküleri sünger gibi içine çekti ve bakın işte, saçlarımdan çeneme kadar başım kupkuru.” gibi şeyler söyledi. Sonra bildiği bir hikayeyi olduğu gibi (zira küçük de olsa kızların kolaylıkla anlayabilecekleri bir öyküydü) anlattı. Şimdi uyurlar dediği kızlar daha bir iştahla bir sonraki hikayeden dem vurmaya başladılar. Bir sonraki hikaye… Var mı böyle bir şey? Tamam dedi, ama siz de bu hikaye sona ermeden rüya görmeye başlayacaksınız. Kızlar gülerek olur dediler. Bu gülerek denen olur, aslında “havanı alırsın” la aynı manaya geliyor. Bunu bilen genç adam, hikayeyi gereksiz eklerle uzatma teşebbüsünde bulunarak onları uyutmayı denedi. Denedi ama nafile… Gözlerini, kırpmak için kapatan bile yok. Minik kızlar sürekli şahane bir tatlılıkla gülüyor. Bu sırada genç adam da, tebessüm matkabının delemeyeceği nefret duvarı olmayacağını düşünüyor. Ne güzel, ne hoş bir şeydir şu tebessüm. Hele hele minik bir yüzde en çıkarsız, en karşılıksız haliyle; sade, saf, katıksız dediğimiz şeyi ne güzel ifade ediyor. Hatırladın mı ahbap? Hani Platon abimiz çay içerken söylemişti : “İyi görünmek değil, iyi olmak isteyen sade ve asil bir adam.” diye… O geldi aklıma. Hey gidi hey. Nerdedir acaba? İki minik kızın tebessümleri kahramanımızı coşturmuş olacak ki üçüncü hikayeyi kendi kafasından uydurmaya karar verdi ve başladı anlatmaya. Gel de uydur… Kar var, karda yürüyen üç tane genç arkadaş… Karda ayak izleri belli oluyor fakat yağan kar onları hemen bir yorgan gibi örtüyor. Eeeee başka? Başka şey yok, sadece yürüyorlar. Ha bir de düşünüyorlar. Ne düşündükleri konusunda hiçbir fikrimiz yok. Bir de bir ev vardı. Sobası yanan, koca penceresinden yağan karların izlendiği huzurlu ve sakin bir ev. Sonrası yok, bu kadar… Konusu hakikaten harika! olan bu hikayeyi anlatan kahramanımız o sıcak yaz gecesinde üstüne kar yağıyormuş gibi hikayeyi derinden hissededursun ve kendini kaptırmış anlatadursun; öykünün kalitesinden olacak kızlardan biri uyumaya başlamasın mı? Kahramanımız, edebi kariyerini de göz önünde bulundurarak bu hakareti kabullenemeyeceği yerde sevinçle saate baktı. Kötü bir senaryoyla elde ettiği bu zafer onu mutlu etmişti. Fakat o da ne? Diğer minik hala uyanık ve belli ki hikayenin bir yere bağlanması neredeyse imkansız olan sonunu heyecanla bekliyor. Kahramanımız bunun da çözümünü buldu : “Kardeşin uyuyor, sesimizi duyup uyanması iyi olmaz, iyi olmayan bir şey de hoş değildir, hoş olmayan şeylerin de bir değeri yoktur, değeri olmayan bir şey de… Amaaaann bu böyle uzayıp gider. En iyisi sen de uyu tatlım. Kar yağmış ve erimiş hepsi bu işte.” Şaşılacak şey, tatlı kız hiç karşı koymadan dudaklarında beliren son bir gülümsemeyle uyku diyarına doğru bir serçe gibi uçmaya başladı. Genç adam yanlarından ayrıldığında iki minik de tatlı bir uykuya dalmıştı çoktan. Sessizce gitti yanlarından. Kapılarını da açık bıraktı. Balkonda oturup bir sigara yaktı. “Bu dünya, o dünya değil” dedi… “Çocukların dünyası bambaşka. Eğer bir miniğin görebildiği gibi olsaydı bu dünya, ölenlere yas tutanları belki anlayabilirdim.”

 

İki saat kadar sonra kahramanımız yüzünü yıkamak için miniklerin odasının önünden geçti. Dönüşte odalarına baktı. Ne görse iyi… Yanlarında meleklerin dolandığı, menekşe gözlü, gün kadar güzel çacuklar o kadar güzel o kadar masum uyuyorlar ki, tıpkı Üstadın bu şiirindeki gibi; durgun suyu dalgalandırmadan başları uyku gölünde yüzüyordu. Kahramanımız dakikalarca orada kalıp onları seyretti. Neler düşündüğünü, aklından nelerin geçtiğini bilemiyoruz fakat uyuyan güzellerin yanından zorla ayrıldığına ve tekrar balkonda oturup yıldızları seyrettiğine ve dumansız hava sahasını f-16 izmaritleriyle işgal ettiğine dair elimizde teyit edilmiş bilgiler mevcut. Uzun zaman unutmadı o geceyi, uzun zaman da unutmayacağa benziyor. Üstadın Ninni şiiriyle yerle bir olmuş bir vaziyette şu dakika.

 

Bir gün hasretiyle için titrer de

Anarsın, bu derin, tatlı uykuyu.

  • Like 3

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir bebeğe şiir yazmak.Ne kadar hoş bir şey.Kimin aklına gelebilir ki bu ? Üstad böylesine şairhane ve duygulu bir insan.ALLAH rahmet eylesin...

 

 

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...