Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Beylerbeyi

Türk İsminin Menşei! - Tarihin Küpe Yalanı!

Recommended Posts

selamlar,

 

arkadaslar bu giris cumlesini degistiriyorum,yeni bir baslik acmaktansa ayni baslik altinda onemli gordugum konulari taplamaya karar verdim.neyse umarim herkes yeterince istifade edebilir.

 

Çin ve Roma tarihlerinde, Türkler bu isimle anılır. M.Ö. III. asırda yaşayan Hun İmparatorluğu halkı arasında, Türk adında bir boy vardı. Bu boy, iktidarı ele geçirip Göktürk Devleti'ni kurunca, aynı dili konuşan bütün topluluklara Türk adı verilmiş; Arap, Fars ve Bizanslılarca da böyle anılmıştır. Nitekim Moğollar da, kavmi arasında en güçlü ve kalabalık bir topluluk iken, iktidarı ele geçirmesi sebebiyle bütün bir ırka adını vermiştir. Franklar, Almanlar, Ruslar, İtalikler, Angllar için de böyle söylenebilir.

Türk kelimesinin aslı türemek fiilinden gelir. Bu fiilden, türemiş, yaratılmış, sayıca çok, soylu mânâsına türük ve nihâyet hece düşmesiyle türk kelimesi ortaya çıkmıştır. Nitekim Anadolu'da bir kısım göçebeler de yürümek fiilinden yürük adını almışlardır. Muhtemelen Türkler, aynı dili konuşup aynı soydan geldiklerini göstermek için, kendilerinden bahsederken millet karşılığı olarak türük kelimesini kullanmış; sonra bu bir kavim adı hâline gelmiştir. Göktürk, gökten türemiş demektir. Burada hânedanın mukaddes vasfı vurgulanmıştır. Gök ve mavi renk, eski Türklerde dinî bir semboldü.

Türk kelimesi, sonradan Uygurlarda, kuvvetli ve olgun mânâsını kazanmıştır. Bir rivayette Türk, miğfer demektir. Eteklerinde yaşadığı dağ, miğfer şeklinde olduğu için, bu boya Türk ismi verilmiştir. Bir başka rivâyete göre, Araplar, İskender-i Zülkarneyn'in Yecüc ve Mecüc için yaptığı seddin önünde kalan millete, beri yanda kalmış, terk edilmiş (terîk) mânâsına Türk demişlerdir. Bir başka Arap rivayetinde de Yafes'in oğlunun yerleştiği bölge ıssız olduğu için terîk denmiştir. Çoğulu etrak'tır.

Türk, Farsça, beyaz demektir. Farslar, Türklerle ilk karşılaştıklarında, bölge halkı gibi esmer veya sarı olmadıkları için bu ismi vermiştir. İran mitolojisine göre İrec ile Turec adlı iki kardeşten İranlılar ve Türkler türemiştir. İranlılar, Türklerden ilk Müslüman olanlara da "Türk'e benzer" mânâsına, Türk-mend (Türkmen) demişlerdir. Başka bir rivâyette Türkmen, Türk-i İman kelimesinden gelir ve Müslüman Türkleri ifade eder. Nitekim Türkmen, Müslüman Oğuzlara verilen isimdir. Avrupalılar, Osmanlılara, hatta Müslümanlara Türk demişlerdir.

Bazı İslâm ve Osmanlı tarihçileri, Türklerin, Nuh peygamberin oğullarından Yafes'in Türk (Tevrat'taki söylenişe göre Togharma) adlı oğlunun (Tevrat'a göre torununun) neslinden geldiğini söyler. Beyaz ve sarı ırk Yafes'in başka çocuklarından türemiştir. Nuh Peygamberin oğullarından Sam, Arap ve Yahudîlerin; Ham da Hindli ve Zencilerin atasıdır. Türklerin, Hazret-i İbrahim'in Kantûra adlı hanımından olan oğlu Togarma'nın soyundan geldiğine dair bir Tevrat rivâyeti daha vardır. Bu sebeple Türkler, bazı Sâmî kaynaklarında Benî Kantûra (Kanturaoğulları) diye anılır.

 

Etrak-ı bîidrak

Türk kelimesinin bir de sosyolojik mânâsı vardır. Türkler, Müslüman olduktan sonra, Sâmânoğulları zamanında, Müslüman olmayan ırkdaşları ile İslâm kültürü zayıf göçebe ve köylüler hakkında Türk tabirini kullanmıştır. Yörükler, yerleşik hayata geçmiş; memurluk, ziraat ve esnaflıkla uğraşan, koyun beslemeyip yaylaya gitmeyen ırkdaşlarına Türk demiştir. Nitekim Anadolu'nun çok yerinde bu tabir, sipahi sınıfına girmeyen sıradan köylüler için kullanılmıştır. Etrâk-ı bî-idrak sözü de "anlayışsız köylüler" demek oluyor. Fatih Kanunnâmesi'nde der ki: "Eğer biregü (birisi) hamr (şarap) içse, Türk veya şehirli olsa, kâdı ta'zîr ura (cezalandırsın)". Bu inceliği bilmeyenler, yanlış değerlendirmelere kapılmıştır. Başta Selçuklular ve Osmanlılar olmak üzere, bütün Türk devletleri ırkçılıktan uzak bir biçimde milletleri ile iftihar etmiş; hepsi de Türk kültürüne unutulmaz hizmetlerde bulunmuşlardır.

 

Hadislerde Türkler

Türk kelimesi Hazret-i Peygamber'in birkaç hadîsinde de geçer: Size ilişmedikleri müddetçe Türklere ilişmeyin. Zira ümmetimin mülkünü onların elinden ilk kapacak olan Beni Kantûra'dır [Ebû Dâvud, Taberânî]; Siz Türklerle dövüşmedikçe kıyamet kopmaz. Onlar çekirge gibi küçük gözlü, basık burunlu, kırmızı meşin gibi suratlı, aynı zamanda keçe ayakkabılıdır [buhârî, Müslim]; Türkler dünya ehlinin hepsine hâkim olurlar [Deylemî]; Âhir zamanda geniş yüzlü, küçük gözlü olan Beni Kantûra gelip Dicle Nehri kenarına inerler. Basra halkından bir fırka bunlarla harb eder ve şehid olur [Ebû Dâvud]; Benim Türk adında bir ordum vardır. Onunla haddi aşanlara haddini bildiririm [Divanu Lügatit-Türk]; Hıfzın onda dokuzu Türklerdedir [Hatîb].

Mamafih hadîslerde tasvir edilen Türk imajının pek de müsbet bir yönü yoktur. Ancak burada geçen Türk tabirinin, gerek ırk hususiyetleri ve gerekse tarihî gerçekler bakımından Moğolları tarif ettiği de şüphesizdir. Nitekim hadîs metinlerinin gelişinden bu anlaşılıyor. Kumral, buğday beniz, açık göz, orta boy gibi genetik hususiyetler taşıyan Türklerin, Moğollarla ortak hiç noktaları bulunmamaktadır. Türkler, Orta Asya'da yerleşen eski bir Âri ırkıdır. Hadîs âlimleri bu hadîslerde geçen Türkler ifadesini, Küffâr-ı Çin olarak tefsir etmiştir. Hadîslerde Türklerden hiç de iyi bahsedilmiyor. O zamanlar Türk kelimesinin, Moğol ve Çinliler için kullanıldığı âşikârdır. Muhtemelen Türkler de yakın bir coğrafyada yaşadığı ve ekseriya hükûmetler Türklerin elinde olduğu için, bu kavimlere Türk denmiştir. Hadîslerde zikredilmek veya zikredilmemek Türklerin İslâmiyete hizmet şerefini eksiltmez. İstanbul'un fethine dair hadîs yeter de artar bile!

Share this post


Link to post
Share on other sites

tarihi kupe yalani!

 

Takı sergisinde büyük rezalet yaşandı... Kimsesiz çocuklara yardım etmek için düzenlenen takı sergisinde padişah Yavuz Sultan Selim'in fotoğrafı tepki topladı. Sergiye katılanlar Selim'in kulağına takılan kadın küpesi, başındaki taç ve boynundaki gerdanlığı görünce "Bu nasıl rezalettir" dediler.Yapımcı ve yönetmen Nur Onur, öksüz ve yetim çocuklara destek olmak ve eğitimlerini sürdürmelerini sağlamak için kitabıyla da aynı adı taşıyan 'Mutluluk Bahçelerine Küçük Adımlar / Lale Devri' adlı bir sosyal sorumluluk projesi başlattı.

 

TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın himayelerinde gerçekleşen proje için sanatçı ve işadamları bir araya gelerek önceki akşam Ihlamur Kasrı'nda özel bir gece düzenlendi. Gece için ünlü takı tasarımcısı Muammer Ketenci'nin hazırladığı 300 parçalık özel koleksiyon podyumların ünlü mankenleri tarafından sergilendi. "Mutluluk Bahçelerine Küçük Adımlar" adlı kitabın satışından elde edilen gelirin tamamı ise çocukların eğitimleri için bağışlandı. bu arada projenin bir ayağı olan takı sergisinde padişah Yavuz Sultan Selim, fotoğrafı büyük tepki topladı. Fotoğrafta Yavuz Sultan Selim'e bir kadın küpesi takılmış, başına taç kondurulmuş ve boynu pırıltılı bir gerdanlıkla süslenmişti. Sergiye katılanların bir kısmı "Bir padişaha böyle saygısızlık yapılır mı derken bir kısmı ise sanat için her şey yapılır" dedi.

 

ŞAH İSMAİL'İ BİZE YAVUZ DİYE GÖSTERDİLER

 

Tarihçi Erhan Afyoncu da konu ile ilgili değerlendirmede bulunarak Sasani hükümdarı Şah İsmail'in tarih vesikalarında Yavuz Sultan Selim olarak gösterilmek istendiğinin altını çizdi. Afyoncu konu ile ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu:

 

2008'in Mayıs ayında düzenlenen bir sergide tarihi bir yanlışlık tekrarlandı. Takı sergisindeki Yavuz Sultan Selim, küpeli ve boynundaki gerdanlıkla resmedilmişti. Bu yanlışlığın sebebi ise yıllardan beri bize Yavuz diye öğretilen küpeli resimden kaynaklanıyordu. Yavuz Sultan Selim denince aklımıza hep kulağı küpeli, palabıyıklı bir resim gelir. Bu resim tarih ders kitaplarında kullanıldığı için herkes Yavuz'u böyle tanır. Hatta kulağındaki küpenin sebebini üzerine birçok hikâye uydurulmuştur. Yok Yavuz Sultan Selim kılık değiştirerek Tebriz'e gidip, Şah İsmail'i satranç da yenince şah Şehzade Selim'e yenilginin hırsıyla bir tokat atmış, Yavuz da bu tokat kulağıma küpe olsun diye küpe takmış.

 

Bir diğer rivayete göre de Yavuz Sultan Selim İslamiyet'in kutsal topraklarına hakim olunca "Hadimü'l-Haremeyn", yani Haremeyn'in hizmetkârı olduğunu göstermek için küpe takmıştır. Yavuz Sultan Selim'e ait olduğu iddia edilen küpeli resim 18. yüzyıla ait bir Avrupalı ressam tarafından yapılmıştır ve Sultan Selim'le uzaktan yakından ilgisi yoktur. Yavuz'u gösteren 16. yüzyıla ait ve daha sonraki dönemlerde çizilmiş minyatürlerde sultanın kulağında küpe olmadığı gibi, portresi de çok farklıdır. Ayrıca "Selimname" isimli Yavuz Sultan Selim'in hayatını anlatan kitapların hiçbirisinde (Şükri-i Bidlisi, İdris-i Bidlisi, Celalzâde, Keşfi, Sücudi, İshak Çelebi vs.) sultanın küpe taktığına dair bir bilgiye rastlanılmaz. Türkmenler arasında küpe takmak eski bir gelenektir. Nitekim 1473'te Otlukbeli'nde Fatih Sultan Mehmed ile savaşan Akkoyunlu Türkmenlerinde küpe takanlar vardı (Neşri Tarihi, II, 819-821).

 

Ayrıca Kalenderilik ve Bektaşilik gibi tarikatlarda dervişler dünyadan ve dünyevi nesnelerden soyutlandıklarını göstermek için mengüç (küpe) takarlar. Bu iki gelenek de Yavuz Sultan Selim'e değil Akkoyunlular'ın topraklarında Safevi Devleti'ni kuran Şah İsmail'e uymaktadır. Ayrıca Şah İsmail'e ait bazı minyatürlerde de şah küpeli ve palabıyıklı tasvir edilmiştir. Avrupalılar tarafından çizilmiş bu resmin tarih ders kitaplarında kullanılması maalesef çok büyük bir talihsizlik olmuş ve yanlış bir Yavuz imajı oluşmuştur. Yavuz'a ait olduğu iddia edilen bu resim bir daha tarih ders kitaplarında kullanılmamalıdır.

 

Kaynak: Batuhan Özkardeşler/Bugün

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu konuyu bin kere yazdım, küpe haydari kalenderiliğinin kölelik simgesidir.O zamanki Anadolu Bektaşilerindede vardır.Hatta 17yyda mıydı neydi Bektaşilerde küpe takmayan yoktu.Yavuz Hanımızın Astanede küpe taktıgı yazar bazı tarihlerde.Haydarilerin kölelik simgesi olan küpe(halka daha dogrusu) harameynde takıldıgıda rivayet edilir.Bıyık meselesi ise bahadırlıgındandır, ölümüne kadar bıyıklıydı.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar.

 

Bu konuyu bin kere yazdım

 

6 mesajınız görünüyor. Bu mesajlar da ehli kalender adlı arkadaşın şiirlerine yazılmış yorumlardan ibaret.

 

.. Kafama takıldı da. :pc: Soyayım dedim.

 

Asıl düşünce; teşekkür ederiz tekrar okuyup istifade edeceğiz.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yanlış anlamayın ama devamlı atılıp tekrar gelmenizin sebebi ne?:pc: Israrlı görünüyorsunuz Kerem. Üstad sevgisi olsa gerek..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Açılmış olan konunun seyrini değiştirecek mesajları lütfen yazmayınız. Ayrıca her konuyu da kendi altında değerlendiriniz. Bu konuda herhangi başka bir uyarımız olmayacaktır.

 

 

Saygılarımızla...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...