Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
reisü'l küttab

Çanakkale

Recommended Posts

Dur yolcu!

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver bu sessiz yığın

Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,

Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda

İstiklal uğruna, namus yolunda,

Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele

Son vatan parçası geçerken ele

Mehmet’in düşmanı boğduğu sele

Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin

Yaptığı bu tümsek amansız çetin

Bir harbin sonunda bütün milletin

Hürriyet zevkini tattığı yerdir

Share this post


Link to post
Share on other sites

gelip görmek lazım yazmak yetmez

Share this post


Link to post
Share on other sites

18 Mart geldiğinde aklıma hep bu hikaye gelir

 

buyursunlar efendim...

 

ÇANAKKALE SAVAŞINDA GERÇEKLEŞMİŞ İLGİNÇ BİR HADİSE

 

( Mutlaka okuyun, dostlarınızla paylaşın... )

 

Çanakkale yas içindeydi... Öğretmenler öğrencilerine ders vermiyordu... Bizim en önemli dersimiz ÇANAKKALE dir, diyorlardı... Sınıfta bulunan altı yedi yaşındaki 6 minik yavru öğretmeninin bu sözünü kafaya katarak doğru Çanakkale türk askerinin yanına gittiler... Askerler nöbet halindeydiler ve bu 6 minik yavruyu gördüler... Hemen o sırada yüz başı geldi... Ve sordu sizin ne işiniz var burda sizi kim gönderdi buraya... O 6 minik çocuklar öğretmenimiz bize ders vermiyor bizim en önemli dersimiz ÇANAKKALE dir, deyince askerler ve yüzbaşı ağlamaya başladılar... Yüzbaşı ve askerler bırakmak istemediler o 6 kahraman yavrucakları, evlerine gönderseler bile gene geri geleceklerdi çünkü o yaşta bile yüreklerinde vatan aşkı vardı... Ve Yüzbaşı çavuşa dönerek süngü nasıl takılır, kendini düşmandan nasıl kurtarırsın vs gibi. o 6 minik kahramanlara sabaha kadar eğitim verdiler... Ve sabah namazını türk ordusu topyekün kıldılar... Sabah olmuştu savaş ingilizlerin top ve mermileriyle başlamıştı... Türk ordusu siperdeydi... Ve o 6 minik yavrucak öyle bir yere saklandılar ki korkudan ağlamaya başladılar... Türk ordusu siperdeydi... Saatlerce tepemizden mermiler yağıyordu, kafamızı kaldırsak gidecektik hepimiz... Bu esnade YÜZBAŞI danayamayıp içinizde bir babayiğit yokmu bir Allahın kulu yok mu bu kafir soylarının haddini bildirsin... Bu sözün üstüne o 6 minik yavrudan birisi ayağa kalktı ve dedi ki komutanım çanakkaleye canım feda olsun deyince diğer o beş yavruda ayağa kalktılar, Bu 6 minik yavru kahramanlar vatan sevgisi ile dolanmışlardı aynı sevda vardı yüreklerinde, Ayağa kalktılar hepsi ALLAH ALLAH diyerek 2 metre ilerlediler ve 3 üncü metrede İngilizlerin mermilerinde yere serildiler... Bunu gören TÜRK ORDUSU düşman üzerine yürüdü ortalık yıkılıyordu ve biz savaşı kazanmıştık...

 

Çanakkale savaşı o 6 minik yavrunun sayesinde ve türk ordusunun şahlanıp zafer kazanmasıyla son bulmuştu...

 

BİZ BÖYLE BİR MİLLETİN EVLATLARIYDIK...

 

ŞEHİTLERİMİZE DUALAR EDELİM...

 

Not: Çanakkale savaşında yüzlerce hadise olmuştur

Share this post


Link to post
Share on other sites

ÇANAKKALE GEÇİLDİ (Mİ)?

 

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,

O ne müthiş tipidir, savrulur enkaz-ı beşer

Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak

 

Gerisini okumaya gerek yok sanırım. Türk tarihinin en önemli savaşlarından birinin, hatta belki en önemlisinin bir şair kalbindeki yansımaları bunlar. Bu savaş yalnızca Türklüğün değil bütün bir Avrupa milletlerinin de kaderini etkileyen savaştı. İstanbul’u yeniden Konstantinepol yapabilmenin beş yüz yıllık rüyasını sayıklayan Avrupa’nın bütün gücüyle yüklendiği, ama Türk adı önünde eğilmeye mecbur kaldığı bir savaştı. O yalnızca İtilaf devletleriyle hasta adamın savaşı değil, ham hayaller ile biçare hakikatlerin; tanrılaştırılmış madde ile Tanrı’ya iman eden gönüllerin; gurura kapılmış mahmuzlu çizmeler ile altı delik yemenilerin de savaşı idi. İtilaf devletleri her şeyleriyle yükleniyor, bombalıyor, yakıyor, yıkıyor; dahası, siperlerden gelen cılız karşılıklarla alay bile ediyordu. Amiral Robeck 18 Mart’ta Çanakkale’yi geçerek yakında Konstantinepol’de olacağına dair telgrafı Londra’ya çekmiş Queen Elizabeth, Inflexible, Lord Nelson, Agamemnon, Ocean, Irresstible, Wengeance Majestic, Prince, Bouvet, Suffren gibi savaş gemilerinden oluşan üç filoluk gemilerini yola çıkarmıştı. Ama Robeck, bu arada küçük bir şeyi unutmuştu: Savaştığı millet Türk milletiydi. Kaşgarlı Mahmud’a göre adını bizzat Ulu Tanrı’nın verdiği bu millet, tarih sahnesinde bulunduğu hiçbir dönemde esaret altına alınamamış, özgürlüğünden hiç vazgeçmemişti. Ve şimdi de Çanakkale’de olup bitenleri, özgürlüğüne vurulmak istenen bir zincir gibi görüyordu. Bu yüzden Bedr’in aslanları kadar şanlı bir orduyu orada şehit verdi, hilal uğruna güneşlerini feda etti. Ve tarih, o gün bir ismi hafızasına kaydetti: Nusret. Nusret, teknoloji yüklü gemiler yanında muhallebi çocuğu cesametinde bir mayın gemisiydi ama bağrında aslan yürekler taşıyordu. O serdengeçti ruhtur ki yarı aydınlık bir gecenin sonrasında düşmanın haşmetli gemilerinden bazılarını Boğaz’ın derinliklerine gönderdi. İtilaf devletlerinin mağrur kumandanları Boğaz’dan öte yol bulunamayacağını anlayınca bu kez çıkarma yapmayı planladılar. Artık Çanakkale’de kara savaşları başlı­yordu. Atatürk’ün, cephanesi biten askerlere:

 

- Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum, dediği gündü o gün.

 

Bütün cephelerinde 250 binin üzerinde askerimizin şehit düştüğü Çanakkale Savaşları bir destanın ta kendisidir. Ve o destanı yaratanlar ‘Çanakkale geçilmez’ derken bu ülkenin Müslüman-Türk kimliğine vurgu yapıyorlar, geçilemeyecek olan hattın bir kuru toprak parçası değil o toprağın içini dolduran ruh olduğunu düşünüyor ve o uğurda çarpışıyor, vuruşuyor, şehit oluyorlardı. Şairin;

 

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

 

Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın

 

dediği Mehmetçik, işte o ruh uğruna can vermişti.

 

Peki şimdi bir kere daha soralım kendimize: Çanakkale geçildi mi?

 

Çevrenize bakınız, geleceğimizin teminatı olacak gençlerimizin eğlence biçimlerine, eroin partisinde can veren çocuklarımıza, televizyon ekranlarından üzerimize sıçrayan bayağılıklara, turistik (!) ülkemizde yine turistik diye her türlü rezalete baş üstüne deyişimize, internet cafelerde sigara dumanlarına esir olan yavrularımıza, topluma örnek gösterilen insanların sapkınlıklarına veya sapkın insanlara, okumayı unutan toplumumuza, alışveriş merkezlerini mabet haline getiren halkımıza… Ayrıca burada anmaya gerek görmediğimiz onlarca, yüzlerce çarpık uygulamaya bakınız, bakınız da Çanakkale geçilmiş mi; geçilememiş mi kendinize yeniden sorunuz. Galiba İstanbul’un Müslüman kimliğinden rahatsız olup onu Konstantinepol yapmak isteyenler Çanakkale’yi geçmişler.

 

19 March 2008, Wednesday

İSKENDER PALA

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...