Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
gardenya

Süleyman Demirel Gerçek Hayat'a Konuştu

Recommended Posts

SÜLEYMAN DEMİREL, GERÇEK HAYAT’A KONUŞTU... Başbakan olmadan Beyaz Saray’a gitmek yanlıştı

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le, Ankara Güniz sokaktaki evinde görüştük. Geçirdiği rahatsızlığın ardından, basına getirilen bazı sınırlamalar devam ediyor. Kendisini eski enerjisinden biraz uzak ve yorgun bulduk. Örneğin süreniz 45 dakika ve kendisinin doktoru da görüşmede yeralıyor. Diplomatik bir nezaketle karşıladı bizi Demirel “Buyrunuz istediğinizi sorabilirsiniz”le söze başladı. Ardından 45 dakikalık bir sohbet. Süre istediğimiz herşeyi sormamıza yetmedi ama, yine de kısa bir dünya turu yaptığımızı söyleyebiliriz.

 

 

 

NASUHİ GÜNGÖR

 

[email protected]

 

Türkiye ile ABD arasındaki gerginlikten başlayalım. Nasıl görüyorsunuz ilişkileri?

Bir gerilim vardır.Bunu herkes kabul ediyor zaten. Büyük devletlerle dostluk kolay değildir. Dostluğu yapmak da evvela zordur. Sonra muhafaza etmek zordur. Bu dostluk mutlaka karşılıklı menfaatlere dayanır. Karşılıklı menfaat yoksa, o zaman büyük devlet karşısındakini istismar ediyordur. Bu bir ver-al oyunudur. Sadece al ya da sadece ver oyunu değildir. Türk-Amerikan münasebetleri 1945 sonrasında o günün Sovyet İmparatorluğu’nun genişleme arzularına maruz kalan Türkiye’nin ve Yunanistan’ın ABD tarafından korunmaya alınması ile başlar. Türkiye’ye vaki Sovyet taleplerinin karşısında yalnız kalan Türkiye’nin arkasında olduğunu 1947’de bize bildiren Truman idaresidir. Ondan sonraki yıllarda ilişkilerde iniş çıkışlar olmuştur. Bunların en önemlisi Kıbrıs’tır. Bu sorunda Türk-Amerikan münasebetleri zedelenmiştir. Yani öyle bir kriz olmuştur ki, ambargo gelmiştir. Ben o zaman hükümet başkanıyım. Bu münasebetleri karşılıklı anlayış içinde devam ettirmeye çalıştık ve netice itibarıyla da sorunları çözdük. Ondan sonraki yılarda bu münasebetler olumlu seyretmiştir. Türkiye’nin ABD nezdindeki önemi yanında, ABD’nin de bize pekçok alanda desteği olmuştur. Bunlardan en önemlisi Avrupa Birliği’ne Türkiye’nin dahil olması hususundadır. İkincisi Türkiye1980’le 2000 yılları arasında tarihinin en büyük kalkışmasına muhatap olmuş ve bir PKK hareketi karşısında en büyük desteği ABD’den görmüştür. Neticede Öca lan’ı Türkiye’ye Amerika teslim etmiştir. O günün hükümet başkanı neden teslim ettiklerini anlamadık diyor.

 

ABD’nin bundaki çıkarı neydi?

Bütün bunlar sanıyorum dostluğun emareleridir. Burada şuna çok dikkat çekeceğim. Dostlukları değerlendirirken, bunun emarelerini sayarken bir komplekse girmeye, aşağılık duygusuna kapılmaya da gerek yok. Türkiye büyük bir devlettir, bunun için ABD tarafından destekleniyor. Bulunduğu bölgede Türkiye’nin yerine ikame edebilecek başka bir dostu yok ABD’nin. Her zaman için karamsar ve kötümser insanlar olacaktır. Türk-Amerikan münasebetleri geçen 50 yıldır mevcut ve Türkiye Amerika’nın peyki filan da değil, olmamıştır. Ben Türkiye’de 12 sene başbakanlık yaptım. Türkiye ile ABD arasında anlaşmalara dayalı olarak varolan pekçok askeri tesisi ben kapattım Kıbrıs ambargosu nedeniyle. Bu münasebet böyle devam ederken Irak olayına gelindi. Irak konusunda ABD Türkiye’ye çok güvenmiştir. Yalnız ABD’ye şu söylenebilirdi. Biz Irak’a komşuyuz. Irak halkı Kürtçe konuşan, Arapça konuşan, Türkmence konuşan bir halktır. Yani bu halk bizim halkımızdır. Yani sınırın bu tarafında oturan insanlarla akrabadır, kardeştir. Biz bunlarla savaşamayız, bir savaşa da vesile olamayız. Onun için bizi anlayışla karşılayın denebilirdi. İster anlayışla karşılardı, ister karşılamazdı, Türkiye’nin menfaati bunu icap ettiriyordu ve Türkiye’nin bu menfaati terk edilemeyecek bir menfaatti. Böyle söylenebilirdi.

 

“WASHİNGTON’DA GEVŞEK SÖZLER EDİLDİ”

Galiba başka sözler verildi ABD’ye

Bizim Başbakan, daha başbakan olmadan, milletvekili olmadan White Office’e gitti. Çok yanlıştı, onların yaptığı da yanlıştı. Onlar da mal bulmuş mağribi gibi davrandılar. Anlaşılan orada birtakım gevşek sözler oldu. Daha sonra Irak’ın kuzeyinde bir cephe açılması gündeme geldiği vakit, evvela limanların, havaalanlarının, yolların düzenlenmesi için bir karar çıkarıldı. Bu, bundan sonrasının geleceğini imasıydı. Bundan sonra müsaade etmeyeceksiniz, bunu çıkarmamanız lazımdı. Çünkü Amerikalılar geldiler, limanları, hava meydanlarını düzeltmeye giriştiler. Kendileri kullanmayacaksa, niye düzeltmeye başladılar?

 

Ardından 1 Mart tezkeresi geldi.

Evet, sonra da 1 Mart tarihinde tezkerenin reddi Amerika’da büyük şok uyandırmıştır. Türkiye’ye karşı bir güvensizliğe sebep olmuştur. Devletler arasında bu manada küslük olmaz, ama güvensizlik bu gün de devam etmektedir. Her ne kadar yok denilse de, bu güvensizlik Türkiye’de de anti-amerikanizmi doğurmuştur.

 

Hükümet, ABD’ye ifade ettiğiniz çerçeveyi söyleseydi, ben Irak’la komşuyum, kardeşim deseydi. ABD ikna olur muydu veya ne değişirdi?

Sizi zorlamazlardı. Bunu anlayışla karşılayacaktı. Velev ki karşılamadı, o zaman herkes kendi menfaatinin gereğini yapardı. Birşeyi yaparım deyip, yapamamak, yapmamaktan daha kötüdür. Parlamentoda iktidarın 367 milletvekili vardı.hükümetin bunu çıkaracak kadar oyu vardı. Tek parti iktidarı, mühim bir meselede grubuna hakim değilse o zaman tek parti iktidarı sözkonusu olamaz. İktidarların yapamıyorum diye bir mazereti olamaz.

 

“ABD PKK’YI ÇÖZEMEZ”

Türkiye’nin bir Irak politikası olmadığı tartışması vardı. Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt’ın böyle bir açıklaması oldu. Türkiye’nin bir Irak politikası var mıdır ya da sizce nasıl olmalıdır?

 

Türkiye’nin Irak politikası yoktur demek, biraz maksadını aşan bir beyandır. Irak politikası vardır da, bu politika Türkiye’nin menfaatlerini koruyan bir politika değildir. Belki böyle söylense daha doğru olur.

 

Aynı sonucu ifade etmez mi?

Sonuç itibarıyla daha gerçekçi olurdu. Türkiye’nin şöyle veya bir politikası vardır. Meseleleri askıda tutmak da bir politikadır. Zamana bırakmak da bir politikadır. Şimdi ne yapmak istiyorsunuz. Efendim, Irak’ta söz sahibi olmak istiyoruz. Olamazsınız. Amerika oraya gelmiş, Kuzey Irak’ta Kürt aşiretlerinden yardım görmüş, bunlarla çok iç içe girmiştir. Onları incitecek bir şey yapamazsınız.

 

PKK da bu kapsamda mıdır?

Şimdi Kuzey Irak’taki Kürt aşiretleri PKK’ya taraftar olmayabilirler. Ama neticede Kürdü kürde kırdırdı dedirtmek de istemezler. Ne olursa olsun o da Kürt’tür, bu da Kürt’tür. Siz istiyorsunuz ki bu PKK’yı Amerika halletsin. Amerika PKK’yı halletmez değil, halledemez. Sizin çözemediğiniz bir işi onlar nasıl çözecek. Kaldı ki ABD oradaki ittifak ettiği aşiretleri incitecek bir işin içinde olmaz. Bugün Kerkük bir Türkmen şehridir, Türkmen şehri kalmalıdır demenizin de bir mantığı yok, çünkü burada bir ağırlık sahibi değilsiniz.

 

“TÜRKİYE KERKÜK’TE TARAF OLAMAZ”

Kerkük’te muhtemel bir çatışmanın zemini hazır gibi görünüyor.

 

Bu iyi bir şey değil elbette.

 

Türkiye ne yapabilir bu konuda?

Türkiye bu çatışmada taraf olamaz. Türkiye’nin Irak politikasında Türkmenlerle Kürtleri birbiriyle çatıştırmamak lazım. Düşünün Kürtlerle Türkmenler çatışıyor. Türkiye Türkmenlerden yana oluyor. Peki oradaki Kürtlere verilecek zarara Türkiye’deki Kürtler razı olabilir mi ? Olmaz. Türkiye Cumhuriyeti eğer, Türkiye’de yaşayan herkesin devleti ise, hükümeti ise, doğuda batıda, Türküyle Kürdüyle yaşayan hiç kimseyi incitmemek durumundadır. Öyleyse ne Türkmenler ve Kürtler ezilmeli, ne de hatta bunlar kendi aralarında ve ayrıca Araplarla da kavgaya girmelidir. Nitekim Saddam Kürtleri, sıkıştırdığı zaman 500 bin kişi Türkiye’ye geldi ve Türkiye onları kabul etti. Ha balkanlardan Müslüman Türkler gelmiş, ha Irak’tan Müslüman Kürtler gelmiş aynı şeydir. Çünkü Türkiye devletinin yapısı bunu icap ettiriyor. Onun için biz Kerkük’te dengeyi ararız. Kürtler, Araplar ve Türkler bir ahenk içinde olmalı ve Kerkük Irak şehri olarak kalmalı. Kerkük Kudüs’e dönmemelidir.

 

Fakat şöyle bir algı hakim değil mi? Türkiye’nin Irak politikası Türkmenler üzerine kuruludur. Böyle midir, böyle ise bu yanlış mıydı?

Hayır öyle bir politika yok. Öyle bir politika olsa Türkiye açıktan gider, orada Türkmenleri destekler. Türkiye Türkmenlerin ezilmesine razı olmaz, ama Kürtlerle kavga etmelerine de razı olmaz. Türkiye’nin Kürt aşiretleriyle münasebetinin mantığı da budur.

 

Sanki şöyle bir durum var. Kendi içimizdeki bazı çatışmaları ilgilendiğimiz alanlara ve sorunlara da taşıyoruz. Mesela Türkiye’nin Irak politikasına, ülke içindeki kurumların çatışması yansıyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana olup bitenlere baktığınız takdirde, Türk milliyetçiliğinin bir miktar ırkçı anlaşıldığı zamanlar olmuştur. Ama bugün Türk milliyetçiliği anayasal vatandaşlık esasına dayalıdır. Bu ülkenin vatandaşı iseniz geçmişine ve geleceğine beraber sahip çıkacaksınız.

 

Hemen yanı başımızdaki diğer iki komşumuz Suriye ve İran konusunda ABD’nin verdiği saldırı sinyalleri var. Böyle bir ihtimal görüyor musunuz?

İhtimal vermiyorum. Çünkü Irak hadisesinde herkes kafi dersi aldı. Amerika da çok şey öğrendi. Ama ABD, bu şer ekseni dediği ve nükleer gücü kullanma ihtimali olan ülkelere karşı son derece hassas. Amerika hala 11 Eylül’ün etkisi altında. Yani Amerika kendine göre, Suriye, İran ve Kore tehdit oluncaya kadar beklemek istemiyor. Önceden tehlike doğmadan vur stratejisi. Bunu nereye kadar götürecek bilmiyoruz.

 

Karamsar olmayalım dediniz. Fakat Irak, Suriye, İran diye bu iş devam ederse sıra Türkiye’ye gelebilir mi? Bu çok mu akla uzak bir ihtimal?

Kimin gücü yeter buna. Tek başına Türkiye bile olsa, kim buna kalkışabilir. Kim Türkiye’den ne isteyebilir. Türkiye bir dünya devletidir. 50 senedir kendisi demokrasi için bir takım fedakarlıklar yapmış ve barışçı bir ülke. Ekonomik gücü, askeri gücü devam ettiği sürece Türkiye’nin dostluğu aranır, düşmanlığı değil.

 

Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan’da peşpeşe gelen ayaklanmalar oldu. Hükümetler değişti, bunlara devrimler denildi. Ardından Özbekistan’da olaylar yaşandı. Bu olaylar nereye gidiyor?

Bence bu ülkelerin hepsine ayrı ayrı bakmak lazım. Bunlar aynı merkezli aynı hedefli olaylar değildir. Ukrayna’da seçim vardı. Seçimi dürüst yapamadılar. Kavga buradan çıktı, sokak buna itiraz etti. Sokağı da bugünkü cumhurbaşkanı çok iyi kullandı. Kendisi devlet başkanı oldu. Burada mesele bir idareyi devirip yerine bir devrim idaresi getirmek filan değil. Dürüstçe yapılmamış bir seçimden sonra halkın galeyanından doğan bir olaydır. Yalnız elbette burada bir hoşnutsuzluk vardır. Henüz Ukrayna kendi bünyesinde Ortadoks-Katolik ve Rus, Ukrayna kökenli gruplarla olan harmoniyi de sağlayabilmiş değildir. Gürcistan’a gelince. Burası Sovyet idaresinden daha geriye gitti. Gürcistan halkı enteresandır. İyi okumuş, sanata müptela bir halk. Fukaralaştılar, iç çatışmalarla sıkıntılara düştü. Orada yine sokak Şevardnadze’yi uzaklaştırdı. Ancak bu idarenin beş sene öncesinden pek bir farkı yoktur. Söylemler değişmiştir. Kırgızistan’da güney ve kuzey diye birtakım ayrımlar ve olaylar vardır. Fakirlik burada da hakim olmuştur. Bu devrimler olunca sorunların ortadan kalktığını kimse zannetmesin. Bunlar sadece yönetim değişikliğidir.

 

Bunlar bir zincir oluşturmuyor mu ? Mesela Soros’un desteği ile birlikte.

Bunların birbiriyle alakası yok.

 

Peki bunlara dışarıdan müdahale yok mu?

Dışarıdan müdahale her zaman vardır. Ama her zaman başarılı olamaz.

 

Olanlar sadece kendi iç dinamiklerinden mi kaynaklanıyor?

Bunları Amerika yaptırıyor demek de mümkün değil, Rusya yapıyor demek de. Bir yer karıştığı zaman bir çok el olur orada. Kimlerin ne kadar karıştığını bilemezsiniz.

 

Özbekistan’a gelirsek...

Özbekistan’da yönetim serttir. Benim aziz kardeşim İslam Kerimov’un idare tarzı serttir. Çağı da anlamış değildir. Böyle bir rüzgarın estiğinin farkında değildir. Özbekistan zengin memlekettir, bunun halka intikali olmamıştır. Fakat imar ve inşa oldu. Ama imar ve inşa karın doyurmuyor. Halk dün birçok şeyi bedava tedarik ediyordu. Elektrik, su ve ev kirası yoktu. Şimdi çalışın kazanın deniliyor. Bu transformasyon Özbekistan’da, Ukrayna’da, Kırgızistan’da ve diğerlerinde yapılamamıştır.

 

Son olaylarda Özbekistan’da İslami hareketlerden bahsedildi. Bunun yanı sıra farklı yorumlar da yapıldı. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ekonomi düzgün ve idare iyiyse radikal hareketler çoğu zaman başarıya ulaşamaz. Bu ülkelerin hepsinde bir olay var. Marksizm dini kaldırmaya çalıştı. Aslına bakarsanız, ibadeti kaldırdı, ama bir Ahmet Yesevi orada, Nakşibendi orada, Tirmizi orada, Buhari orada. Ben bunların idarecilerine dedim ki, bakın yeni nesil size soracaktır bunlar kim diye. Bunlar İslam’ın dev adamları. Onlara dedim ki, bu işe dikkat edin. Çünkü dinsiz millet olmaz. Nitekim Rusya kısmında kiliseler harekete geçmiş. Ama buralarda bu işi yapacak adam kalmamış. Taşkent Müftüsü okumuş gelmiş, ama Libya’da okumuş. Aslında İslam’ın asıl merkezi Fergana Vadisi’dir. Fergana Vadisi, Afganistan’da Taliban’dan çok etkilendi. ABD’nin Rusya’ya karşı dini kullanması ters tepmiştir. Özbekistan diğer merkezlerden daha hassastır. Çünkü İslam’ın önemli merkezleri Buhara, Semerkant vs. Özbekistan dahilindedir.

 

Fakat bizim bu coğrafya ile irtibatımız giderek zayıflıyor.

Milletlerin hayatında 10-15 sene çok önemli değildir. Bizim bu ülkelerle 100 senedir irtibatımız kesilmiş. Ama örtü kalkınca bu ülkeler geldiler birbirine sarıldılar. Bu muhabbet devam edecektir. Kerimov, bizim onlara yönelik desteğimiz hususunda çok yanlış hareket etmiştir. Türkiye’den kuşkulanmıştır. Şimdi elindeki güçlerle bu olayları bastırıp bastıramayacağı belli değildir. Çok kan dökülmüştür ve bu kadar kanın döküldüğü hallerde o idarelerin iş başında kalması güçtür. Bir yerinden bastırsa, diğerinden patlak verir. Fakat Kerimov sonrasında burada ne olacağı belli değildir. Bu diğer ülkeleri de etkileyecektir. Ortaasya’da sükunet devam etmemiştir. Onun için önümüzdeki günleri iyi görmüyorum.

 

Putin’in Rusyası son derece sessiz görünüyor.

Rus milliyetçiliği ne Kafkasya’dan, ne de Ortaasya’dan elini çekebilir. Bu ülkeler ayakta duramazsa müdahale edecektir. Onun içindir ki, biz çırpındık ayakta dursunlar diye. Bugün açılan Bakü-Ceyhan boru hattı da bunun sonucudur. Burada bir taraftan Rusya, öte yandan Çin ve bir de Batı var. Onun için bir güç oyunu olacaktır. Yani dengeyi buluncaya kadar.

 

 

 

KUTULAR

 

DERİN DEVLETİ KENDİMİZ YARATMIŞIZ

 

Bir önemli tartışma başlattınız. Derin devlet konusu. Sayın Cumhurbaşkanı uyarı mı yapıyor diyenler oldu. Genelkurmay Başkanı, konuşma metninde sizin derin devlet tarifinizi eleştirdi. Niye derin devlet tartışması başlattınız?

 

Bu söylediklerimin gelecekle alakası yok. Geçmişle alakası var. Benim sözlerimin hepsi geçmişe ait. Türkiye’de bir gerçek var. Ülke yönetilemez hale gelince üç defa müdahaleye maruz kalmış. Bunlar haklıdır haksızdır tartışması yapmadım. Kimse iç tüzüğün 35. maddesini tartışmaya yanaşmıyor. Asker müdahale edince alkışlıyor. Böyle bir yerde demokrasiyi yaşatmak kolay değil. Ben bunları tartıştım geçmişte. Gelecekte demokrasi istiyorsanız sahip çıkın diyoruz.

 

Bir tehlike mi görüyorsunuz ?

Türkiye’yi böyle yıkılacakmış gibi, göçecekmiş gibi neredeyse uçurumun kenarındaymış gibi görmeye hiç razı olmadım, bugün de değilim. Ama bu trafik kazası her zaman sizden dolayı olmaz. Karşı tarafın hatasından dolayı da olur. Bende ne hata vardı 1980’de. Geldi adam elimden aldı, elimi kolumu kırdı. Trafik kazasının sebebi oydu. Buradan söyleyeceğimiz şey şudur. Demokrasiye sahip çıkın. Ortalık biraz bulanınca asker gelsin diye başlıyorsunuz konuşmaya. Derin devleti biz kendimiz yaratmışız.

 

 

 

AHİM KARARINI UYGULAMAYAN AVRUPA’DA BARINAMAZ

Huntington, Türkiye’nin AB üyeliği ihtimalini sıfır olarak görüyor.

 

Huntington ne zaman Türkiye AB’ye girer dedi ki. O bir taraftır. Medeniyetler çatışmasında bir taraftır. İnanmıştır ki Hıristiyanlık ve Müslümanlık ayrı ayrı şeylerdir. Beraberce dünyada yaşamak kolay değildir. Bunlar eninde sonunda çatışacaktır. Huntington da varsın öyle düşüne dursun.

 

Öcalan benzeri kararlar Türkiye’yi zorlarsa, üyelik süreci ne olur?

Biz AB’ye girmek istiyoruz. Ama AB’nin kurum ve kurallarına güvenimiz yok. Yani İnsan hakları Mahkemesi’nin her anlaşmasını imzalamışız. Ama mahkemeye ve verdiği karara güvenmiyoruz. Ama diyorsunuz verdiği karar hukuki değil, siyasi. Bu tartışmaya girdiğimiz zaman işin içinden zor çıkarız. AHİM kararlarını uygulamayan ülkelerin Avrupa’da barınması mümkün değildir. Madem ki AB’nin içine girmek istiyorsunuz, nasıl ki Gümrük Birliği kararlarına uydunuz. AHİM kararlarına da uyacaksınız. Ama bu bizi büyük sıkıntıya sokar. Bunun yolu ne ? Bu mahkeme kararı AB komisyonundan geçecek. Gidin anlatın orada durumunuzu. Türkiye şayet böyle bir kararı uygulamıyorum derse, daha başlangıçta Avrupalı olmayı reddetmiş olur. Ama uyguluyoruz derse, kendi mahkemelerini müşkül duruma düşürür. Çok zor bir karardır.

 

 

GERÇEK HAYAT

Share this post


Link to post
Share on other sites

Başlığı görünce geldim.. Geçen bir yerde okudum ama nerede okuduğumu hatırlamıyorum..

 

Şöyle yazıyordu;

 

"Neden geçmişteki Cumhurbaşkanları için Eski Cumhurbaşkanı deriz de,

Süleyman Demirel için Hala 9.Cumhurbaşkanı diyoruz?"

 

ilginç değil mi?

 

Gerçekten ince bir nokta. Herkes, her yayın organı, O'na hala Eski Cumhurbaşkanı demek yerine 9.Cumhurbaşkanı diyor. Kabullenemiyor muyuz acaba? :lol: Çok mu seviyoruz?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Başörtülüler Arabistan'a... tarzında şok açıklamarı sebebiyle gündemden düşmemeye özen gösterdiğinden olabilir :lol:

Share this post


Link to post
Share on other sites
Başörtülüler Arabistan'a... tarzında şok açıklamarı sebebiyle gündemden düşmemeye özen gösterdiğinden olabilir .

 

ESSELAM...

_EWET ; BENCE "GERÇEK HAYAT"ÇILAR İŞTE BU SORUYU SORMALIYDILAR , AMA GÖRDÜĞÜM KADARIYLA ES GEÇİLMİŞ...DİĞER EFTEN-PÜFTEN SORULARIN HEPSİ ALIŞILMIŞ DEMİREL POLEMİKLERİNE WE BİLDİK DEMİREL POLİTİKALARINA ÇANAK TUTAR CİNSTEN SORULAR...BİLMİYORUM , OKUNMASA DA OLUR CİNSİNDEN BİR ROPÖRTAJ, HİÇBİR AYDINLATICI ROLÜ YOK , HEP HAWADA KALMAYA MAHKUM...

_BİR DE TESBİT YAPMIŞLAR , SANKİ ÇOK ÖZELMİŞ GİBİ ; DİĞERLERİNE HEP ESKİ C.BAŞKANI DİYORLAR DA EFENDİM NİYE DEMİRELE 9.C.BAŞKANI DİYORLAR DİYE FALAN ... BUNA DA GÜLDÜM DOĞRUSU..

_WAY BEEE ! EN SONUNDA G.HAYATÇILAR DA DEMİRELLE ROPÖRTAJ YAPTILAR YA HEM DE HASTA YATAĞINDAN KALDIRARAK , BÜYÜK İLERLEME DOĞRUSU...HELAL OLSUN ...ARTIK ONLARI KİM TUTAR ,

ASLANLARIM BENİM....:lol:

Share this post


Link to post
Share on other sites

''Süleyman ahh Süleyman!

Bu ayaklar nasıl ayak?

Yorgana sığdı diyelim

Mezara nasıl sığacak?''

 

Alıntı...

Share this post


Link to post
Share on other sites
ESSELAM...

_EWET ; BENCE "GERÇEK HAYAT"ÇILAR İŞTE BU SORUYU SORMALIYDILAR , AMA GÖRDÜĞÜM KADARIYLA ES GEÇİLMİŞ...DİĞER EFTEN-PÜFTEN SORULARIN HEPSİ ALIŞILMIŞ DEMİREL POLEMİKLERİNE WE BİLDİK DEMİREL POLİTİKALARINA ÇANAK TUTAR CİNSTEN SORULAR...BİLMİYORUM , OKUNMASA DA OLUR CİNSİNDEN BİR ROPÖRTAJ, HİÇBİR AYDINLATICI ROLÜ YOK , HEP HAWADA KALMAYA MAHKUM...

_BİR DE TESBİT YAPMIŞLAR , SANKİ ÇOK ÖZELMİŞ GİBİ ; DİĞERLERİNE HEP ESKİ C.BAŞKANI DİYORLAR DA EFENDİM NİYE DEMİRELE 9.C.BAŞKANI DİYORLAR DİYE FALAN ... BUNA DA GÜLDÜM DOĞRUSU..

_WAY BEEE ! EN SONUNDA G.HAYATÇILAR DA DEMİRELLE ROPÖRTAJ YAPTILAR YA HEM DE HASTA YATAĞINDAN KALDIRARAK , BÜYÜK İLERLEME DOĞRUSU...HELAL OLSUN ...ARTIK ONLARI KİM TUTAR ,

ASLANLARIM BENİM....:lol:

Son zamanlarda buralarda olmadığımdan olsa gerek mesajınızı ancak bugün okuyabildim,bu röportaj Demirel o malum cümlesini sarfetmeden önce yapılmıştı,henüz söylenmemiş bir söz hakkında soru sormalarını Nasuhi beyden beklemek haksızlık olur.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Son zamanlarda buralarda olmadığımdan olsa gerek mesajınızı ancak bugün okuyabildim,bu röportaj Demirel o malum cümlesini sarfetmeden önce yapılmıştı,henüz söylenmemiş bir söz hakkında soru sormalarını Nasuhi beyden beklemek haksızlık olur.

 

ESSELAM...

 

HİÇ FARKETMEZ NASUHİ EFENDİ ZATEN SORMAMASI GEREKEN NE KADAR SORU WARSA HEPSİNİ

SORMUŞ , ZATEN BİR TAKIM PLAN WE HESAPLARLA GÜNDEME TAŞINMAYA İHTİYACI OLAN HAZRETE YARDIMCI OLMAK İÇİN ELİNDEN NE GELİYORSA YAPMIŞ İŞTE...HELAL OLSUN !

 

_K. KERİM DE MEWCUT AHKAM AYETLERİNİN UYGULANABİLİRLİK DURUMLARI ORTADAN KALKMIŞTIR !

DİYE K. KERİM'E SALDIRAN "NURLU" HAZRET ACABA TEVBE EDİP , AF DİLEDİ Mİ ?

 

__YAŞ BAŞ İYİCENE İLERLEDİ SN. DEMİREL BU WE BUNA BENZER GÖRÜŞ WE DÜŞÜNCELERİNİZDE HALA ISRARCIMISINIZ , YOKSA HATADIR DEYİP WAZ GEÇTİNİZ Mİ ? MÜSLÜMANLAR ONLARIN KİTAPLARINI BÖYLESİNE RENCİDE ETTİĞİNİZ İÇİN YARIN YÜCE ALLAH'IN HUZURUNDA SİZDEN DAWACI OLACAKLARDIR

...BENCE İŞTE FIRSAT BU FIRSATTIR DEYİ , GAZETEMİZ YA DA DERGİMİZ (HER NEYSE) ARACILIĞIYLA, İSTERSENİZ BİR AF-ÖZÜR MAHİYETİNDE BİRŞEYLER SÖYLEYEBİLİRSİNİZ , BİZ DE YAYINLARIZ...WS !

 

EWET BUNLAR KONFOR BOZUCU SUAL WE DE TAWSİYELER , DEMEK Kİ UYGUN GÖRMEMİŞ SN. DERGİCİ

ARKADAŞ , TATLISU BALIĞI TİPİNDE SORULAR WARKEN , ŞİMDİ NE DİYE ESKİ C. BAŞKANININ YÜZÜNÜ

EKŞİTELİM , ZATEN BİZE HASTA YATAĞINDAN KALKIP ROPÖRTAJ WERMESİ BİLE BİZİM İÇİN BÜYÜK BİR HADİSE..WS DİYE DÜŞÜNMÜŞ HERHALDE..! WESSELAM...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben bu fikrinize katılamıyorum ESWEDEYN99,eğer bir insanla (iyi ya da kötü farketmez) röportaj yapıyorsanız konuşturucu ve tabii konuşacakları soruları seçmeniz gerekir.Eğer bahsettiğiniz tarzı kullanırsak bizimki röportaj bahanesiyle laf sokmak olur ki hiç bir işe yaramaz.Süleyman D. hakkında kimin ne düşündüğünü değiştiremeyiz ve hakaret ettiğimğizle kalan mütedeyyin bir dergi olarak kalırız Sülü ve bir çok okurun gözünde.Duygusal davranıp fevri hareket etmek yerine akılcı sorular bulup soğuk kanlı davranmayı öğrenmek zorundayız,yoksa derdimizi anlatamayız ve "radikal",aşırı dinci gibi yaftalara talim etmek durumunda bırakılırız.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ben bu fikrinize katılamıyorum ESWEDEYN99,eğer bir insanla (iyi ya da kötü farketmez) röportaj yapıyorsanız konuşturucu ve tabii konuşacakları soruları seçmeniz gerekir.Eğer bahsettiğiniz tarzı kullanırsak bizimki röportaj bahanesiyle laf sokmak olur ki hiç bir işe yaramaz.Süleyman D. hakkında kimin ne düşündüğünü değiştiremeyiz ve hakaret ettiğimğizle kalan mütedeyyin bir dergi olarak kalırız Sülü ve bir çok okurun gözünde.Duygusal davranıp fevri hareket etmek yerine akılcı sorular bulup soğuk kanlı davranmayı öğrenmek zorundayız,yoksa derdimizi anlatamayız ve "radikal",aşırı dinci gibi yaftalara talim etmek durumunda bırakılırız.

 

_ESSELAM...

 

ROPÖRTAJ YAPMAK ZORUNDA DEĞİLSİN-ROPÖRTAJ YAPMAK ZORUNDA DEĞİLSİN-ROPÖRTAJ YAPMAK ZORUNDA DEĞİLSİN..!

EĞER S.DEMİREL GİBİ KAŞARLANMIŞ BİR POLEMİKÇİYLE , İLERLEMİŞ ŞU KADAR YAŞA GELMİŞ BİR ZAMANDA , BİR ROPÖRTAJ GERÇEKLEŞTİRMEK İSTİYORSANIZ , MÜLAHAZALARINIZIN FARKLI OLMASI GEREKİR..O NA HERKESİN CEWAPLARINA KADAR BİLDİĞİ YANİ ÇANAK TABİR SORULAR SORMAK

AL GÜLÜM WER GÜLÜM ATMOSFERİNDE BİR GÖRÜŞME SUNMAK , YUKARIDA DA DEDİĞİM GİBİ ,

ANCAK DEMİRELİN TİLKİ POLİTİKALARINA GÖNÜLLÜ HİZMET ETMEKTEN BAŞKA BİR İŞE YARAMAZ Kİ BU AHMAKÇA BİR TAWIR OLUR...

EWT DEMİREL DEN SÖZ EDİYORUZ BAŞKA BİRİSİNDEN DEĞİL...BAŞKALARI İÇİN BİR NOKTAYA KADAR

HAKLI OLABİLİRSİNİZ BELKİ...AMA BİZ SİYASETÇİ YA DA POLİTİKACILARDAN BAHSEDİYORUZ...ELBETTE

EWWELİYETTE SÖYLEDİKLERİ , GÜNDEME OTURMUŞ , TARTIŞMA YARATMIŞ BEYAN YA DA İCRAATLARI

İTİBARIYLA DA SORULARA MUHATAP OLMALARI MUHAKKAK WE DE NORMALDİR..HELE HELE TEKAÜTE

AYRILMIŞ OLANLARI İÇİN DAHA DA NORMAL WE DE ELZEMDİR...

MESELA ŞU ANDA NEFESİ KÖPRÜCÜK KEMİĞİNE DAYANMIŞ , NERESİNDEN SOLUDUĞU DAHİ BELLİ OLMAYAN ECEWİT İLE MÜMKÜN OLSAYDI DA BİR ROPÖRTAJ GERÇEKLEŞTİRSEYDİNİZ , M. KAWAKÇI HADİSESİYLE İLGİLİ OLARAK ; SN.ECEWİT SİZ O ZAMAN HENÜZ YEMİN BİLE ETMİŞ DEĞİLDİNİZ AMA KÜRSÜYE HİÇ HAKKINIZ YOKKEN ÇIKIP ZAWALLI KADINCAĞIZA KARŞI ORADAKİLERİ KIŞKIRTARAK

HADDİNİ BİLDİRİN-HADDİNİ BİLDİRİN DİYE BAĞIRIRKEN TAM OLARAK NE DEMEK İSTİYORDUNUZ?

ŞİMDİ YİNE AYNI ŞEYİ YAPARMIYDINIZ , YANİ HALKIN OYLARIYLA SEÇİLMİŞ BİR KİŞİYİ LİNÇ EDİLMEKLİĞİ HUSUSUNDA HEDEF TAHTASINA KOYARMIYDINIZ..?

_ŞİMDİ BU SORUYU SİZ SORMAZSANIZ EĞER , BAŞKA NE SORARSANIZ SORUN , İŞTE DEMİREL RÖPÖRTAJINDA OLDUĞU GİBİ BİR YAĞDANLIK OLMA DURUMU ORTAYA ÇIKAR Kİ ; 28 ŞUBAT KARTELCİLERİNİN , MALUM ŞAHISLARA "EFENDİM BUGÜN NE YAZALIM , HANGİ MANŞETİ ATALIM" FIRILDAKLIĞINA SİZ DE DAHİL OLURSUNUZ..BİR BAŞKA AÇIDAN ...

_ELBETTE BÜTÜN SORULAR BU MİNWAL ÜZRE OLSUN DEMİYORUM SADECE 1-2 BU ŞEKİLDE SORU ÇIKARTILABİLİR , HİÇ OLMAZSA ZEWAHİR GÜME GÖTÜRÜLMEMİŞ OLUR Kİ BU DA ASLA FEWRİLİK DEĞİLDİR...HEM ; EKONOMİK-KÜLTÜREL-SİYASİ OLARAK HALKA "GEÇİRİP" DURANLARA 1-2 LAF GEÇİRİLİWERSE (Kİ BU DEWEDE KULAKTIR) ÇOK MU OLUR...

MÜTEDİYYİN BİR CEMAAT OLMAMAK İÇİN , YILLARCA NURCULARIN Y.ASYA KANADI DEMİREL İN PEŞİNDEN GİTTİ...EEE NE OLDU ? DEMİREL İN HAYRI G.HAYATÇILARA DOKUNUR MU DERSİNİZ ? WESSELAM...

 

ZAMANI KOKUTANLAR MÜRTECİ DİYORLAR BANA ,

YÜKSELDİK SANIYORLAR ALÇALDIKÇA TABANA..

_

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yeni Asya ile Gerçek Hayat arasında uçurum var ,kesinlikle kıyaslanamazlar.Ve elbette biz de Nurcuların bu olmadık kimselere sevecen tavırlarından rahatsızız ziyadesiyle.Ama Gerçek Hayat bağımsız bir dergi,yani hizmet ettiği bir ideoloji yok,bunu bir belirteyim.

İkincisi Demirel’e laf geçirmekten bahsetmişsiniz,bu bir röportaj yani laf geçirilecekse bile burada olmaz,zaten haberlerde ve yazarlar aracılığıyla bayağı laf geçiriliyor.Ama siz röportaj sırasında “Ama siz de masonsunuz ,demiii?” türünden cevap almaya yönelik olmayan sorular sorarsanız bu röportajı bir hayli aksatır,hele de röportaj yaptığınız kişi Demirel gibi bir laf cambazı olursa.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Yeni Asya ile Gerçek Hayat arasında uçurum var ,kesinlikle kıyaslanamazlar.Ve elbette biz de Nurcuların bu olmadık kimselere sevecen tavırlarından rahatsızız ziyadesiyle.Ama Gerçek Hayat bağımsız bir dergi,yani hizmet ettiği bir ideoloji yok,bunu bir belirteyim.

İkincisi Demirel’e laf geçirmekten bahsetmişsiniz,bu bir röportaj yani laf geçirilecekse bile burada olmaz,zaten haberlerde ve yazarlar aracılığıyla bayağı laf geçiriliyor.Ama siz röportaj sırasında “Ama siz de masonsunuz ,demiii?” türünden cevap almaya yönelik olmayan sorular sorarsanız bu röportajı bir hayli aksatır,hele de röportaj yaptığınız kişi Demirel gibi bir laf cambazı olursa.

 

_ESSELAM...

 

_Yani bu iş y.asya nurcularına yaramadı ama G.Hayatçılara yarar mı demek istiyorsun..g.hayatın bir ideolojisi yoksa nesi war ? Bizim ideolojimiz Ü. N. Fazıl'ın kotardığı we örgüleştirdiği BÜYÜK DOĞU'dur ! Gerisi tırışkadan hikaye değil mi ? n.güngör gibi ithal fikri posasıyla yutmuş adamları , ithal fikrin önündeki en muhkem tahkimat olması gereken bir sitede niye sawunuyorsun ki ? G.Hayatın B.Doğu fikir-eylem çizgisiyle ne alakası war ?

 

_Bizden olmayan bize zıttır , toplanmayanlar dağıtır ! Wesselam..

Share this post


Link to post
Share on other sites

İdeoloji yanlış oldu belki orda ,yani hizmet ettiği bir cemaat yok demek istedim.Büyük Doğu idealine gelince ,Büyük Doğu ideali herkesin taşıması gereken fikirleri barındırıyor içinde zaten,ama bunun adını BD diye koymak zorunda değiller.Aslına bakarsanız giderek kendimi Gerçek Hayat'ın ve Nasuhi Güngör'ün avukatı gibi hissetmeye başladım,o yüzden bu meseleyi daha fazla uzatmak istemiyorum.Ancak ben size savunduğunuz yaklaşımın yersiz olduğunu anlatmaya çalıştım,işlevselliği olmadığını anlatmaya çalıştım.Gerçek Hayat dergisiyle de Nasuhi Güngör’le de bir alakası yok söylediklerimin,çünkü genel geçer bir şey yani muhtelif zamanlarda muhtelif kişilerden yola çıkılarak ulaşılabilecek bir fikir yada bir sonuç.Hepsi bu…

Share this post


Link to post
Share on other sites

bu adamın ipi sapı belli olmaz, güven desen hiç olmaz. zaten üstad ta bu adamı sevmezdi, cok laf söyler ama hiçbirşey anlatmazdi. popülerist bir sahsiyet masonluguda büyük doguca kanıtlanmıştı.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...