Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
SİDOMA

Başbakanım, Bizim Mayın Tarlasına Sıra Ne Zaman Gelecek?

Recommended Posts

Başbakanm, Suriye snrna 1950’lerde döşenmiş maynlar üzerinden kopan frtnaya kilitlenmiş bir gündemde size “yine mi?” dedirtmeyi göze alarak yazyorum bu yazy.

Evet yine...

Ne yazk ki yine...

Geçtiğimiz haftalarda ard ardna yaşadğmz “tesettür” üzerinden had safhadaki kötücül girişimler artk bu hayat bizler için iyice yaşanlmaz klacak seviyeye ulaşmştr.

OLAY 1-

(Birinci Cinayet)

Boşanma davas sonrasnda tazminat talebiyle mahkemeye çkmş Naciye Sönmez, çarşafl olduğu gerekçesiyle Hakim Ayla Kaya tarafndan duruşma salonundan kovulmuştur. Hakim Ayla Kaya, dini inançlarndan dolay örtündüğünü söyleyen Naciye Sönmez’e: “Sizin Allah'nz ve Allah'nzn kanunlar burada geçmez." diye bağrdktan sonra zabtlara ilgili şahsn çarşafl olduğu gerekçesiyle davasnn ertelendiğini yazdrtmş, kendisine adalet amacyla başvuran kişiyi salondan kovdurtmuştur. Naciye Sönmez’in; Atatürk’ün eşi Latife Hanm’n da çarşafl olduğunu hatrlatmas üzerineyse hzn alamayan yargç; “terbiyesiz, ahlaksz, ukala” diyerek hakaretlerine devam etmiştir...

Hakim Ayla Kaya; bu kanun dş hareketle tüm vatandaşlarmzn anayasal hakk olan hak arama girişimini iptal etmekle açkça suç işlemiştir. Baklmak üzere önüne gelen davada ilgili kişiye sarfettiği hakaretlerse, onun bu davada adil olamayacağnn en açk delilidir. Önüne gelen davayla ilgili şahsa “terbiyesiz, ahlaksz, ukala” gibi sözler söylemesi onun sadece mesleki açdan “ihsas- rey”i değil, insanlk açsndan tümel manada “ihsas- rey”idir. Hakim Ayla Kaya, sadece Naciye Sönmez’e değil, önüne gelecek tüm Naciye Sönmez gibilerin inandğ değerlere ve Allah’a karş da mütecaviz bir ihsas- rey ilan etmiştir... Adalet hislerini paramparça eden, hak arama ve savunma hakkn imha eden bu girişimi, bir hukuk cinayeti olarak gördüğümü ifade ediyorum.

OLAY 2-

(İkinci Cinayet)

23 Nisan günü bademcik şişmesi şikâyetiyle Çapa Tp Fakültesi Acil Servisi’ne getirilen hasta Aynur Tezcan, daha ambulanstan indirilir indirilmez kendilerini taşyan ambulans görevlisi de azarlanarak yine tesettür gerekçesiyle tbbi yardm alamamştr. Kendisinin tesettürlü ve annesinin çarşafl olmas sebebiyle gereken ilgi gösterilmemiş, 6 saat boyunca hasta haliyle kendisiyle ilgilenecek doktor beklerken kalbinin durmas üzerine bir başka hastanedeki yoğun bakm ünitesine yetiştirilmiştir. Tesettürlü olduğu gerekçesiyle baklmayan hasta Aynur Tezcan’n beyin ölümü ne yazk ki geçtiğimiz günlerde gerçekleşmiştir. Baba Tezcan, ölüme terk edilen kz hakkndaki yasal hak arama girişimini başlatmştr...

Sayn Başbakanm...

Bizler bu mayn tarlasnda yaşamaktan artk bktk usandk. Başörtüsü meselesini siyasi bir yük ve sosyal bir sevimsizlik nişanesi haline getiren muhafazakar bakş açs, alenen adam öldürme kastna yükselmiş bu nefret karşsnda kendisini nasl aklayacaktr, cidden merak ediyoruz...

Giysileri, inançlar ve kimlikleri; demode ve çağdş bulunduğu için mahkemelerden kovulan ve ölüme terk edilen tesettürlü kadnlarn uzun on yllardr hapsedildikleri bu mayn tarlasn ne zaman gündemimize alacağz Sayn Başbakanm?

Hakimine ve hekimine güvenemeyecekse bu toplum, kime güvenecektir Efendim?

 

SİBEL ERASLAN:VAKİT

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sert kayaya çarpmak!

 

Tutuklu bir avukatın bürosunda elegeçirilen yeni darbe düzenleme belgesi, bu kez sert kayaya çarptı. Neden mi sert?

 

Çünkü bu gına getirici darbe senaryoları ister gerçek isterse gerçek olmayan bir belgeye dayansın, artık hiçbir çevreden destek bulamıyor da ondan.

 

CHP’den MHP’ye kadar tüm siyasal partiler, bu akıl dışı metnin kim veya kimler tarafından kaleme alındığını ve sorumluların hukuk karşısında hesap vermeleri gerektiğini söylüyorlar. Barolar, hukukçular, sivil toplum örgütleri ve köşe yazarları da belgeyi demokrasi karşıtı bulduklarını deklare ediyorlar, belge gündeme düştüğünden beridir okuyorsunuz.

 

Bundan sonraki aşamalar ne olursa olsun, başta AK Parti’nin ortaya koyduğu kararlı ve aynı zamanda sağduyulu tavır, sadece bir partinin değil, ülkemizdeki demokratikleşme serüveninin kendine güvenini ifade ediyor...

Yazımın başına “sert kaya” benzetmesini bilinçli olarak koydum. Zira darbe planlamasına dair belgenin hedef aldığı AKParti ve Gülen Cemaati, aslında geçmiş izlekleri de takip edildiğinde asla “sert”leşme taraftarı olmamış yapılardır... Ama tıpkı jeolojideki kayaların sertleşmesi pratiğinde olduğu gibi, her iki yapı da cumhuriyet tecrübemiz içinde nice önemli badirelerden sonra bugünlere geldikleri için, biz onları başından nice fırtına, yıldırım, sel baskını geçtikten sonra coğrafi bir karara ulaşmış “sert kaya”lara benzetmekte haksız değiliz... Her ne kadar, herhangi bir bağımız yok dense de AKParti’nin pek çok müntesibi geçmişte Milli Nizam, Milli Selamet, Refah ve Fazilet Partilerinin hukuk dışı bir şekilde kapatılmasını yaşamış kişilerdir. Keza Gülen Cemaati için de benzer izlek işletilebilir, Bediüzzaman’ın ve Demokrat Parti’nin yaşadıkları çok da geçmiş zamanlara ait olmayan deneyimlerdir... Bu ağır tecrübeler, elbette sadece iki hareketin zemini için değil, ülkedeki tüm siyasi görüşler ve sivil hareketlilikler adına önemli tecrübelerdir...

 

AK Parti’nin kapatılma davasındaki iddianameyi hatırladım son ele geçirilen darbe belgesiyle. İddianamede “milli görüş” ve “Gülen cemaati” olarak işaret edilen iki kesim, bugün tartıştığımız darbe belgesinin de hedefine oturduğu için, insan ister istemez “kapatma davası ile son andıç belgesi arasında bir ilgi var mı acaba?” diye düşünüyor. Yani serbest ve yasal seçimlerle altedemediğimiz bir siyasal görüşü, parti kapatma davası ile devreden çıkarabilir miyiz saplantısıdır bu... Davayla kapatamadığımızdaysa psikolojik harp açarız ve kurguladığımız senaryolarla hedefteki kurum ve yapıları gözden düşürürüz hesabı açıkça sırıtmaktadır...

 

AK Parti kapatma davasından bugüne işleyen süreci, 28 Şubat’ta yaşadıklarımızdan ayıran en önemli durumsa, şüphesiz Fethullah Gülen Cemaati’yle ilgilidir. Bir parti kapatma davasında, partiyle ilgisi olmayan bir cemaate niçin gönderme yapılır? Bunun nedenini niçinini başka bir yazıya bırakalım ama neticeye baktığımızda Gülen Cemaatinin AK Parti ile birlikte hedefe oturtulmuş olması ciddi bir taktik hata işletmiştir darbesever cenaha...

 

Sanırım darbeseverler, işlerinin 28 Şubat’taki kadar rahat işleyeceğini düşünüyorlardı. Hatırlasanıza yapayalnız bırakılmış Refah-Yol Hükümeti günlerini... Yorgancılardan kebapçılara kadar herkes fişleniyor, Batı Çalışma Gurubu sokaklardan insan toplatıyor, kadın bakanı yağlı kazığa oturtmakla tehdit ediyordu... Ediyordu da herkeste bir suskunluk, bir rıza bir rızadır gidiyordu...

 

Ama bu sefer böyle olmadı... Özellikle Gülen Cemaatine yakın medya guruplarının işi yakın takipleri, darbeci zihniyetin maskesini düşürmede gördüğünüz gibi çok etkin rol oynuyor.

 

Hem sağ hem de sol cenahtan geçmişte 28 Şubat’ı sessizce seyreden pek çok yazar, bugün darbe karşıtı cesur yazılar kaleme alıyorlar...

 

Tüm bu pozitif hareketlilik, neticede demokratikleşme serüvenimiz için önemli bir kazançtır. Bazen bize şer gibi gözüken durumlar, sabır ve kararlılık gösterdiğimizde hayra dönüşüyor.

 

Sibel Eraslan

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...