sancı 0 Report post Posted June 21, 2009 Ense Arkası -I- Duyamıyorum bir radyo cızıltısında modernist bir ses Kulaklarım kusuyor her şeyin güzel olduğu kanısı veriyormuş. Nefret ederdi kulaklarım bundan Çünkü yenildik, yıkıntılar arasında bir ceset Bu sese mi uyanacak? Konuşmanın vakti bu sesler tuvaletinde çok asil kalıyor Susuyorum o yüzden. Konuşmak zahmeti bir milyonluk parçası bozulmuş yapbozu kurtarmaz. Sabah kalkarken 3 saatin sonunda gördüğüm neydi? Ben kalkarken neden ağlıyorsun? Uyumam canımı acıttığından mı? O ve onlar oralara yakışmaz Beyinleri öksüz, ruhları da sahteliği öğrenmişler dört duvar bir arada tutan taban gibi Yutmuş onları da Niyorklu bir lağım zengini Gitmişler oraya öğrendim. Pembe giymiş o unutmuş Arjantinde karlı günü Niyorka inmiş, bir plastik şişe hatta teneke de olabilir ikram etmiş lağım zengini cebinden. Ve ateşteki yumurtaları izledim Bekliyorum o gölgeye bakarak soğuk yok ama titreyenler arasından bir civciv çıkacak mı? ateşte yumurta ve kurallar,o işaretlemeler ve bir İstanbul bu bedenden istifaya başvurdu Ben mi?Bilmem..Bilmiyorum..Bulantının zevki gibiyim biraz. Ense Arkası -II- Dokunduğum siyah bir ışığın bilinmezliğinde Ama acıyor hissizliğimin gölgesinde kilitli parmak uçlarım benliğime siyah bir çorap giydiriyor Bakıyorum düşmeyen yer kadar uzaktayım Bilinmezlik hücrelerimde Uzaklaşıyorum.. Her gün bitişsiz. Tutuyorum o parmaklarından bugün günlerden ne?Hangi aydayız? Birileri söylesin hangi yıla geldik? ve birilerine haber salın.. Ben kaçıncı yüzyıldayım? Yabancı bir boyunun sıcaklığında başladı... O güne kadar değil miydim?Anımsamıyorum Fakat burdayım..Yabancıda... Dokunmak alıp giden ve bırakmaz bir kirli sel Çirkinlikler akıyor sağımdan solumdan Fakat tutan o dalgalı seyiriş pisliğimde... Bilinmiyorum.Bilmiyorum. Kaç kere dün oldu? Kaç kere bugün? ve yarın kaç kere olacak? Sayızlığı öğreniyorum.Aklın intiharında sayı yok Agustin tutuyor beyaz buzun üzerinden Yarın diyor İnşallahını duyamıyorum? Bilinmez bir ensede, arkalardayım Yabancılaşıyorum,dedem yok artık. Kaleme açılan pencereme rüzgarlar fırlatan gözüme bir uğultu bırakan dedem.. Yok.. Ense Arkası -III- Asfur parmağımda ağlıyor..Ölüyormuş bilmiyorum Pamuk perdelerimi yıktı balyoz Ardından bilinmezlikteyim. Ve ardından süzgeçsiz yabancılıkta.. Ve ardı.. Balyoz da yıkıldı... Mayın ''may'' kibarlığının tezatında bir kaba ölüm Kanatlarım mayınlara çarpıyor. Sen..Böyle değildin.. Seni böyle gördüğümde ben böyle olamazdım. Niçin ve neden demiyorum. Sebebsizliğe öylesine inanmışım ki? Bilinmezlik kuşatmasında Gandileşiyorum. Araf kusuyor... Arkalarda bir yalnızılık.. Araf kusuyor... Ruhum yalnızlığı kusuyor... Sadece noktalar kaldı virgülsüz, üstsüz, üçsüz... Bilmiyorum.Nerdeyim? Yalvaran bir ses ensemin arkasında Yutkunamıyorum ensemin arkası acıyor... Kökleri toprağın altında yanıyorum. Nerdeyim? Ensemin arkası neden yok Baudalaire?Kedilerini bırak! Nerdeyim?Nerede? Ense Arkası -IV- Çatının dört direği yıkıldı.. Ben ilkinde öldüm.. İkincisinde de Üçüncüsünde de... Ve dördüncü Onu unutmadım hatırladım hep yıkılan her çatıda Üç katlı çatının Ense arkaları yanıyor.. Zarifçe bir masal.. Ense arkası nerdeyim, nerede olmadığını bilmediğim sen söyle! Ense arkasında hangi Tanrıya başvuracağım? Ense arkasında dipliğin yüksekliğinde bilmiyorum.. Yabancı bir ses inceliyor? Bilmiyorum... Ense arkasındayım... osman hulusi hayrullah. 2009-Haziran- Share this post Link to post Share on other sites
sancı 0 Report post Posted June 21, 2009 18 yaşında bu kadar olabiliyor. Share this post Link to post Share on other sites
furkan-NFK 4 Report post Posted June 22, 2009 18 yaşında bu kadar olabiliyor. hiç farketmez çok güzel olmuş yüregine sağlık devamını bekliyoruz Share this post Link to post Share on other sites
Murat Aydın 9 Report post Posted June 22, 2009 Fatih 12 sinde geçiyor devlet başına bilader, biz geç bile kaldık; sen yazmaya devam et :D Share this post Link to post Share on other sites