Bayram

BAYRAM

Deliye her gün bayram… Muztaribe hiçbir gün… Allahın gerçek bayramı baş üstüne… Zalimin sahte bayramı ayak altına…

Bugün, Yaradanın ilâhî ziyafet günlerinden biri… Bütün seneyi oruçlu geçiren bir zâhid, yalnız bu günlerde oruç tutamaz. Bu günler,

azabı bile lütuf olan Allahın, ayrıca lütfuna remz… İki gözümüz bile çıksa, görmek şuur ve idealinin içimizde yaşaması yüzünden hamde mecbur olduğumuz Allah’a, bu günlerde, bilhassa, mücerred nimetini düşünerek, hamd için hamdetmekle mükellefiz.

Bir bayram sabahının, Müslüman Türkte ve tamamiyle milletin çerçevesinde ne derin hassasiyet çizgileri vardır. Çocuklukta yatağımızın ta önüne dizdiğimiz gıcır potinlerimiz, kar gibi beyaz çamaşırlarımız, büyük annelerimizin gül kokulu baş örtüsü ve kuka tesbihi, bahçede meleyen kurbanlık koyunlar, alev gibi parlak bıçaklar, dökülen kan, alnımıza kondurdukları kan lekeleri, dudaklarımıza uzanan ihtiyar eller, atlı karınca, salıncak…

Gel de dini milliyetten ayır: gel de (projeksiyon)u beyaz perdeden ayrı farzet!..

Avrupa’lı bir (Noel) gününe bunca hassasiyet, renk ve çizgi bağlarken, biz bütün ruhumuzu devşirdiğimiz kaynağa nasıl bu hakaret gözüyle bakabiliriz? Rabbim; bizi çıldırmaktan koru! Deliye her gün bayram… Muztaribe hiç bir gün… Rabbim; baş üstüne aldığımız ve baş üstüne alınmasını dilediğimiz bayramın şevkine malik değilmiş gibi ağzımızdan dökülen mustarip kelimelerin mustarip üslûbunu bağışla! Senin, ilâhî ziyafet belirtici bayramın adına mustaripiz! O bayrama çıkmanın şartlarından uzak olduğumuz için dertliyiz! Deli olmadığımız için külahımızı havaya atmıyoruz!

Mübarek bayramın neşesi içinden fışkırttığımız bu çığlıklar ki, her halde “hamd-ü senâ”nın dua ve ricanın en güzelinden bile, indinde daha makbuldür.

Rabbim; büyük ismini, içi zifir dolu bir ağızlıktan geçen pamuk gibi ciğerimizden geçirdiğimiz ve temizlikle dolduğumuz vecd ve aşk devirlerinde, bir “Allah!” nidasıyle, bugün (Sputnik)lerin gidemediği yerlere gittiğimizi hatırdan çıkaramadık.

İsmini unuttuğumuz devirlerde de, fezayı delip geçmek iddiasıyle giydiği yelek içinde kuyruğu titretiveren maymundan aşağıya düştüğümüzü biliyoruz…

Ne yüzle bayram edelim; ve ne yüzle ilahî ziyafet gününün istihkak tavrını takınalım?

Deliye her gün bayram… Mustaribe hiç bir gün…

Allah’ım; bizi delinin bayram anlayışından kurtarıp mustaribin şevk ölçüsüne kavuşturman için tecelli bekliyoruz!

Kimi istersen kahhâr isminle kahret; kimi dilersen Hayy isminle ihya et; ister döşeklerde büklüm büklüm kıvranan meçhul lohusalardan birine bir kahraman doğurt; ister, doğmuşlardan birinin ruhuna ulvî bir sancı ver; fakat 1000 yıldır Celâl isminin îlâsı yolunda didinmiş ve bugün milyarlarca ölüsüyle toprağın altına çekilmiş ve ruhunun gözlerini toprak üstündeki 25 milyona dikmiş bu mümin milleti saadete kavuştur.

Deliye her gün bayram… Mustaribe hiç bir gün…

Masum kurbânların, toprak üstünde, senin için pırıl pırıl yanan ve buğu tüten kanları ve uğrunda feri sönen dipsiz gözleri yüzü suyu hürmetine, bize delileri akıllandıracak ve mustaripleri sevindirecek devamlı bir bayram içinde bayramını nasip et!

Deliyi akıllandıracak ve muztaribi sevindirecek bayram düne kadar Allah’ı anmayı bile yasak eden mâna ve madde şakilerinin kahraman geçindiği bu mevsimde, bütün mâna ve madde kutuplarını yerliyerine oturtucu hamleden sonra gelir!

19.6.1959

(Başmakalelerim 2, Büyük Doğu Yayınları, 2. Baskı)

Share

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.