Büyük Doğu Cemiyeti
BÜYÜK DOĞU CEMİYETİ
SUAT AK
BÜYÜK DOĞU CEMİYETİ
(28 HAZİRAN 1949-26 MAYIS 1951)
‘Büyük Doğu 4 sahifelik küçük gazete şeklinde 4 üncü devresini yürütürken yaptığımız ateşli bir ilanla dava ve ideal arkadaşlarımızı Büyük Doğu Cemiyetini kurmaya davet ettik ve kadromuza girecekleri ‘gönüldaş’ diye isimlendirdik. Başta Kayseri, Tavşanlı ve Malatya, Anadolu’nun her tarafından bağlılık ve Umumi Merkeze katılma sesleri yağmaya başladı. Kaleme aldığımız ve o zamanki ve sonraki Büyük Doğu’larda neşrettiğimiz ve daha ileride ihtilal dedikleri hareketten sonra ‘B.D Fikir Kulübü’ tüzüğüne çekirdek teşkil eden Ana Nizamname, belirttiği ruhî şekil ve tarihi kıymet bakımından bir gün Türk fikir ve politika hayatını ve Tanzimat’tan beri sahte oluşlar boyunca gelişimizi kaleme alacak haysiyetli kalemler zuhur edecek olursa elbette ele alınacaktır. O bakımdan, kendi eserimiz üzerinde kıymet hükmü koymayı geleceğin nesillerine ısmarlar ve yalnız şu kadarını belirtmek isteriz ki, tecellisi ve dış âleme nakşı kanunla yasak edilmiş bir ruhun ustalıkla peçelenmesi ve Müslümanları kanunen yasak olmayan bir insan, cemiyet ve dünya görüşü etrafında toplamaya davet etmesi noktasından, bu nizamnameden daha başarılısı gösterilemez. Bütün kıymet nazariyededir ve eğer bir rüyamızdaki heykeli yontabilmek için gereken tunç ve mermer kütlelerini bulamadıksa, yarın onu bulacak olanlar bizim planımıza, çekicimize ve keskimize göre eserlerini verebilirler.’ N.F.K
1) KURULUŞ TARİHİ
Büyük Doğu Cemiyeti, resmi olarak 28 Haziran 1949 Salı günü kuruldu.
2)BÜYÜK DOĞU CEMİYETİ
ANA NİZAMNAMESİ
BİRİNCİ FASIL
İSİM VE ŞEKİL
1-Siyasi, harsî ve ahlakî Büyük Doğu Cemiyeti kurulmuştur.
Merkezi İstanbul’dur.
Şimdilik hiçbir yerde şubesi yoktur.
Cemiyet dilediği zaman ve mekânda, vatanın her tarafında şube açmak hakkını mahfuz tutar.
2-Cemiyet evvela bir çekirdek halinde teşekkül edecektir. Hedef ruhunu bütün vatan ağacına aşılamak için başlangıçta sadece fikri ve harsi sahada faaliyet göstermektedir. Buna rağmen bütün hak ve imtiyazlarıyla siyasi bir partinin kanun çerçevesinde malik bulunduğu iş ve aksiyon yolunu da, dilediği zaman ve mekânda faydalanmak üzere elde tutar.
İKİNCİ FASIL
GÂYE VE DÂVA
3-Gaye, belli başlı bir ruh tamamlığına, ruhun ahlakta ve dünya görüşünde ana dayanağına bağlı Türk ferdini yetiştirmek, erginleştirmek ve kadrolaştırmaktır.
Gaye, başkaca, şöyle hülasa olunabilir.
Garp dünyasının müspet bilgilerden ibaret madde ve akıl yoluyla maddeyi istismar zaferini, tam bir şahsiyet ve ehliyette Doğuya mal edip, Doğunun aslî ve ruh vahidine eklemek, böylece Doğunun eksiğini Batıda ve Batının eksiğini Doğuda giderici üstün bir cemiyet mefkûresine bağlamaktır… ‘Büyük Doğu’ adını işte bu temel ölçüden alan mefkurevi terkibin fışkıracağı ana diyar olarak da, Türkiye’yi örnekleştirmek…
4-kütüphanelik mikyasta bütün bir ideolocya örgüsün dalı olan bu dünya görüşünün, teker teker yine kitaplık çapta fikir inşaları belirten dokuz kutuplu bir inanış sistemi vardır:
Ruhçuluk
Ahlâkçılık
Milliyetçilik
Cemiyetçilik
Şahsiyetçilik
Keyfiyetçilik
Nizamcılık
Müdahalecilik
Sermaye ve mülkiyette tedbircilik
5-Cemiyetin sadece birer mevzu başlığı ağzıyla bildirilen bu davalarına karşılık, düşmanlığını da ifadelendirmek zorunda olduğu on bir tane aks-i davası vardır:
Her türlü Allahsızlık…
Her türlü ahlaki kayıtsızlık…
Bütün derece ve istihaleriyle materyalist ve komünistlik…
Kozmopolitik…
Başıboş fertçilik…
Teftiş ve murakabesiz taklitçilik…
Fikir ve ilimde posacılık ve kışırcılık…
Sahte ve köksüz inkılâpçılık…
Züppe garp hayranlığı…
Bütün ahlak dışı tecellileriyle eyyam güderlik ve içtimai adaletsizlik…
6-Büyük Doğu mefkûresinin gözünde ölü mefhumlar simsarlığı eden beylik klişe ezbercisi ve orta malı umde cambazı bir zamane tipi vardır. İşte bu tipin mücerret seciyesinden tiksinen Büyük Doğu ruhu, kendi farikasını ortaya koymak için, şu noktayı, bilhassa ve tekrar tekrar ölçüleştirmelidir.
Büyük Doğu gaye ve davalarının en kısa mevzu başlıkları halinde gösterilen esaslar, her biri kitaplık cehtler temsil etmiş, etmekte ve edecek olan ölçü manzumelerinin isimlerinden ibaret olup, bütün bu esasların düğümlendiği aslî nokta da, milli tefekkür ve tahassüs mihrakıdır.
ÜÇÜNCÜ FASIL
VASITA VE USÜL
7-Büyük Doğu Cemiyeti, gayesine varmak için, kanun hükümlerine tam uygunlukla, iki vasıta ve usûl kabul eder:
A: Maddi iş aksiyona kapalı, sadece fikri, siyasi, harsî ve ahlaki tebliğ ve telkin vasıtalarına açık, mana ve nazariye hedefi…
Bu hedefe giden yollar:
İhtiyaca göre birçok neşir organı kurmak… Mecmualar, broşürler, beyannameler, kitaplar ve her sahada her türlü eserler yayınlamak… Güzel sanatlardan nihaî derecede faydalanmak… Konferanslar, münazaralar, toplantılar, temsiller, müsamereler, şenlikler tertiplemek.
B: Kanun çerçevesinde madde ve ameliye hedefi…
Bu hedefe giden yollar:
Davanın olgunlaştığı ve kadrolaştığı kanaati doğduktan sonra seçimlere girmek, millet temsilciliği etrafındaki siyasi mücadeleye atılmak ve yalnız bu usûlle iktidarı elde etmeye çalışmak.
DÖRDÜNCÜ FASIL
VASIF VE ŞART
8-Büyük Doğu Cemiyeti kadrosuna girecek insan için gereken şartlar, umumî ve hususî olarak iki kısımdır:
Umumî şartlar:
A- Milli tefekkür ve tahassüs mihrakına pazarlıksız bağlı olacak…
B- Büyük Doğu Mefkûresini, bütün davaları ve aks-i davalarıyla kayıtsız ve şartsız benimseyecek…
C- Erkek olacak…
D- Yirmi iki yaşına doldurmuş bulunacak…
E- Milli Ahlak telakkimizin ölçüleri içinde kötü kişi olmayacak…
Hususî şartlar:
F- Ruhî ve bedenî, kötü ve çirkin illetlerden uzaklık…
G- Hamle, fedakârlık, vecd ve heyecan seciyesi…
H- Belli başlı bir duygu ve düşünce istidadı…
İ- Her bakımdan üstün ahlak…
Umumî ve hususî, birbirinden ayrılmaz ve müsamaha kabul etmez olan bu şartlar üzerinde takdir hakkı cemiyetin umumi idare heyetine aittir.
9-Yukarıdaki maddenin umumi şartlarındaki vasıflarına malik bulunanlar, cemiyet merkezine başvurarak, ‘Büyük Doğu Cemiyeti’nin gaye ve şartlarını kabul ettiklerine ve azası olmak istediklerine dair matbu teklif ve taahhüt varakasını doldururlar ve azadan iki şahsın her türlü kefalet belirtici takdimi altında umumi reisliğe verirler. Umumi reislik de bu müracaatı umumi idare heyetinden geçirip kabul veya red eder.
10-Her aza, zenginlik ve fakirlik derecesi ne olursa olsun cemiyete her ay yalnız on lira aidat vermeyi kabul edecek ve bu vecibeyi mukaddesatına ve şahsi namusuna bağlı, ihmal ve tehir kabul etmez bir mükellefiyet sayacaktır.
Aidat, ayda on 5107 ve senede yüz yirmi liradan fazla veya eksik olamaz.
Aylık aidatın sabit mükellefiyetinden başka, servet ve iktidar ehlinin Cemiyete yapacağı her maddi yardım, teberrû ve hibedir.
11-Merkeze uzak yerlerdeki cemiyet azası, aylık aidatlarını, o yere şube açılıncaya kadar, her aybaşı posta havalesi ile ‘Büyük Doğu Cemiyeti Umumî Reisliği’ adresine göndereceklerdir.
12-Her ayın ilk haftası sonuna kadar aidatı gelmeyen azaya merkezden matbu bit hatırlatma kartı gönderilir. Bu kartın, adresini buluşundan itibaren bir hafta içinde gelmeyen aidatın sahibi, gayeye ve gaye ahlakına arka çevirmiş sayılır ve Cemiyetten çıkarılır.
13-Büyük Doğu Cemiyetinde fahri aza yoktur. Azalık bakımından her fert, öteki ile aynı derecede olmak üzere Cemiyetin aslî azasıdır.
BEŞİNCİ FASIL
TEŞKİLAT VE SELÂHİYET
14-Büyük Doğu Cemiyetinin teşkilat ve selâhiyet basamakları şöyledir:
A: Büyük Divan
B: Umumî Reislik
C: Umumî İdare Heyeti
D: Merkez Umumî Heyeti
E: Şubeler Umumî Heyeti
F: Şubeler İdare Heyeti
G: Umumî Haysiyet ve İnzibat Meclisi
H: Şube Haysiyet ve İnzibat Meclisleri
İ: Muvakkat Mümessillikleri
BÜYÜK DİVAN
15-Büyük divan, parça parça aza ve şubeler arsında, bütünü temsil edici murahhaslar topluluğudur. Cemiyetin, yekûn ifadesiyle, Umumî Heyeti mevkiindedir.
Ana davaların müzakere, yapılan işleri murakabe, yapılacak işleri tespit etmek ve Umumî Reisle Umumî İdare Heyetini seçmek üzere yılda bir defa toplanır. Ayrıca, Umumî İdare Heyetinin kararıyla, istenilen zaman ve mekânda toplanabileceği gibi, yekûn ifadesiyle Cemiyet azasından en az beşte birinin umumî idare heyetine karşı toplu isteği üzerine de içtimaa çağrılır. En az on gün önceden Büyük Doğu içtimaının günü, saati, yeri, ruznamesi, iki gazeteyle ilhan edilir ve hükümete bildirilir. İçtima talik edilirse bu iş aynı şekilde tekrarlanır.
16-Büyük Divanı terkip edecek murahhaslar sayısı, daima (17 fazlası ile yüzer yüzer hesaba tabidir. Murahhaslar sayısı, en aşağı (101) olmak üzere, Umumî İdare Heyetince tespit olunur. Ona göre kaç azaya bir murahhas düştüğü tayin ve alakaları tebliğ edilir.
17-Büyük Divanı birleştirecek olan murahhaslar, Umumî İdare Heyetinden verilecek nispet ve talimata göre her yerdeki Büyük Doğucular tarafından seçilir.
18-Umumi İdare Heyeti azası, Büyük Divanın ayrıca seçilmeye muhtaç olmayan tabii uzuvlarıdır.
19-Büyük Divan, Cemiyetin tek ve müstakil nefs halinde, en üstün salâhiyet ve en yüksek idare merkezidir.
20-Büyük Divanın toplantısı etrafındaki idarî ve usulî şartlar Dernekler Kanununun Umumî Heyetlere ait hükümleri içindedir. Tespit ve davet edilen murahhaslar sayısının üçte iki nisabı şarttır. İkinci davet ve talike rağmen Büyük Divan adına içtimha eden murahhasların, sayısı ne olursa olsun, verecekleri kararlar, bütün Cemiyet kadrosunu temsil ve ifade etmiş olur. Şu kadar ki, Ana Nizamnamenin değiştirilmesi veya cemiyetin feshi gibi hallerde, müzakere ve karar nisabı, mevcut azanın en aşağı yine üçte ikisidir.
21-Büyük Doğu Cemiyetinin Umumî Reisi, Büyük Doğu kararı ile gizli reyle, tek olarak doğrudan doğruya tek olarak seçilir.
22-Umumî İdare Heyeti azası Umumi Reis seçiminden sonra Umumî Reis tarafından tespit ve Büyük Divanın tasdikine arz olunur. Bu şahıslardan herhangi birine ve hepsine itirazı olanlar söz alıp itirazlarını belirtirler ve uygun gördükleri şahsı veya şahısları teklif ve müdafaa ederler. İtirazlarının cevaplarını Umumî Reis verir. Umumî Reis, neticede, bizzat tespit ettiği Umumî İdare Heyeti azası üzerinde Büyük Divanı tatmin edemezse, onun temayül gösterdiği şahısları kabule mecbur olur yahut istifa eder. Umumî Reis’in böyle bir istifadan sonra tekrar seçilmesi, Umumî İdare Heyeti azası olarak tespit edilen şahısların Umumî Divanca kabulü demektir.
23-Büyük Divanın müzakere tablosu Umumî İdare Heyetince tanzim edilmekle beraber, Divan dilediği mevzu ve davayı açmakta biricik salâhiyet sahibidir.
24-Umumî İdare Heyetinin çalışma raporunu tetkik, hesaplarını teftiş ve bütçesini tasdik, maddi ve manevi zimmetlerini ibra, Büyük Divanın başlıca işlerindendir.
25-Büyük Divan, Umumî İdare Heyetinin hesaplarını, seçeceği iki murakıp vasıtasıyla teftiş eder.
26-Cemiyetin feshi takdirinde mevcut mal ve paraların nasıl tasfiye edileceğini Büyük Divan kararlaştırır.
UMUMÎ REİSLİK
27-Umumî Reislik, Cemiyetin ve Cemiyet ruhunun tek şahıs üzerinde tecelli ve temessül etmiş, fikir, dava ve hareket rehberliği makamındadır.
28-Umumî Reis bütün Büyük Doğuculara şâmil bir düstur halinde, kendi hor nefsini aşan fikirler manzumesinin selhahiyeti bakımından hudutsuz bir tebaiyet merkezi temsil ederken, fikirlerinin doğruluğuyla beraber, şahsî bakımdan, cemiyette en küçük ferdin her türlü muayene ve murakabesine tabi bir manâya esirdir. Büyük Doğucular, bir taraftan hak ve hakikat temsilciliğiyle Umumî Reislerine, kendi nefsleri üzerinde nüfuz ve salâhiyetlerini azami derecede görürler.
29-Umumî Reis, Cemiyetin, Cemiyette her fert ve her topluluk ifadesinin, Umumî İdare Heyetinin ve Büyük Divanın başıdır.
30-Cemiyetin temsilcisi Umumî Reistir. Cemiyet adına söz söylemek, onun yahut Umumî İdare Heyeti azasından tevkil edeceği bir şahsın hakkıdır.
UMUMÎ İDARE HEYETİ
31-Umumî İdare Heyeti Umumî Reisin başkanlığı altında, reis ve ayrıca sekiz azadan ibaret ve sadece Büyük Divana karşı mesûl, Cemiyetin merkezî karar ve fiil cihazıdır.
32-Umumî İdare Heyeti, Umumî Reisin teklifiyle azasından birini Umumî Reis vekili, birini umumî kâtip, birini umumî muhasip, birini de umumî haysiyet ve inzibat meclisi azası olarak seçer ve dilediği gibi vazifelendirir.
33-Cemiyete ait bütün gelirler bir banka nezdinde açılacak cari hesapta toplanır. Bu hesaptan para çekmek, birinci derecede bizzat Umumî Reisin imzası ve ikinci derecede Umumî İdare Heyeti azasından herhangi birinin imzası ile ve çift imza marifeti ile olur.
Bu paranın lazım olduğu kadarı cemiyet kasasında tutulabilir.
34-Cemiyet parasının bütün sarf ve tahsis mevzuunda Büyük Divana karşı Umumî Reis mesuldür.
35-Umumî İdare Heyetinin yedek azası yoktur. Herhangi bir sebeple ayrılanların yeri boşalır ve işleri Umumî İdare Heyeti kararıyla öbür aza devredilir.
36-Umumî İdare Heyeti, Büyük Divana hesap vermek ve tasdikine iktiran ettireceği mesuliyetini üzerine almak şartıyla Ana Nizamname hükümlerine aykırılık müstesna, Cemiyet teşebbüs ve teşkilatı üzerinde fevkalade her kararı vermek salâhiyetindedir.
Umumî İdare Heyeti, alelade işler çerçevesinde her karara doğrudan doğruya mezundur.
37-Umumî İdare Heyeti en aşağı haftada bir kere toplanır.
Umumî Reis her zaman Umumî İdare Heyetini içtimaa davet edebilir.
MERKEZ UMUMÎ HEYETİ
38-Merkez Umumî Heyeti ikametgâhları merkezde olarak merkez nezdinde kayıtlı aza kadrosudur. Merkez Umumî Heyetinin toplanması, ancak Büyük Divana murahhas seçmek içindir. Merkez Umumî Heyeti, kendi öz topluluğu ile uzaktaki Büyük Doğucular dışında hiçbir temsil ve karar salahiyeti ifade etmez. Fakat Umumî İdare Heyetinin daveti veya azasından beşte birinin telifiyle istişare mahiyette ve temenni sadedinde, Umumî İdare Heyetinin güdümü altına girerek toplanabilir ve dilediği bahsi açar.
ŞUBELER-UMUMÎ HEYETLERİ
39-Şube açmak ve o yerdeki Büyük Doğucuları bir şube içinde kümelendirmek kararını Umumî İdare Heyeti verir.
40-Şubeler, sadece istenilen vilâyet ve kaza merkezlerinde açılacaktır. İcabında fert fert en hücra noktalara kadar ulaşacak ve her biri seyyar bir merkez ve şube temsil edecek olan Büyük Doğucular, teşkilatlarını, cemiyet planında küçüğe doğru büyümekten müstağnidirler. Ruhların tahammürünü temin eden ana merkezlerden her tarafa fert fert ziyaret edeceklerdir.
41-Şubeler kendi aralarında müstakil ve tek tek merkeze bağlı.
42-Şubeler ‘Büyük Doğu Cemiyet …… Şubesi’ tarzında, yalnız yerinin ismini taşıyacak ayrıca vilâyet veya kaza merkezi olduklarına dair bir kayıt veya kademe belirtmeyeceklerdir.
43-Şube açılacak yerde Cemiyet azası, Umumî İdare Heyetince gösterilen bir veya birkaç murahhas vasıtasıyla ve kanunî icaplara uygun şekilde o yerin Umumî Heyeti olarak toplantıya çağrılır. Toplanan Umumî Heyetler, kendi idare heyetlerini seçerler. Gereken kanunî formalitelerin ikmali ile beraber şube açılmış olur.
44-Şube Umumî Heyetleri o yere kayıtlı cemiyet azasının yekûn ifadeleridir. Şubeler açılıncaya kadar esasen merkez nezdinde olacak olan bütün azalık kayıtları, şubeler açıldıktan sonra da o şube kayıtlarının ikinci nüshası halinde merkezde de yürütülecektir.
ŞUBELER-İDARE HEYETLERİ
45-Şube İdare Heyetleri umumiyetle beşer kişilik olacaktır.
46-Şube İdare Heyetinden biri reis, biri reis vekili kâtip ve muhasip, üçü de şube Haysiyet ve İnzibat Meclisi azasıdır.
47-Şube idare Heyetleri, reisin ve diğer iş bölümlerinin azasını kendi arasından seçer. Şube İdare Heyetleri, Haysiyet ve İnzibat Meclisi azasına ayrıca başka işler de verir.
48-Her şube, kendisine bağlı olan azanın aidatından ve başka yollardan temin edeceği geliri kendi hesabına toplayıp, merkezden alacağı talimata göre hareket edecek ve mali noktadan müstakil olacaktır.
49-Şubeler, icap ve ihtiyaca göre kendilerine tahsis edilecek masraf ve bütçe mevzuunda, gelirlerinin derecesine bağlı değildirler. Vaziyete göre mali istik hallerine rağmen merkezden her türlü yardımı isteyebilirler.
Manada ve maddede her şubenin faaliyetini Umumî İdare Heyeti tanzim eder.
50-Şube İdare Heyetlerinin salahiyetleri o yerde Umumî İdare Heyetini temsil etmekten ibaret ve Umumî İdare Heyetinden aldığı nispettedir.
51-Şube İdare Heyetleri Merkez nezdindeki usûl ve şekil altında azalık müracaatlarını tetkik ve doğrudan doğruya kabul veya reddeder.
UMUMÎ HAYSİYET VE İNZİBAT MECLİSİ
52-Umumî Haysiyet ve İnzibat Meclisi, Umumî İdare Heyeti içinde, bir teşekküldür. Vazifesi, Büyük Doğu Cemiyeti fikir ve ahlâk ölçülerinin, Umumî İdare Heyeti adına cezaî hüküm hazırlayıcılığıdır. Umumî İdare Heyetinden aldığı işlerin tahlil, tertip, tespit ve tahkik borcunu yerine getirir ve raporunu Umumî İdare Heyetine verir. Rapordaki hükmü kabul, tasdik, temsil ve icra edecek olan Umumî İdare Heyetidir.
53-Umumî İdare Heyeti marifetiyle gaye yolunda tedvin ve en hurda teferruatına kadar tespit edilecek üstün ahlâka en küçük riayetsizlik, Cemiyetten derhal çıkarılmak için sebep teşkil eder. Cemiyetten çıkarılmaya mucip her hareketin incelenme ve izharı mahiyette bir hükme bağlanma mekanizması, Umumî Haysiyet ve İnzibat Meclisidir.
54-Birbirleri vasıtasıyla mukaddes bir vazife halinde daima murakabe altında bulundurulacak olan Büyük Doğuculardan birinin en basit ahlâki inhirafı, Umumî Haysiyet ve İnzibat Meclisinde incelendikten sonra o mevzuda Umumî İdare Heyetinde mucip sebeplere dayanılarak verilecek ihraç veya ihtar kararı, tashih kabul etmez bir kat’ilik ifade eder.
Bir itham mevzunda, itham edilene, Umumî İdare Heyeti karşısında nefsini müdafaaya kadar bütün korunma yollarını açacak olan Umumî Haysiyet ve İnzibat Meclisi, dilerse, dayandığı hadisenin ehemmiyet ve kıymetine göre, ihraç kararını bütün aza kadrosuna tamim ettirir. Davaya her türlü ihanet, takdiri Umumî İdare Heyetine ait olarak, aleni tamimlerle teşhiri emreder.
ŞUBE HAYSİYET VE İNZİBAT MECLİSLERİ
55-Şube Haysiyet ve İnzibat Meclisleri; yine o şubenin İdari Heyeti içinde reis ve iki azadan mürekkep ayrı bir teşekküldür. Şube İdare Heyeti tarafından seçilir. Reisini kendi arasından intihap eder. Küçük ihtar cezalarını, kendi idari heyeti marifetiyle doğrudan doğruya yerine getirecek olan şube Haysiyet ve İnzibat Meclisleri, Cemiyetten çıkarılmaya mucip veya nezaket ifade edici vakaları, bütün unsurlarını tespit ederek, Umumî Haysiyet ve İnzibat Meclisinden geçirilmek üzere Umumî İdare Heyetine sevk ettirir.
Herhangi bir Cemiyet azası mahalli olarak kendisine verilen cezaları, Umumî İdare Heyeti nezdinde temyiz edebilir. Temyiz neticesinde haksız çıkan azanın siciline, aldığı cezadan daha ağır olarak ‘nefsinin haksız müdafii’ notu geçilir; yahut davsını kazanan aza takdir edilir.
MUVAKKAT MÜMESSİLLİKLERİ
56-Muvakkat mümessillikler, henüz şube açılmamış yerlerdeki Büyük Doğuculardan birinin, Umumî İdare Heyetince bu vazifeye seçilmesi suretiyle meydana gelecek temsil, teşkil, tasavvur ve irtibat makamlarıdır.
Şubeler açılıncaya kadar Büyük Doğu Cemiyeti, Merkezde Umumî İdare Heyeti ve her yerde muvakkat mümessiller vasıtasıyla idare olunacaktır.
Mümessilin nezdinde, kendisinin muvakkat mümessil olduğuna dair Umumî İdare Heyetinin kararını bildirir bir vesika bulunacaktır.
Merkeze uzak yerlerdeki şahısların cemiyete aza olmak için müracaat merkezleri Muvakkat Mümessilleridir.
Henüz hiçbir azası olmayan veya muvakkat mümessili tayin edilmemiş bulunan yerlerdeki istekliler, doğrudan doğruya Umumî Reisliğe, haklarında her türlü bilgi unsurunu ihtiva edici bir mektupla başvururlar.
Muvakkat Mümessiller nezdinde Cemiyete ve giriş merasimine ait her türlü unsur bulunacaktır. Böyle yerlerdeki istekliler, teklif varakalarını muvakkat mümessillerinden alıp doldururlar ve aynen merkezdeki müracaatlar tarzında ve iki aza takdimi şeklinde tekliflerini Merkeze iletirler.
ALTINCI FASIL
İŞ VE FAALİYET
57-Umumi İdare heyeti Cemiyet gâye ve dâvalarının devamlı bir vecd, heyecan ve hayatiyet planında ruhları kavraması, eşsiz bir dinamizm belirtmesi ve asla donmuş kalıplar halinde sürüncemeye geçmemesi her an bir ibdâ ve icat zekası ile çalışmak borcu altındadır. Bu çalışmalara, Cemiyet menfaatine tertip edilecek ve cemiyete maddi ve manevi her kıymeti getirecek ebedi ve ahlaki müsamereler bilhassa dâhildir.
Cemiyetin rehber unsurlarıyla yakın ve uzak azaları arasında maddi ve ruhi temasın bütün vasıtalarla, en hararetli ve şahsiyetli mikyasta, her an yenilik ve canlılığını muhafaza etmesi en hassas noktadır.
Cemiyet merkezi en uzak yerdeki azasına kadar faaliyetini, kararlarını, telkinlerini, buluşlarını, fikirlerini, aynı zamanda Türk Umumî vicdanına aksettirecek tarzda, maliyeti bahasına veya parasız broşürler ve tamimlerle bildirecektir.
58-Büyük Doğucuların dava zaferi bakımından ifadesiyle mükellef oldukları şahsiyetli birlik ve bütünlük manzarasında, kılıklardan, şahsi itiyatlardan, hususî zevklerden, muaşeret edeplerine ve en kalın fikir kıstasından en ince bedi ölçüsüne kadar keskin bir hususîlik tecelli edecektir. Bütün Büyük Doğucuların tek bir mana ve madde teknesinde hamur haline gelmeleri ve tek lezzet belirtmeleri de başta Umumî Reis bulunmak üzere hamurkârlar mevkiindeki Umumî İdare Heyeti azasının ve ileride şube reisleriyle idare heyetlerinin işidir. İç ve dış tecelli çerçevelerinde şahsiyet ve asliyet, Büyük Doğucuların ilk farikasıdır.
Büyük Doğu Cemiyeti, Ana Nizamnamesinin her noktasından sezileceği gibi, ölü kalıplara bağ alelade bir cemiyet şeklinde değil, bütün bir ruh mimarisi işini üzerine almış bir ocak mahiyetinde kurulmaktadır.
YEDİNCİ FASIL
PRENSİP VE SİSTEM
59-Bütün bir prensip ve sistem manzumesinden ibaret olan Büyük Doğu Mefkûresinin baş prensibi, prensiplerin klişe üstü ruhuna, nüfuz etmek ve baş sistemi davası ve azası arasındaki uzviyet birliğini sonsuz bir titizlikle korumaktadır. Bu gözle, gayenin gerçekleşmesi yolunda yegâne iktisadi vasıta olan ayda on liralık aidattan hiçbir sebep ve bahaneyle vazgeçmemek prensibi yanında, gerçekten muhtaç ve layık bir veya birçok Büyük Doğucuya, gerekirse Cemiyetin bütün mevcudu ile imdat etmek prensibi de vardır. ‘Gerekirse’ mefhumunun takdirindeki bütün hak ve salahiyet, Umumî Reisin teklif ve tasvibi altında Umumî İdare Heyetine aittir.
Umumî İdare Heyeti, ayda on liralık aidatı bilfiil ve hiçbir vasıtayla veremeyecek azanın vaziyetini tespit ve belli başlı bir zaman için, Cemiyet kasasından yine Cemiyet kasasına yatırılmak üzere kendisine borç olarak tediye salahiyetine maliktir.
SEKİZİNCİ FASIL
PLÂN VE PROGRAM
60-Hükümetin bütün iş sahaları üzerinde plan ve program zamanın akıcılığı ve mekânın yıpratıcılığına karşı, donuk ve deri üstü formüllere dönmemek, köksüz ve mevzii ıslah çarelerinden ibaret kalmamak için, eşya ve hadiselerin sabit kanunlarını ve mahrem temellerini fethedici bir ideolocya örgüsü içinde teker teker çekip çıkarılacak ipuçları halinde temsil ve ifade ettiğine inanır. Büyük Doğu mefkûresinin bağlı olduğu Devlet ve İrade şekli Cumhuriyetin en ileri, gerçek ve mefkûreleştirilmiş nevidir.
DOKUZUNCU FASIL
TARİH VE KURTULUŞ
61-‘Büyük Doğu Cemiyeti’nin tesis tarihi 29 Haziran 1949 Salı günüdür. Bu tarih, tam bir yıl sonra, Umumî İdare Heyetinin tayin ve tespit edeceği yerde toplanacak olan ilk Büyük Divana ve bütün teşebbüslere ait hareket noktasıdır.
62-Büyük Doğu Cemiyetinin, Umumî Reis ile beraber 9 kişilik Umumî İdare Heyeti vazifesini, 3 kişilik kurucular kadrosu görecektir.
Kurucular, en kısa zamanda Umumî İdare Heyeti kadrosunu, Ana Nizamnamedeki haddine çıkaracaklardır.
Cemiyetin Merkezi, şimdilik, İstanbul’da, Cağaloğlun’da, Türbedar Sokağında No: 18’dir.
63-Büyük Doğu Cemiyetinin 3 kişilik kurucuları, biri Umumî Reis, ikisi de Umumî İdare Heyeti azası vaziyetinde olarak şunlardır:
Umumî Reis:
Necip Fazıl Kısakürek (Büyük Doğu Gazetesi sahip ve Başmuharriri- İstanbul, Kadıköy, Altıyolağzo, Söğütlü çeşme caddesi No: 233’da oturur.
Umumî İdare Heyeti azası:
Ömer Karagül
Şükrü Uzer
3)BÜYÜK DOĞU CEMİYETİ
UMUMÎ İDARE HEYETİ
Cemiyetin, 8 Ekim Pazar günü kesinleştirildiği ilan olunan ancak resmileşmeyen Umumî İdare Heyeti Kadrosu aşağıdaki isimlerden oluşuyordu:
1-Necip Fazıl Kısakürek
2-Cevat Rifat Atılhan
3-Abdurrahim Zapsu
4-Ömer Karagül
5-Celaleddin Sığındere
6-Şükrü Çelikalay
7-Şakir Üçışık
8-Haluk Nurbaki
9-Lütfi Bilgen
4)AÇILAN ŞUBELER
Büyük Doğu Cemiyetinin ilk defa Kayseri Şubesi (8 Şubat 1950, Çarşamba), ardından da Malatya Şubesi açıldı. Bu iki şubenin ardından üçüncü sırada Tavşanlı Şubesi (13 Eylül 1950, Çarşamba) açıldı.
Bu üç şubeyi müteakiben açılan diğer şubeler ise şunlardır:
-Afyon Şubesi: Necip Fazıl tarafından 12 Ekim 1950, Perşembe günü açıldı. Şube reisi olarak Bekir Sıtkı Sencer seçildi.
-Kütahya Şubesi: Necip Fazıl tarafından 10 Kasım 1950, Cuma günü açıldı.
-Soma Şubesi: Umumî Katip Abdurrahim Zapsu tarafından 12 Kasım 1950, Pazar günü açıldı.
-Diyarbakır Şubesi: Umumî Katip Abdurrahim Zapsu tarafından 19 Aralık 1950, Salı günü açıldı.
Büyük Doğu Cemiyeti’nin, faaliyette bulunduğu 1 sene, 10 ay, 29 günlük süre içinde, resmi olarak açılmış şubeleri yukarıda zikredilenlerden ibaret kaldı.
5-CEMİYETİN FESHİ
12 Mayıs Cumartesi günü Cemiyet lokalinde Necip Fazıl başkanlığında toplanan Umumî İdare Heyeti’nin aldığı 34 No’lu karara göre:
‘’İşte bu kararlar manzumesi, Büyük Doğu Cemiyeti’nin hayat ve akıbeti üzerinde birinci derecede müessir bulunan aşağıdaki hususları ihtiva etmek üzere Cemiyetler Kanunu ve Ana Nizamnamemiz gereğince U.H.İ yerine kaim Kurucular Heyeti ve anların U.H.İ vazifesine memuren seçtiği şahısların iştirakiyle ve ittifakla kabul olunmuştur:
1-Evvelki kararlarımız gereğince şu anda resmen ve kanunen şube mevkiinde bulunan teşkilatımız İstanbul’daki Umumî merkezinden sonra, harf sırasıyla ve sadece Afyon, Kayseri; Kütahya, Malatya ve Tavşanlıdan ibarettir. Soma ve Diyarbakır şubelerimiz kendi kendilerine infisah etmiş ve bu halleri tarafımızdan aynen kabul edilmiştir. Bunlardan, aynen hiçbir azasının Merkezce kaydı bulunmayan ve bir emr-i vaki şeklinde kendi kendisini teşkil edip bilahare Ana Nizamname hükümlerini yerine getirmeyen ve bu bakımdan şube olmanın kanuni vasıflarına malik olmayan Diyarbakır şubesi ile her uzvunun istifasını bildirmiş bulunan Soma şubesi teşkilatına mensup üyelerin, Cemiyetimizle hiçbir alakası kalmamıştır.
2-Yine evvelki kararımız gereğince, resmî ve kanunî şube mevkiindeki Afyon, Kayseri, Kütahya, Malatya ve Tavşanlıdan davet edilen temsilcilerin vaktinde geldikleri, her birinin şubeleri adına gerekli salahiyet mektubuna veya makamına sahip bulunduğu ve böylece mevcut bütün şubelerimizin temsil vaziyetinde olduğu memnuniyetle tespit edilmiştir.
3-Bu içtima sadece U.İ.H toplantısı mahiyetinde olup, yalnız bu heyet tarafından Cemiyeti topyekûn ihata etmek üzere verilecek kararlara temel olma mevkiindedir. Şube temsilcilerinin toplantıya iştirakları ise, şubelerin en kat’i fikir ve temayüllerini bilmek, kat’i hüküm mevzuundaki müşaverede kendilerinden faydalanmak ve kendilerine istinat edip son kararda Cemiyetimizin bütün ruh ve iradesini tecelli ettirebilmek içindir. Bu bakımdan şube temsilcileri, yukarıdaki ölçü ile U.İ.H müzakerelerine iştirak ve U.İ.H kadrosunun imza hanesi altına, kanaatlerinin karar halinde tecellisini gördükleri manasında imza etmekle mükelleftirler.
4-Varılan ilk hüküm, mahfuz ve mazbut vesika ve kayıtlara, ayrıca şube temsilcilerinin bilgisine istinaden, 1950 yılının Nisan ayından sonra hiçbir şubenin Umumî Merkezle nakdî alakası kalmadığı, yani Umumî Merkeze hiçbir para göndermediği hakikatidir. Teşekkülleri işte bu hükmün içine giren Kayseri ve Malatya şubelerinden sonraki Afyon ve Kütahya şubeleri ise, kezalik yukarıdaki tarihten ileriye ve hatta geriye doğru, Umumî Merkeze hiçbir şey göndermemiştir. Tavşanlı kadrosunun da aidatı, Ekim 1950 yılına kadar Umumî Merkeze intizamla gönderilmekte devam etmiş ve bu tarihten sonra bilhassa orada şube açılmasını takiben durdurulmuştur. Bu mevzu da ana hüküm ve karar şudur ki: Şubelerimizin hiçbiri, masrafı her ne olursa olsun, iradını toplayıp Merkeze göndermek ve oradan topyekûn masrafını istemek hususunda Ana Nizamnamemize riayet edememiştir.
5-İşte bu vakıaya nazaran Ana Nizamnamemiz mucibince bu şubelerin bütün azasıyla tasfiyesi mümkün ve lâzım olduğu halde, Umumî Merkez ihtiyar ve salahiyet hakkını kullanarak böyle bir harekete asla teşebbüs etmemiş ve her an yeni fırsat ve tecellilerle vaziyete bir salah şekli aramış ve kollamıştır. Bu husus gerek Merkezden Şubelere, gerekse şubelerden Merkeze doğru bir bakışta tespiti kabil bir gerçektir.
6-Netice itibariyle Büyük Doğu Cemiyeti, vaziyetin tersine olması icap ederken, bir şahıs malı olan Büyük Doğu Mecmuasına yük olmuş, masraflarını bu yolla Umumî Reisin şahsi kesesine yükletmiş ve hakikatte göründüğünden çok daha fazla olarak Umumî Reise birkaç bin lira borçlu kalmıştır.
7-Kurucular ve U.İ.H vazifesine memur olarak seçilen arkadaşlar, kendi aleyhlerine olan şu noktayı ittifak ve tehalükle beyan ederler ki, Umumî Merkez tarafından da şubelere karşı alaka ve sevki idare ölçüleriyle büyük zaaflar gösterilmiştir. Fakat bu halin sebebi, Umumî Reisin başındaki bin bir siyasi mücadele ve mecmuasının doğurduğu efsane çapındaki meşguliyetler olduğundan ve kendisine yardım edebilecek çapta arkadaş ve gönüldaş temin edilemediğinden tam bir özür vaziyeti bulunduğuna kanaat getirilmiştir.
8-Bu noktaya kadar tespit edilen hususların manası, bir iç mesele olarak, Büyük Doğu Cemiyetinin, hiçbir ferdiyle gayeye layık olamadığıdır.
9-Vaziyetin dış ifadesine gelince, Cemiyet ve gayenin sükûtu için, düşman cephe bütün şubeleriyle, sayısız teşkilatıyla ve en tesirli metotlarıyla çalışmış, ona göre bütün hücum ve tasallutlarını planlı olarak yerine getirmiş ve bu davada Cemiyet bütünlüğü, vazifesi bakımından hiçbir varlık göstermemek şöyle dursun, belki de kısmi olarak bu hücum ve tasallutların tesiri altında kalmıştır.
10-Bu umumî tablo karşısında, ruhi ölçüler, Cemiyet dimağı mevkiindeki U.İ.H’nin batınında kalarak, derhal Ana Nizamnamenin şiddetle tatbikinden ve Cemiyetin tam bir tasfiyeye tabi tutulmasından başka çare bulunmadığı hükmüne varılmıştır.
11-Hesap tasfiyesi neticesinde, aidatını bugüne hiç olmazsa 1951 yılının ilk ayına kadar ödememiş bulunan ve bu vaziyet Umumî Merkez kayıtlarınca sabit olan azanın hepsi birden Cemiyet kadrosundan çıkarılacaktır. Şu kadar ki, hıyanet yüzünden vukua gelmemiş olan bu ihmallerin belirttiği ihraç muamelesinin ismi, hususi ihraç muamelelerinden ayırt edilmek için ‘tasfiye’ tabiriyle ifade olunacaktır.
12-Şubelere aidatını sonuna kadar mahallen verenler bulunsa bile, bu aidat şubelerce Merkeze gönderilmediği için, mevcut beş adet şube de bütün azasıyla tasfiye edilecektir.
13-İşte bu karar mucibince şubeler azasının Ana Nizamname mucibince tasfiye edildiği ve o mahalde Büyük Doğu Cemiyeti teşkilatının kalmadığı, Umumî Merkezce mahallî vilayet ve kazalara resmen bildirilecektir.
14-Aza arasında aidatını eksiksiz olarak verenler 29 numaralı karar mucibince derhal liste halinde tanzim edilecek ve adetleri her ne olursa olsun, Cemiyet Umumî Heyetini teşkil edeceklerdir.
15-Umumî Heyet Kadrosu tespit edildikten sonra bunlar derhal fevkalade mahiyette ve Cemiyetler kanununun tayin ettiği şekilde Büyük Divanı kurmaya ve Cemiyet hakkında karar vermeye davet edileceklerdir.
16-İşte bu Umumî Heyet makamındaki Büyük Divana, içli ve dışlı en ince ruhî, fikri, içtimaî, idarî, siyasî ve malî sebepler yüzünden Cemiyetin Feshi lazım geldiği izah ve teklif olunacak ve karar kendilerinden beklenecektir.
17-Umumî Heyet Cemiyeti fesih kararını verdiği takdirde, bu Divanın dimağı olan şahıslar, bugüne kadar elde edilen tecrübeler neticesi olarak, bütün efradını cami ve ağyarını mani şekilde derhal ‘Büyük Doğu Partisi’ni kurup kurmamakta serbest kalacaklardır.
18-Şube vaziyetindeki teşekküller arasında en sağlam sadık, iler, fedakâr ve vefakâr gönüldaşlarına malik bulunan Büyük Doğu Cemiyeti kendilerini kendi ihtiyar ve anla bir muamele zarureti yüzünden tasfiye ederken, maziye ve istikbale doğru her oluşun yine kendilerine istinat edeceği fikrini hiçbir an kaybetmeyecek ve bu şartlar altında şubelerden, tasfiye vaziyetine bütün gönülleriyle katlanmaları gibi bir mefkurevi bir fedakârlık ve anlayış bekleyecektir.
19-İşte bu karar aynen ve mukaddes gayenin hiçbir hakikati gizlemez nefs muhasebesi halinde, Mecmuamızın ilk sayısında intişar edecek; ve bundan sonraki U.İ.H toplantısı üç gün zarfında vâki olarak, Cemiyette kalan azanın tespiti ve bunların davetiyle Büyük Divanın teşkili hususunu hemen yerine getirecektir. Kararımızın son cümlesi ‘Tevfik Allah’tandır.’ Ölçüsünden ibarettir.’’
Bu kararın Büyük Doğu Dergisinde yayınlanmasını takiben, Cemiyet üyeleri, son kalanlar şeklinde tespit edilerek 26 Mayıs Cumartesi günü saat 14’te, Büyük Divanı kurmak ve Cemiyet hakkındaki son kararı vermek üzere, Cemiyetin vilayet karşısındaki İzzetin handaki lokalinde toplantıya çağrıldı. Cemiyet üyeleri belirlenen gün ve saatte eksiksiz olarak Cemiyet Merkezinde toplandı. Necip Fazıl’ın yaptığı açış konuşmasının ardından alınan 3 maddelik Umumî İdare Heyeti kararının 2’inci maddesine göre; ‘Cemiyet üyelerinin, içinde bulundukları siyasî, ruhî, içtimaî, malî amiller yüzünden Cemiyetin topyekûn feshine karar verildi.’
(Hece Dergisi Özel Sayısı: ‘Düşünce, Tarih ve Bir Coğrafya Tasarımı Olarak Büyük Doğu ve Necip Fazıl Kısakürek’ )
Bunu düşünen ve kaleme alan zati mühtereme ne yazsam ki “ALLAH” in dinde ona olan saygınlığımı yerine getirdiğimi aklı selim düşünebilirmiyim…….Şükür SANA EY ALLAH’im bütün kapılar kapandığında sağlıklı bir yaşam ve kulluğuna bizi kabul eyle ya RABBİM….amin.