Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Cavit

Menemen Hadisesi ve Kubilay

Recommended Posts

Menemen Hadisesi ve Kubilay

kubilay.jpg

Rauf Bey ile ilgili yazıda atıftabulunulan metni inceleyen bazı araştırmacı izleyiciler İzmir Suikastinin bir komplo olduğu ve bu şekilde muhalefetin kolayca ortadan kaldırıldığı yönünde yorumlara da işaret ederek, acaba "Menemen hadisesi de böyle değil midir" şüphesini dile getirdiler. Bu konuda uzman değilim, okuduğum çok ama yorumu tarihçiler ve siyaset bilimcilere bırakacağım. Sadece geçen hafta medyaya yansıyan ilginç bir haberi aktarmak isterim. ABD’nin ilk Türkiye Büyükelçisi Joseph C. Grew Türkiye ile ilgili anılarını derlediği kitap yeni çıkmış ve Menemen hadisesini anlattığı bölümde şunlar yazıyormuş:

 

[...] Bu noktada genç bir ihtiyat zabiti, Kubilay sahneye çıkıyor. Oraya bir askeri birlikle mi gönderildi, yoksa sadece meydandan geçmekte miydi; çelişen haberler mevcut. Her halükarda, üniformasının kendisini koruyacağına güvenerek, tahrikçilere tek başına yaklaşıyor ve Derviş Mehmet ile tartışmaya başlıyor. İhtiyatsızca hareket ettiği hususunda görüş birliği var. İddiaya göre Derviş Mehmet tarafından vuruluyor. Akabinde bir gece bekçisi Derviş Mehmet’i vuruyor ve ardından o da vuruluyor. Hükümet yanlısı gazeteler, Kubilay’ın başının kesildikten sonra bir sırığa takılarak dolaştırıldığı ve fanatik dervişlerle yardakçılarının kanını içtikleri konusunda ısrar ediyor, ama bu haberlerin gerçekliğinden şüphe etmek için yeterince sebep var. Bu zaman zarfında askeri yetkililere haber veriliyor ve makineli tüfek eşliğinde bir manga jandarma olay mahaline geliyor; çıkan çatışmada dervişlerden üçü öldürülürken, biri kaçıyor.”

 

[...] Manisa, Menemen ve Balıkesir’de sıkıyönetim ilan edildi. 100’den fazla kişi divan-ı harbe verildi, bunlardan 15-20 kadarı hocaydı. Basın, ölü kahraman Kubilay’ı, halkın coşkusunu uyandırmak ve Türk gençliğine -özellikle ordu içindeki genç nesle- Cumhuriyete sadık kalması yolunda nasihatte bulunmak amacıyla kullanmıştır. Kubilay’ın deli cesaretiyle hareket etmiş olduğu yolundaki kanaatin aksine, hükümet kahramanlığı üzerinde duruyor. Şerefine mitingler tertip edildi. Yine de kamuoyu ilgisiz kalmayı sürdürüyor. Anlaşıldığı kadarıyla, bir zamanlar öğretmen olan bu genç subay hakkında bariz bir coşkuya rastlanmıyor. Buna mukabil hükümet ve ordu ziyadesiyle ilgili. Halkla hükümet arasında geniş bir uçurum var.

 

Çoğumuzun bildiği bir başka konu da Menemen hadisesi sebebiyle asılanlar arasında bir de Yahudinin yer alıyor olması. Araştırmacı Rıfat Bali'nin aktardığı, hadise sebebiyle asılan Hayim oğlu Jozef ile Vakit ve Cumhuriyet gazetelerinde yer alan şu ifadeler ve 27 Şubat 1931 tarihli The Jewish Editonicle gazetesine atfen söyledikleri ilgi çekici (Olayla ilgili bir resim de Tempo dergisinde yer alıyor):

 

[...] ‘Yaşasın şeriat, şeriat isterim’ diye bağırdım diye beni buraya getirdiler. Neme lazım benim şeriat? Şeriat nerede ben nerede? Ben Museviyim havraya bile gitmem. Benim işim tekkede, kahvede altı kol iskambil oynamaktır. Amma serbestçilerin (Serbest Cumhuriyet Fırkası kastediliyor) birincisiydim.’ [...] ‘Kalabalıkla birlikte ‘Yaşasın şeriat’ diye bağırmakla suçlandım. Ancak ben Yahudi’yim ve farmasonum. Bu gösteri ile ne alakam olabilir? Hakikat şu ki ben Fethi Okyar Bey’in Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın üyesiyim ve hükümet canımı almak istiyor.’

 

Bu beyanlar ve ABD elçisinin hatıraları Rauf Beyin yeğeninin anlattıkları gibi olaylardaki sis perdesinin açılmasında yardımcı olabilir. Öte yandan, Kubilay hadisesinde yedek subayın başı kesildi mi kesilmedi mi, ne önemi var? Sonuçta öldürülmesi başlı başına bir suçtur, hatta başı kesilmişse vahşettir. Savunulacak yanı da olamaz. Üzerinde durulması gereken, bu olayın abartılıp CHF tarafından Serbest Fırkanın kapatılması ve muhalefetin ikinci defa kitlesel olarak susturulmasında kullanılıp kullanılmadığıdır. Sonuçta İstiklal Mahkemeleri fazla mesai yaparak yurdun dört bir yanından bir sürü alakalı alakasız adamı toparlayıp -kahvede iskambil oynayan yahudisi de dahil- irtica suçuyla idam sehpasına göndermişse bu işte bir bit yeniği aranması da tabiidir. Zaten bu konuda çok şey yazılıp çizilmiştir, bizimkisi ABD büyükelçisinin hatıraları sebebiyle konuyu şöyle bir hatırlamaktan ibaret.

 

Bu arada gözüme çarpan bir ilginç notu daha aktarayım, ne kadar doğru bilemem, ünlü şovmenimiz Mehmet Ali Erbil de Menemen hadisesinin kışkırtıcısı olduğu iddiasıyla idam cezasına çarptırılan Erbilli Şeyh Esat Efendinin torunu imiş. Habere göre Mehmet Ali Erbil kendisine bu bilgi verilince hayret etmiş "bana dedemin polis olduğu söylenirdi" demiş. Yani işin ilginç boyutları da var. 12 sene okutulan İnkılap Tarihi kitaplarımızın güdüklüğüne bakıp hayıflanmamak elde değil, ne dersiniz.

 

posted by izlenimler at 6:48 PM

 

http://entellektuel99.myfreebb.com/viewtopic.php?t=679

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...