BDG 76 Report post Posted November 8, 2007 İSTANBUL SONRASI: Bediüzzaman, İstanbul'da aldığı beraat kararından sonra Emirdağına çekiliyor ve her zamanki içine kapanık hayatını orada sürdürmeyi uygun görüyor. Bir Ramazan günü... Bediüzzaman kırlarda ve içiyle konusmakta... Yanına bir jandarma basçavusu geliyor. Basçavusun arkasında, ayrıca, silâhlı, üç jandarma eri... Çavusun Said Nursî'ye hitabı : — Sen sapkasız geziyorsun!! Sapka giymen lâzım! Gel bizimle karakola! Zulmün bu kadarı olur! Dağlarda, iç hayatına dalmıs, yalnız nefsini muhatap tutan ve sehir veya kasaba, sokak ve meydan dedikleri yerlerde boy göstermeyen bir insana bu teklif, (Giyyom - Tel) in selamlamaya mecbur tutulduğu sapka misalinden daha büyük bir cinayet ve sefalet arzetmektedir. Bediüzzaman, hâdiseyi arkasındaki makamlara ve talebelerine bildiriyor ve tazyikin bu denî sekline mâni olmalarını istiyor. Ankara'daki Nur talebeleri bu sikâyet yazısının bir kopyasını Samsun'da çıkan gazetemsi bir dergiye gönderiyorlar, dergi onu ve onun etrafında birkaç yazıyı nesrediyor ve hemen takibe uğruyor. O sıralarda Malatya hâdisesi olmus, bugün artık posası bile çürümüs bulunan, muharrirlik iddiasında bir dönmeye, din gayretlisi, fakat inceliklerden habersiz birkaç çocuk güya bir suikast plânı tertiplemis; ve dönmeden akan bir fincan kana mukabil, yekûnu 200 yıl hapsi geçen bir ceza isteğiyle 15 - 20 kisi zindanı boylamıstır. Bu hapsedilenleri fikirde kıskırtmıs olmak ithamiyle de tevkif edilenler arasında Necip Fazıl Kısakürek, Osman Yüksel, Samsun'daki derginin sahibi ve ayrıca bir muharrir vardır. Vaziyet açıktır; Adnan Menderes'ten en cömert mikyasta himaye beklenilen bir anda, Malatya hâdisesi dolayısiyle topyekûn dinî cereyan durdurulmakta, vicdanlar talan edilmekte ve müslüman kadınların basörtülerine kadar İslâmî mahremiyet didik didik edilmektedir. Bu hâl Said Nursî ve Nur talebelerine de sirayet ettiriliyor ve Samsun'da çıkan dergi ve yazılar münasebetiyle bir Nur talebesi tevkif olunuyor. Bir de, basta «Büyük Doğu» bulunmak üzere dinî mâna tasıyan eserlere malûm basında müthis bir hücum... Nur Risalesi de aynı hücuma hedef... Nurcuların evleri basılıyor ve sandıklariyle beraber dillerinin altına kadar her seyleri aranıyor. Samsun'da muhakeme; ve istinabe ifade sonunda beraet... yoliyle verilen İste ifadesinden bir parça : «— Acaba, bu vatan ve dinin gizli düsmanlarının bu esedd-i zulm-ü nemrudânelerine karsı, manevî pek çok kuvveti bulunan bu fedakârın tahammülü ve maddî kuvvetle ve menfi cihette mukabele etmemesinin hikmeti nedir? iste bunu, size ve umum ehl-i vicdana ilân ediyorum ki, yüzde on zındık dinsizin yüzünden doksan masuma zarar gelmemek için, bütün kuvvetiyle dahildeki emniyet ve asayisi muhafaza etmek için, Nur dersleriyle herkesin kalbine bir yasakçı bırakmak için, Kur'ânı Hakîm ona o dersi vermis... Yoksa bir günde yirmi sekiz senelik zalim düsmanlarımdan intikamımı alabilirim. Onun içindir ki; asayisi masumların hatırı için muhafaza yolunda haysiyetini, serefini tahkir edenlere karsı müdafaa etmiyor ve diyor ki: Ben, değil dünyevî hayatı, lüzum olsa âhiret hayatımı da millet-i İslâmiye hesabına feda edeceğim.» Quote Share this post Link to post Share on other sites
asyam 6 Report post Posted November 10, 2007 «— Acaba, bu vatan ve dinin gizli düsmanlarının bu esedd-i zulm-ü nemrudânelerine karsı, manevî pek çok kuvveti bulunan bu fedakârın tahammülü ve maddî kuvvetle ve menfi cihette mukabele etmemesinin hikmeti nedir? iste bunu, size ve umum ehl-i vicdana ilân ediyorum ki, yüzde on zındık dinsizin yüzünden doksan masuma zarar gelmemek için, bütün kuvvetiyle dahildeki emniyet ve asayisi muhafaza etmek için, Nur dersleriyle herkesin kalbine bir yasakçı bırakmak için, Kur'ânı Hakîm ona o dersi vermis... Yoksa bir günde yirmi sekiz senelik zalim düsmanlarımdan intikamımı alabilirim. Onun içindir ki; asayisi masumların hatırı için muhafaza yolunda haysiyetini, serefini tahkir edenlere karsı müdafaa etmiyor ve diyor ki: Ben, değil dünyevî hayatı, lüzum olsa âhiret hayatımı da millet-i İslâmiye hesabına feda edeceğim.» Nasıl engin bir yürek Ya Rabbi! Dünya hayatından zaten çok vazgeçmiş bir şekilde âhiretini de feda etmeye behemehâl hazır!.. Üstelikte ne için... Quote Share this post Link to post Share on other sites
goksal 3 Report post Posted November 10, 2007 üstad..... buyuk ınsan... nur ıcınde yatsın.... Quote Share this post Link to post Share on other sites
the_OTTOMAN 0 Report post Posted November 14, 2007 said nursi hakkında tam söylenecek şeyler ÜSTADım dememiştir. fitne ve fesat olmaması için.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Lider 0 Report post Posted November 15, 2007 said nursi hakkında tam söylenecek şeyler ÜSTADım dememiştir. fitne ve fesat olmaması için.. Fitne ve Fesat mı dediniz. Neden Fitne ve Fesat olsun ki. Quote Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted November 16, 2007 said nursi hakkında tam söylenecek şeyler ÜSTADım dememiştir. fitne ve fesat olmaması için.. Selamlar, Katılmak mümkün değil, zira böyle bir neticeye varmak, Üstad'ın izlemiş olduğu çizgiyi göz önünde bulundurduğumuzda muhal gibi duruyor. Evvelâ, Üstad'ın "fitne çıkmasın" düşüncesini taşıdığı zamanlarda leyhte yazı yazmayı değil, sessiz kalmayı tercih ettiğini göz önünde bulundurmalıyız. Cevat Rıfat Atilhan meselesinde Üstad uzunca bir süre sükûnetini muhafaza etmiş ve bu doğrultuda davranmış, Cevat Rıfat'ın tesiri azaldığında da fitneye zemin hazırlayacak ortamın kalktığını düşündüğünden ne karaktersizlikte bir insan olduğunu Cinnet Mustatili'nde dile getirmiştir meselâ. Ayrıca, Peyami Safa ile girdiği polemiklerinde yer yer "Birbirimize düştüğümüz intibaını uyandırmayalım ki dışarıdan bakanlara malzeme olmayalım" mealinde sözleri de vardır. Bunun dışında, Üstad'ın, ciddi bir hata ile karşılaştığında kalemini kullanmaktan asla çekinmediğini de biliyoruz. Tesiri Cevat Rıfat'ınkinden çok daha fazla olmasına rağmen, Üstadla aynı mürşide tabî olduğu iddiasındaki bir kişinin, "Demirel'in mason olduğunu bilmiyoruz; bir Müslüman'a mason diyen ise, Müslüman bir kişiye kafir dediği için kafirin ta kendisidir!" şeklinde özetleyebileceğimiz iddiasına çok sert bir tepki göstermiştir (Tepkinin dozajı için Polemikler bölümümüzü kurcalayabilirsiniz). Aynı zamanda Üstadın Mevdudî, Seyyid Kutub ve Muhammed Hamidullah gibi büyük sempati toplamış kişileri de sert bir dille eleştirdiğini görüyoruz. Buradan, Said Nursi Hz.'nin zikredilen kişiler gibi ciddi bir hata yapmadığına varabileceğimiz gibi, Üstad'ın ona karşı beslediği sevgiyi, sessiz kalmayışından ve bir kitabının büyük bir bölümünü, bu kişinin mazlumluğunu, hem de şahsına dair müsbet kanaatini de defaatle belirterek anlatmaya ayırmasından çıkarabiliriz. Özellikle 1950 BD'lerinde Risale-i Nur'ların neşredilmesi, Üstad'ın Said Nursi'ye gösterdiği sempatinin bir ispatıdır, zira daha sonra bu hareketinden pişman olduğuna dair hiçbir alamet yok elimizde, aksine Said Nursi'yi takdir yolunda devam ediyor kendisi. Bu neticeden onun "Nurcu" olarak tabir edilen gruba intisab ettiği ve Said Nursi Hz.'ni kendisine mürşid edindiği kanaati doğmasın, zira Nurcu'ların çoğunun aksine Üstad özellikle Birinci Said'i tenkit de etmektedir ve hayatının hiçbir döneminde Nurculuğuna delalet edecek bir tutumu olmamıştır. Dışarıdan sempati beslemek mevkiindedir Üstad, fakat yazdıklarındaki samimiyetinden şüphe etmemek gerekir. Zira hadisat ve hakikat, bize bunu söylüyor. Saygı ve selamlarımla Quote Share this post Link to post Share on other sites
Lider 0 Report post Posted November 16, 2007 Cvp için teşekkür.. Allah razı olsun.. Yazının hepsini okudum ve cvp güzel.. Quote Share this post Link to post Share on other sites