Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Fatma Topcu

Üye
  • Content Count

    81
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    6

Posts posted by Fatma Topcu


  1. Hep kadın şöyle olmalı, kadın böyle olmalı diyip duruyorsunuz. Sanki kadının kahkaha atması anormal erkeğin pek tabii hakkı. Sanki toplumsal çöküntünün tek müsebbibi kadınlar. Kadın bir halt yiyorsa -afedersiniz- tek başına yemiyor. Adamın birine kızmışlar "Neden böyle kadın ticareti yapıyorsun?" diye, "Alıcısı var." demiş. Demek ki bu nevi kadınlara ilgi duyulmasa sayıları azalacak. Erkek de en az kadın kadar kendini sakınmalı. Mesela ben bir erkeğin yanına oturmam ama bir erkek benim yanıma çok rahat oturuyor. Ben 2. kez göz temasından kaçınmaya gayret ederim, bir erkek senin anatomi kitabını yazacak kadar inceleme hakkı bulur kendinde. Bir sıkıntı zuhûr etmişse iki tarafın da katkısı var bunda. Aynı şey toplumsal hayatta kadının yeri mevzusu için de geçerlidir. Günahtan korunmak istiyoruz öyleyse kadınlar evlere. Hayır efendim, siz de o göz kapaklarınızı sadece uyurken kullanmayın.

    • Like 2

  2. Bu ibrik ya porselenden, kırılmış

    Ya demirden, eğilmiş

    Ya naylondan, yamulmuş. Normal değil kesinlikle, katiyyen değil. "Bakın, görün böyle numuneler de var." diye Allah tarafından bize ibretlik gönderildin herhalde. Kadınlardan bahsederken bir bedevî edâsına bürünmezseniz sevinirim.


  3. Prensip olarak kadının çalışması haram değildir. Örtünmeye riayet etmemesi, yabancı erkeklerle kırıla döküle konuşması, yabancı erkekler için süslenmesi ve kokulanması haramdır. Erkeklerle karma olarak çalışmasında bunlardan birinin bulunmaması hemen hemen mümkün olmadığı için bu da haram sayılmıştır. Helal olan bir işte, helal bir iş akdi ile çalışmış olduktan sonra elde edeceği kazanç da helal olur. (Faruk Beşer-Hanımlara Özel Fetvalar)

     

    Bir erkek yerine iki kadın şahitliği meselesine gelince bu erkeklerin üstünlüğünü göstermez. "Fikirler, kadınların dimağına değil kalbine işler. Ve bu yoldan onlara tesir ederler. Bîtaraf olamamak, tessürden hoşlanmak, muhakemeden ziyade duygu ile hareket etmek rekabetin bütün ahlakî ve amelî aksiyonlarına, nihayet sezişe dayanan bir istikamet verir. Kadın muhayyilesinin realiteyi değiştirici olan hassası yüzündendir ki kadın, daha vesveseli daha kuruntuludur. Yani bu durum kadının fizyolojik ve psikolojik özelliklerinden ötürüdür." ( Cemil Sema Ongun-Yeni Kadın)

     

    Serbest hayat, iş hayatı ve memuriyet kadının yaratılışına, ruh yapısının gelişmesine uymayan şeylerdir. Evinden ve aile çevresinden uzaklaşan kadın ya kadınlık niteliklerinden kaybeder ya da işi ve memuriyetini eve çevirir. Buna rağmen İslâm'ın önerdiği tedbirler çerçevesinde kadınların başarabilecekleri memurlukları yapmalarında sakınca görmemek gerekir. İslâmî hükümlerin uygulandığı bir toplumda kadını tacir, tabip olmaktan meneden bir şey yoktur. (İslam'da Kadın-Prof.Dr. Bekir Topaloğlu)

     

    Evet arkadaşlar şimdilik bu kitaplardan alıntı yapmak daha işime geldi zira ev İsmailağa Cemaati'nin savunduğu görüşleri yansıtan kitaplarla dolu ve bu cemaatin de bu hususta ne düşündüğü hepimizce mâlumdur.

    Şeriat ve takva açısından kadının çalışmaması gerekir ben de bunun bilincindeyim. Yalnız fetvaya göre hayatımı idâme ediyorum doğrusu. Hanefi mezhebinde zorlama bir ittifakla kadının çalışmasında bir beis bulunmadığı belirtilir. (Mezkûr eserlerin birinde gördüm ama hangisiydi hatırlamıyorum.) Ancak şunu diyebiliriz, bu fitne ortamında kadının çalışması uygun değildir. Her ne kadar kendimizi muhafazaya çalışsak da (Koku sürünmek bile yok yani düşünün, bunu uygulayabilen kadın sayısı çok azdır.) Benim de tek isteğim sadece kız öğrencilere eğitim veren bir İhl'de vazife yapmak. Rabbim niyetimi biliyor. Ama o kadar tahsil görüp evde oturmak da işime gelmiyor.

     

    Geçim derdi erkeğin boynuna amenna ama günümüzde bu mümkün mü? Ha şunu da diyeyim, imkanlar el verirse ille de çalışacağım diye tutturmak niyetinde değilim zaten. Evde otur, çocuğu uyut, kitap oku, ohh miss. :)

     

    Feminist ayaklarına girmeme bakmayın, o, damarıma basılınca ortaya çıkıyor. Olması gerekenin biz de farkındayız ama yapamıyoruz. Aynı çarşafın en iyi örtünme şekli olduğunu düşünüp de giyememem gibi.

     

    Ama yine diyorum, kadın toplum hayatından so-yut-la-na-maz. Gidip araba reklamında kadınların kullanılması da hoş değil tabi. İslâmî değerlere riâyet edilerek orta bir çizgi bulunmalıdır. Kadın doktor olmazsa olmaz, kadın eğitmen olmazsa olmaz, bu açık. Bayan kuaförü de mi olmasın ;)

     

    Velhâsılı efendim haklıyım, haklısınız.. Nasreddin Hoca'nın fıkrası misâli..

    • Like 2

  4. Ben de katsayı sorunundan dolayı son yıl kolejde okumuştum. Bütün kolejler Yunan ilmini dayatmıyor. Yunan ilmi diyince aklıma Mahmut Efendi'nin "Yunan ilmi kucakta, Kur'an ilmi bucakta" sözü geldi. Yine diyorum çevre önemli amenna aile daha önemli.

    Rabbim yolundan ayırmasın..

    • Like 1

  5. Sayın İbrikçi, karamsar yaklaşıyorsunuz. Yoksa rızkımızdan şüphe mi ediyoruz? Çoğumuz devlet okullarında okuduk. Iyi yetiştik çok şükür. Her şeyi okuldan beklemek yanlış olur. Eğitim ailede başlıyor. Özel okula da versen çocuğuna belli prensipler kazandıramamışsan yine kayıp bir çocuk olur. Öyle evlat yetiştirmeliyiz ki aklımız onda kalmamalı. Üniversiteyi il dışında okudum, afedersiniz istediğimi yapabilirdim. Ama kendimizi muhafaza ettik çok şükür. Özel okuldan ziyade sırf kız ya da sırf erkeklerin okuduğu okula verilmeli.

     

    Geçim meselesinde haklısınız. İstanbul gibi büyük şehirlerde kadın-erkek beraber ancak geçim sağlar. Devrin şartları bunu gerektiriyor. Ama çalışan anne de olsa çocuğunu 3 yaşına kadar anne yetiştirmelidir. Lüks yaşamdan kaçınıldığı sürece Rabbim yardım eder. Geçim endişesiyle çocuktan kaçınmak yanlış. Ben özellikle dindar ailelerin mücahit ve mücahideler yetiştirmesinden yanayım. Diğerleri zaten köpek gezdiriyor, afedersiniz. :)

    • Like 1

  6. Devlet kesinlikle yanlış yapıyor, 3 çocuk az :)

    Boşanmaların çoğalmasının 1. etkeni bence kadınlar. Ekonomik özgürlüğünü eline alan kadın en ufak bi anlsşmazlıkta mahkemeye götürüyor işi. Tahammül yok, karşılıklı anlayış yok. Aldatma hususunda da ben hakiki bir dindar erkeğin aldatacağına inanmıyorum. Toplumsal yapımızdaki dejenerasyonun nedenleri araştırılmalı. Islamdan uzaklaştıkça sıkıntılar çoğaldı. Dizi ve filmler ahlakî yozlaşmaya neden oluyor. Ya da gençler oradaki gibi bir aşk umuduyla evleniyor sonra tek celsede boşanıyor. Evlilik gerçekten çok düşünülüp öyle adım atılması gereken bir müessese. Fikri, ruhu uyuşacak kişilerin önce. Üstadın evliliğini yine bu sitede okudum ve Neslihan Hanım'ın nasıl sabrettiğini gördüm. Şimdikilerde sabır da yok. Hayırlı, kaliteli evlatlar yetiştireyim düşüncesi de yok. Şu an garip ve isyankar bir ruh hali içerisindesin ya da öyle hissediyorum. Allah temizleri temizlere nasip eder, bu minvalde bir ayet vardı sen daha iyi bilirsin.

     

    Konuyu derinlemesine işlemek isterdim seninle ama burası yeri olmayabilir. Sonra mesajlarımıza dikkat etmemiz hususunda uyarılar alıyoruz falan hiç gerek yok yani :)

    • Like 3

  7. Haklısınız Trradomir (Bu ne demek bu arada? Ben de rumuz istiyorum :)

    Vatana ihanet içinde olanlar bedelini öder umarım. Ve umarım hâlisâne niyetli kardeşlerimiz âh etmezler.

    Ev hali hem de çooook şenlikli. Mümin gece gündüz izleyecek bir tartışma programı bulur; annemle ben odadan çıkarız en sonunda . :)

    Kafa gürültü çekmiyor daha, yaşlandıysam demek ki :)

    Şunu belirteyim Trradomir, güzel yerlerde göreceğiz seni. Buna eminim..

    • Like 1

  8. Sevgili mümin kardeşim,

    Öncelikle sert girersem fikrimi daha iyi savunurum düşüncesinden kurtulmalısınız. Yargılayıcı da olmamalısın. Her kadın birbirinin aynısı olmadığı gibi her erkeğe de "Hepiniz aynısınız." muamelesi yapmak takdir edersin ki yanlış bir tutumdur.

    Şuna katılıyorum: Kadın nasıl kendini sakınıyorsa erkek de sakınacak. Orta çağın kadını şeytan ilan ettiği gibi şimdi de suçher dem kadında bulunmayacak. Zaten dini vecibelerini güzelce yerine getiren her Müslüman da sosyal ilişkilerin ne boyutta olması gerektiğini bilir.

    Merhaba demekten bile çekinen tavırlara gerek olmadığı gibi tokalaşmaya da gerek yoktur. Dengeyi kurmak elzem vesselam..

    • Like 1

  9. Türkçe'nin Sırları diye Banarlı'nın bir kitabı var. Belki okumuşsunuzdur. Insan Türkçe'ye âşık oluyor gerçekten. Gelin görün ki dilimize sahip çıkmasını bilemedik. Kazakça, Kırgızca, Türkmence diye farklı bir dil gibi bahseder olduk. Oysa onlar da Türkçe konuşuyor, sadece farklı şiveler. (Kazak Lehçesi denir ama doğru terim şivedir. Laz şivesi deriz orada da doğrusu laz ağzı demektir, Trakya ağzı gibi. Ama Galat-ı meşhurdur bunlar, farkı sadece akademisyenleri ilgilendirsin.) Biz olmadı deriz bir Kırgız bolbodu der. Kelime başındaki B'yi korur, Eski Türkçe'deki gibi aynen. Mesela ev kelimesine eb denirdi. Yani Kazak, Kırgız'ın konuştuğu Türkçe daha arıdır. Ortak bir alfabe olsa çok rahat iletişim kurulur. Ama gâvurun oyunu bitmez tabi. Adamlar birlik ve beraberlik kurulmasın diye dilimizi tahrif etmişler. Çok basit değişikliklerle. Kril alfabesinde r, g diye p ise r diye telaffuz edilir. Biz yıl deriz, Azeri ıl der. Bunlar telafisi zor değişiklikler değil. Rus kominizmi sağolsun. Hakimiyetleri altında bulunan Yahudilerin, Ermenilerin, Gürcülerin alfabelerine kat’iyyen dokunmadılar ama Türklerinkine dokundular. Iki Türk bir araya gelirse devlet kurar korkusuyla. :)

    Biz Latin alfabesine geçince hakimiyeti altındaki Türklere Kril'i dayattılar. Amaç, Türkiye ile iletişim sağlanamasın. İsmail Gaspıralı "Dilde, Fikirde, İşte Birlik" ülküsüyle bunlarla savaşmıştır. Milli duyguları harekete geçirici bir şiir yazanı bile anında alıp kurşuna dizer ve kurşun parasını ailesinden isterlermiş. Bu zulümleri gördü oradaki Türkler. Sürekli göçlere tabi tutuldular, insanlar telef oldu, cesetler trenden aşağıya atıldı. Kırgız edebiyatçı Cengiz Aytmatov ve Kırımlı edebiyatçı Cengiz Dağcı eserlerinde bu zulmü çok güzel işler.

     

    Biraz ütopik olacak ama bir gün bunu görmeyi çok isterim:

    Türk topluluklarının hepsi, İran'dakiler de dahil (Bugün Azerbaycan'da yaşayan Türk sayısından daha fazladır İran'da yaşayan Türkler.. Tayyip Erdoğan "Burası bizim 2. evimiz derken eleştirenler bu lafın altındaki mesajı alamadı.) evet İran'dakiler de dahil olmak üzere hepsi içişlerinde serbest dışişlerinde Türkiye'ye bağlı olsun. Buna Turancılık da diyebilirsiniz ama bunu gerçekten çok istiyorum.

    Not: Dil hususunda dibine kadar ülkücüyüm. CcC :)


  10. Sayın trradomir, şu an iliklerime kadar ikna oldum cemaat hususunda. Bir konferansında Beşir Ayvazoğlu, oğluna Bu Ülke'yi ezberlettiğini söylemişti. Şu an ben de senin yazını ezberlemek ve cemaatten arkadaşlara bülbül gibi şakımak istiyorum. :) Ben dostlarıma inanmak isteyen biriyim sanırım, bundandır etkilerinde kalışım.. İnsanız be.. Neyse..

    • Like 1

  11.  

    Müennes bir mümine olması gereken müzekker mümin, yukarıdaki pasajdan kadının dört duvar arasında kalması sonucunu nasıl çıkardın, doğrusu hayretteyim. (Biraz da ben şok olma eylemini gerçekleştireyim.) :)

    Üstadın bahsettiği müptezel kadınlar, Cunhuyet kadınları, sen gibi Osmanlı kızı değil be heyyyy ( Fatih Tezcan efekti de vereyim.)

    Neyse sen daha çok bildiğin için bocalıyorsun. ;) Zîrâ çok bilen çok yanılırmış, tecrübeyle sabit tatlim ;)

    • Like 1

  12. Dil devrimiyle ilgili söylediklerinde o kadar haklı ki.. Bir milleti asimile etmek için iyi bir başlangıç dili değiştirmek. Millet 300 yıl öncesinin metnini okur, biz 100 yıl öncesini okumakta zorlanırız. Hatta çoğu kişi Osmanlıcayı farklı bir dil sanır, ne yazık. Cumhuriyetin ve yeni düzenin yerleşmesi için bu şarttır onların zaviyesinden bakınca. Malesef dil devrimi bir hezimettir. Nice değerli eserlerimiz tren vagonlarıyla ülkeden müsvedde kağıt parçalarıymış gibi gönderildi. Bu davranışı ancak işgal kuvvetleri yapar. Bosna ' ya gittiğimde bir kütüphanenin kapısına asmışlar, 2 milyon eser yok edildi, diye. İşte bu da aynı zihniyettir. Kökenimizle bağı kesmekten başka bir amacı yoktur bu kıyımın.

    • Like 1
×
×
  • Create New...