Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

eko

Üye
  • Content Count

    197
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by eko


  1. Seyyid Abdülhakim Arvasi Hazretleri'nin bir talebesinin eline bir gün bir kitap geçer. Kitabı baştan sonra inceler. Kitapdaki her kaide Ehl-i sünnet itikadına uygundur. şaşırır ve kitabı hocasına götürür. Efendi hazretlerine kitabı arz eder. Bunun üzerine Abdülhakim Arvasi Hazretleri şöyle buyurur; Doğrudur kardeşim. Kitap Ehl-i Sünnete uygundur. içindeki her kaide de doğrudur. Fakat, kitabın yazarının bu kitabı yazmasındaki amac maddidir. Para kazanmak için yazmıştır. İhlas ile yazılmamıştır. Bu şekilde bu kitabı okumak insana faide vermez, zarar verir kardeşim buyurur.

     

    Şimdi, bunu göz önüne alın. İçindeki bilgiler doğru. Fakat ihlassız yazılmış bir kitap bile insana zulmet getirir.

     

    Yukarıda adı geçen elemanın kitaplarında ise Hakaret, tenkid, eleştiri vardır. Hem de Eshab-ı Kiram'ı. Bu kitabları okumanın faydası nedir anlayabilmiş değilim. Ben anlatmaktan bıktım, Allah-u Teala hidayet nasip etsin ne diyelim.

     

    Arkadaşlar, size tavsiyem "Oryantalizm" ve "Fundamantalizm" hakkında biraz okuyun. Nedir bu kavramlar bilgi edinin. Amaçları nedir öğrenin. Ufak bir dost tavsiyesi.

    arkadasım kibir kokan yazına, iyi niyetine varsayarak teşekkür etmek istiyorum...

     

    ve bir makaleleyle konuyu kendi açımdan sonlandırmak istiyorum ;

     

     

    Gerçekten Müslüman Mısınız

     

     

     

    Kendinize, gelişmiş toplumların neden Müslüman toplumlar olmadığını hiç

    sordunuz mu? Ben defalarca sordum. Ama sormak yetmediği gibi yaptığımız

    anlamsızlıkların bedelini de ödemiyor. Bugün dünyanın neresine giderseniz

    gidin Müslüman olan birinin kendini belli etmesi gerekmez mi? Peki nasıl?

    Maalesef günümüzde Müslüman toplumlar gelişmemiş ya da gelişmekte olan

    toplumlar. Dünyada söz sahibi bir Müslüman toplum yok. Nedeni ise bence çok basit. Biz gerçekte Müslümanlığın ne olduğunu anlamıyoruz. Yaptığımız sadece

    bize söylenen doğrulara inanmak ve hayatımız boyunca bunlara güvenip,

    sonumuzu bu sanılara emanet etmek. Düşünmek mi? Çok zor bizim için. Hatta

    tehlikeli. Müslümanlıkta en çok yanlış anlaşılan konu sorgulamaktır. Hiç bir

    Müslüman sözde dinini sorgulayamaz. Bu ona haram kılınmıştır. Çünkü

    sorgulamak onun gibi bir kulun haddine değildir! Oysa ki gerçek iman ancak

    sorgulamayla olur. Çünkü aklın ve kalbin ortak hareket etmesi gerekir. Bu

    ancak kafamızdaki ve kalbimizdeki soru işaretlerini gidermekle mümkün

    olacaktır. Nedense biz sorgulamak kelimesinden isyan etmekten başka anlam

    çıkartmıyoruz. Neden sorgulamıyoruz? HAŞA!!! Biz basit bir kuluz. Yıllardır

    peygamberler geldi, alimler geldi, bu işe kafa yormuş muhterem insanlar

    geldi. Onlar gerekeni yaptılar. Bize düşen onların söylediklerine güvenmek.

    İşte bu yüzden biz hiç bir noktaya ulaşamıyoruz. Sizce Türkiye neden geri? O

    da basit. Çünkü kimse üzerine düşeni yapmıyor. Sorgulamıyor. Herkes kendi

    menfaatine uyan neyse ona devam, aksi ise dur diyor. Düşünmeyi, yapıcı bir

    şekilde eleştirmeyi, kıyaslamayı, soru sormayı, çözüm aramayı unutmuş bir

    toplumun Müslüman olması düşünülemez. Olduğu zaman da ancak bizim kadar

    olur. En basit ve güncel örneği televizyon programlarında çıkan saçma

    yarışmalardır. İnsanlarımız o kadar boş vakte ve kişiliğe sahipler ki

    hayatlarında kendilerini adadıkları hiç bir gerçek yok. Başkalarının

    hayatları ya da oyuncak duyguları onları tatmin edebiliyor. Bu kadar basit

    yaşamaya alışmış bir toplumun gerçek anlamda düşünmesini ve yorumlamasını

    beklemek belki de biraz hayal oluyor. Oysa ki Müslüman denildiğinde

    insanların aklına, aklı ve mantığı ile yürüyen, hayatı seven, yaptığı her

    şeyi kendisiyle beraber çevresi için de düşünen, sağ duyulu, ilime ve emeğe

    saygı duyan, barışı ve üretmeyi esas alan, paylaşımı her şeyin üstünde tutan

    insanlar gelmeliydi. Ne yazık ki gelmiyor...

    Size soruyorum. Lütfen siz de kendinize sorun. Nasıl bir Müslümansınız?

    Allah'ı kimden duydunuz? O'nu nasıl tanıdınız? O'nu anlamak için neler

    yapıyorsunuz? Eğer bu soruları irdelemeye başlarsanız göreceksiniz ki

    yaşamda boşlukta duran bir çok soru var ve bunlar sizin için belki de hayati

    bir önem taşıyor.

     

    Bugün gençlerimizin çoğu konuşmasını, ahlakını bilmiyor. Neredeyse herkes

    için küfretmek doğal bir tepki sayılıyor. Şiddet ve öfke hepimizi sarmış.

    Nerede olursak olalım, ne yaparsak yapalım hep kendimizi düşünmemiz bize

    öğretilmiş. Yüzlere bakamıyoruz. Bir şeyler istenir diye selam veremiyoruz.

    Söyleyin lütfen biz Müslüman mıyız?

     

    Ben bir parçayım. Ben Allah'ın bir parçasıyım. Hepimiz gibi... O halde O'na

    yaraşır davranmak benim varoluş borcum ve yaşama kaynağımdır. O'ndan güç

    alırım ve O'na inanırım. O'nunla severim, O'nunla yan yana mücadele veririm.

    Ben O'nunla gözümü açtım, O'nunla kapatırım. İlk kelimem O idi, sonuncusu da

    O olacaktır. Ne bildiysem bana O gösterdi ve ne istediysem bana sadece O

    yardım etti. O'nunla güldüm bu kaypak dünyada, O'nunla anladım insan

    olduğumu. O'na sığındım. Tek amacım; O'nun dostluğunu kazanmak, boşuna

    gelmediğimi kanıtlamak kendi özüme, bilmek, anlamak, sevmek, barışı ve

    paylaşmayı hayatım boyunca yaşamaktır. Ne kazandıysam bu hayata sahip

    çıkanlarındır. O'nunla birlikteyken kaybedeceğim hiç bir şey olamaz!

     

    Melih Sarıoğlu


  2. tarafsız ımmm iki yol çıkıyor

    ya kararsız

    ya da politik bir cevap yolu seçilirki nabza göre serbet olayı gibi her yana kaymaya meyili olan

    çoğu zaman kurnaz kişilik göstermeye çalışır :rolleyes:


  3. bir ülkenin heleki halkın çoğunluğu ben müslümanım diyen bir ülkenin cumhurbaşkanı ramazanda halkın önünde konuşmasını yaparken oruç vakti medyanın önünde su içiyorsa........................... diyecek bir şey bulamıyorum bulduklarımda bana uygun değil

     

    Allah ıslah etsin


  4. ""@ Sivil toplum kuruluşlarına,dernek ve vakıflara bu konuda destek vermeleri için mail atılabilir

    @Radyo,Tv ve basına ahlaki yozlaşma hakkında uyarı niteliğinde basın bildirisi gönderilmeli

    @Sosyal güvenlik ve aile bakanlığına bildiri gönderilmeli

    @Tüm bu yapılanları basın yoluyla duyurulması! ""

     

    sizce bunları hangi kurum kuruluşlar dikkate alacak arkadasım

    zaten ahlakı yozlaştıranlar gayrimüslimlerin tekelinde değil mi o zaman biz onlara milyarlarca mail atsak nolur

    gayrimüslim tekelinde olmayanları bulmak gerekir onlarla irtibata geçmek gerekir onlarla bir akım başlatmak gerekir fakat bunuda gerçekleştirebileceğimiz kurumlar çok az önce onları bulmakla işe başlamalıyız

     

    yani bu işi şuan sanaldan zor gerçekleştirebiliriz

     

    siz çözümü olan var mı demiştiniz di mi ; benim var

    ahlak hareketine herkes kendinden başlamalı herkes kendine çeki düzen vermeli herkes kendi okuyup bilgilenmeli insan bildiğini mutlak dışavurur illaki çevresine hayranlık bırakacak ve sohbet ettiği insanlarda içinde kıpırtı olanları canlandıracak ve bu böyle gidecek üstadın dediği gibi: yarın elbet bizim,elbet bizimdir! gün doğmuş ,gün batmış....

    kısacası çözüm biziz tvden internetten değil daha yakınından içimizin taa kendisinden....

     

    umarım benim ne demek istediğimi tam olarak anlarsınız

     

    sizden ve sizin gibilerden Allah razı olsun ve çalışmalarınıza kolaylık versin


  5. nedamet ve eko;

     

    yahu adamın hayvan oğlu hayvan olduğu, hatta hayvandan da aşağı olduğu yukarıda açıklanmış. Daha bu deyyus, adi, zındık, kafir herifin, neyini okuyor, neyine bakıyorsunuz? Ağır yazdığımı düşünen arkadaşlar; Eshab-ı kiram'a hakaret eden adam başka ne olabilir? O kim ki Alemlerin Efendisi Peygamber Efendimiz S.A.V'in "Eshabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız, hidayete kavuşursunuz" buyurduğu Eshab-ı Kiram'ı aşağılayabilir, hadi aşağılamayı geçtim, kimdir o soysuz kanı bozuk köpek, kim ki o bu güzel Eshab-ı eleştirebilir? O kim, eleştiri yapmak kim. Lütfen yurıdaki mesajları dikkatli okuyun.

    arkadasım okudum o yazıları!!!!!

     

    ali şeriatinin sahabeye karşı biraz saygısız olduğunu da söyledim bu seriatiden gelen değil mezhebinden gelen birşey

     

    ve birazda anarşist olunca dahada tepkili diğerlerinden

     

    neyse sadede gelirsek bu adamın iyi yazıları var diyorum okumadan reddetmeyin diyorum sevmeye bilirsiniz desteklemeye bilirsiniz benim gibi ama hemen küfür etmeyin diyorum

     

    konuyu daha uzatmayacağım yoksa savunur gibi algılanması kalın sağlıcakla


  6. Ali Şeriatinin "İnsanın Dört Zindanı"

    kitabını okudum ve çokta beğendim

     

    Ali şeriati iranlı bir sosyolog sah dönemini eleştirdiği için öldürülmüştür ve iran devrim öncülerindendir

    bu adam şii de olsa Allah ve onun kulu ve elçisi olan Hz.Muhammad inancını benimsemiştir

    ve benim olduğu gibi sizinde bu insandan öğreneceğiniz çok sey var arkadaslar

    Fakat şiiler; sünnilerin kabul ettiği bazı sahabeleri reddeder bu sebeple insanları karalamayalım

     

    kısacası ben Ali şeriatide okunmalı diyorum

     

    hatta kitapta geçen insanın 4 zindanı yani insanın aklını zindana sokan 4 sebepten biride sosyalizm diyor

    eee kitapta bu geçiyor ve bazı arkadaslarımız ali şeriatinin islamı sosyalist anlayışa soktuğunu söylüyor

    bu nasıl tezat ben anlamadım birşey


  7. ***burası türkiye kardeşim burda doğru dürüst iş bekleyemeceksin*** baksen şu işe ee maneviyata saygıda kusura mı kalmış iki hece demeyin sakın

    tabuysa en sinir olduğum tabulardan!

     

    elin gayrimüslimi bizim tarihimizi sile sile bitiremiyor harcayamıyor bizim kahve köşerlerindeki bazı insanlarımız neden kötü özelliğimizle harcıyor bizi

     

    yapmayalım böyle güzeli konuşmadan aramadan güzel gelmez

    • Like 1

  8. yasaklayanlarda biliyor saçma sapan iş olduğunu ve bir köşede oturmuş kıs kıs gülüyorlardır

    +inançlı millete neler yaptıklarını

    ama bu yasağı kaldıracak güç ne zaman gelecek merak ediyorum

    ve ülkemi çıplak gibi görüyorum halk istiyor bastakiler yapmıyor bu nasıl iş

     

    27 sene önce üniversitelerde türban diye bir terim mi vardı? siyasi bir oyun olduğu ne kadarda bariz... bunu göremeyen ahmaktır

    son sözlerimi şair mehmet akif söylesin

     

     

    medeniyet söküp atmaksa baştaki ağı,

    sizden daha medeni afrika yamyamları

    eğer medeniyet açmaksa bedeni

    desenize, hayvanlar sizden daha medeni

    Mehmet Akif Ersoy


  9. bu işi son zamanlarda başka yöne kaydırdıklarını düşünüyorum çünkü yeni gençlik bu saçmalıkları sevmiyor yemiyor

     

    bakarsanız gençlik internet basından kalkmıyor

    neymiş BM afrikalı gençler için özel laptop geliştiriyor 100$ a sadece internete girilen laptoplar.... gözlerim yaşardı bu ne hizmet aşkıdır

    bilgisayar ve internet destekleniyor gelişmemiş ülkelerde vede bizim ülke olarak, internet her tarafımızı sarıyor faydasından çok zararı olmaya başladı

    cafelere alışan ufak çocuklar yazın camiye gidip Kuran öğrenmek yerine cafelerde sigaraya küfüre ve saçma sapan şeylerin peşinden koşmayı öğreniyor

     

    kısacası internet 2 yol çiziyor bize;

    öğrenmek isteyene çok büyük olanaklar sağlarken, bilinçsiz kişileri çokta güzel uyutuyor aman bu nimeti iyi kullanalım


  10. Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş.

    Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu. Düşmüş işte.

    Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü.

    Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm.

    Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Ayıptır söylemesi, anırdı yani.

    Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü.

    Zavallı eşeği kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış.

    Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı.

    Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı.

    Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez.

    Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek.

    Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar.

    Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü.

    Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi .

    Ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık bakakaldı.

     

    Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Ne bazeni, çoğu zaman.

     

    Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur.

     

    Bunlarla başetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.

     

    Kör kuyuda olsak bile...


  11. şu sıralarda tv lerde hep duyuyoruz görüyoruz türkiyenin ilerlemesi için gelişmesi için muasır medeniyeti geçmek için neler yapılmalı adı altında programlar yapılıyor.

    o zaman kelime anlamlara bakalım

     

    ilerlemenin anlamı: Bulunduğu yerden daha ileriye gitmek, yol almak::::ileriye gitmek ve yol almak için önce tek yöne rota belirlememiz lazım

    peki bizim şimdiki rotamız nasıl?

    o programlara dönersek belirtilen rota

    laik mi dinli mı siyah mı beyaz mı o mu bu mu tartışılıyo demekki bizim rotamız tek değil her tarafta bir çekişme var basit örneklersek

    bir aracı 2 den fazla taraftan çekersen ne kadar ilerlerki

    örneklersek günümüzden;

    bir adayı(cumhurbaşkanı adayı) istanbul ticaret odası başkanı beğenirken ankara ticaret odası baskanı reddeder bu aday ne kadar verimli olur iki odaya karşı

     

    ilerlemek için gelişmek için önce karar vermeliyiz amacımız ne önce bunu sorgulamalıyız ondan sonra o hedefe yürünmez mi?

     

     


  12. sevgili nemo kardeşim biz üstümüze düşeni yaparız olur yada olmaz o Allahın işi.

     

    tarih çok tekkerrür etmiştirki;

    bazen birler binlere denk gelmiştir.Sayılara çoğunluğa takılmamak gerekir biz kendimizi sürekli yenilersek elbet o günler ha gün batmış ha gün doğmuş ama gelecek dediğin gibi biz üstümüze düşeni yapalım var mı ki baska saadet


  13. misvağı kullanmayalım demiyorumki niye bu kadar sert bir cevap veriyorsun

     

    misvağın faydaları vardır buna birşey dediğim yok ilmi bilmi teknolojiyi de kullanmak lazım

    gerekli olmasa Allah vermezdi bu ilmi bilmi

     

     

    bazı insanlar sırf sünnet diye SADECE misvak kullanıyor bunun ne kadar kabul bir durum olduğunu sordum ve fikrimi söyledim taşlamak yerine iyi uslüble cevap verebilirdin hafakan arkadasım

     

    neyse konunun dağılmasına gönlüm razı olmaz biz en iyisi devam edelim

     

    64-Bayram ve cuma namazlarına gusül abdesti alıp kılmak

     


  14. Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık

    Alıp başımızı sana gelmek istiyoruz

    Sana gelmek

    Sana gelmek, orada kalmak istiyoruz

    Çok unuttuk hatırlamak istiyoruz

    Başımızın okşanmasını gözyaşımızın silinmesini,kolumuza girilmesini istiyoruz

    Yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz

    Rüzgarın sesini, ırmağın sesini

    Dağların dağ, denizlerin deniz, kadınların kadın, çocukların çocuk

    Erkeklerin erkek, ekmeğin ekmek, olduğu bir dünyayı yeniden isterken

    Seni istiyoruz aslında.Bunu söyleyemiyoruz

     

    Her yer gece, çok gece

    Ve biz meleklerini istiyoruz Rabbim

    Çok yenildik yetmez mi ?

    Bir bankanın önünde, bir koltuğun altında, bir ziyafetin ortasında,

     

    bir günahın tenhasında

    Büyütüp durduk siyahı

     

    Gece gece gece

    Her yağmur tanesini bir melek indirirken yeryüzüne

    Her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilir mi

    Bilmiyoruz

    Çünkü

    Bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu

    Kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek ve gülümsemekle meşkulüz şuan

    Sonra oturup düşüneceğiz bütün bu olanları

    Yusuf’u düşüneceğiz, Yakup’u, Musa’yı

    İsa’yı düşüneceğiz, Nuh’u ve öbürlerini

    Ve Efendimizi

    Efendimizi

     

    Kuyular kuyular kuyular kazdık

    Bir nefes üflemen için yeryüzü bataklığında sazdık

    Kestik kendimizi deldik yaktık

    Sonra sana değil dünyaya aktık

    Dünya ki mescid dir biz onu otel yapmışız

    Kalktık ki yenilmişiz değişmişiz azmışız

    Bir sızı kalmış içimizde başka şey yok

    Bu sızıdan yol bulup kapına dayanmışız

     

    Bir çocuk oyuncağını alamamış

    Bir kız sevdiğini saramamış

    Bir anne yıllardır kolları açık bekliyor oğlunu

    Bir adam paramparça bir çift göz için

    Birisi ekmek götürememiş evine

    Birisi aşk

    Birimiz dünyayı kurtaracak

    Birimiz yarını

    Birimizin aklı tutuşmuş yanıyor

    Birimiz bomboş kalbine bakıp birini anıyor

    Birimiz ayrılığın ilk günü gibi her akşam kanıyor

    Birimiz kıyametin koptuğuna inanıyor

    Birimiz çekip gitmiş yeryüzünden ellerini hala açık sanıyor

     

    Geldik işte bunlar ellerimiz

    Açılmış bak bilirsin ne diye

    Ki bilirsin biz bu ellerle neler işledik

    Açtık işte bunlar ellerimiz

    Burası dünya

    Şu biziz

    Bunlarda ellerimiz

    Öyle açık öyle acemi öyle boş

    Öyle mahcup öyle dalgın öyle boş

    Öyle boş

     

    Senin değilmiyiz hepimiz

    Senin değilmi her şey

    Alırsın kime ne verirsin kime ne

    Ve bu açtığımız eller senin değilmi

    Senin değilmiyiz hepimiz Rabbim

    Bir yıldız bir ağaç bir buğday tanesi kadar

     

    Kimsesiziz kime gidelim

    Yaralarımız var kime

    Sıcak birşey arıyoruz kime

    Merhamet istiyoruz kime

    Bağışlanmak istiyoruz kime gidelim

    Sorumuz ve cevabımız sen değilmisin

    Yorgunuz kaybetmişiz dalgınız kırgınız küsmüşüz

    Bu çocuklar birer birer kaybolurken sisler içinde kime gidelim

    Çok yürüdük yollar kayboldu yol olduk sana geldik

    Ne getirdim deme bize senden başka neyimiz varsa o bizim yokumuzdur.

     

    Geldik işte bunlar ellerimiz

    Bunlarda ellerimizin büyük boşluğu

    Beş duygum harab, altı yönüm harab

    On parmağımda on acı Ya Rab

    Denize dalan bir desti nasıl tahammül etsin suya

    Fırlattın beni dünyaya

    Yeniden al kucağına, çağır beni yeniden

    Bu saman çöpünü kasırgada bırakma

    Büyük bir kapının önünde bir karınca vurmuş kapıyı bekliyor

    Kapı açılacak yoksa niye var

    Rahmet örtecek günahı

    Geride kalacak gazabın adımları

    Duyulacak büyük bahçenin o büyük şarkıları

    Sunulan şarabı çekinmeden içeceğiz

    Görüneceksin durmadan kendimizden geçeceğiz

    Görüneceksin her şeyimizle sana göçeceğiz

     

    Ol dedin olduk senden

    Gel dedin geldik sana

    Başımız yerde

    Açtık ellerimizi sevgilinle birlikte

    Bize bak çekip çıkalım uçurumlardan

    Bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından

    Parçansak al bizi bir daha ayırma evinde uyuyalım

    Yabancıysak dost ol bize senden ayrılmayalım

    Elimiz açık başımız ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz

    Sevdiklerin aşkına sevenlerin aşkına

    İnşirah inşirah inşirah

    Ayetin değilmiyiz senin Ya Allah

     

     

    arkadaslar bu lirik ibrahim sadrinin bırakıp gittiğin kadarız albümünden bir parçadır o albümü tavsiye ederim çok güzel şiirleri var

     

    esenlikle kalın

     

     

    konular tek başlık altında toplanmıştır // Cihat /


  15. arkadaslar 42. sünnete affen bir şey söylemek istiyorum

     

    misvak kullanmak evet o zaman kullanıyorlardı fakat şimdi bilim gelişti diş sağlığı için diş fırçaları diş macunları gelişti bunlar varken sünnet diye sadece misvak kullanmak ne kadar kabul bir durum

     

    efendimiz çöl sartlarında yasadı gün geldi çöldelerdi kaşık bulamadılar aynı tencereden yediler gün geldi farklı farklı uygulayışlar içindeydiler ve kendimizi o arayış zorunluluğuna sokmalılıyız

     

    kısacası misvak kullanmak her ne kadar sünnet olsada diş fırçası varken misvak kullanmanın çok gerekli olmadığını düşünüyorum

    bunu sadece misvaka endekslemeyelim aynı tastan beş kişi yiyenler bile çıkıveriyor

     

     

    62)Esnemeyi mümkün olduğu kadar gizlemek. Ağzı elle kapayarak gidermeye gayret etmek. Namazda iken esneme gelirse, ayakta ise sağ elin, diğer hallerde ise sol elin tersi ile ağzı kapatmak münasip olur.

×
×
  • Create New...