-
Content Count
33 -
Joined
-
Last visited
Posts posted by Rindlerin Doğumu
-
-
Rüya gibi bir akşamı seyretmeye geldin
Çok benzediğin memleketin her tepesinde.
Baktım: Konuşurken daha bir kerre güzeldin,
İstanbul’u duydum daha bir kerre sesinde.
Irkın seni iklimine benzer yaratırken,
Kaç fethe koşan tuğlar ufuklarla yarışmış,
Târihini aksettirebilesin diye çehren,
Kaç fâtihin altın kanı mermerle karışmış.
Özellikle son kıta sanki 500 yıllık tarihimizin özeti,
Üstad Yahya Kemalı rahmet anlıyorum..
-
Bir yorum da benden gelsin;
Efendim, hafızası kuvvetli arkadaşlar şiiri ezberlesin ve geceleyin Boğazın serin sularına doğru süzülerek,
hem bu şiiri okusun hem de İstanbulu dinlesin.(Tabii orhan veli yi de okuyabilirsiniz).
Tesir kuvveti, manevi atmosferde boksörden yumruk yemiş etkisi yaratabilir, işin espirisi tabii ki.:))
-
Bu kötü oldu daha önce haberdar olsaydım kesinlikle programıma alacaktım; hüsn-ü zan ile, vardır bir hayrı..
-
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan arkadaş var galiba; kısa cümleler kurarak bir yere varmak istiyorlar;
milliyetçilikle ırkçılığı "kardeş"miş!!!! konuşuyorlar esefle izlemekteyim..
-
Acizane Tavsiyem;
Üstadla yeni tanışanların okuyacağı ilk kitap
-
Üstadın tutsak şiiri, sebeb-i meçhul bilinmez. Bir Kaldırımlar olamadı, yahut bacalar...
niye diye kendime de sormuyor değilim muhakkak bir içtimai tespiti vardır fakat henüz gün yüzüne çıkmadı..
Ey Üstad
Her daim duacınım fakat bu şiiri niye bu kadar kasvetli yazdın, niye?
-Karanlık gecelerde arkadaşım sırdaşım..
-"Ruh"
H. Nihal Atsız
in Diğer Şairler
Posted · Report reply
Nihal Atsız beyle muhtelif konularda zıt düşsek de(fikir meselelerinde); zatın bir de şairlik yönüde mevcuttur.
Örnek;
Geri Gelen Mektup
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Herşey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrıdaki ağrı.
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
Hüseyin Nihal Atsız
Sırf şairden dolayı tarihin pençelerine atılan bu şiir, umarım bir gün hakettiği yere gelir.