Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

yeniceri38

Sivil
  • Content Count

    125
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by yeniceri38


  1. Kimseye nispet yapmak için değil ancak bende gruptan ayrılıyorum.

    Bu ayrılışımın sebebi hakkımda ve paylaştıklarıma yazılanlar,çizilenler değil.

    Asıl sebebe geçmeden önce bir kaç şey eklemek istiyorum.

    Forum ehl-i sünnet çizgisini koruduğu sürece yaşayacak ve üstadın muazzam ve kutlu hareketine hizmet edecektir.

    Ancak sitede yanlış giden bir şeyler var.

     

    İntiharı ve intiharcıları savunan radikal yobaz zihniyet,Türkçülük ve turancılık sevdasındakiler v.s. tüm bu taife bu forumda iyi bir konum edinmişler.Enverin askerleriyiz diyen orkun alfabesiyle türkün küfür asrına özlem duyanlar,yasadışı örgütlerin ve onların liderlerinin propagandalarını çaktırmadan icra edenlerin sesleri gür çıkıyor maşallah.Üzülüyorum...

     

    Bu zihniyetlerin taraftar toplamaya başladığını hissettiğim forumda daha fazla barınmam bana ve davaya saygısızlık olur.Ama unutmayın ki Fatih bu rezil zihniyetlerden dirilmeyecektir.

     

    Başta Reyhan hanım olmak üzere saygı duyduğum ve Büyük Doğu nun sesini yükselteceklerine inandığım bir kaç kişiye teşekkür ediyor,Allaha emanet olunuz diyorum.


  2. Üzerine kilolarca bombayı bağlayıp kalabalığın arasına dalıp pimi çekmenin intihardan başka literatürde karşılığı var mı bilemem.

     

    Ama benim üzüldüğüm ve kahrolduğum nokta üstadın fikir ve aksiyonun yaşatıldığı bu forumda intihar ve intiharcının meşrulaştırılması için büyük bir gayretin olması.Ne acı !!!


  3. 1-)Canını ortaya koyar ve öldürülürsen şehid olursun.

     

    2-)Canına ortaya koyar ve kendi kendini öldürürsen günahkar olursun.

     

    kardeşim kendince güzel demişsin hoş demişsin amma, o insanların üzerlerine insansız uçaklarla saldırılıyor, bilmem kaç metre menzilli füzelerle uydudan alınmış koordinatlara göre bombalanıyor.ortadoğuda kafkaslarda öyle...mesela, caher dudayev nasıl şehid oldu, çeçen mücahitlerinin ellerinde o teknoloji varda onlar mı kullanmıyorlar,o zaman küfre karşı nasıl savaşacaklar, ellerinde ne varsa onunla cihat ediyorlar.bizim buradan ahkam kesmemiz gerçekten çok ayıp.

     

     

    Arkadaşım ya ben anlatamıyorum ya da siz anlamamak için inat ediyorsunuz.İntihar şartlar ne olursa olsun günah.İstisnası falanda yok.O bombaları kendi üstünde değil düşmanın üstünde patlatacak.Bunun teknolojiyle ne alakası var.Ama öbür türlü intihar oluyor.Evet bir daha söylüyorum İ-N-T-İ-H-A-R.

     

    Bir de 20.yüzyılın en büyük liderlerinden Cahar Dudayevi örnek vermişsin.Bak bakalım onun yaşadığı tarihler arasında bir tane intihar eylemi olmuş mu dur.Bu kara zihniyet malesef Dudayev den sonra çeçenlere de bulaştı.Şialar,vahhabiler malesef o güzelim ehl-i sünnet bahçesini talan ettiler.

     

    Şartlar ,imkanlar ne olursa olsun intihar haram.Ayeti kerime yazdım hala meşrulaştırmaya çalışıyorsunuz.Hayret!


  4. <br /><br /><br />

     

    Nasıl da kestirip atmışsın...

     

    O "şov" dediğin, o "hangi din" dediğin sadece senin vehimlerin...

     

    Sizler istemeseniz de o"şov" lar devam edecek, o "istişhad eylemleri" devam edecek...

     

    "Biz" bu dini "batıracağız", siz "kurtarın" bakalım, gücünüz yetiyorsa...

     

    ...

     

    İşte Mu�tasım Sana Geldi!

     

    -Defne Bayrak-

     

     

    Bundan tam 1169 sene önce yani 838 senesinde Rumların eline esir düşen bir kadın, Rum askerlerden bir tanesinin kendisine tokat atması üzerine �Ey Mu�tasım� diye feryat eder! Kadının bu feryadını duyan bir atlı, hemen Mu�tasım�a giderek durumu haber verir. Peki Halife Mu�tasım ne yapar?! BM�yi acil toplantıya mı çağırır?! AİHM�sine mi başvurur?! İslam ya da Arap Birliği�nden bir kınama bilrdirisi mi ister?! Orta Çağ�ın İslâm Halifesi elindeki bardağı bir yudum dahi içmeden kenara bırakarak savaş sarığını giyer ve 70 bin askerle taarruza geçer. Bu kadının esir tutulduğu Ammuriye Kenti�ni 6 ay kuşattıktan sonra fetheder ve kadına giderek şöyle der: �İşte Mu�tasım sana geldi!�

     

    Ya Sabrinler, Abirler, Fatımalar seslerini kimlere duyuracaklar?!

     

    Tarih: 14.12.2004, yer: tüm dünyanın skandallarına tanık olduğu Ebu Greyb Hapishanesi. Sadece kardeşi mücahit olduğu için Amerikan askerlerince tutuklanan Fatıma defalarca tecavüze uğradıktan sonra, Erdoğanlara, Hüsnü Mübareklere, Kral Abdullahlara değil, döşekleri toprak, örtüleri gök, yastıkları da klaşnikof olan Irak mücahitlerine sesini şu mektubuyla duyurmuştu:

     

    �Allah yolundaki mücahit kardeşlerim, biz Ebu Greyb�deki kız kardeşleriniziz�

    Benimle burada 13 bekar kız daha var ve herbirimize hergün herkesin önünde çığlıklar arasında tecavüz ediliyor. Elbise ve namaz elbisesi giymemizi yasakladılar. Bir kardeşimiz, Amerikan köpeği tarafından tecavüze uğrayıp şiddetli bir şekilde işkenceye maruz kaldıktan sonra kafasını duvara vurarak intihar etti.

     

    Ben Allah yolundaki kardeşiniz Fatıma; size diyorum ki; Allah�tan korkun... Dışarıdaki tanklarını, uçaklarını bir tarafa bırakın ve bize; Ebu Greyb Hapishanesi�ne yönelin, bizleri onlarla beraber öldürün, yerle bir edin. Bizleri onlara bırakmayın. Bizi öldürün ki; belki rahatlarız. Bizi öldürün ki belki rahata kavuşuruz.�

     

    Fatıma, Ebu Greyb�de şehit oldu. Diğer kardeşlerimize ne olduğunu ise sadece Allah biliyor. Fatıma�nın mektubu ellerine geçen mücahitler, kızkardeşlerinin intikamını almak için tam 15 operasyon düzenlediler.

     

    Abir de Amerikan Demokrasisi�nin Kurbanı Olmuştu!

     

    Gelelim herkesin hatırlayacağı Abir�e! 14 yaşındaki Abir, Irak�ın Mahmudiye Kasabası�nda yaşıyordu. Muhakkak ki o da savaşın ortasında ölüm endişesi taşıyordu. Ama bir gün gözleri dönmüş Amerikan askerleri tarafından ırzına geçileceği, ardından da ailesi ile beraber yakılacağı herhalde hiç aklından geçmiyordu. Maalesef 12 Mart 2006 tarihinde kuduz hayvanların bile yapamayacağı bu vahşetin kurbanı oldu.

     

    Irak�taki bu insanlık dışı suçlara bir yenisi de geçtiğimiz Pazartesi günü yani 19.02.2007 tarihinde eklendi. Ancak bu sefer failler, her zaman duymaya alıştığımız Amerikan askerleri değil, bazılarının hala kardeşlerimiz diye kabul ettirmeye çalıştıkları Irak hükümetine bağlı subaylardı! Ne zamandan beri kardeş kardeşinin ırzına geçer oldu? Yoksa yeniden Cahiliye Devri�ne mi döndük?!

     

    Sabrin El-Cenabi, Irak İçişleri Bakanlığı�na bağlı sözde �Düzeni Koruma� subaylarınca başkent Bağdat�ın güneyinde yer alan El-Amil Mahallesi�ndeki evi basıldığında yakalandı.

     

    Sabrin El-Cenabi, �Düzeni Koruma� subaylarından bir tanesi tarafından da tecavüz esnasında kameraya çekilerek bu olaydan birilerine bahsettiği taktirde kasetin dağıtılacağı yönünde tehdit edildi. Sabrin, sadece kocası Sünni camilerin kapılarında bekçilik yaptığı için bu cezaya çarptırıldı! Cezaya çarpanlar ise demokrat hükümetin koruma bekçileri! Ya da diğer bir deyişle Şii kardeşlerimiz!!

     

    Müslüman Alimler Heyeti�nden Kınama

     

    Irak�taki Müslüman Alimler Heyeti, yayınladığı bir beyanla bu toplu tecavüz skandalını kınadı. 19.02.2007 tarihinde yayınlanan beyanda, Irak Hükümeti Kuvvetleri�nin Pazar sabahı �Yeni Emniyet Projesi� ismi altında, El-Amil Mahallesi�ndeki �Ebu Bekir Sıddık� Camii�nin çevresini kapsayan bir saldırı hamlesi başlattığı, bu hamle dahilinde de evlere baskınlar düzenlenerek mahalle halkının değerli zinet eşyalarının gasp edildiği belirtildi.

     

    Beyanda ayrıca toplu tecavüze uğrayan Sabrin isimli evli Sünni Müslüman bayanın rahminin yırtıldığı ve şu anda ölüm kalım arasında olduğu açıklandı. Sabrin El-Cenabi ayrıca bazı subaylar tarafından da dövüldü.

     

    Sünni Divan Vakfı da Irak Hükümeti�ne bağlı �Düzeni Koruma� birliklerince gerçekleştirilen bu rezaleti kınadı. Divan Vakfı tarafından yayınlanan beyanda �Abir�den sonra ikinci kere cürüm işlendi. Bugün de başka bir Iraklı kadının hürmeti ayaklar altına alındı. O da Sabrin El-Cenabi�dir� ifadelerine yer verildi.

     

    Bu skandalları sayarak sanırım bitirmemiz mümkün olmayacak. Neden diye soracak olursanız, biz daha Sabrin�in üzüntüsünü üzerimizden atamamışken bu kez de Telafer�den 11 erkek ve bir de kız çocuk annesi Türkmen asıllı Vacide Muhammed Emin (40) isimli bir başka Sünni kardeşimiz televizyon kameralarının karşısına çıkarak ağlamaya, başına gelenleri anlatmaya başladı. Onun başına gelen de tabi ki aynı bela idi. Onu da tecavüz esnasında kameraya çektiler, oğullarına saldırdılar hatta küçük kızlarına da tecavüz etmekle bile tehdit ettiler!

     

    Peki demokratik Irak Hükümeti�nin laik başbakanı Maliki Bey�in bu skandallara tepkisi ne oldu acaba ?! Kasap Maliki, Amerika�nın yönetimi altındaki İbni Sina Hastanesi�nin tıbbi raporlarıyla Sabrin�in tecavüze uğradığı kesinleşmiş olmasına rağmen, -tecavüzleri teşvik edercesine- subaylarını temize çıkararak onları ödüllendirdi. Demokrat, uygar, çağdaş Amerika�nın adamı, keşke bu kadarla kalmış olsaydı!

     

    Tecavüzü Kınadı İşinden Oldu!

     

    Bir de Sabrin�in, içişleri bakanlığına bağlı �Düzeni Koruma Birimi� subaylarınca evi basıldıktan sonra tutuklanıp, toplu tecavüze uğramasını kınayan Sünni Vakıf Başkanı Ahmet Abdulgafur El-Samerai�nin görevden alınmasını emreden bir karar da çıkarttı. Sanki vakıf başkanı, çok susamış da su içmiş birini kınamıştı!! Tabi ki böyle bir adım atacaktı Maliki. Çünkü Sünni Vakıf Başkanı, kınama beyanında bunun gibi daha birçok Sünni kadının hatta Sünni cami imamlarının tecavüze uğradıklarını ancak skandal korkusuyla başlarına gelenleri sakladıklarını da vurgulamıştı. Bir başka ifadeyle Sünni Vakıf Başkanı El-Samerai artık tehlike arzetmeye başlamıştı!!!

    Gerçekten bizim burada sayın Maliki�ye diyebileceğimiz ancak Saddam�ın idam sehpasında kelime-i şehadet getirerek Rabbine yürümeden hemen önce Sadr�ın adamlarına sarfettiği sözlerden başkası olamayacak:

     

    �Bu mu erkeklik?!�

     

    Ya �sözde kardeşleri� tarafından tecavüze uğrayan, tek suçları �Aziz ve hamid olan Allah�a iman etmek� olan din kardeşlerimizin sözleri kimlere ve ne olacak?!

    Onlar da herhalde bugün tüm Müslüman ülkelerde salgın hastalık gibi yayılmış; demokrat, laik, çağdaş liderlere seslenmektense gerici, �Orta Çağlı�ya seslenmeyi tercih edeceklerdir.

     

    Yani:

     

    Neredesin Ey Mu�tasım!

     

    Bugün Halife Mu�tasım yoksa da Irak�ın Mu�tasımları var. Herbiri iman dolu yürek taşıyan, din kardeşlerini özkardeşlerinden ayırtetmeyen Mu�tasımlar! Sabrin�i kamera karşısında ağlarken, çaresizlikten koluyla yüzünü kapatmaya çalışır vaziyette, bıkkınlığı gözlerinden okunur halde gören ve bunun intikamını almaya ant içen Mutasımlar!

     

    Irak�taki direnişçi mücahit gruplar, ırzlarına yapılan bu saldırının intikamının alınacağını açıkladılar. Irak�ın bilinen en güçlü direniş gruplarından Irak El-Kaide Örgütü�nün lideri Ebu Hamza El-Muhacir, bir ses bandı aracılığıyla, Telafer�de tecavüze uğrayan kız kardeşimizle �eğer evli değilse - 20 gencin evlenmek istediğini duyurdu. El-Muhacir ayrıca Sabrin�e tecavüz haberinin yayıldığı ilk 10 saat içinde intikam almak için 50�si El-Cenabi Aşireti�nden (Sabrin�in kendi aşireti) olmak üzere 300 Iraklı mücahidin istişhadi operayson yapmak için başvurduğunu açıkladı. Öte yandan yine en büyük direnişçi gruplardan bir diğeri olan İslami Ordu�nun lideri de en kısa zamanda intikam alınacağını vurguladı. Artık ak koyunun kara koyundan ayrılma vakti gelmiştir. Herkes hangi safta yer aldığına bakmalıdır. Siz Mu�tasım mısınız yoksa Rum askerleri mi? Siz kızkardeşlerinin gözyaşlarını silmek isteyenlerden misiniz yoksa onlara tokat atmayı tercih edenlerden mi?

     

    �Ey Mu�tasım� diye feryat eden boyunları bükük yetimler!

    Feryatlarınızı duydular ama içlerinde yok ki Mu�tasımlar!

    Anlar mı ki Müslüman kızların derdinden Erdoğanlar!

    Ah içimiz sızlar... Nerede o yaraları saranlar!

    Neye yarar ki tahtlardaki o esir krallar!

    Altından zincire vurulmuş çağdaş kullar!

    Onlar ki toprak olmuş Mu�tasım�dan daha cansızlar!

    Taşlardan daha ruhsuz, iblisten daha vicdansızlar!

    Şaha kalktı atlar coştu kılıçlar! Geldi torun Mu�tasımlar yıkıldı ikiz burçlar!

    Dayan Bağdat dayan geldi Selaheddinler.. geldi Halitler!

    Sabahını getirecek o kara bayraklı mücahitler!

     

    Ruhun şad olsun Ey �Yiğit Mu�tasım�!

    Yaşasın tüm Mu�tasımlar!

     

    BARAN

     

     

     

    Bu mektup ta geçen hadiseleri bir kenara bırakın dünya üzerinde yaşayan tüm müslümanlara aynı anda akla hayale gelmeyen eziyet,tecavüz ve işkenceler yapılsa ve o savunduğun intihar eylemcisi gelse ve tüm müslümanları aynı yöntemle kurtarsa yine değişen bir şey olmayacak kardeşim.Günahkardır.


  5. Canını ortaya koymak ile; intihar eylemlerinin arasındaki hassas çizgiyi görmek gerekir sanırım...

     

    Mesele burada başlıyor!

     

    Evet mesele bu malesef.Gayet basit.Ancak bunu çözmeye çalışacak beyinlerin de açık ve net olması lazım.

     

    1-)Canını ortaya koyar ve öldürülürsen şehid olursun.

     

    2-)Canına ortaya koyar ve kendi kendini öldürürsen günahkar olursun.


  6. Yazıklar olsun.Ya din mücadelesi verilirken din in kurallarını yıkmayı nasıl meşrulaştırabiliyorsunuz.Ne olursa olsun intihar günahtır.Bunun emcimi yok.Ortada haram yoldan mücadele var.Ve onu savununan sizin gibi zihniyetler.

     

    Bugün bu güzel dinimi sanki tüm dünyada bilerek çirkin göstermek isteyen müslüman veya öyle sayılanlar var.Kim bunlar iran,mısır,afganistan v.s. Neden? Çünkü yeni din kuralları peydahlıyorlar haşa.Revaçta oldu intihar saldırıları ve onu yapanlarda kahraman.

     

    İntihar haramdır.Onu yapanda günahkardır.Bunun cevaz verildiği saha da yoktur.Yok mücadele olsunda ne yoldan olursa olsun diyorsanız siz bilirsiniz.Yolunuz açık olsun.


  7. Bu ne arkadaşım Allah aşkına ya..Paylaşacak başka şey bulamadınız mı? Ben size Hoca Nasreddin ten bir nükte anlatayım;

     

    Yoksulun biri nereden bulduysa bir parça kuru ekmek bulmuş. Gitmiş bir aşçı dükkanına, geçmiş yemek tencerelerinin başına. Ekmeğini tencerelerden çıkan dumana tutup yumuşata yumuşata yemeye başlamış.

     

    Ekmek bitince, aşçı gelmiş "Dumanıma akçe isterim!" demeye başlamış. Adamcağız "Kardeşim, duman bu, buna da akçe olur mu?" dediyse de kâr etmemiş aşçıya.

     

    En sonunda tutmuşlar mahkemenin yolunu, varmışlar o yılların kadısı Nasreddin Hoca'nın yanına. Hoca, iki tarafı da iyice bir dinlemiş.

    Sonra da kesesinden birkaç tane akçe çıkarıp şıngır şıngır sallamış. Aşçıya da "Al akçenin sesini de git!" diye seslenmiş. Aşçı "Akçenin sesi alınır mı?" deyince şöyle konuşmuş Hoca:

     

    "Yemeğin buğusuna, akçenin sesi..."


  8. Tamam bu konuda ki tepkinizi , eleştrinizi başımla beraber kabul ediyor hatta katılıyorum size... Lakin şuda var bu ülkede bir çok şeyin 80 küsür yıllık bir birikimi var 8 yılda bunun kökten değişimi çok zor... AB'ye ben kökünden karşıyım... Orada da mutabıkız lakin cumhuriyet döneminin başından beri islam ülkelerinde sözümüzün bu kadar geçtiği , bu kadar saygı duyulduğumuz bir dönem olmadı... Örnek; Suriye bize karşı terörist beslerdi... şimdi sınırlar kalktı.... Libya bizi adam yerine bile koymazdı... Şimdi sınırlar kalktı ve Türk devletini över halde... Filistinde erdoğan posterleri ortaya çıkmakta... Her yerde erdoğanın One minute çıkışı yankılandı... Sizin siyasi görüşünüz nedir ? bilemiyorum bunu ama siyasi görüşüm ve üstadın tezgahından geçmiş birisi olarak erdoğan mevcut sistemde müslüman aleminin en sağlam karakterli ve en karizmatik lideridir... Dirayet dersi vermekte tüm ortadoğuya... Yanlışları vardır ve daha da olacaktır... Beşerdir şaşar sevgili kardeşilerim...Vesselam

     

    Yunuscoskun bey;

     

    -Zinanın serbest bırakılışıyla ilgili link paylaşacaktım.Ama arkadaşlar önce davranmış.Zina konusunun akp nin iktidar olduğu dönemlerde sürekli gündeme gelmesine rağmen sonuçsuz kaldığını bildiğinizi düşünmüştüm ama yanılmışım.Israrla ve kendinize güvenerek ispat isteyişinizi buna yordum.

     

    -Sonra arkadaşların zinanın Akp tarafından nasıl ve neden sümen altı edildiğini açıklayan yazılarını görünce bu hususun en ince ayrıntılarını gösteren belge ve yazıları paylaşmaktan vazgeçtim...(Zira bu konu hakkında bir makalem de vardı)

     

    -İstediğiniz husular ispat edilince; çevir kazı yanmasın pozisyonuna geçmişsiniz.Bir yandan övmüş bir yandan yerden yere vurmuşsunuz.İnanın yazdıklarınızı okuyunca yüzümde acı bir gülümse belirdi.Zira bu ne perhiz bu ne lahana turşusu bir durum var ortada.Böyle olunca yazınızı ve dolaysıyla ne dediğinizi anlamakta oldukça güçlük çektim.

     

    -Erdoğanın one minute olayını ve reaksiyonları anlatmışsınız büyük bir heyecanla.Evet one minute büyük bir kredi oldu Erdoğan için islam dünyasında.Ama o karizmatik lider Erdoğanın yardımcısı AB üyeliğine giden sürecimiz hiç hız kaybetmeden devam edecek diyor.(bir zamanlar ab ye hristiyan kulübü dediğini de hatırlatmak isterim)

    Anlaşılan sizin gibi Erdoğan da gri rengi çok seviyor.

     

    İki kez düşünürek yazmanız ve paylaşmanız dileğiyle Allahu Teala'ya emanet olun.


  9. İslam edebinden nasip alma konusunda size düşen payın ne derece az olduğunu görüp sizn adınıza gerçekten üzülüyorum. Eğer tarihi bir konuyu tartışmak ölü dedikoduculuğuyla Enverin ve yanındaki çapulcu sürüsünün tahtan indirdiği Ulu hakan 2. Abdülhamit hanın adını hiç bir yerde ağzınıza almayın , Şehitlerimizi hiç ağzınıza almayın safınız belli olmuştur ittihat ve terakki zihniyeti ile şehadet mertebesi bilmem ne kadar yan yana durabilir. Mason kankalarıyla birlikte ülkeyi mahveden ülkenin yiğitlerini çölde ve dağda mahveden zihniyet ile konuşacak neyimiz olabilir ki diye düşünüyorum... Gelelim ipe sapa gelmez hakaretlerinize duymuyoruz , görmüyoruz ama ilk sizden duyduğum yeşil solcularda ne oluyormuş çok merak ettim... Solculuk renk ve şekil mi değiştirdi acaba ? Sözlerinize kaynaklarınıza saygı duymakla beraber kardeşçe bir hatırlatmada bulunmak istiyorum....

     

    ''İnsan sevdiği ile birliktedir'' Hadis-i şerifine binaen , Siz enver ile aynı yerde olacaksınız , biz ise inşallah Ulu hakan Abdülhamit han ve 90.000 şehidimizin dizlerinin dibinde... Allah sizede ve sizin gib düşünenlerede Merhametiyle muamele etsin inşallah...

     

     

    yunuscoskun 1. si enver paşanın nereye gittiği konusunda size haber mi verildi? 2.si ise sizi cennetle mi müjdelediler? o kadar emin olmayın hadisi şerifi de öyle salt bir şekilde yorumlamayın.

    Enver paşanın hiçbir zaman savunucusu olmadım.Zaten temsil ettiği zihniyet te tamamen bana ters ama başkalarına islam edebini öğretirken ne olursa olsun ölünün arkasından futursuzca konuşmanın o edebin neresinde olduğunu öğrenmek istiyorum.ben yezide bile beddua etmekten sakınmayı öğrendiğim bir dinin mensubuyum.acaba siz...


  10. Birisi sizin validenize ve kerimenize yahut bacınıza hakaret etse hukuki yollardan mı çözüm ararsınız ?

     

    Heyhat ki hey hat ! Bu nasıl bir anlayıştır ki, bu nasıl bir müslümanlık profilidir ki mensubu olduğu devletin kurallarına riayet etmeyip kendince hukuk dışı çözüm arayışlarına girilebiyor.Evet anama bacıma hakaret etsinler gider hukuki yollardan çözüm ararım.Hatta haşa zinada bile yakalasam dinimin öngördüğü recm cezasını değil hukuki yollara gideceğim şüphesiz.Amerika da yaşıyor olsam oranın hukuki yollarını deniyecem.Müslüman fitne sebebi olamaz,müslüman mensubu devletin gereklerine başkaldıramaz.Bazı şeyleri anlamak için fırın fırın ekmek yemeli,kitap okumalısınız.Necip Fazıl,(Ahmet Emin in onca küfür kokan yazılarından sonra bile) Hüseyin Üzmezin Ahmet Emin Yalmanı yaralama olayını tasvip etmişmidir.Hayır.Necip Fazılın aşındırdığı kadar kim aşındırdı adliye koridorlarını.O gidip hukuk dışı hangi çözüm yoluna başvurdu sözylerim size. .Söylerim size.............


  11. Bizim milletimiz hala bazı şeylerin farkına varamadı,at gözlüklerini çıkaramadı.Onların bu yaptığı terbiyesizliğin tek amacı var ortalığı karıştırmak,insanları sokağa dökmek...Bunlar ne ki; tarih boyunca ne küfür dolu provakasyonlar icat edildi edilmeye de devam edilecek.Eğer varsa bir rahatsızlığınız müslüman türk evladına yakışacak bir şekilde hukuki yollardan çözüm ararsınız.Ama müslümanları sokağa dökmek,fitne fesada zemin hazırlatacak hareketler malesf onların ekmeğine yağ sürmekten öteye bir sonuç çıkarmayacaktır.Bırakın havlasınlar...Vesselam..


  12. Tarihte saysız askeri ve siyasi hamleler başarısızlıkla sonuçlanmıştır.Hatta bu hamleler devletlerin yıkılmasına ,binlerin milyonların ölmesine neden olmuştur.Sarıkamışta bunlardan birisidir.Ancak bu hamlenin sahibini günah keçisi yaparak dinimizin ölüye saygı hudutlarını aşmak ta bir o kadar da hatalıdır.Zira Yezid'e bile tövbe etmiş olabilir seziyle yaklaşan ve fazla dil uzatmayı hoş görmeyen alimlerimizi de biliyoruruz.Enver Paşanın askerlerim soğuktan ölsün diye bir kastı da komik geliyor bana.Neyse sözü uzatmayalım şehitlerimiz rahmetle analım.Vesselam...


  13. Hafta sonu kanaldan kanala seri geçiş yaptığım bir sırada, bir tartışma programına denk geldim. Aşina simalar arasında, islamcı kanallarda arz-ı endam ederek ünlenen, her vesile ile ateist olduğunu deklere eden hatun kişi vardı. Malum, Başbakan yakın zamanda Türkiye'nin değerleri olarak bir takım isimler zikretmişti.

    İşte Başbakan'ın sıraladığı bu benzemez isimler içinde Necip Fazıl'ın zikredilmesi, çıldırtmış bu profesyonel edalı bayanı. Necip fazıla öfke kusuyor kendince.

    Efendim, Necip Fazıl otoriter rejim seven bir faşistmiş!..Ohaa!!..

    Bu isimler arasında ne işi varmış!..

    Senin gibiler sevsin seni!.. Sözde demokrat sosyalist özgürlükçü.

    Yani, sırf demokrasi adına saldırıyor kadın!..

    Öte yandan, ister uzlaşı deyin-ister kompleks; AK Partilelerin ağızlarından düşmeyen Nazım Hikmet'in Başbakan tarafından telaffuz edilmesine ise tek lafı yok. Hazdan apışmış haspam...

    Ulan, otoriter ve totaliter rejimin tarihteki ağababası Sovyetler Birliği'ne aşık olan, bu uğurda vatanını terk edip, bütün bir ömür bu rejime hizmet eden Nazım'a ''Demokrat'' demek; her şeyin üstüne, bir de ''fikrin fahişesi'' olmak değil de nedir?

    Bak kızım, bu toprakların son iki asırda yetiştirdiği dünya çapında yegane mütefekkir Üstad Necip Fazıl Kısakürek; çağının insanını nasıl tarif ediyor:

    ''Zıpzıp kadar küçülmüş ve dimağ faaliyeti durmuş beyinleriyle, devasa hale gelmiş sindirim ve tenasül faaliyeti içinde birbirini yiyen yığınlar...''

    Ya seni ve senin gibileri görseydi?..

    Her neyse...

    Büyük mütefekkirin, insanın ve çağın nabzını hakikatin hakikatine nispetle yakalan ve ördüğü ideolocya'sının diyalektiğini tel tel ipekten dokuyan bu müstesna şahsiyetin, remz şahsiyetin, yani Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in; seninki gibi bir ağızdan takdiri; ona ve sevenlerine en büyük zulüm olurdu. Takdir anlayabilmeyi, anlayabilmek ise en asgariden de olsa bir beyin taşımayı gerektirir...

    Muhatap alınmış olmak bile bir başka kıvrandırdı seni biliyorum. Ama bu ilk ve son...

    Bu zevki bir daha asla tattırmam sana, ümitlenme. Ama sen de artık, ne beyin(ciğine) ne de ağzına sığdıramayacağın şeylere, ağızlarını yaklaştırma kızım!..

     

    Kaynak: Vakit gazatesi / 17 Ekim 2009 / Okur yorumları.

     

    Yazan: Metin Ay/ İstanbul

     

     

    Kefere olduğu ne malum!!! Söyledi mi müslüman olmadığını yoksa siz kalbini yarıp baktınız mı?


  14. Ve Anla ki; bir ömür boyu gözyaşlarını ceyhun edip alın teriyle mecz

    ederek ümmeti için an be an dem be dem çile çeken Hz MUHAMMED (sav)

    gibi çekmeden olmaz!

     

     

     

    alıntı...

     

    Resul-u Ekrem(sallallahu aleyhi vessellem) bildiriyor-

    Ben akşam rüyada hayret verici bir şey gördüm.

    …. Ümmetimden bir adam gördüm ki, Sırat Köprüsünde sürünerek ve emekleyerek yol almaya çalışıyordu. Bana; getirdiği salavatlar geldi, elinden tutarak ayağa kaldırdı. Böylece Sırat’ı geçti. ….” (Taberani)

×
×
  • Create New...