Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

yeniceri38

Sivil
  • Content Count

    125
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by yeniceri38


  1. Şeriatte her şeyin usulü olduğu gibi harbin de cihadın da usulü vardır.Her devlet kafasına göre cihat yapamaz..Mazlumları kadınları çocukları katiyyen öldüremez..Bir de intihar bombacıları var..O zaten ayrı bir mesele...Ama malesef idrak edemiyorlar islamı yanlış biliyorlar...İntihar şartlar ne olursa olsun yasak...Allahın verdiği canı (bazı haller dışında) Allah tan gayrı kimse alamaz...Bundan dolayı yanlış yoldalar..


  2. s.a. bahsettiğiniz allah dostunu tanıtır mısınız.. ismini ilk duymakla olan cahilliğimi bağışlayınız..

     

     

    Estagfirullah boynumuzun borcu...

     

    Eğitimci yazar İDRİS YILMAZ

     

    İlk olarak Hayatını kaba çizgilerle tanıtmak gerekirse;

     

    Konya’nın Yunak İlçesi Odabaşı Köyünde doğdu. İlk öğrenimini köyünde, orta ve lise öğrenimini Yunak’ta tamamladı. Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesinde yüksek öğrenimini devam ettirirken, yayın hayatına girdi. Yüksek öğrenimini yarıda bırakarak ilk kitabını yayınladı. SESAV Yayınlarından 1997 baharında çıkan “Ben Doğuyum”adlı şiir kitabıyla okuyucusuyla tanıştı. 1999’da Dolunay Yayınlarından ikinci şiir kitabı “Viranede Baykuşum”u yayınladı. Bedir Yayınlarından “Mektûbât-ı Ma’rûf”isimli kitabıyla “Gemidekiler” kitabı 2000 ve 2002 yıllarında yayınlandı. “Mektûbât-ı Ma’rûf”un devamı olan “Ma’rûf”isimli kitabı Bedir Yayınevinde 2005 yılında yayınlandı. “Sofra” isimli deneme kitabı Kutup Yıldızı Yayınları arasında 2006 yılında yayınlanan son çalışmasıdır. “Kırmızı Yol” yazarın yedinci kitabıdır

     

    Bugün müslümanların bireysel duruşunu ne yazık ki kaybetmeye başladığını sürü psikolojisine sahip olduklarını söylemektedir.Bunu aşmak ve dini doğru anlamak için islami bilince sahip olmanın altını çizer...Ancak bu şekilde iman en büyük nimet sayılacak,insan kendini tanıyabilecektir...

     

    Sözü fazla uzatmadan eserlerinden küçük kesitler paylaşayım;

     

    Kırmızı Yol kitabından;

     

    Nefs hakikatini ve nefsin sıfatlarını peygamberler getirmişlerdir. Asıl hakikat, bilinmesi gereken en önemli şey, kişinin kendi nefsini tanımasıdır. Bilmek değil, tanımak. Bilginin yalnızca zihnî bir tasavvur olduğu daha önce belirtilmişti. Bir şeye dâir haberin hakikati tanımada saklıdır. Tanıma ile bilmenin farklılığını şu satırlara kadar anlamayan, bu satırlardan sonra geleceklere tahammül edemez.

     

    Sofra kitabından;

     

    Bugün, Dîn-i Mübîn için en büyük, belki de en çirkin kara bulut, dîni siyasallaştırma fitnesidir. Öyle bir kara bulut ki, gök ile yer arasına gerilmiş bir perde, yer ile gök arasına çekilmiş çelik bir çuha sanki. Güneşin ne aydınlığı, ne sıcaklığı yerdekilere temas edebiliyor. Kara bulutlar, bakana yağmur intibaını veriyor. Kalbleri karışmış, anlayışları donmuş, düşünceleri içgüdüleşmiş olanlar, bu bulutlardan rahmet umuyor. Umudunu kapkara bulutların rahmetine bağlayanlar yağmur duasına çıkarcasına kolektif bilinçle hareket ediyorlar. Bu bulutların yağmur bulutu olmadığını kolektif bilince haykırabilmek için gök gürültüsünden daha gür bir sese, yıdırımdan daha keskin bir anlayışa sahip olmak gerekir.

     

    Şöhret denen akrebin zehirli ksıkacına girmek istemedikleri için böyle veliler malesef tanınamıyor.Bana düşen görev onu tanıtarak büyük doğu mayasına sahip gençliğin kıvama gelmesinde katkıda bulunmak..

     

    İmzama baktığınızda kendisinin Üstad hakkında yazısını ve devamını görürsünüz...

     

    Kendisi ve eserleri hakkında detaylı bilgi için: www.idrisyilmaz.blogspot.com

     

    Vesselam...


  3. Haykırışlar bitmeyecek, sürecek.

    Aşılmaz dağları yarana kadar.

    Sabrımızı bütün dünya görecek

    Adriyadan Çine varana kadar.

     

    Sevdamızla zaman dize gelecek.

    Ağlayan gönüller artık gülecek.

    Davamızı cümle cihan bilecek

    Toprak tenimizi sarana kadar.

     

    Haykırışlar sessizliği yenecek.

    Hak etmeyen koltuğundan inecek.

    Alev alev yanan ateş sönecek

    Ana yurdumuzdan turana kadar.

     

    Belayı kovmaya suskunluk yetmez.

    Susulursa bela başlardan gitmez.

    Çileler tükenmez, çileler bitmez

    Zalimlerden hesap sorana kadar.

     

    Sessiz kalabalık bir gün coşacak.

    Coştuğunda okyanuslar taşacak.

    Aklı olan engelleri aşacak

    Yeniden bir dünya kurana kadar.

     

    uğur ışılak abisi ve ahmet baydaroğlu ile birlikte grup haykırış diye bir grup kurmuştu..söyledikleri ezgiler olağanüstü derece de güzeldi..yukarıda ki parçada onlardan biri..


  4. Bir defasında, yine mevkuftur ve dayanılmaz ıstıraplar içindedir. Hâkimler heyetinden, tahliyesini istemektedir. Ve bunu temin için, içinde bulunduğu dayanılmaz haksızlığı ve acıyı o kadar belâgatle belirtir ki heyetin biri kadın olan azasının gözlerinden yaş süzülmeye başlar.

     

    Bunu farkeden Necip Fazıl Üstad durur ve herkesin aynı manzarayı görmesini temin ettikten sonra

     

    - İşte, der, Şeriatın bir sırrı daha tecelli etti: Kadından ceza hakimi olmaz...

     

    (Ergun Göze - Üç Büyük Mustarip)

     

     

    bir istirhamım olacaktı..kadından hakim mi olmaz yoksa ceza hakimi mi?..yani ceza hakimi olamayıp sulh hakimi olabilir mi?şeri hükmü netliğe kavuşturursanız sevinirim...


  5. tvnette birikim diye bi program var. ben de cok seviyorum onu izliyordum.

    Vehbi Vakkasoğlu konuktu... Babası Üstadla samimi dostmuş...

    Hatırladığım kadarıyla aktarmaya calışıcağım...

    Toplulukta otururken Vehbi Vakkasoğlu'nun babası Kahramanmaraş'a özgü bi tatlı getirmiş. Üstadın oğlu da dağıtıyomuş. Üstada gelince atlamış onu. Üstad "ver oğlum demis" ama yememesi gerekiyor cünkü seker hastası... Vehbi Vakkasoğlu'nun babası bunu bilmiyormuş o an üzülmüş. Sonra Üstad bakmış ki oğlu vermeye niyetli değil dostunu da üzmemek icin tekrardan "ver oğlum, dostumun getirdği şey bana dokunmaz"demiş.

    Dostluğa bakın, şu zerafete bakın ya :( sonra ikisi de gözyasları icinde kalmıs...

    kim bilir belki üstad o tatlıyı yediğinden dolayı bütün gece yatamadı :(

    Ah üstad simdiki dostlukları görsen hiç yatamazdın herhalde :)

     

     

    dosluk türküleri okuyan riyakarların yüzüne çarpılacak menkıbe...heyhat..


  6. Kanal 24 te yayınlanan "keşke olmasaydı" adlı belgesel programı bu hafta ölümünün 26. yılında üstadı ekranlara getiriyor.Programda (reklamlarından edindiğim kanı) Üstadın Büyük Doğu ülküsü ve yaşadığı zorluklar ele alınacak...Program 18.06.2009 perşembe günü ekranlara gelecek.İlgilenenlerin dikkatine...


  7. "Kadını kafes arkalarına ve haremlere hapsetmek, hiç kimsenin karşısına çıkarmamak ve topuğundan saçına kadar simsiyah bir torba içine sokup öylece ve bir ân için cemiyet koridorundan geçirivermek, İslâmi ölçü ve gereklerin emrettiği bir iş değildir. Her bakımdan mükemmel olan dine bir şey eklemek veya ondan bir şey eksiltmek, dini anlamamaya ve nihayet ya ham ve kaba softalığa veya kör-kütük anlayışsızlığa varacağına göre asırlar boyunca Türk cemiyetinde kadının halini, dinî vecd ve idrâkten mahrum ham ve kaba softaların eseri diye mütalâa ve bu halden İslâmiyeti tenzih etmek lâzımdır. Şer’î ölçülere bürülü olarak kadın, İslâm cemiyet ve beldesinin büyük meydanında ve her türlü iş ve faaliyet sahasında, bütün nazarlara açık bir edep ve ismet heykelidir." N.F.K

    Ne güzel söylemiş (Allah ondan razı olsun), Türk Kadınının tüm asilliğiyle toplumda aktif rol oynaması mecburidir artık.

     

     

    bu kadar..üstüne söylenecek sözler malayanidir...


  8. Arkadaşlar kara çarşaf meselesi hakkkında bir kaç şey söylemek ve öğrenmek istiyorum...Ben hep kara şarşaf takanlara hep saygı duydum hatta edeplerine,namuslarına,iffetlerine sımsıkı sarılışlarını takdir ettim.Ancak şu gerçek ki kara çarşaf dinimizi,dinimize yabancı olanlara karşı soğutmaktadır.Ancak bu çerçevede düşünüp kara çarşafın dinen zorunlu olmadığını ölçülerin gayet açık ve net olduğu kanısını taşımaktayım.Bu giyim ölçüleri ise kara çarşı zorunlu göstermeyen ölçülerdir.Üstadın eserlerinden alıntılarla görüşlerinizi bekliyorum...


  9. Sevgili adıdeğmez;

     

    Mazur gör... Sonsuzluk kervanını, '' günah kervanı '' zannetmişim, yahut aklımda öyle kalmış... '' Günah kervanı '' tamlamasını ben üzerime alıyorum... Belki kendimi öyle gördüğümden, bir an beynimin içi karıncalanmış... Hatırlattığın ve nacizane yorumlarda bulunduğun için ayrıca teşekkür ederim...

     

    Bunun dışında, ben söyleyeceğim her şeyi söyledim. Amacım ne gereksiz yere tartışma ortamı oluşturmak, ne de kalp kırmaktır. Sadece ve sadece fikrimi belirttim ve belirttiğim düşünceye çok sert mukabele edenler oldu. Ben de gayriihtiyari cevap vermek mecburiyetinde kaldım. Bunun dışında bir mana aramaya hacet yoktur... Üstadın ruhu şad olsun, artık ne söylesek lâf-ı güzaftır...

     

    Saygılarımla...

     

     

    Üstadı günah kervanına it yapan doğal olarak hazretlerini de yakıştıramaz.Allah selamet versin...

×
×
  • Create New...